Ana Sayfa Faruk Bildirici Kimdir Siz de Yazın Yayın İlkelerimiz Mektuplar Mektup Arşivi
twitter.com/farukbildirici
tel: 0850 224 0 111
Hürriyet, içeriğini okur denetimine açıyor. Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, gazetenin yayınlarıyla ilgili görüş, eleştiri, soru ve önerilerinizi iletmenizi bekliyor. Gazetedeki haberlerden baskı kalitesine kadar her konuda, eksik, yanlış, meslek etiğine aykırı bulduklarınızı ve merak ettiklerinizi okur@hurriyet.com.tr adresine yazabilirsiniz.
Kadın akademisyenin itirazı

10 Ocak 2016
“NOTER tasdikli atama kehaneti doğru çıktı” başlıklı haberde adı geçen Felsefe Doktoru Ayşegül Doğrucan, haberin kendisinin görüşlerine başvurulmadan yazıldığından yakındı.

Doğrucan’ın bu itirazını, 30 Aralık 2015’te Hürriyet internette, 31 Aralık 2015’te de basılı gazetede yayınlanan haberi yazan DHA muhabiri Emre Baylan’a ilettim.

 

Bu iddiayı reddeden Baylan, haberi yazmadan önce Ayşegül Doğrucan ve eşi M. Fatih Doğrucan’ı defalarca aradığını ancak kendilerine ulaşamadığını, Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın da “bilgisinin olmadığını ve toplantıda olduğunu belirterek telefonu kapattığını” ifade etti.

 

Her haberde karşı görüşe, özellikle de suçlanan tarafın yanıtına yer verilmesinin sağlıklı habercilik açısından zorunlu olduğuna inanıyorum.

 

Bu nedenle Ayşegül Doğrucan’ın habere ilişkin yanıtını özetle aktarıyorum:

 

“1- Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Türk-İslam Düşüncesi Anabilim Dalı öğretim üyeliği için verilen kadro şartnamesi incelendiğinde, genel bir şartname olup, kişiyi tarif etmediği görülecektir.

 

2- Kadroya –ne yazık ki- tek kişi başvurdu ve o da bendim. Dolayısıyla puan yeterliliği durumunda zaten başvurum kabul edilmek zorundaydı. Eğitim-Sen Antalya Temsilcisi Kadir Öztürk’ün, başvuran tek kişi olan benim adımı kadroya alınacak kişi olarak notere tasdik ettirmesi kehanet olarak nitelendirilebilir mi?

 

3- Farklı konumlarda tanışıp evlenen akademisyen çiftlerden birinin mesleğinden ve ideallerinden vazgeçmesi kuralı mı getirilecek? Ben akademisyenlik yoluna eşimden bağımsız olarak çıktım.

 

4- Milliyetçi muhafazakâr bir ideolojiye sahip olduğum gibi, Türk-Eğitim Sen üyesi bir akademisyenim. Haberde kullanılan fotoğrafın göstergebilimsel anlamı ‘Kocamın kanatları altında kocama yaslanarak akademisyen olduğum’dur. 20 yıldır şahsen, 16 yıldır akademik düzeyde felsefeyle alakalı olan bir kadın olarak, bu imajı kabul etmem mümkün değildir.

 

5- Maruz bırakıldığım karalama kampanyasında ismim ve fotoğrafımın kullanılış şekli, medyanın nasıl taraflı ve insanları ideolojik ve cinsiyetçi bir lince tabi tutabildiğinin kanıtıdır. Söz konusu haberde bireysel haklarım, kadın haklarım ve akademik haklarım istismar edilmiştir.”

Doğrucan’ın görüşlerini bu şekilde aktardıktan sonra bir konuyu vurgulamadan geçemeyeceğim.

 

Haberin yayınlanmasından sonra Ayşegül Doğrucan ve eşi Fatih Doğrucan’ın bir internet sitesindeki arkadaşları, DHA muhabiri Baylan’ı ve Antalya Büro İstihbarat Şefi Yılmaz Kılıçkaya’yı aramış, telefon konuşmalarını gizlice kayda almış.

 

Fatih Doğrucan, haberin neden yapıldığını sorgulayan bu ses kayıtlarını bana da gönderdi. Bir telefon konuşmasının gizlice kaydedilmesini hiçbir gerekçe mazur gösteremez.

 

Gizli kayıt yasal açıdan sorunlu olduğu gibi ahlaki bir tutum da değil...

 

Bir başka gariplik de gazetenin isim ve fotoğrafları kullanma biçimi. İnternette iki akademisyenin fotoğraf ve isimleri açık.

 

Basılı gazetede ise fotoğraf hafifçe buzlanmış, soyadları kodlanmış.

 

Gereksiz bir gizleme çabası olması bir yana ne buzlama ne de soyadı kodlama kimliklerini gizleyememiş...

 

GAZETECİLİK VE KOPYACILIK

 

HÜRRİYET’te, “Olaylı davada ‘şiddet’ kaseti” başlıklı haberin öyküsü, Okur İletişim adresine gelen bir elektronik posta ile başladı. Muhtemelen sahte bir isimle gönderilmişti. YouTube’daki bir videonun linki veriliyordu:

 

“Aşağıdaki link, Avrupa Koleji’nin sahibi Talip Emiroğlu’nu eşini döverken gösteren bir videodur. Bu tür insanların eğitim sektöründe yeri kesinlikle olmamalıdır. Sizden ricam, bu adamı bütün Türkiye’ye göstermeniz ve kadına şiddete karşı bir adım da sizin atmanızdır.”

 

YouTube’daki bu video, Hürriyet Yazı İşleri’nde tartışıldı.

 

Böyle bir videoyu hurriyet.com.tr’de yayınlamak ne kadar doğru?

 

Bu soruya yanıt aranırken, bazı internet siteleri videoyu hiç araştırmadan yayına vermişlerdi bile.

 

Yazı İşleri, videonun gerçek olup olmadığının araştırılması ve taraflarla konuşulmasına karar verdi.

 

Ne kadar yerinde bir karar verildiği, 23 Aralık’ta yayınlanan haberden de anlaşılıyordu.

 

Video gerçekti ama yeni değildi.

 

Çiftin 1.5 yıl kadar önce açılan boşanma davasına Pelin Emiroğlu tarafından konulmuştu.

 

Şiddet içeren görüntüleri de kadın kendisi çekmişti.

 

Suçlanan koca Talip Emiroğlu, olayı anlattığı bir kitap yazmıştı.

 

Haberde bu bilgilerin yanı sıra tarafların görüşlerine de yer verilmişti.

 

Bu vaka gazetecilik ile korsan yayıncılık arasındaki farkı da gözler önüne seriyor.

 

Türkiye’de maalesef internet mecrasında yaygın olan “habercilik” anlayışı, içerik üretmek yerine kopyala-yapıştır mantığı.

 

O yüzden de Talip Emiroğlu’nun görüntüleri YouTube’dan aynen alınıp, oradaki bilgilerle “haber” haline getirilebiliyor.

 

Bu yöntemin gazetecilik olduğu tartışma götürür.

 

Gazeteci, böyle bir görüntü ile karşılaşınca sorular sorar, yanıtlarını araştırır. İlk soracağı soru da “Bu görüntü gerçek mi?” olur.

 

Öyle ya, günümüz teknolojisinde kurgu görüntü üretmek çok zor değil.

 

Görüntü gerçekse, ardından “Nerede? Neden, Ne zaman?” gibi, gazeteciliğin klasik 5N1K formülündeki sorular gelir.

 

Bu soruların yanıtlarına da ulaşılmışsa tarafların görüşlerini almak gerekir.

 

Ancak bu araştırmalardan sonra YouTube’daki görüntü bir gazetecilik ürünü haline gelir.

 

Umarım bu vaka, internet haberciliği için de yol gösterici olur.

 

 

OKURDAN KISA KISA

 

Kadir Okur: İstanbul’da köprü geçiş ücreti zamlandı ve bunun aylık maliyetinin 228 TL’ye çıktığını yazdınız. Her gün köprüyü kullanan kişi (24 gün hesabıyla) 24X4.75 =114 TL öder. 228 TL değil. İstanbul’ da Boğaz köprülerinde tek ücret alınır. Ankara mahreçli haberi kimse denetlemedi mi?

Not: Haberdeki rakamlar hatalı. Tek yön ücreti ödendiği dikkate alınmalıydı.

 

Samet Kortan: Son günlerde altı otobüs kazasında 22 insan öldü. Yine kazaya karışan firmaların adları yazılmadı. Sadece Konya’daki kazada Has Turizm, Kırşehir’dekinde Kırşehir Şanal olduğu fotoğrafta görünüyordu. AA ve DHA başta olmak üzere bütün haber ajanslarına rica ediyorum, lütfen bu firmaların adlarını gizlemeyin. O anlamsız plaka yazma alışkanlığınızı bırakın.

 

Bahri Ovalı: 30 Aralık’ta altıncı sayfada “Kuran Okuyan Adam” haberinin son tümcesinde geçen “Mekanik Mühendisliği” terimi yanlış. Doğrusu “Makina Mühendisliği”.

 

Ender Seren: “Torun ve dedeyi terör vurdu” haberinde başlığı okuyan kişi, Miray bebeğin terör/teröristler tarafından vurulduğunu anlar. Bu tek taraflı. Zira bambaşka şeyler de iddia edilmektedir. Bu iddialar kanıtlanır da Miray bebeği teröristlerin öldürmediği ortaya çıkarsa, başlık boşa düşmüş, ben de okuyucu olarak yanlış bilgilendirilmiş olmayacak mıyım? (27 Aralık)

 

Mustafa Eser: “El koy federasyon” başlığı ile Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav’ın teknik direktör değişikliklerinin aşırılığı dile getirilmeye çalışılmış fakat bu başlık haberin niyetinden şüpheye düşmemize sebep oldu. Üç İstanbul ekibi için aynı başlığı atabilir misiniz?

 

Timur Gökmen: İnternetteki “Ulu Cami’nin minberindeki güneş sistemi” (24 Aralık) haberiniz gerçekdışı. Bu minberin bilimsel incelemesi Kozmik Anafor sitesinde yayınlandı; o işlemelerin “Evliya Çelebi’nin de belirttiği gibi çiçek motifleri” olduğu yazıldı. Haberi düzeltmeyecek misiniz?

 

Nevzat Sümer: Ankara Eki’nin ilk sayfasında “Demir gibi başlangıç” haberinin devamının sporda olduğu yazılmış. Ama spor sayfasında böyle bir haber yok. (4 Ocak)

 

Yüksel Atakan: Cumhuriyet’in, Bilim ve Teknoloji eki aniden kapatıldı. Okuyucularını bilim ve teknolojiye özendirecek bilim teknik eki Hürriyet’e çok yük mü olur acaba? Bu boşluğunu dolduracağınızı umuyorum.

 

D. Burak Bayrak: Yeni yıl ile birlikte dağıtın artık şu Radikal Kitap’ı Türkiye geneline lütfen. Her cuma bir umut gidiyorum bayiye. (Zonguldak)