Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli personel istihdamı 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmaktadır. Bu personele uygulamada II sayılı cetvele tabi personel de denilmektedir. Sözleşmeli personele ödenecek sözleşme ücreti; temel ücret ile başarı ve kıdem ücretleri toplamından oluşmaktadır. Ayrıca, bu personele 666 sayılı KHK’da belirtilen oranlarda ek ödeme yapılmaktadır.
Her ne kadar sözleşmeli personele ödenen ücretin farklı unsurları bulunsa da sözleşme ücretinin esas belirleyicisi temel ücrettir. Çünkü, başarı ve kıdem ücreti; temel ücretin belli bir oranı esas alınarak ödenmektedir.
ÖRNEĞİN, sözleşmeli personelden sicil ve başarı değerlemesi sonucunda sicil ve başarıları (A) düzeyinde olanlara temel ücretlerinin% 8'i, (B) düzeyinde olanlara% 4'ü, (C) düzeyinde olanlara % 2'si oranında BAŞARI ÜCRETİ, sözleşmeli personelden bir sosyal güvenlik kuruluşuna prim ödemek suretiyle geçen hizmet süresi toplamı 6-10 yıl olanlara temel ücretlerinin % 2'si, 11-15 yıl arasında olanlara % 3'ü, 16-20 yıl olanlara % 4'ü ve 21 yıl ve daha fazla olanlara% 5'i oranında KIDEM ÜCRETİ ödenmektedir.
Görüldüğü üzere, sözleşme ücreti; temel ücret esas alınarak yapılmaktadır. TEMEL ÜCRET ise her yıl 15 Kasım tarihine kadar teşebbüs ve bağlı ortaklıklardan gelen teklifler de dikkate alınarak, Devlet Personel Başkanlığınca teşebbüs ve bağlı ortaklıklar arasında ücret dengesi ve uygulama birliği sağlamaya yönelik önerilerle birlikte Yüksek Planlama Kurulunun onayına sunulmaktadır. Kurulun onayı ile artış ve değişiklikler kesinleşmektedir.
Ancak, Yüksek Planlama Kurulu daha önce Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanan temel ücret gruplarını esas alarak bu artışı yapmaktadır. Her ne kadar bu yıl bu artış Kamu Görevlileri Hakem Kurulunca yapılmışsa da işin özüne dokunulmamıştır. Temel ücret grupları öylece durmaktadır. Söz konusu ücret grupları incelendiğinde kendi içerisinde adil bir dağılım göstermediği, çalışma koşullarını dikkate almadığı görülmektedir. Örneğin, birinci grupta yer alan teknik şef’ in, ikinci grupta yer alan ekonomist, jeofizikçi, eğitim uzmanı gibi unvanlardan hangi açıdan daha üstün olduğunu anlamak gerçekten çok güçtür. Yine, AIM Memurlarının üniversite mezunu olduğu ve yabancı dil bildikleri, hava trafik kontrolünün mutfağını teşkil ettikleri düşünüldüğünde neden birinci grupta yer almadıklarının tam olarak bir açıklaması yoktur. Ayrıca, Tren Teşkil Memuru, Makinist, Dağıtıcı gibi unvanlarda çalışan personelin çalışma koşullarının bu ücret gruplarının tespitinde ne kadar dikkate alındığı hususu tartışmalıdır.
Temel ücret grupları incelendiğinde aynı durumu diğer unvanlar için söylemek de mümkündür. Dolayısıyla, bu grupları; yasanın da öngördüğü gibi sözleşmeli personelin unvanı, eğitim düzeyi, iş gerekleri, işyeri ve çalışma şartları dikkate alınıp yeniden düzenlenerek unvanlar arasındaki mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir. Bu konuda en büyük sorumluluk Devlet Personel Başkanlığına düşmektedir. Dolayısıyla, Devlet Personel Başkanlığının başkanlığında konunun tarafları olan sendikalar ve kamu iktisadi teşebbüsleri bir araya gelip bu sorunu çözmelidirler.
Taha AYBERK
Bu haber toplam 11344 defa okunmuştur