"Sıtkı Şükürer" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Sıtkı Şükürer" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Sıtkı Şükürer

Sıtkı Şükürer

CHP’de değişim zamanı

15 Temmuz 2018

 

Başkan kendini dar kapıların ardına sıkıştıran türden bir CHP’li değildir.
Esasında Aziz Kocaoğlu, her zaman samimi ve güvenilir bir kişi izlenimi vermiştir.
Onu CHP içindeki muhafazakar kesimden ayıran yönünü, başta Diyarbakır gezisi olmak üzere pek çok olayda yaşadık.
Şimdi, bir deklarasyonla Muharrem İnce’ye dolaylı destek veriyor.
“Değişim” gereğine işaret etmesini, olgun bir partilinin sorumluluğu olarak yorumluyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Muharrem İnce’yi destekledi diye, ona tavır içine gireceğini de düşünmüyoruz.

Yazının devamı...

Zorba zaman

8 Temmuz 2018

 Döviz arttıydı, bahar geldiydi, seçimdi, derken yaz ortasına vardık bile.

Ahmet Altan “Zaman durdurulamayın bir zorba”dır der.
Dev bir silgi gibi varlığımızın çizgilerini her daim silen ve bizleri “hiçliğe” sürüklerken kaçınılmaz sonumuzu hatırlatan bir zorba.
Galiba, yitip giden zamana kafayı takınca, mutlu olmak mümkün değil.
Belki de bu sebepten “mutluluk zamanı unutmaktır” dermiş Çetin Altan.
Baba – oğul Altanlar “zamanın ve mekanın” acımazsızlığına karşı, kalıcılığı temin ettiği için “yazı yazmayı” çözüm olarak üretmişler.
Pek tabii, yazı yazmak herkes için geçerli olmayabilir.

Yazının devamı...

MHP’ye şapka

1 Temmuz 2018

İki dalda seçim vardı.
Cumhurbaşkanlığında tek başlarına şansları olmadığını biliyorlardı.
Ama hiçbir kişinin de ilk turda seçilmesinin mümkün olamayacağını öngörmüşlerdi.
Buna mukabil destekledikleri adayı seçtirebilme güçleri vardı.
Öyle de yaptılar.
Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyerek, tek başına gerçekleştiremeyeceği Cumhurbaşkanlığını ilk turda ona kazandırdılar.
Artık seçilen Cumhurbaşkanı, MHP’ye “eksiklidir”.

Yazının devamı...

Sandık zamanı

24 Haziran 2018

 

Takribi 55 milyon seçmen oyunu kullanıyor.
Turgut Özal’lı yıllarda şarkılı, türkülü çok renkli ve neşeli seçim kampanyaları olurdu.
Bu defa pek öyle olmadı.
Esasında ne zaman partilerimiz yüzünü “Batı”ya dönüyor, bir anda herkes hafifliyor, umutlanıyor.
AK Parti’nin ilk dönemlerinde AB ile ilişkilerde mesafe aldığımızda hatırlayın; Melih Gökçek, Ankara’yı karnaval şehir haline getirmişti.
Bu ülkenin münevverleri son 150 yıldır Ortadoğulu kalmamak için adeta çırpınıyor.

Yazının devamı...

Asgari mutabakat deklarasyonu

17 Haziran 2018

Taraflar öylesine bilenmiş durumda ki iktidarı teslim etmek de, teslim almak da bir “beka” sorunu gibi algılanıyor.
Bağlı olarak söylemler sertleşiyor, “idam, imha” lafları kolayından sarf ediliyor, demokrasinin naifliği kayboluyor.
Bakınız, bu denli ayrışmışsak o zaman zaten “bölünmüşüz” demektir. İşin tadı öylesine kaçmaya başladı ki, bu ortamda ne ekonomi kalır, ne huzur ve hatta ne de güvenlik. Kim kazanırsa seçim sonrasında birinci vazifeleri tansiyonu düşürmek olmalı. Tavırlar yumuşamaz, tırmandırılmaya devam edilirse “iç barış”, “kör değiliz”, sürdürülemez.
Ukrayna, Yugoslavya, Bosna, Sırbistan, Mısır, Suriye, Irak... Bulunduğumuz coğrafyanın yakın geçmişinde yaşananların memleketimizde de olmayacağını kim garanti edebilir? Her dakika, birbirimizin sinir uçlarına basarak, husumetlerimizi koyulaştırarak nereye varabiliriz?
Diyeceğimiz, “seçim” bile anlamını kaybediyor. Tarafların içine sindireceği, kabullenip sulh olacağı, birlikte ileriye bakacağı bir “çözüm aparatı” olmaktan süratle çıkıyor. Bu aşamada bir mucize silkinme ihtiyacı içindeyiz. Siyasetçilerimizin unuttukları bir başka tür “basiret”in ayağa kalkması gerekiyor. Kendi başlarına manifestolar yayınlayacakları yerde beraberce asgari mutabakatların oluşturulması icap ediyor.
Özetle; freni patlamış kamyonun durdurulması gerekiyor.

-----

Dejenerasyon

Yazının devamı...

Genç, yakışıklı, zengin

10 Haziran 2018

 

Ali Koç, Mahmut Özgener, Deniz Yücel, Trudeau, Macron, Pedro Sanchez...
Hani her zaman genç ve yakışıklıyı bulmak mümkün olmuyor.
Bu bileşime “zengin” olmayı da katarsanız, formül mükemmel hale geliyor.
Mamafih bazen sadece zengin olmak da yetiyor.
Berlusconi’den Trump’a, tüm “kart papazlar”ın bu anlamda önü hep açılmıştır.
Bizim “kronik mağlup” muhalefetimizin de iktidarın bileğini bükmesi için bahse konu başarı şifresine itibar etmesi beklenir.

Yazının devamı...

Sol hümanizma hasreti

3 Haziran 2018

 Vicdanlı olmayı kendimize yasaklamıştık.

Romantik addedilmek istemiyorduk.
Kapitalizmin rasyonel soğukluğu solculuğumuzu hakir görüyordu.
Paylaşıma müdahaleye “verimsizlik” diye burun kıvıranlara ses çıkartamıyorduk...
Ama gördük ki, hayat onların vaat ettiği gibi yaşanmıyor.
Acımasız muktedirler düzeninde, diplerde kalıp boğuluyor insanlığımız.
Duygularımız, düşüncelerimiz, özgür nefeslerimiz kaale alınmıyor, değersizleştiriliyor...

Yazının devamı...

Kazanan kaybetmesin

27 Mayıs 2018

 

Her seçimin kazananları ve kaybedenleri olur.
Problem, kaybedenin nasıl tepki vereceğinin kestirilememesi.
Diyelim, iktidar kazandı.
Ortalık toz duman olacak ve sandıkta hile yapıldığı iddia edilecektir.
Diyelim, muhalefet kazandı.
16 yıllık iktidar konforundan sonra, nasıl bir kabulleniş ve geri çekiliş yaşanır, tasavvuru dahi zor gözüküyor.

Yazının devamı...