"Bahar Akıncı - Kelebek" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Bahar Akıncı - Kelebek" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Bahar Akıncı - Kelebek

Bahar Akıncı - Kelebek

Kalbiyle değil gözleriyle sevenlere, ikinci dünya savaşından bir hayat dersi

3 Temmuz 2018

 

Ağır adımlarla büyük bir kütüphaneden içeriye girdi, belki sayfalar arasında, hüznüne iyi gelecek bir kaç satır bulabilirdi. Raftan bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu.

 

Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı.

 

Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan'i da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. Kim olabilirdi bu? Hemen kütüphane görevlisine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi.

 

Holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı: 

Yazının devamı...

“İnsanca yolculuk etmek istiyoruz. Daha nasıl anlatalım?”

31 Mayıs 2018

 

 

Başımızdakilerden ya da sarı fırtına cemaatinden bir güzel kulun

bizi de dinlemeye gönlü varsa başlıyorum anlatmaya.

 

2 yıl önce İzmir’den İstanbul’a yeni taşındığım gün.

 

Bilmediğim İstanbul’da bildiğim taşıma araçları; havataş, metro, metrobüs, taksi.

Yazının devamı...

Alaçatı’da gürültüye tahammülümüz 75 desibel!

7 Mayıs 2018

 

 

 

Ama avuç içi kadar bir köyde çalınan müzik desibeli,

son 5 yıldır yüzlerce desibel. El insaf!

 

 

Geçtiğimiz yaz ortası bir yazı yazdım. Alaçatı için. Kıyamet koptu. Tehditler aldım. Sosyal medya üzerinden karalama kampanyalarına maruz kaldım. Ama yaşamak istediğim Alaçatı’nın yanında durmaktan hiç vazgeçmedim. Ne evim var ne barkım ama orası benim çocukluğum.

Yazının devamı...

Memleketten bunalıp bünyeyi Ege’ye vurmak için 10 sebep

20 Nisan 2018

Öyle bir bunalmışlık hissi yaşıyoruz ki; memleket meseleleriyle mi uğraşalım, kariyer planlaması mı yapalım, çoluğu çocuğu mu dert edelim, okul taksiti mi yetiştirelim, erken seçim değerlendirmesine mi girelim, dolar-euro mu takip edelim derken bahar geldi kapıya dayandı.


Bünye bu tabi, iş yerinde durduğu gibi durmuyor. Göz bilgisayarda, bünye Ege’de, akıl kim bilir nerede? Yüzbinlerce beyaz yakalı, bankacı, finansçı, memur, mühendis; metrobüs yolunu papatya tarlası olarak görmeye başladı bile. 


Memleketin yarısı Ege’de bir karış toprak sahibi olup evi barkı satıp büyük şehirle vedalaşmak için yaşıyor. Fiyatlar uçmuş. Urla’da, Seferihisar’da, Güzelbahçe’de, ya da hadi bırak buraları, Ege’nin ismi bilinmez köylerinde bırak ev almayı, tek göz bir dam alabilmek mucize haline gelmiş. 


Bu işleri başımıza hep ‘blogger’lik mesleği açtı. 


Yazının devamı...

Bu ülkenin gerçek % 50’si, gel barışalım artık!

14 Mart 2018

 

Bu ülkenin gerçek % 50’si kadınlar. Barışmazsak,

gidiyoruz tepetaklak.

 

Herkes bizim yerimize konuşuyor.

Herkes bizim yerimize karar veriyor.

 

Hele biz, biz birbirimizi linç ediyoruz.

Yazının devamı...

Dünyayı kadınlara verin, örgü örerek bile bir ülkenin kaderini değiştirirler!

13 Şubat 2018

 

Üniversitedeyken, tek örgü örme girişimim dörtgen başlayıp beşgene doğru giden,

geleneksel bir motif taşıması gerekirken ilhamını Gaudi’den alan bir elbeziydi.

Hal böyleyken bir gün bir e-posta geldi ve Bostancı’daki Tavsiye Evi’nde

köy çocuklarına, atkı, bere, yelek vb. ören gönüllü kadınlarla tanıştım.

 

Yazının devamı...

Bugün de 500 kız çocuğunu hamile bırakanlar adına utandık

20 Ocak 2018

 

İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde bir Araştırma ve Eğitim Hastanesi. Yaşları 14 ile 17 arasında değişen yılda yaklaşık 500 kız çocuğu; hamile bırakılıp bırakılıp kürtaj için buraya getiriliyor. 150’si kayıt altına bile alınmıyor. Üstelik bu 150 kayıtsız çocuğun 39’u Suriyeli!

 

Yazıktır, günahtır kelimeleri lügatınızdan kalkalı ne kadar oldu beyler?

 

Türkiye’nin gündemine oturan 115 hamile çocuk ile ilgili kayıtların polise bildirilmediğini ortaya çıkaran isimse, hastane personeli İclal N.

 

Hastanede soysal hizmet uzmanı olarak Mayıs 2017’de göreve başlıyor.

Yazının devamı...

Hepimizi öldürün, bitsin bu işkence!

11 Ocak 2018

 

Kapkaranlık, puslu, leş bir İstanbul sabahı. Gün doğmadan dökülmüşüz yollara. Zaten epeydir güneş tam doğacakken vazgeçiveriyor bu topraklara. Kimsenin eleştirecek gücü yok, işe okula gidiyoruz işte gecenin kör karanlığında.

 

Balmumcu’ya inen yokuşların birinde yürüyorum. Karnım aç, hava soğuk, tek ihtiyacım bir tost ve bir demli çay. Giriyorum bir büfeye. Televizyon açık.

Spikerler epeydir aynı haberleri sunuyor sanki. ¨İnternetten alınan pompalı tüfekle öldürülen kadınlar bla bla... ¨

 

Ama başka bir şey söylüyor spiker bu sefer.

 

Yazının devamı...