KAPAK

Telesoygon

Telesoygon
Türkiye, tarihinin en ilginç soygunlarından birini, şifreli Tele—On soygununu yaşıyor... Trilyonları kasasına koyan Futbol Federasyonu keyifli, trilyonlardan pay kapan kulüp başkanları gayet memnun, futbolseverlerin taleplerine kulak tıkayan medya sessiz, halk için birşeyler yapmaya çalışan Spor Bakanı çaresiz... Türk futbolseveri, tek sosyal aktivitesi olan maçları izleyebilmek için elinde avucunda ne varsa onu da vermek zorunda artık. Türkiye 1. Ligi'nin iki sezonluk naklen yayın hakkını yıllık 120 milyon 500 bin dolar (55 trilyon lira) karşılığında satın alan Uzanlar, bu parayı, maç başına astronomik fiyatlar biçerek halkın cebinden çıkarmanın hesaplarını yapıyor. Kahvehanelere, birahanelere ve meyhanelere iyice mahkum olan futbolseverler, 'Gelen gideni arattı' diyerek CINE5'li günleri mumla ararken; yüksek abonelik ve dekoder ücretleriyle vatandaşın tepkisini çeken Tele—On, halkın futbol sevgisini ranta çevirebilmek için olmadık yollara baş vuruyor.

Bir zamanlar CINE5'i suçlayanlar

Futbolseverlerin futbol maçlarından mahrum kaldığı şu günleri daha iyi anlatabilmek için üç yıl öncesine gitmekte ve şifreli günlerin nasıl başladığına kısaca değinmekte fayda var.

Bundan üç yıl evvel, naklen yayınlardan neredeyse hiç para kazanamayan Anadolu kulüplerinin de faydalanması amacıyla kurulan havuz sistemi, bütün televizyon kanalları tarafından yararlı olarak değerlendirilirken, uygulamanın erken olmasının fayda yerine zarar getireceği belirtiliyordu. Çünkü, Türkiye böyle bir sistemi uygulamak için henüz hazır değildi. Televizyonlar, serbest piyasa çerçevesinde istediği kulüple anlaşmalı ve istediği maçı naklen yayınlamalıydı.

Futbol Federasyonu ise havuz sistemini uygulamada kararlıydı. Ne kadar erken uygulanırsa, özellikle Anadolu kulüpleri açısından o kadar faydalı olacaktı. Futbol Federasyonu taban fiyatı 40 milyon dolar olarak belirledi ve ihale açıldı. Televizyonlar, bu rakamın Türkiye 1. Ligi için fazla olduğu kanaatine vararak ihaleye girmeme kararı aldılar. Şifreli yayın yapacağını söyleyen CINE5 de, yaptırdığı araştırmaya göre dekoder satışlarından bu parayı çıkartamayacağını belirterek ihaleye girmeyeceğine dair söz verdi. Bu anlaşmaya göre, televizyonlar yine eski sistemi uygulayacaklardı. Herkes, ihalenin yapılacağı gün saat 16.55'e kadar havuz sisteminin uygulanmayacağını düşünürken, CINE5, son beş dakikada ihaleye katıldı ve maçların yayın hakkını aldı. CINE5, diğer kanalları atlatmıştı. Televizyonlar CINE5'e veryansın etse de ihale yasaldı, yapacak hiçbirşey de yoktu. Türkiye ilk şifreli yayına merhaba demişti.

Haftada üç maçı CINE5 yayınlayacaktı artık. Halk, maçları doya doya seyredememekten, kahvehane ve meyhanelere mahkum olmaktan şikayet etse de üç yıl bu durumu sineye çekmek mecburiyetindeydi. CINE5'e de kızgınlardı açıkçası. Çünkü, dekoder fiyatları, bir yıllık maç ücretinden daha pahalıydı ve CINE5 Anadolu'nun çoğu yerinde izlenemiyordu. Başta Star olmak üzere diğer kanallar halkın bu duygularını okşayıcı haberler yapmaya başladılar. Özellikle Star, 'Halkı meyhanelere, birahanelere mahkum ediyor' diyerek CINE5'i suçluyor, bir an evvel şifresiz yayına geçmesini ve özet görüntüleri kanallara bedava vermesini istiyordu.

CINE5'in haftalık 10 bin dolar karşılığında verdiği sınırlı görüntülerle reyting yapamayan Kanal—D ve ATV ise, ortak oldukları BİMAŞ aracılığıyla CINE5'in havuz ihalesine fesat karıştırdığını ileri sürerek Futbol Federasyonu'na 70 milyon dolarlık bir teklif sundu. Kanal—D ve ATV, halkın da desteğini alabilmek için şifresiz yayın yapacaklarını özellikle belirtti. Ayrıca BİMAŞ, havuz sistemini yıkmak için Beşiktaş ve Fenerbahçe ile özel anlaşma yaptı. Mahkemelik olan CINE5 ile BİMAŞ arasındaki kavga, bağlı bulundukları gazete ve televizyonlar aracılığıyla kamuoyunu epey meşgul etti. Mahkemeyi CINE5 kazanınca kavga ve gürültü bitti. Halk da yeni ihaleyi şifresiz bir kanalın kazanmasını umutla beklemeye başladı.

'Sıkıntı bitti' derken...

TRT, TGRT ve ATV, yapılacak olan yeni ihaleyi kazandıkları takdirde maçları şifresiz olarak yayınlayacaklarını, özet görüntüleri de kanallara ucuza vereceklerini söylüyorlardı. İhaleye girip girmeyeceklerini son dakikaya kadar gizleyen Uzanlar ise Futbol Federasyonu'na Star ve Tele—On olarak iki teklif sundular. Kanallar arasında en yüksek teklifi veren Tele—On, 120 milyon 500 bin dolar karşılığında ihaleyi kazandı. (Bütün kanallar üç yıl önce 40 milyon doların bile Türkiye 1. Ligi için çok fazla olduğunu söylüyorlardı.) Cem Uzan, ihale sonrasında, Tele—On'un dijital yayın yapacağını, vatandaşın izlediği kadar ödeme yapacağını ve maçların sudan ucuza izleneceğini söyledi. Aynı günlerde 10 milyon dolar daha veren Uzan, Türkiye 1. Ligi'nin isminin Telsim Türkiye 1. Ligi olarak değiştirilmesi konusunda da Futbol Federasyonu ile anlaştı.

Gel vatandaş gel, imalat fiyatına bunlar!

Tele—On'un sahibi olan Rumeli Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Cem Uzan, yine sahibi olduğu Star'da canlı yayına çıkarak, maçların yayını ile ilgili ilk açıklamayı lig başlamadan evvel yaptı. Uzan'ın açıkladığı Tele—On'a abonelik ücretleri vatandaşın dudağını uçuklattı adeta. Sanki herkes maç seyretmek için stadyumlara gidiyormuş gibi vatandaşın dolmuş parasını, vapur parasını, bilet kuyruğunda beklerken yiyeceği ekmek arası köfte parasını hesaplayan Cem Uzan, halka maç başına 5 milyon liralık bir fatura çıkardı. Kendilerinin bir maçı 1 milyon 900 bin liraya yayınlayacaklarını söyleyen Uzan, ölümü göstererek halkı kansere razı etmeye çalıştı. Uzan şu örneği de verebilirdi aslında: "Hakkari'deki bir vatandaş Fenerbahçe maçını izlemek için iki milyon verip Van'a gidecek. 30 milyon ödedikten sonra uçakla İstanbul'a gelecek. Havaalanından taksiye atlayıp Eminönü'ne, oradan da vapurla Kadıköy'e geçecek. Bilet parası, köfte ekmek ve aynı şekilde geri dönüş derken cebinden 70 milyon lira çıkacak. Ama biz ne yapıyoruz? Bir maçı sadece ve sadece 1 milyon 900 bin liraya mâl ediyoruz."

Fiyatlar ekonomik değil, astronomik

Tele On yetkilileri ne kadar fiyatlarımız çok ucuz dese de halk açısından durum öyle değil. CINE5, üç ay, altı ay, dokuz ay ve oniki aylık periyodlar şeklinde abonelik imkanı tanıyordu ama Tele—On bir yıllık aboneliğini zorunlu hâle getirdi. En ucuz şifreli tarife, yıllık 456 dolardan (205 milyon lira) başlıyor. Tabii bu kadar ucuza almanın bir bedeli var. Eğer CINE5 ve Turkcell aboneliğin varsa bunlardan vazgeçeceksin, Tele—On dekoderinin yanı sıra cep telefonuna Telsim hattı alacaksın. İkinci en ucuz tarife Turkcell'i bırakıp Telsim'e geçenlere uygulanıyor. Bunun bedeli 506 dolardan (230 milyon lira) başlıyor. CINE5 dekoderini getirenler de özel indirimden yararlanıyor. Bunlar için belirlenen ücret de 560 dolardan (250 milyon lira) başlıyor. Normal aboneler için belirlenen fiyat ise en az 700 dolar (315 milyon lira). İş yerleri için belirlenen fiyatlar da oldukça astronomik. Abonelik için 2300 dolar (1 milyar 50 milyon lira) vermek zorunda olan iş yerleri de bu parayı çıkartabilmek için mecburen fiyatlara zam yapacak, asıl faturayı futbolseverler ödeyecek. Maç izleyebilmek için birahanelere giden gençler de alkolle tanışacak.

Özet görüntüler de ateş pahası

Uzanlar'ın televizyon kanalları için belirlediği rakamlar da çok yüksek. Bir maçın üç dakikalık özet görüntüsü 6 bin dolar. Haftalık paket program ise 56 bin dolar + KDV. Uzanlar'ın televizyon kanallarına da bir şartı var. Haftalık paket programları, iki yıllık anlaşma yaparsan öyle veriyorlar. Bu da demek ki 4 milyon dolar, yani 2 trilyon lira. CINE5 döneminde 10 bin dolar olan haftalık görüntüler, Tele—On döneminde tam altı kat arttı. Bu yüzden kanallar abone olmaya yanaşmadılar. Sadece Show Tv; Fenerbahçe— Vanspor, Galatasaray— Gaziantepspor ve Gençlerbirliği— Beşiktaş maçlarının özet görüntülerini satın aldı ve yayınladı. Diğer kanallar ise sadece takımların sahaya girişlerini ve sahadan çıkışlarını göstermekle yetindi. Tele—On'dan maçları izleme imkanı bulamayan halk da golleri ve önemli pozisyonları görebilmek için heyecanla Star'daki spor programlarını beklemeye başladı ama nafile. Normalde açık kanal olan Star da spor programlarına şifre koyarak halkı Tele—On'a abone olmaya zorladı.

Futbolseverler ilgi göstermiyor

Ülkemizde futbolun daha çok gelir seviyesi düşük kişiler tarafından izlendiğini ve asgari ücretin 67 milyon lira olduğunu gözönüne aldığımızda, insanların aylık 30 milyon, yıllık 300 milyon lira vererek Tele—On'a abone olabilmeleri mümkün değil. Türkiye'nin çeşitli illerindeki Tele—On dekoderi satan bayileri aradık ve satışlar hakkında kendilerinden bilgi aldık. Bayiler, halkın dekoder fiyatlarından şikayetçi olduklarını ve alım güçlerinin bulunmadığını söylediler. Gelir seviyesi en yüksek illerimizden biri olan İzmit'teki dekoder satışı sadece 60 civarında gerçekleşmiş. Yine gelir seviyesinin yüksek olduğu illerimizden Denizli'deyse 50 civarında dekoder satılmış. Bu rakamlar, Doğu illerimizde oldukça düşük. Mesela, Siirt'te 8, Mardin'de 6, Erzurum'da 13. Dekoder satışının en yoğun olduğu il; İstanbul, İzmir ve Ankara'dan sonra 200 civarındaki aboneyle Muğla. Turistik mekanların, otellerin, bar, disko, birahane ve meyhanelerin yoğun olduğu bu ilimizde dekoderlerin çoğu bu iş yerlerince satın alınmış. Türkiye'deki toplam Tele—On abonesinin sayısının ise ancak 2 bin 500 ila 3 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

Avrupa'da böyle değil

Avrupa'ya bakıtığımızda oradaki uygulamalar, halkı maddi olarak zor duruma düşürecek şekilde değil kesinlikle. Hollanda, İngiltere, Almanya, İspanya, Fransa ve İtalya'daki yayınlar da şifreli ama halk aylık gelirinin çok küçük bir bölümünü ödeyerek rahatlıkla abone olabiliyor. Abonelik ücreti, asgari ücretle geçinenleri bile rahatsız edecek nitelikte değil. Ayrıca, Hollanda ve Almanya'da halkı yakından ilgilendiren derbi ve küme düşme maçları şifresiz olarak ekranlara geliyor. Bu ülkelerde Federasyon Kupası karşılaşmaları, Avrupa kupaları ve milli maçların da şifreli olarak yayınlanması kesinlikle yasak.

Tele-On kampanyası kanuna aykırı

Fiyatların oldukça yüksek olduğu Tele—On kampanyasında müşterilere, 'Turkcell'den Telsim'e geçin, CINE5 dekoderlerini de getirin Tele—On dekoderini indirimli verelim' denilmesi Ticaret Kanunu'nun 56. ve 57. maddelerine göre kesinlikle suç. Rekabet Hukuku Profesörü Yılmaz Arslan, 'Rekabet Hukuku açısından kanuna aykırı mı, değil mi tartışılır ama Ticaret Kanunu'nun 56. ve 57. maddelerine göre kesinlikle suç. Ne olursa olsun ortada haksız bir rekabet olduğu kesin' diyor. Turkcell ve CINE5 yetkilileri ise bu durumla ilgili olarak mahkemeye baş vurduklarını ve haklarını sonuna kadar arayacaklarını söylüyorlar. CINE5 Genel Müdürü İrfan Şahin, "CINE5 dekoderini getir, yenisini indirimli al' şeklinde bir çalışma yapıyorlar. Bu kesinlikle mümkün değil. Çünkü abonelerle yaptığımız sözleşmelerin hepsinde dekoderlerin sahibinin biz olduğu görülecektir. Bizim olan bir dekoderi alıp yenisini indirimli bir şekilde müşterilerine veremezler. Aldıkları bütün dekoderleri bize getirmeleri şart. Ayrıca haksız rekabet yapıyorlar. Yasal yollara baş vurduk ve hakkımızı sonuna kadar arayacağız" diyor.

Mahkeme kararını takan yok

Uzanlar'ın Futbol Federasyonu'na 10 milyon dolar vererek Türkiye 1. Ligi'nin ismini Telsim Türkiye Ligi olarak değiştirmesi kanuna aykırı bulundu. Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne göre, 'Türkiye 1. Ligi' isminin, 'Türkiye Telsim Ligi ya da Telsim Türkiye Ligi' olarak değiştirilmesi yasalara aykırı. Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı ile Futbol Federasyonu ve Telsim A.Ş arasında hukuki sorun boyutuna ulaşan konu, lig başlamadan evvel Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde karara bağlandı. Futbol Federasyonu ile Telsim A.Ş'nin, isim değişikliğine konulan ihtiyati tedbirin tümüyle kaldırılması isteği de aynı mahkeme tarafından reddedildi. Adli tatil nedeniyle, Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi hakiminin izinli olması sonucu, nöbetçi 24. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Rasim Agiç tarafından bakılan davada, hukuki sorun olan konu şöyle hükme bağlandı:

'3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanunun 31. maddesinin, 'Futbol Federasyonu'nun bütün faaliyet ve işlemleri, Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın gözetim ve denetimine tabidir' şeklindeki yazı biçimi, ihtiyati tedbir talep eden Devlet Bakanlığı'nın kanuni vesayet makamı olduğunu göstermektedir. Bakanlığın bu maddeye göre denetleme yetkisi vardır. Bu yasal düzenleme karşısında, Türkiye Futbol Federasyonu, fonksiyonunu aşan nitelikte sözleşme yapmıştır. Sözleşme yasaya aykırı olamaz. Bu nedenle bakanlığın ihtiyati tedbir isteme yetkisi vardır. İhtiyati tedbir kararına konu edilen Telsim adının reklamlarda kullanılış biçim ve tarzı, 'Telsim Türkiye 1. Ligi veya Türkiye Telsim 1. Ligi denilmek suretiyle' Türkiye 1. Ligi ile özdeşleşmiş ve bu surette yeni bir oluşum yaratılmıştır. Okuyucuya, seyirciye ve dinleyiciye Türkiye 1. Ligi'nin Telsim firmasıyla bütünleştiği imajı verilmiştir. Bu durum, 3813 sayılı kanunun 31. maddesindeki bakanlığın gözetim ve denetim yetkisini kullanmaya neden olmuştur. Türkiye Futbol Federasyonu ile Telsim arasında düzenlenen sözleşmenin 4. maddesinde öngörülen 'Türkiye Profesyonel 1. Ligi' isminin 'Telsim Türkiye 1. Ligi' ya da savunmada ileri sürüldüğü gibi 'Türkiye Telsim 1. Ligi' şeklinde değiştirilerek kullanılması, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeye aykırı görülmüştür. Açıklanan bu nedenlerle; 'Telsim Türkiye 1. Ligi veya Türkiye Telsim 1. Ligi adı altında ve bu isimlerle sınırlı olmak koşuluyla reklam ya da propaganda yapılmasının, usulün 101 ve izleyen maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine ve mahkemenin 22.07.1999 gün ve 12—12 sayılı kararının yukarıdaki şekilde değiştirilmesi suretiyle, ihtiyati tedbirin tümden kaldırılması isteğinin reddine.'

Fakat bu mahkeme kararına rağmen Uzanlar, yayın organlarında ısrarla Telsim Türkiye Ligi ibaresini ve logolarını kullanmaya devam ediyor. Spor Bakanı Fikret Ünlü, 'Bu değişikliği yapmaya kimsenin gücü yetmez. Böyle ulusal bir isimde değişiklik yapmak kimsenin hakkı değildir. Benim adım Fikret. Bir sene Osman, bir sene Ali Osman olabilir mi? O zaman bende insanlık kalır mı, karakter, kişilik kalır mı? Kendi adınızı değiştirebilir misiniz bir milyon dolara? Değiştirilmesine izin verir misiniz? Bu başka bir duyarlılık. Bunu, ne benim ne de bir başkasının yapmaya hakkı yoktur. Bu yanlış yoldan bir an önce dönülmelidir. Buna kesinlikle izin veremeyiz. Herkesin korktuğu, herkesin çekindiği bir şirketle mücadele etmeye devam edeceğim' dese de Uzanlar bu uygulamalarını sürdürüyorlar.

Şifreli yayın 70'li yıllara döndürdü

Yüksek fiyatlar nedeniyle Tele—On'a abone olamayan futbolseverler, tuttukları takımın maçlarını 70'li yıllarda olduğu gibi ancak radyodan takip edebiliyorlar. Bu durum kitle sporu olan futbolun taraftar kaybetmesine neden oluyor. Bu konuda kendi çocukluğundan örnekler veren Bakan Ünlü, zamanın yıldız oyuncularını izleyerek futbola sevgi duyduklarını belirtiyor. Şimdilerde çocukların maçları ülkenin her yerinden izleyemediğinden yakınan Ünlü, 'Bizler Lefter, Turgay Şeren, Can Bartu gibi yıldızları izleyerek futbol sevgisini kazandık. Ancak şimdiki çocuklar evinde, Hakkâri'de, Sivas'ta, Erzincan'da, Ardahan'da ve birçok yerde maç seyredemezse, yıldız futbolcuları tanımazsa ne zaman taraftar olacak? Göreceksiniz, böyle giderse çok değil on—onbeş yıl sonra bu taraftar kitleleri de bitecek'.

Bugüne kadar zamların ve enflasyon canavarının azmasına, ülke problemlerinin artmasına, kitlelerin uyutulmasına neden olarak insanların futbolla ilgilenmesi gösteriliyordu hep. Galiba Uzanlar, hayırlı(!) bir iş yapıyorlar!