<%@ Language=VBScript %> TAKVİM (CALENDAR / CALENDRIER)  Sayfa 2

 

Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın

SAYFA> | 1 | 2 | 3 |   

Orta ve Yakın Doğu'da kullanılan takvimler :

Bâbil, Mısır ve Yunanistan'da kullanılanlar dışındaki kadim Orta Doğu takvimleri hakkında çok az bilgi sahibiyiz. Bu gün elimizde, Sümer'lilerin İ.Ö. 2400 yıllarında otuzar günlük on iki ay üzerinden 360 günlük takvimler ile yaşadıklarını gösteren bir kaç tablet dışında hemen hiç bir şey yoktur. Buna rağmen, Orta Doğu uygarlıklarının tamamında ayların, kamerî esaslı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kesin çizgilerle tespit edilemeyen konu, kamerî aylar ile Güneş yılı arasındaki uyumun, nasıl sağlandığına ait bilgilerdir.

Örneğin Asur'lularda, ayların kamerî esaslı olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, yıl târifine bir türlü ulaşılamamıştır. Bir iddiaya göre Asur'lular bir yıllık süreyi, altı günlük haftaların sayısı ile ölçmekteymişler. Kralın adına eklenen bir rakkamla (hafta sayısı) anılan bu haftaların yıllık adedi, önceden hesaplanarak halk duyurulmakta, ziraî faaliyet ve diğer hizmetler bu temele dayanarak yürütülmekteymiş.

İ.Ö. 1100'den itibaren Asur'lular, Bâbil takvimindeki ayları, isimleri ile birlikte alarak uygulamaya koymuşlar. Asur'un bir büyük imparatorluk hâline dönüşmesinden sonra, Bâbil takvim düzeni tüm ülkede uygulamaya konmuş.

Hitit takvimi hakkındaki bilgiler, Asur takvimi kadar bile değildir. Yılın, meyve ağaçlarının çiçek açması ile başladığı ve ayların ilâhların adları ile anılmak suretiyle yıl başını takip ettiğinden başka, hemen hiç bir şey bilmiyoruz.

İ.Ö. 539 yılında Bâbil'i zaptettikten sonra İran'lılar, gördükleri takvim düzenini ülkelerine taşıyarak, İndus'den,  Nil'e uzanan, çok büyük bir imparatorluk üzerinde yürürlüğe koymuşlardır.  

İ.Ö. birinci asırdan itibaren kuzey İran'da, Zerdüşt dini çerçevesinde düzenlenmiş bir takvimin uygulanmaya başladığını görüyoruz. Bu takvim, otuzar günlük on iki ay ve isimleri tespit edilememiş beş ilâve günden oluşmaktadır. İ.S. 226'dan itibaren Sasanî hanedanı ile tüm ülkede resmiyet kazanan bu düzen, İ.S. 621'deki Arap istilâsına kadar devam etmiştir. Araplar ülkeye, kamerî esaslı İslâm takvimini getirmişlerse de İran, kendi Güneş esaslı takvimini kullanmakta ısrarcı olmuş ve İ.S. 1079 yılında "Jülien" takvim düzenini benimsemiştir.

Bâbil Takvimi :

Mezopotamya uygarlıkları içersinde, göreceli olarak daha fazla bilgi sahibi olduğumuz ilk takvim düzeni, Bâbil'e aittir.

İ.Ö. 18. yüzyılda Bâbil'lilerin takvimlerini, kutsal Sümer şehri Nippur'da uygulanan 29 ve 30 günlük kamerî esaslı aylara sahip düzenlemeden alarak, ülkenin tamamında geçerli kıldıkları anlaşılmaktadır.

Tüm Orta Doğu kültüründe görüldüğü gibi Bâbil takviminde de gün, günbatımında başlar ve bir sonraki günbatımında sona erer. (Yukarda belirttiğimiz ve günün öğle vakti başlayıp, bittiğini belirten görüş, İ.Ö. 8. yüzyıldan itibaren, sadece gökbilimciler tarafından kullanılmış ve genelleştirilememiştir.)

Kamerî esaslı ay ise, yeni Ay'ın ilk görüntüsünün, görevli rahipler tarafından çıplak gözle tespit edilebildiği gecenin, günbatımında başlamıştır bile ! İklim koşulları yüzünden bu tespit yapılamadığı hâllerde, Bâbil'lilerin hiç acelesi yoktur. Bir sonraki yeni Ay'ın görünmesini beklerler !

Bâbil takviminde yıl, ilkbahar gündönümünü (Vernal equinox) tâkip eden, ilk yeni ayın görünmesi ile başlar. 

Bâbil'de kullanılan takvim, hem kamerî ve hem de Güneş esaslı (Lunisolar) olarak düzenlenmiştir. İ.Ö. 21. yüzyıla kadar, Kamerî ayların Güneş yılı ile uyumunu sağlamak maksadıyla, "itidirig" ismi verilen on üçüncü bir ayın, düzenli olmayan aralıklarla takvime dâhil edildiğini görüyoruz. İ.Ö. 541'den itibaren, muhtemelen astronomik bulgulardaki gelişmenin bir sonucu olarak, ilâve ay / aylar kavramı kesin çizgilerle disipline edilmiştir.

Bu sistemde, gün adetleri 29 ve 30 olarak değişkenlik gösteren, 12 çekirdek ay vardır; 

1- Nisannu        30 gün
2- Aiyaru          29 gün
3- Simannu       30 gün
4- Duuzu            29 gün
5- Abu                30 gün
6- Ululu               29 gün
7- Tashritu        30 gün
8- Arakhsamna 29 gün
9- Kislimu         30 gün
10- Tebetu        29 gün
11- Sabatu        30 gün
12- Addaru         29 gün 

354 günlük kamerî esaslı yılın, Güneş esaslı yıl ile uyumu için, belli aralıklarla, ilâve ayların takvim düzenine eklenmesi benimsenmiştir. Bu sisteme göre, 3., 6., 8., 11., 14., 17. ve 19. yıllara birer ay ilâve edilmekte ve 19 yıllık bir dönem içinde ay sayısı 235'e ulaşmaktadır. (Ortalama yıl 12.37 ay) Bu ilâve yedi aydan altısı, 29 günlük Ululu II. olarak altıncı ayın arkasına ve yedincisi, sadece dönemin 17. yılında olmak üzere ve 30 günlük Addaru II adıyla yılın son ayına eklenmektedir. 

Sonuç itibariyle ortaya çıkan tablo şöyledir;

19 yılda             354 gün X 19 yıl      =         6726 çekirdek gün
6 yılda                  29 gün X 6            =           174 ilâve gün (Ululu II)
17. yılda               30 gün X 1            =             30 ilâve gün (Addaru II)
19 yıllık dönemde                TOPLAM         6930 gün.

Bu hesaplamaya göre ortalama yıl (6930 gün / 19 yıl =) 364.74 gün ile Dönencel (Tropik) Güneş yılına oldukça yakın bir noktaya taşınmaktadır.

Kadim uygarlıklar yıl kavramına, tarihî olayların kaydedilmesinin yanında, kesinlikle ondan daha önemli buldukları ziraî faaliyetin düzenlenmesi açısından ihtiyaç duymuşlar ve bu yüzden Güneş yılına uyumu, vazgeçilmez saymışlardır. Bâbil'liler ayrıca, tarımsal etkinliklerin tâkibini kolaylaştırmak için yılı, yaz ve kış olmak üzere iki parçaya bölmüşlerdir.

Bâbil'li tarihçiler, kayıtların tutulması açısından, ortak bir başlangıç noktasına sahip olmamanın sıkıntısını çekmişlerdir. Bu eksiği gidermek maksadıyla, ya yönetici kralın tahta çıktığı yıl (Kral..... 'nın hükümranlığının 1. veya 8. yılında gibi) ya da çok önemli bir tabiat olayının oluştuğu sene (Büyük sel / tûfan'ın 1. veya 8. yılında) kullanılmıştır.

Mısır Takvimi :

Eski Mısır'da zamanın ölçülmesi ve kaydedilmesi ile ilgili esasların, diğer Orta Doğu uygarlıklarında görülenlerden farklı olduğu anlaşılmaktadır. 

İlk göze çarpan farklılık, günün başlangıcı ve sonu konusundaki kabullerle ilgilidir. Mısır'da gün, (ve dolayısıyla ay) Güneş doğduğunda veya bir başka deyişle, "Eski Ay’ın şafaktan hemen önce kaybolması ile başlar ve bir sonraki gün yine aynı anda son bulur.

Bazı ilkel topluluklarda görüldüğü gibi gündüz ve gece 12 parçaya bölünmüştür. Ancak her bir parçanın kapsadığı süre, sabit değildir ve mevsimlere göre değişir. Tüm su ve Güneş saatleri, yılın farklı aylarındaki saati (ya da bahse konu 1/12 parçayı) ayrıştırarak gösterecek şekilde yapılmıştır. Eski Mısır'da sabit süreli saat kavramı,  hiç bir dönemde kullanılmamıştır. 

Yıllık takvim düzenine gelince, Mısır'da her biri ayrı bir gayeye hizmet eden, üç ayrı düzenleme ile karşılaşıyoruz.

1-   Eski Mısır'ın ilk dönemlerinde kullanılan ve 29 / 30 günlük aylar içeren, kamerî esaslı takvim.

2-   Sirius'un (Sothis / Köpek yıldızı) mevsimlik iki görünüşü arasını belirleyen, 365.25 günlük yıl. 

Kadim Mısır mitolojisinde tanrıça İsis, (Auset) gökyüzündeki en parlak yıldız sayılan Sirius ile özdeşleştirilmiştir. Sirius, her yıl muntazaman ilkbahar gündönümüne yakın bir günde, Güneş ile birlikte ufukta görünür ve çok kısa bir süre içersinde yok olur gider. Bu dönem aynı zamanda Nil nehrinin taşarak etrafındaki tarım alanlarını kapladığı sel mevsiminin ve dolayısıyla bereket aylarının başlangıcıdır. 

365 ¼ günlük bu yıl, tropik Güneş yılı ile sadece 12 dakikalık bir fark gösterir. Bu sebeple bir çok kaynak bu Mısır takvimini, Güneş esaslı takvimlerden saymaktadır.

 

Bu takvim düzeni çerçevesinde mevsimler, şöyle sıralanmaktadır;

 

a)  Sel Mevsimi : Mısır'ın bereket sembolü Nil'in taşarak etrafındaki tarımsal alanları kaplaması, Sirius'un ufukta görünmesi ile başlar.

b)   Ekim ya da tarım mevsimi : Nil'in yatağına dönüşünü tâkiben, tarımsal faaliyetin başladığı mevsim.

c)   Kurak mevsim : Suların çok azaldığı, ama bir yandan da, hasat bereketinin yaşandığı mevsim.

Bu takvim düzeni, mevsimler, tarımsal faaliyet, dinsel eylemler ve günlük hayatın düzenlenmesinde kullanılmıştır.

3-  Bu iki takvim arasında zamanla ortaya çıkan büyük farklılıklar dolayısıyla Mısır'lılar, üçüncü bir takvim düzenini devreye sokmuşlardır. Şematik bir özellik taşıyan bu takvim, kamerî esaslı otuzar günlük dört aydan müteşekkil, üç mevsimden kurulu 360 günün ardına, beş bayram günü ilâve edilerek (365 gün) düzenlenmiştir. Resmî Takvim olarak anılan bu düzenleme, devlet işleri için kullanılmaktadır.

Bu üçüncü takvim düzeni ile ilgili olarak Mısır dinî mitologyasında, oldukça enteresan bir anlatım vardır. Bahse konu mit kısaca şöyledir ;

Mısır'ın dokuz tanrılı Heliopolis ailesini yöneten Ra, "Hava tanrısı SHU" ile "Nem tanrıçası TEFNUT" ismi verilen "ikiz aslan tanrılar"ın babasıdır.

Onların çocukları, "Yer tanrısı GEB" ve "Gök tanrıça NUT" (ya da NEITH) tur. Bir ufuktan diğerine uzanan gök yüzü, Nut'un bedenidir. Geb, onun altında yatan topraktır. Efsâneye göre Nut, baş tanrı Ra ile evlidir, ama Geb'e aşıktır. Ayrı yaşayan bu iki sevgiliden Nut, her akşam Geb'i görmeye gelir ve bu birleşme, gece karanlığına sebep olur. Bu aşkı öğrendiğinde öfkelenen Ra, Nut'un, yılın 360 günü çocuk doğuramayacağı emrini verir. Bir yıl ise 360 gündür. Buna çok üzülen Nut, hikmet tanrısı Thoth'a akıl danışmaya gider. Thoth, gökte pırıl pırıl parlayan dolunaydan aldığı ışıkla beş yeni gün daha yaratır. O gün, bu gündür yıllar 365 gündür. Ama ay, devamlı dolunay şeklinde değildir. Bu artı beş günde Nut, Geb'ten beş çocuk sahibi olur. (Osiris, İsis, Seth, Nephtys ve Thoth) (Bkz. Hermes ve Thoth)

Tekrar yukardaki Güneş esaslı takvim ile resmî Mısır takvimine geri dönelim. 365 günlük şematik görünüşlü resmî takvim, 365,25 günlük takvime göre, bir bölü dört gün (ya da 6 saat) kısadır. Her dört senede bir ortaya çıkan bir günlük fark için, bu gün batı dünyasında kullanılan takvim düzeni gibi ilâve bir gün uygulaması yerine Mısır, mevsimlik kaymalara davetiye çıkararak yanılgılar yaratan bir çözüm düşünmüştür.

 Her yıl eksik kalan ¼ günler toplanarak, dört defa 365 rakkamının eriştiği 1460 yıl sonra takvime bir bütün artık yıl olarak eklenmektedir. Mısırlılar bu 1460 yıllık süreyi "Sothic" dönem olarak isimlendirmişler ve kutsal saymışlardır. Bu dönemin başlangıç yılının İ.Ö. 4240 yılı olduğu konusunda bazı kayıtlara rastlanmış olmakla beraber, bu bulgunun pek güvenilir olmadığı da belirtilmektedir.

Görüldüğü gibi bu üçüncü takvim düzeninde yılın başlangıcı, aylar ve mevsimler, Mısır'ın çok uzun tarihi çerçevesinde yer değiştirip durmakta ve özellikle tarımsal faaliyet açısından pek işe yaramamaktadır. 

İbrâni Takvimi:

Efsânevî anlatımlara göre İsrailoğulları, Tûfan'a kadar 30 günlük aylara sahip bir takvim düzeni kullanmaktaymışlar. Bu uygulama, suların çekilmesinden sonra da devam etmiş. Nihâyet Enoş (bu hâli ile İdris Peygamber olarak, öğretici anlamında) halkına, bir yılın gerçek süresi olduğuna inandığı, 7 günlük 52 hafta ve toplam 364 günlük yılları kullanmayı öğütlemiş.

Sınırlı bir takım bilgilere sahip olduğumuz ilk ibranî takvim düzeni, "Gezer takvimi"dir. On iki kamerî esaslı aydan müteşekkil bu düzenlemenin, Kral Süleyman döneminde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Tarımsal faaliyetin planlanmasını hedefleyen bu takvim düzeninin, bir şekilde kamerî temelden hareketle, Güneş esaslı takvime dönüştürüldüğü kesindir. Mevsimlik gelişmeleri tâkip etme olanağı veren bu dönüşümde kullanılan usullerle ilgili her hangi bir bilgi edinilememiştir.

Gerçek İbranî takvimi, aylar itibariyle kamerî, yıllar itibariyle Güneş esaslı (Lunisolar) bir takvimdir. İsrailoğulları, diaspora döneminde öğrendikleri Bâbil takvim düzeninin büyük ölçüde etkisi altında kalmışlar, ancak ondan hareketle yarattıkları ve çok daha karmaşık ögeler taşıyan bir düzeni kullanmışlardır.

Tüm Orta Doğu ve Bâbil kültüründe görüldüğü gibi gün, (Yôm), günbatımında başlar ve bir sonraki günbatımında sona erer. Ancak bir çok kaynakta bu tatbikâtın, söylediğimiz gibi Orta Doğu kaynaklı değil, doğrudan doğruya Eski Ahit tarafından emredilmiş bir hüküm olduğu belirtilmektedir. Nitekim Tekvin (Genesis / Yaratılış) bölümü birinci Bab'ta, "Ve Tanrı ışığa gündüz, karanlığa gece dedi. Ve akşam oldu ve sabah oldu, bir gün." denmektedir. Bu kaynaklar, Eski Ahit'teki bu sıralamadan, yukarıdaki târifi çıkarmaktadırlar. 

Güne ait bir alt birim olmak üzere gün aydınlığı, (gündüz) Bâbil diasporası öncesinde, sabah, öğle ve akşam olmak üzere üçe bölünmüştü. Bâbil’de Museviler gündüzü, 12 saat olarak öğrenmişler ve kabul etmişlerdir. Sadece Sabbath gününün başlangıcını tesbit için kullanılan gün batımı saati, 24 saatlik takvim günü hesaplamalarında yerini, akşam saat 6.00'ya bırakır. Alt birimlerde de farklılıklar görüyoruz. Bir saat, "halakim" (tekili, helek) ismi verilen (1 saat = 1,080 halakim / 1 helek = 3 1/3 saniye) birimler ile ifâde edilmektedir. Bir helek ise 79 "regaim"dir. 

Musevî kültürü çerçevesinde hafta, Eski Ahit kökenli ünlü yaratılış efsânesine uygun olarak, yedi gündür. Günler, birinci, ikinci, üçüncü, …. altıncı gün ve “sabbath” olarak isimlendirilmiştir. Altıncı gün’ün,  (Cuma) “Sabbath arifesi” ya da “hazırlık günü” olarak anıldığına da rastlanmaktadır.

İbrâni ayları, (Yerah / Hodesh / Mehtap) kamerî aylardır. Her ay, Yeni Ay'ın (Molad) ilk görünüşü ile başlar (Rosh Chodesh ya da Roch Hodesh = ayın ilk günü) ve bir sonraki yeni Ay'ın görünüşüne kadarki süreyi kapsar.

Bâbil takviminde gördüğümüz yılla ilgili düzenleme, İbranî takviminde de aynen geçerlidir. Güneş takvimi ile 12 ay olarak hesaplanan bir yıl, kamerî esaslı takvim söz konusu olduğunda 12.4 ay olarak hesaplanmaktadır. Bu farkın kapatılması için İbrânî takvimine belli aralıklarla bir ay ilâve edilmektedir. 19 yıllık bir dönüşüm içersinde, 3., 6., 8., 11., 14. ,17. ve 19. yıllardaki Adar ayının arkasına, "İkinci Adar" ismi verilen bir ay daha ilâve edilmektedir.

İbranî takviminde aylar, aşağıdaki düzene göre tertiplenmiştir ; (Kutsal yıl esasından sıralanmıştır. İkinci rakkam, o ayın sivil Musevî takvimindeki yerini, üçüncü rakkam Güneş (ya da Gregoryen) takvimindeki sırasını, dördüncü rakkam, gün adedini gösterir.)

1- Nisan / Nissan                    7         4          30
2- Iyyar / İyar                            8          5          29
3- Siwan / Sivan                      9          6          30
4- Tammuz                             10         7          29
5- Abh / Av                             11         8          30
6- Elûl                                      12         9          29
7- Tishri                                     1          10         30
8- Marheshwan / Cheshvan    2          11         29 / 30
9- Kislew / Kislev                      3          12         30 / 29
10- Tebeth / Tevet                    4          1          29
11- Shebhat / Shevat               5          2          30
12- Adar                                     6          3          29
13- Adar II                                   +          +          29 / 30

Buraya kadar Bâbil düzeni ile tam bir uyum gösteren İbranî takvimi, yılın günleri söz konusu olduğunda, karmaşık bir farklılaşma içindedir. Hatırlanacağı gibi Bâbil takviminde, 19 yıllık bir dönem boyunca yaşanan toplam 6930 günü, yıllara böldüğümüzde, 364.74 günlük ortalama yıllara varmış ve bu rakkamın, Güneş yılına oldukça yakın olduğunu belirtmiştik. Ancak tam bir Güneş yılının, 365.24 gün olduğunu da biliyoruz. İşte İbranî takvimi, bu farkı mümkün olduğunca azaltmak için, ilâve uygulamalara girişmiştir. Bu yeni düzenlemeye göre, "tam yıl", "eksik yıl" ve "düzenli yıl" kavramları ortaya atılmıştır.

Tam yıllarda, (shelemah) Cheshvan ve Kislew ayları 30 günlüktür. (Yıl 355 gün) Eksik yıllarda (haser) bu aylar 29 gün içerirler. (Yıl 353 gün) Düzenli yıllarda (kesidrah) bu iki aydan Cheshvan 29 gün, Kislew ise 30 gündür. (Yıl 354 gün.) Böylelikle ibranî takvim düzeninde yıl, 353 / 354 ve 355 gün olmak üzere farklılıklar göstermekte, bunun tabiî sonucu olarak artık yıllar, 383 / 384 ve 385 gün olabilmektedir.

Yılın ilk gününün tesbiti konusunda da, yine oldukça karmaşık bir sistem ile karşılaşıyoruz. Yıl, Tishri ayının ilk günü (Rosh hashanah – günümüz takviminde Ekim / 10.ay) ile başlar. Bu ayın başlangıcı, bazı kurallar çerçevesinde, bir veya iki gün geciktirilebilmektedir. Bu düzenlemenin dört nedeni vardır. Ayrıntıdan kaçınmak gayesiyle bunları sıralamak istemiyoruz. Ancak bunlardan biri, oldukça enteresandır; Hesaplamalara göre yılın ilk günü "sabbath" gününe denk düşüyorsa, yılbaşı, bir gün ertelenmektedir.

(Bilgi vermek maksadiyle bazı yıllara ait Rosh hashanah – İbranîce yılbaşı / yılın birinci günü anlamında - günlerini belirleyelim;

1999 yılında (İbranî yılı 5760) 11 Eylül 1999 günü
2000 yılında (İbranî yılı 5761) 30 Eylül 2000 günü
2001 yılında (İbranî yılı 5762) 18 Eylül 2001 günü
2002 yılında (İbranî yılı 5763)   7 Eylül 2002 günü
2003 yılında (İbranî yılı 5764) 27 Eylül 2003 günü)

Bu noktada bir saplama yaparak, hem dinî ve hem de tarımsal açıdan entersan bulunacak bir takvim bilgisini paylaşmak istiyoruz. Musevî inancı çerçevesinde, bilinen Sabbath günü anlayışı dışında bir de "sabbath yılı" kavramı vardır. Nasıl ki Musevî inançlılar hafta içi günlerde çalışıyor ve yedinci gün istirahat ediyorlarsa, toprak da, 6 yıl ekildikten sonra "sabbath yılında" muhakkak nadasa (istirahate) bırakılmaktadır.

Yukarda verilen Musevî takviminde, iki (en az iki) yılbaşı olduğu gözleniyor. Yahudi literatüründen edindiğimiz bilgiye göre, bu çok sayıdaki yılbaşı anlayışı, ayrı sebeplerle ortaya atılan farklı başlangıç noktaları ihtiyacından doğmuştur. 1 Nisan, hükümdarın yönetim yıllarının sayılması ve yılın aylarının sıraya dizilmesi için, 1 Elûl hayvan vergisi için, 15 Shevat ağaç ve meyvalar için ve nihayet 1 Tishri, senelerin sayılması için yıl başı kabul edilmektedir.

Takvimin başlangıcı olarak İsrailoğulları, bir dönem Mısır'dan çıkışı, (Exodus) bir dönem Bâbil Diasporasını, (İ.Ö. 586) bir dönem İkinci Mâbet (Herod Mâbet'i) inşaatını (İ.Ö.520) almışlardır. Nihâyet İ.Ö. 4. yüzyılda, Haham Hillel, takvim başlangıcını, "yaratılış"a taşımış ve İ.Ö. 1 Tishri 3761 tarihini kabul etmeyi önermiştir. İbranî yılı (Anno Hebraico) ile bu gün kullandığımız Gregoryen takvim arasındaki fark, 3,760 yıl 3 ay olarak belirlenmiştir. Ancak bir çok kaynakta bu başlangıç tarihi, İ.Ö. 4119 olarak betimlenen Anno Mundi ("Dünya yılı" / "Yaratılış yılı") ile özdeşleştirilmekte ve ikisi arasında mevcut 359 senelik kayma, göz ardı edilmektedir.

Özetle İbrânî takviminin başlangıç yılı, İ.Ö. 3760 ya da 3761'dir. Milâdî takvim yılına, Eylül ayına kadar 3760, Ekim'den (Ekim dâhil) Aralık sonuna kadar, 3761 eklenerek tesbit edilir.

İslâmî Takvim :

İslâmî takvim düzeninden önce Arap dünyasında, hemen tüm Orta Doğu kültürlerinde görülen, hem kamerî ve hem de Güneş esaslı (Lunisolar) takvim düzeni yürürlükteymiş. Kamerî takvimin, mevsimlik değişimlere uyum sağlaması için belli aralıklarla ilâve aylar kullanılmaktaymış.

İslâmî takvim düzeni, tam anlamıyla kamerî esaslı olup, prensipleri hem Kuran-ı Kerim'in vazettiği prensipler ve hem de Hazreti Muhammed'in "Veda Hacı" sırasındaki sözleri çerçevesinde düzenlenmiştir. Hicrî takvim, "Hicret"in 17. yılında, Halife Ömer tarafından bu günkü hâli ile tespit ve vazedilmiştir.

Her bir gün, günbatımında başlayıp, bir sonraki gün yine günbatımında sona ermektedir.

Yedi günlük haftanın günleri, kutsal sayılan Cuma günü dışında, rakkamlarla ifâde edilmektedir. Cuma, dinsel faaliyete öncelik verilen bir gün olmasına rağmen, Musevî kültüründe gördüğümüz Sabbath gibi, hiç bir işin yapılmadığı tam bir istirahat günü addedilmemiştir.

Her ay, yeni Ay'ın göründüğü gün başlar ve bir sonraki yeni Ay'ın orataya çıkışı ile sona erer. Yıl 29 ya da 30 günlük 12 aydan müteşekkildir;

Muharrem                     30 gün
Safer                            29 gün
Rebîyülevvel                 30 gün
Rebiyülâhır                    29 gün
Cemaziyelevvel            30 gün
Cemaziyelâhır              29 gün
Recep                           30 gün
Şaban                           29 gün
Ramazan                      30 gün
Şevval                          29 gün
Zilkadde                        30 gün
Zilhicce                         29 gün

354 günlük yıllar, belli aralıklarla (30 yıllık dönemsel bir süre içinde, 2., 5., 7., 10., 13., 16., 18., 21., 24., 26. ve 29. yıllar) 355 gün olarak yaşanmaktadır. 

Bu artık yıllarda Zilhicce, 30 gün olarak tesbit edilmiştir. Muharrem, Recep, Ramazan, Zilkadde ve Zilhicce kutsal aylar olup, Ramazan ayında ayrıca oruç tutulmaktadır.

İslâmi takvimin başlangıcı olarak Hazreti Muhammed'in eshabı ile birlikte Mekke'den Medine'ye göç ettiği tarih esas alınmıştır. Başlangıç tarihi 1 Muharrem, 16 Temmuz 622 Cuma günü olarak kabul edilmektedir. (Hicret Yılı / Anno Higerea)

Kamerî esaslı olduğundan Hicri yıllar ile Güneş esaslı takvimler arasında her yıl ortalama 11 günlük bir fark doğmaktadır. Bu yüzden mevsimlerin konumu değişmekte ve 33 yıllık bir döngü içersinde tekrar çakışmaktadır.

Yunan Takvimi :

İ.Ö. 5. yüzyıldan önce Yunanistan’da kullanılan takvim düzenlerinde, (İ.Ö. 13. yüzyıla ait tabletler, Homeros ve Hesiodos’un yazılarından) özellikle tarımsal faaliyet ile ilintili zaman tespitleri, Güneş, Ay ve bazı yıldız grupları kullanılarak yapılmaktaymış. Örneğin Hesiodos, hasat zamanının “Pleiades” adı verilen bir yıldız grubunun yükselişi ile tespit edildiğini söylemektedir. Bulgular, her yunan şehrinin, kendi siyasetçilerinin indî istekleri çerçevesinde oluşturulmuş ve sıklıkla değiştirilen farklı takvim sistemleri kullandığını göstermektedir.

İ.Ö. 432 yılında ünlü yunanlı astrolog Meton, Orta Doğu takvim düzenlerinde gördüğümüz 19 yıllık bir dönemde düzeltilen lunisolar bir takvim düzeni hesaplamıştı. (Ya da Bâbil takviminden almıştı.) Bu çerçevede düzenlenmesini istediği devlet takvimi, kendi güçlerini kısıtlayacağı düşüncesiyle siyasetçiler tarafından reddedilmiş ve uygulamaya konmamıştır.

Makedonya’da ise, 29 veya 30 günlük aylara sahip, toplam 354 günlük kamerî esaslı bir takvim kullanılmaktaymış. Bu düzenin tropik Güneş yılına uyumu, her iki senede bir 29 günlük on üçüncü bir ayın devreye sokulması ile sağlanmaktaymış. Böylelikle iki yıllık bir dönem, 737 gün olmakta ve 730 gün olması gereken Güneş yılına göre, yedi günlük bir fazlalık göstermekteymiş.

Büyük İskender’in, İran İmparatorluğunu yıkarak, doğuda İndus nehrine kadar uzanan bir bölgeye hâkim olmasının ardından bu Makedonya takvimi, bölgedeki yunanlılar tarafından kullanılmaya başlamıştır. Bu dönemde, yine İskender’in kontrolü altındaki Mısır, kendi düzenini kullanmaya devam etmiştir. 

Grek şehirleri İ.S. 200’e dek, birbirine benzemez ve politikacılarca, yerli yersiz sebeplerle değiştirilen takvimlerini kullanmaya devam etmişlerdir. 

Örneğin Atina’da kullanılan aylar şöyle düzenlenmiştir;

ATİNA’DA                                          KARŞILIĞI                  MAKEDONYA’DA
===================             ============            ================
Hekatombaion                                     Temmuz                     Dios
Metageritnion                                       Ağustos                     Apellaios
Boedromion                                         Eylül                            Audynaios
Pianopsion                                           Ekim                           Peritios
Maimakterion                                       Kasım                         Dystros
Poseideon                                           Aralık                           Xanticos
Gamelion                                              Ocak                          Artemisios
Anthesterion                                         Şubat                          Daisios
Elaphebolion                                        Mart                             Panemos
Mounychion                                          Nisan                           Loos
Thargelion                                             Mayıs                          Gorpiaios
Skirophorion                                         Haziran                       Hyperberetaios

Yılın ilk ayı sayılan Hekatombaion, yaz ortasını ifâde etmekte ve diğer aylar buna göre sıralanmaktadır. Ancak yüzyıllar boyu politikacılar, ayların başlangıç tarihleri üzerinde o kadar çok oynamışlardır ki, bunların kesin bir düzene oturtulması mümkün olmamaktadır. Bu yüzden yukarda, Atina aylarına karşılık gösterilen aylar, sadece bir karine olsun için verilmiştir.

Karmaşa bununla da bitmiyor. Bütün bu aylar 30 günlük aylardır, ama yıl, 360 değil, 354 gündür. Politikacıların kararı ile otuzar günlük aylar içinden, yine politikacılar tarafından seçilen altı tanesinin yirmi dokuzuncu günü, yaşanmamış sayılır ve çıkarılırmış.

Greklerin 10 günlük haftalarla (Decades) yaşadıklarını söylemiştik. Günün tarihi söz konusu olduğunda, örneğin; 16 Hekatombaion denmez. Bu tarih, hafta öğesini içermek kaydıyla “Hekatombaion’un birinci decades’inden sonraki altıncı gün” şeklinde verilirmiş.

Yunanlılar, Bâbil’liler gibi gündüzü, eşit olmayan aralıklarla 12’ye bölmüşler ve zaman ölçümlerinde kullandıkları âletleri de, bu bilgileri verecek şekilde üretmişlerdir.

Mevsimler önceleri Bâbil düzeninde olduğu gibi, yaz ve kış olmak üzere ikilidir. İ.Ö. 650 yılından itibaren bu sistem değiştirilmiş ve 4 mevsimlik yıllara dönülmüştür.

Devamı

 



SAYFA> | 1 | 2 | 3 |

YUKARI

 

Ana Sayfa | Hatırladıklarım | Fener | Pınar | Linkler | Arşiv | Bize Ulaşın