Doğum günü, Cumhuriyet Bayramı'na denk geldiği için göbek adı 'Cumhur' kondu. Ailesi iki ismin söylenmesi zor olacağı düşüncesiyle 'Cumhur'u nüfusa kaydettirmedi. Ancak arkadaşları ona uzun süre 'Cumhur' diye hitap etti. İlk öğrenimini Kayseri Gazipaşa İlkokulu, Nazmi Toker Ortaokulu ve Kayseri Lisesi'nde tamamladı.
Babası Ahmet Hamdi Gül, Kayseri Tayyare Fabrikası'nda çalışıyordu. Annesi Adeviye Hanım ise bir öğretmen kızı idi. Ailenin ilk erkek torunu olması, Abdullah Gül'ün el üstünde tutulmasına sebep oldu. Hem anne hem de baba tarafı Kayseri'nin yerli ailelerinden. Baba tarafından üç kuşak öncesi dedeleri Selçuklular döneminde Kayseri'de yapılan ilk cami olan Güllük Camii'nin yıllarca mütevellisinde bulunmuş ve imamlığını yapmış. Bu nedenle 'Gül İmamzadeler' olarak biliniyor. Soyadı Kanunu çıkınca da 'Gül' soyadı, nüfus memuru tarafından bu gerekçeyle verilmiş. Baba Ahmed Hamdi Bey, 1973'te Milli Selamet Partisi'nden milletvekili adayı oldu; ancak Meclis'e giremedi. 1975'te MSP adayı Recai Kutan'ın seçim kampanyasında, İrfan Gündüz ve Şükrü Karatepe ile birlikte çalıştı. Abdullah Gül ise Kutan'ın karşısına yıllar sonra genel başkan adayı olarak çıkacaktı.
Gençlik yıllarında, Büyük Doğu Fikir Kulübü ve Milli Türk Talebe Birliği görüşlerinin oluşmasında etkili oldu. Şair Necip Fazıl Kısakürek'in konferanslarını takip etti. İstanbul yıllarında, Necip Fazıl'ın kitaplarının basılmasında bilfiil çalıştı.
SİYASET HAYATI 1991'DE BAŞLADI
Abdullah Gül, İstanbul'a üniversite okumak için gittiğinde ilk olarak hukuk fakültesine yazıldı. Ardından kaydını, iktisat fakültesine aldırdı. Okul bittiğinde, akademisyen olmaya karar verdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden doktora ve doçentliğini aldı. Daha sonra, kurulmasına öncülük ettiği Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde iktisat dersleri verdi. Yabancı dil eğitimi için İngiltere'ye gitti. Boş vakitlerinde, Hyde Park'ta atılan nutukları dinledi.
Türk siyaseti, Abdullah Gül ismi ile 1991'de tanıştı. MÇP ve IDP ile ittifak yaparak seçimlere giren Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan, Azmi Ateş ve Şaban Bayrak'tan, Abdullah Gül'ün siyasete girmesi için ikna edilmesini istedi. 1991 yazında memleketi Kayseri'ye gelen Gül, kendisini seçim kampanyasının içinde buldu. Birinci sıradan aday gösterilmişti. Daha Parlamento'daki ilk yıllarında, yalnızca RP grubu değil diğer partilerin de takdirini kazanan bir isim oldu. RP'nin, dışa açılan, dünyayı tanıyan yüzü oldu. Özellikle Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki konuşmaları ve çalışmaları ile dikkat çekti. Avrupa Konseyi dahil yurtdışındaki görevlerinde hem yeni dostlar kazandı hem de Dışişleri Bakanlığı'na gidecek yolun taşlarını döşedi. 1993'te de partisinin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı olmuştu.
1996 Temmuz'unda güvenoyu alan Erbakan başbakanlığındaki RP-DYP koalisyon hükümetinde, devlet bakanı ve hükümet sözcüsü olarak görev yaptı. 28 Şubat sürecindeki duruşu ve çizgisi ile 'yenilikçi hareket'in öne çıkan ismi oldu. 14 Mayıs 2000'de yapılan Fazilet Partisi kongresinde 'yenilikçi' kanadın genel başkan adayı oldu. Abdullah Gül, Recai Kutan karşısında genel başkanlık yarışını kaybetti; ancak siyasi gözlemcilere göre kongrenin asıl kazananı 'yenilikçiler'di. Bu sonuç, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne giden yolun açılmasına sebep oldu. Gül çalışmalarını, arkadaşlarıyla birlikte Politika Araştırma Merkezi'nde sürdürdü. 2001 Ağustos'unda yeni parti kuruldu.
KIBRIS POLİTİKASINI DEĞİŞTİRDİ
Gül, AK Parti iktidarında hem başbakanlık hem de Dışişleri bakanlığında tarihî adımların atılmasına katkı sağladı. Türkiye, Gül'ün Dışişleri bakanlığı döneminde AB ile tam üyelik müzakerelerine başladı. Önemli uluslararası sorunların çözülmesinde, medeniyetlerarası uzlaşmanın sağlanmasında önemli roller üstlendi. ABD'nin Irak'ı işgali, terörle mücadele, ABD ile ilişkilerde zaman zaman yaşanan zorluklar, Gül'ün enerjisini en çok harcadığı hususlar oldu. Türkiye'nin yıllardır izlediği Kıbrıs politikası, Gül'ün döneminde tamamen değişti. Uluslararası kamuoyu, 'çözüm arayan Türkiye'nin izlediği politikayı yakından izlemeye ve hakkını teslim etmeye başladı.
Gül, Beşiktaş tarafları bir siyasetçi. BJK'yı tutmasında amcasının etkisi vardı. Amcası, "Sen Beşiktaşlısın" dedi, o da Beşiktaş'ı tutmaya başladı. Mahallesinin duvarlarına tebeşirle 'BJK' bile yazdı. Şenol'lu, Birol'lu dönemlere yetişti. Oğulları da, kendisi gibi Beşiktaşlı oldu. Kızının arabasının plakasında da 'BJK' harfleri yer aldı. Başbakanlığı verdi, cumhurbaşkanlığını aldı
3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti lideri Tayyip Erdoğan siyasi yasaklıydı. Seçimlerde partisinin başında olsa da milletvekili adayı olamadı. Sandıktan zaferle çıkan AK Parti, tek başına iktidar oldu. Kayseri Milletvekili Abdullah Gül de başbakan. Erdoğan'ın yasağının kalkması ve Siirt'te seçimlerin iptal edilmesi, AK Parti liderini başbakanlığa taşıdı. Siirt Milletvekili Erdoğan, spekülasyonların aksine sorunsuz bir şekilde koltuğu Gül'den devraldı. 15 Mart 2003'te devir teslim gerçekleşirken Gül'ün tavrı kamuoyunda takdirle karşılandı. Gül, o gün yaptığı fedakarlığın karşılığı olarak önce 24 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterildi. Ancak, '367 krizi' ile karşılaşınca adaylıktan çekildi. Seçimlerin ardından, yaptığı açıklamada adaylığının devam ettiğini ima etti. AK Parti, dün Gül'ü tekrar Köşk'e aday gösterdi.
Balayı yerine Metris'e gitti
Abdullah Gül, 12 Eylül 1980 askerî müdahalesinin mağdurları arasındaydı. Hayrünnisa Hanım'la evlenmesinden yalnızca birkaç gün sonra tutuklandı. Kısa bir süre sonra da 'yanlışlık oldu' denilerek serbest bırakıldı. 1981'de askerliğini yaptı, 1983'te de 8 yıl kalacağı Suudi Arabistan'a gitti. Üniversiteden hocası Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, İslam Kalkınma Bankası'nın araştırma bölümünün başındaydı. Gül'ün doktora tezi, İslam ülkeleriyle ilgiliydi. Yalçıntaş'ın davetine icabet etti ve Cidde'ye gitti.
|