Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |  Mail gönder Sık kullanılanlara ekle       ENGLISH

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

Karadeniz kültürü, karadenizliler, Lazlar

Neden Karalahana.com?

 KARADENİZ MÜZİK

 KARADENİZ TARİH

 KİM KİMDİR

 

 

 

 KARADENİZ FORUM

 EDİTÖRDEN

KARADENİZ GAZETELERİ

Tüm Karadeniz Gazeteleri ve Karadeniz Televizyonlarına tek bir sayfadan ulaşın

 

 

LİNKLER

 ARTVİN SİTELERİ

 ORDU SİTELERİ

 BAYBURT SİTELERİ

 SİNOP SİTELERİ

 KARADENİZ BÖLGESİ

KARADENİZ HABER

 

Hemşinliler Ermenistan'da Ermenistan hemşin tarihi konferansı

Yazı Dizisi: Hemşinliler Ermenistan'da

 1. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans

 2. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans

3. Hemşinliler konferansı

Türk Halk Oyunları

A  - B - C - Ç - D  - E - F - G - H - I - İ - K - L - M N  - O - P - R - S - Ş - T - U  - V - Y - Z

Karadeniz Folkloru




İpsiz Recep

İpsiz Recep

 

Sait Çetinoğlu

 Birkaç yıl öncesinde İpsiz Recep ile ilgili bir yazımda[1], İpsiz’in tiyatro sahnesine taşınmasıyla örnek alınamayacak bir kanun kaçağının kahraman haline getirilmesinin bölge gençleri açısından vahim sonuçlar doğuracağına dikkat çekilmişti. Ancak İpsiz’in ulusal bir Tv kanalında dizi haline getirilerek ulusal bir kahraman haline getirileceği o zaman aklıma ve hayalime gelmemişti.

İpsiz recep önemli bir Teşkilat-ı mahsusa elemanı olarak 1. savaş sırasındaki faaliyetleri Doğu Karadenizdeki Teşkilat-ı mahsusa faaliyetleriyle içiçedir.

Doğu Karadeniz bölgesi Rusya ile sınır olduğunda Teşkilat-ı Mahsusa için önemlidir. Bu nedenle daha savaş başlamadan Teşkilat-ı Mahsusa’nın örgütlenmesi için büyük çaba sarf edilir.  İttihad tam anlamıyla Trabzon’a çıkarma yapmıştır.

Osmanlı savaşa henüz daha dahil olmadan Almanya’nın Çarlık Rusya’sına savaş açmasıyla birlikte İttihat ve Terakki Çarlık Rusya’sına sınır olan bölgelere Almanya’nın yönlendirmesiyle dikkat kesilir. Savaşın başlamasıyla birlikte – Osmanlı henüz savaşa dahil olmamıştır- Ağustos başında İttihat ve Terakkinin İstanbul katib-i mes’ulleri son derece geniş yetkilerle ve son derece gizli olarak, kara yoluyla Erzincan’a hareket ederler. Bunların başında  Hamal Ferit, Hasan Basri, Memduh Şevket (Esendal) Etem,ve Küçük Hasan vardır. Bu hareket o kadar aceledir ki ailelerine bile haber veremezler. Bu heyetin dışında  Bahaeddin Şakir, Ömer Naci, Reşit Bey, Ruşeni (Barkın)  olduğu 20 kişilik gurup da Erzurum’a hareket eder. Yenibahçeli Nail  (1926 yılında M. Kemale suikast teşebbüsünde bulunduğu gerekçesiyle idam edilmiştir) de bu sırada Trabzon’a gelmiş, Trabzon İttihat ve Terakki katib-i mes’ullüğünü üstlenmiştir. Bahaeddin Şakir Erzurum’da kalırken, Kara Kemal birinci gruptakileri Trabzon’a çağırır.Yenibahçeli Nail, Trabzon’da Trabzonlu Rıza ile birlikte bölgede Teşkilat-ı Mahsusa’yı örgütlemeye başlarlar. İlk iş bölgedeki eşkıyaya boyun eğdirecek ve kendilerine bağlayacak önlemleri almaya başlarlar. Eli sopalı mutasarrıf olarak tanınan Rize mutasarrıfı Cemal Azmi’nin vali olarak Trabzon’a tayin edilmesi bu önlemlerin başında gelmektedir. Bölgede ayrıca İttihat ve Terakkinin önemli fedaileri de idari görevlerdedirler. Serez fedailerinden Abdülkadir (1926 yılında M. Kemale suikast teşebbüsünde bulunduğu gerekçesiyle idam edilmiştir) de bu sırada Gümüşhane mutasarrıfıdır. Filibeli Hilmi (1926 yılında M. Kemale suikast teşebbüsünde bulunduğu gerekçesiyle idam edilmiştir) Ardahan’dadır. Bu murahhaslar’ın ilk işi Trabzon hapishanesinde bulunan mahpuslardan istifade etmek, mahpusları hapishaneden çıkarmak, zabitlerin kumandasında bunlardan çeteler teşkil etmek ve bilhassa çetecilikte şöhret kazanmış olanları elebaşı yapmak gibi kararlar alınır. Adliye vekilliğinden mahpusların tahliyesi kararı çıkar, daha sonra bunlara cezalarına münasip rütbeler verilecektir (100 yıl üstündekiler subay, 15 yıl üstündekiler çavuş, 5 yıl üstündekiler ise er olarak Teşkilat-ı mahsusaya alınacaktır, 5 yıl altında ceza alanlar dikkate alınmayacaktır. Savaş sırasında askerlikten kurtulmak için 5 yıl altında cürüm işleyenlerin çoğalması ve ordunun zaafa uğraması yüzünden alınan bir kararla bunlar da askere alınacaktır. Buna karşılık frengili olanların askere alınmamasını fırsat! bilenler kendilerine frengi bulaştıracaklar, ordu buna karşı bu frengililerden amele taburları oluşturacaktır[2])

Kara Kemal yanında bir alman askeri heyetle birlikte Trabzon’a gelir, yapılanları ve önlemleri denetler. Kara Kemal’in yanındaki Alman askeri yetkililerinden sorumlu olan Mosel, ünlü ölüm hüsarları alayına mensuptur (ilginçtir Almanlarda Trabzon bölgesinde kendi Teşkilat-ı mahsusalarını örgütlemek çabasındadır[3]). Bu arada bu gizli görevlilerin herhangi bir şekilde yaralanmaları ve hastalanmaları halinde tedavileri için doktor Yunus Vasfi Bey yemin ettirilerek Teşkilat-ı mahsusa ya alınır. Vali Cemal Azmi de yemin ettirilerek Teşkilat-ı Mahsusa’ya alınacaktır. Erzurum’da bulan heyet ile Trabzon’daki heyet Bayburt’ta buluşur son önlemleri görüşürler Trabzon heyetinde Kara Kemal ve Rıza, Erzurum heyetinde Bahaeddin Şakir ve Filibeli Hilmi vardır. Ekibe daha sonra Yakup Cemil ve Alman Albay Stange de katılarak ekip tamamlanacaktır. Bölge bu sırada tamamen Teşkilat-ı mahsusa’nın kontrolündedir. Teşkilattan izinsiz neredeyse nefes alınmamaktadır.[4]

Bölgede ekim dikim işleri çok sınırlı olduğundan geçim çoğunlukla yasadışı işlerden sağlanmaktadır. Bölgede Rusya ile yapılan kaçakçılıktan dolayı bol miktarda kaçakçı ve eşkıya bulunmaktadır. Bunların ezici çoğunluğu  da denizci reislerden oluşmaktadır. Bunlar kaçak eşya ve insan nakli yanında paralı müşterilerinin canlarına kast edilmesi olağan hadiselerdendir.[5] Hafif ve süratli tekneleriyle tüm Karadeniz kıyılarına aşina olmuşlardır. Neredeyse Karadeniz bölgesinde nakliyat dahi bunlar tarafından yapılmaktadır. Bu denizi ve kıyıları avuçlarının içi gibi bilen insanları angaje eden teşkilat bunları kıyıda Ruslara karşı tacizlerden faydalanılacaktır. Katib-i mes’uller ilk görüşmeleri de bunlarla yaparlar. Teşkilat ilk önce bunları garantiye alır.

Yasadışı kişilerin affı ile ilgili günlerce bölgede tellallar dolaştırılır. Cemal Azmi çetelere katılmayan eşkıyaya hükümetin kendilerini her suretle cezalandırmaya muvaffak olacağını da telalarla bildirmeyi de ihmal etmemiştir. Çeteler de genellikle Rize havalisinde dolaşan eşkiyalardan teşkil edilir. Bölgedeki sabıkasızlar bu birliklere alınmaz, bu gençlerden sevkiyatta, posta işlerinde, istihbaratta, ve Hilal-i Ahmer hizmetlerinde yararlanılır. Cemal Azminin çağrısıyla merhamet isteyen eşkıya birbirin peşi sıra Arhavi’ye gelir ve Teşkilat-ı mahsusaya alınmak suretiyle affedilir.Teşkilat-ı mahsusa gerekli örgütlenme düzeyine geldiğinde ileri karargah olarak Arhavi’yi seçmiştir. Kara Kemal gerekli örgütlenmeyi yaptığına kani olarak İstanbul’a dönerken katib-i mesuller Arhavi’ye doğru hareket ederler. Kara Kemal ayrıca şunu da ekler: İstanbul katib-i mes’ullerinin Trabzon Teşkilat-ı Mahsusa azasının süngülü bir neferinden farkı yoktur, onun için her verilen emre kayıtsız şartsız ve itirazsız riayet etmelerinin askerlik icabından olduğunu bilmeleri lazım gelir.[6]

Bölgedeki hapishaneden salınan mahpuslar ve affedilen kaçaklardan oluşan çeteler, gerek dış düşmana gerekçe “iç düşmana” karşı harekete geçer. Af çağrısına katılmayanlar çetelere icabet etmeyenler de çıkar. Çetelere katılmayanlara karşı harekat düzenlenir. Takibat yapılır yakalananların kafaları kesilerek ibret için şehirde teşhir edilir. Bu teşhirler de kaçakların bu çetelere katılmayı çoğaltmıştır. Bu mücrimlerden oluşan çete reislerden Topal Osman, Ali Osman Kaptan, Kahya Yahya, Yahya Kaptan, İpsiz Recep (İpsiz Recep, Erkenekondan tutuklu Doç. Emin Gürses’in dedesi sayılır) başlıcalarıdır.  Kendi katib-i mes’ullerine karşı son derece katı olan Kara Kemal’in yukarıdaki emrine, bu reislerin itaat etmekten başka çareleri de olmamasının yanında bu işe de teşne idiler. Bu zorun yanında yağma, talan, gasp da gözlerini kamaştıran bir başka etkendir. Bu mücrimlerden oluşan birlikler Ruslara karşı etkili olamaz. Hatta Topal Osman ve birliklerindekilerin bu sıradaki disiplinsiz davranışlarından dolayı değnekle cezalandırılarak gayri nizami cepheden uzaklaştırılır. Topal Osman daha sonra “iç düşmanlara” yönelecektir. İpsiz Recep, Teşkilat-ı Mahsusa’nın Batum Harekatına Deli Halit ve Muhittin (Gen. Sarol) ile birlikte katılanlar arasında yer alması Teşkilatın önemli elemanlarından olmasından kaynaklanmaktadır.

Osmanlı daha savaşa girmeden bu mücrimlerden kurulu Teşkilat-ı mahsusa birlikleri gayri resmi Rus cephesinden bozgunla ayrılacaktır. Trabzon valisi ve İttihat ve Terakki katib-i mesulü Yenibahçeli Nail bu bozgundan sonra iç düşmanlara yönelecektir. Bu arada Rusya ile kaçak işleri ve Teşkilat-ı mahsusa’nın taciz işleri sona eren kaçakçı reisler ve eşkıyaların işleri kesildiğinden bu “işsiz” takımının Ermenilerin katliamında kullanılması da kolay olmuştur. Bölgede azımsanmayacak Ermeni nüfusunun bir anda buharlaştırılması sadece Cemal Azmi’nin azmi sayesinde olmamıştır. Divan-i harb de görülen az sayıdaki davalardan biri de Trabzon davasıdır. Bu kırımın büyük bölümü de reislerce mavnalara doldurulup çocuk, kadın ihtiyar  denize döküldüğü gerçeği ortada durmaktadır. Bölgede Cemal Azmi ve Yenibahçeli Nail’in emirlerine karşı çıkmak söz konusu olmadığı için, bu “işsiz” reisler kuzu kuzu söylenenleri yerine getirmişlerdir. Aksi takdirde bölgede kalabilmeleri söz konusu değildir. Diğer “işsiz” reisler gibi İpsiz Recep’te bundan vareste değildir. Bölgede yaşlılar bunları anlatırlardı. Haklarında ferman verilmiş Ermenilere arka çıkmak da kolay değildir. Ki arka çıkanlar bu cesareti canlarıyla ödemişlerdir.

Ergun Hiçyılmazın, utangaç bir şekilde söz ettiği gibi   İpsiz Recep Ermenilere karşı hiç yumuşak değildir. Ermeni yolcularını gözünü kırpmadan bertaraf etmesi bir alışkanlık gereği olsa gerektir. İpsiz’in İstanbul’a gelişi de sebepsiz değildir. İpsiz, Ermenilere ve Helen kökenli Pontoslulara yönelik icraatlarından dolayı bölgeden kaçarak İstanbul’da hemşehrilerinin arasında saklanır. Bir süre çetesiyle birlikte Sarıyer Beykoz ve Şile’de Rumlara karşı Karakol Cemiyetinde boy gösterecektir. Ardından da yanına aldığı mücrimlerle birlikte Kefken adasını mesken tutar. Teşkilat-ı mahsusa çetelerine ekseriyetle Rizeli eşkıyaların alınması  bunları yakından tanımasından aşina olmasındandır. İpsiz’in “işsiz” kalan bu çete elemanlarını yanına alarak büyük bir güce erişmesinde önemli bir etkendir.

 

İpsiz Recep bir kanun kaçağı olarak kapağı Anadolu hareketine atmıştır. Kendisinin de korunmaya ya da bir güce dayanma ihtiyacı olduğu gibi milli mücadelecilerin de İpsiz Recep’e ihtiyaçları vardır. Nede olsa her iki taraf da ittihatçı kökten gelmektedirler. Anlaşma ve birleşmeleri kolay olur. Anlaşma neticesinde İpsiz çevresinde topladığı kanun kaçaklarıyla İzmit ve Adapazarı bölgesinde terör estiren “milli mücadele”nin gayri nizami kuvvetlerine komuta edecektir.

Kocaeli bölgesindeki Ermenikırımındaki rolü nedeniyle Bekirağa Bölüğüne ardından Malta’ya sürülen, milli mücadelenin İzmit bölgesinin önemli şahsiyetlerinden ve Cumhuriyet döneminde İzmit’te Türkyolu Gazetesini yayınlayan İttihad’ın vilayet sorumlusu Hoca Rıfat (Önen) İpsiz’i şöyle tanımlar:

“1.Dünya savaşında Karasu’da bir İpsiz Recep çetesi meydana çıktı. İpsiz Recep etrafına birçok kimseleri toplamış, hayır mı şer mi işlediği belli değil. Hakkında birçok dedikodular oluyordu. Çünkü zenginlerden para alıyor koyun ağıllarına giderek istediği koyunu kestiriyordu. Kimse ona ses çıkaramıyor ve karşı koyamıyordu… Onun alanı Kandıra ve Karasu tarafları özellikle Karadeniz kıyıları ve Kefken adasıydı. Aslen Karadeniz havalisinden olduğu için oralarda suç işlemiş hemşehrileri de Karasu’ya gelip İpsiz Recep’e iltica ediyorlardı.”[7]

Arandığından dolayı Karadenizden kaçarak Kefken adasına kamp kurarak eşkıyalığını  burada sürdüren İpsiz’in Milli mücadeleye katılması da şöyle nakledilir:

“-Kefken adasına gidip İpsiz Recep Reis ile görüşmeli. Kuva-yı Milliye’ye katılması sağlanmalı. Bundan başka çaremiz yoktur.

-Çok iyi olur Raik Bey, aslında Recep Reis İstanbul hükümetince de idama  mahkumdur. Yakın vakte kadar takip ediliyordu.Herhalde bize katılır.

-Onun için de bir fırsattır. Cezaevlerindeki mahkumlar bile kuva-yi Milliye’ye katılıyorlar. Recep Reis niye katılmasın?

-Ya! Bak Raik bu işlerden hiç haberdar olamadık. Şimdi anlaşıldı. Size namusum üzerine söz veriyorum. Kuva-yi milliye’ye ölene kadar hizmet edeceğim.”[8]

İzmit halkının milli mücadeleye bakışı soğuktur. Yerli halkın milli mücadeleye teveccühü yoktur. Halkın seferber edilebilmesi için Recep Reis’ten yardım istenmekte, İpsiz’in zoruyla halk milli mücedeleye katılması sağlanılmak istenilmektedir:

“Çetelerimiz derme çatma. Yerli çetelerimiz yok gibi bir şeydi. Yerliler hürriyet ve İtilaf münafıklarının propagandasıyla çeteye yazılmıyorlardı. Çekingen bir durumdaydılar. Halk düşünce içerisindeydi. Kaymakam jandarma kumandanından yardım görmüyorduk. Artık öyle bir hale geldik ki İpsiz Recep’in yanına gitmekten başka çare yok”[9]

Bir teşkilat-ı Mahsusa elemanı olan İpsiz, teşkilatın önemli bir çete reisi olmalı ki Enver’in bizzat mektup yazdığı ender kişilerden biridir.[10] Yukarıda da söylendiği gibi Deli Halit (Karsıalan- Halit’de, mecliste istiklal mahkemelerinin ünlü reisi Kel Ali [Çetinkaya], tarafından öldürülmüştür) ve General Sarol’la birlikte Teşkilat-ı mahsusa operasyonuna katılan bir kişi teşkilat için önemli bir şahsiyettir. Enver’in, İpsiz’le mektuplaşması boşuna değildir.

İpsiz 1. savaş sırasında Karadenizde yaptığı katliamlardan dolayı hakkında verilen hükümden dolayı kaçak olarak Kefken’de korsanlığa devam ederken milli mücadeleye angaje edilmiştir.

Bölgede istihdam edeceği önemli sayıda işsiz eşkıya olduğu gibi İstanbul’da ve  üstlendiği Sakarya’da azımsanmayacak Karadeniz kökenli nüfus vardır. Talan ve gasp imkanıyla bu işsiz kişileri çekmek zor değildir, ayrıca buna yabancı da değillerdir. Bunların yetersiz olması halinde cezaevlerindekiler ne güne duruyordu. Kendisi de ipten kazıktan kurtulmuş kişileri özellikle seçer, bizzat kendisi nazik beyler, yahut hoca vs. ile bu zorlukların alt edilemeyeceğini vurgulamış. Bana gözü pek adamlar lazım demektedir.  Nitekim Milli mücadele sırasında birliğindeki elemanlarına bu yönde suçlamalar komutanlardan gelmektedir.İpsiz’e sadece kendi imkanlarıyla iltica edenler kifayet etmeyecek, milli mücadeleye angaje olduktan sonra ceza evlerinden salınan mahkumlar la birlikte affedilen eşkıyalar da  İpsiz’e katılmak üzere yola çıkarılacaktır. İpsiz Recep Reis’e katılmak üzere yola çıkarılan bu eşkiyalar Trabzon’a varınca Topal Osman tarafından karşılanır, eğlenceler tertip edilir, Topal Osman yolculara beş yüz lira kadar para da verir.[11] “Bu eşkiyalar, dediğim gibi sadece ele geçmemiş dağlarda gezen kanun kaçakları idiler. İçlerinde asker kaçakları da bulunuyordu ki; bunlar askerliklerini yapmış sayıldılar[12].O sırada, bu gibi kanun kaçaklarının sayısı Rize hapishanesinde bulunanlardan çok fazla idi… suçluların Recep Reis’e iltihakı, yetkililerin bilgisi dahilinde yapılmış[tır]… Rize Mutasarrıfı gözüm görmesin diye eşkıyayı iskeleden motora bindirmemişti[r]”[13].Eşkıyalar neşe içinde yola koyulurlar, kemençe eşliğinde şarkılar söyleyip horon teperek Trabzon’a inerler, Trabzon’da Topal Osman Ağa onlara ziyafet çeker ve oynadıkları horona da elli lira atmayı ihmal etmez. Neşeyle Adapazarı’na varırlar neşeleri burada da devam eder ancak halk için kâbus olmuşlardır, tuhaf emirler gelmeye başlar; “Recep Reis kuvvetlerine iltihak için çeşitli yerlerden gelen gönüllülerin öteye beriye sarkıntılık etmelerinin önlenmesini arz ederim”[14]gibi tamimler yayımlamaya başlanmıştır.

Çete elemanlarının marifetleri de ayrıca sıralanır. Güvenliği temin için gönderildikleri yerlerde, güvenliği sağlamak yerine yağmanın peşindedirler:

“Kandıra’nın inzibatını temin için aldığım emir üzerine Kandıra’ya geldim benden evvel İpsiz çetesinden Emin kaptan kumandasında iki yüz kişilik bir kuvvet Kandıra’ya gelmişti ve İpsiz Recep’te buraya gelmemişti [?] Bu çeteler Kandıra’da yağmacılığa koyulmuş ve Rum ve Ermeni mallarını tamamen almışlardı. Ben Nazım Bey’den aldığım emri Emin kaptan’a söyledim. Bu topladığınız malların Nazım Bey’e gönderilmesini tebliğ ettim ve gönderdim. Bir gün sonra köylü koyunlarından yirmi tanesini İpsiz Recep çeteleri almışlar. Kendilerine iade etmelerini söyledimse de kabul etmediler.”[15] Yazar köylülerle Ermeni ve Rumları ayırmaktadır. Başaramadığını söylese de köylülerden gasp edilenlerin iadesi için çalışmasına karşın, Ermeni ve Rumlardan gasp edilenlerin  tekrar sahiplerine iadesi düşünülmez. Sahiplerine iade kimsenin aklına gelmemektedir, sadece kaynak başka bir yere transfer edilmektedir. Herhalde azınlık mensuplarının malları helal olmalıdır. İpsizin tavrı Merkez Ordu Kumandanı Nurettin Paşa[16] (Sakallı) tarafından  yazılı olarak da onaylanmaktadır.[17]

Bu sırada milli mücadele önderleri dış basına beyanat verirken azınlıkların hukukunun garanti altına alındığının, azınlıkların haklarına saygı gösterildiğinin altını çizmeye özen göstermektedirler.

Recep Reis ekserisi yüz ile on beş seneye mahkûm  bu gönüllülerin haricinde  başıboş tabir edilen ve hiçbir lidere tabi olmayan bazı çetecilerin Recep Reis müfrezesinde zapt-ı rapt altına alınmaları sık sık gündeme gelir ve bunların büyük bölümü Fevzi Paşa’nın  (Çakmak) 12 Şubat 1921 tarihli talimatı ile İpsiz Recep Müfrezesine verilirler, Bu güruh mensupları burada da şekavete devam edeceklerdir. “Ereğli Mevki Komutanı Hasan Bey, Muhittin Paşa’ya gönderdiği mektubunda, gönüllü olarak gelenlerin beklenen hizmeti veremediklerini belitmiş ve sözü edilenlerin ekserisinin yüz ile on beş seneye mahkum kimseler olduğunu ifade etmişti”[18]. Bu çetelerin marifetine ilişkin resmi yazışmalarda, "İpsiz Recep efradının Zekeriya namında birinin on müsellah refîkiyle [silahlı adamlarıyla]20.11.1336'da Ereğli'nin Hamza Karyesi'ne gelerek ahâliden para ve eşya talep etmek­le beraber, Mazlum oğlu Hızır'ı katlettikleri, Zongul­dak Mutassarrıfı'nın iş'arından anlaşılmıştır. Katilin kim olduğunun derdest edilip edilmediğinin iş'arı ve tutulmamış ise, hemen derdesti... Kastamonu ve Bolu Havalisi Kumandanı Mirliva Muhiddin. 25.11.1336."Resmi yazı  Çetenin marifetleri belirtilmektedir. Hiçyılmaz benzer konularda çeşitli yazışmaların yapıldığını ve yazışmalarda söz konusu soygun ve cinayetlerin Recep Reis müfrezesinden, Recep Reis efradından, Recep Reis saflarına katılmak isteyen gönüllüler ibaresinin kullanıldığını kaydederse de bu eylemlerden İpsiz’i ayrı tutma çabasına girer. “Cide  Kaymakamlığı'nın  bu  yöndeki  yazısında Parasını hükümet verecek, denilerek dükkân ve evlerde talana girişildiğinin ifade edilmesi de müfreze adının nasıl kullanıldığına bir örnekti”.[19] Diyerek,  Recep Reis’e yakıştırmamaya özen gösterir

 

İpsiz Recep düzenli ordunun kuruluşuyla birlikte Miralay Kasap Osman Bey’in[20] emrine verilecektir. Emekli Kurmay Albay Rahmi Apak, Kasap Osman’ın marifetleriyle ilgili olarak, “174. Alay Kumandanı Yarbay Osman kendi alayını tekrar derleyip toplamak ödevi ile eski bölgesi olan Karacabey havalisine gönderildi. Fakat o da oraya gidince işi çeteciliğe döktü. Maiyetindeki bazı subayları çeteci kıyafetine sokarak, alayını derleyip toparlamaktan ziyade bu bölgede bir terör idaresi kurdu”[21]. Sözleri Miralay Kasap Osman’ın kısa bir tarifidir. Recep reis, savaş sonrası çetenin önde gelenleri ile yaklaşık yirmi beş efradı ile Ankara’ya gelmiş ve bando ile karşılanmıştır. Recep Reis “Milli Mücadele”ye katılıp da eceliyle ölen ender çetecilerden biri olduğunu da kaydedelim. Recep Reis, Milis yüzbaşılığı rütbesiyle ödüllendirilir. (Topal Osman’da Yarbay rütbesiyle ödüllendirilmişti)

 

Anadolu, Tekalif-i milliye emirleriyle elindeki avucundakileri milli mücadele için alınıp açlık ve sefalet içindeyken, İpsiz Recep ve Kocaeli bölgesindeki milli mücadeleciler, talan ve gasptan arta kalan zamanlarında. Başarılarını kutlamaktadırlar. Bu kutlamalar şöyle nakledilmektedir:

“O gün tekir, istavrit, kayabalığı ve pavurya gibi balıklar tuttular. Bunları güzelce temizledik. Akşam oldu hazırladık. Yemek yiyeceğiz. Birkaç kadehte rakı alalım recep Kaptan’ı da çağıralım dedik.

Arkadaşlardan birisi:

‘-Bu akşam ramazanın ilk gecesidir. Rakıları kaldıralım Recep Kaptan darılmasın’

Dedi.

‘-Ben gideyim hem recep Kaptan’ı getireyim, hem de rakı olayını anlatayım’

Dedim, gittim:

‘-Emüce, yemek yiyeceğiz. Balıkları pişirdik. Buyurun gidelim. Birkaç kadeh te rakı içicektik. Bu akşam Ramazan’mış vazgeçtik’

‘-Rakınız var mı?’

‘-Var’

‘-Yoksa bende çok. Burası korsanlara maksus limandır. Ramazan buraya gelmez. Buraya gelenler hep günahkar takımıdır. Hep beraber içeriz’

‘-Geldik kafaları çektik. Nefis balıklarımızı da kemali afiyetle yedik”[22]

Gençlerin örnek alınmasının tavsiye edildiği İpsiz Recep Reis’in serüveni budur, Bu arada “Milli Mücadele”nin bir diğer çete reisi, Teşkilat-ı Mahsusa Elemanı, Osmanlı mebusu, ilk dönem BBM üyesi, Ermeni kırımı aktörlerinden Keskinli Rıza Bey’in[23] de bir methiye biyografisinin yakında kitapçıların vitrinini süsleyeceğini de ilave edersek, çete geleneğinin sürekliliğini ve özendirilmesini, yaygınlaştırmasını, ve bunları son günlerdeki linç olaylarını ve bu linç olaylarının görevlilerce desteklenmesiyle birleştirirsek, -vatan sevgisiyle yararlı işler yapmaya azmeden gençlerimizin sayısı hızla artmasıyla!- Kahramanlarımızın! yeni nesiller tanıştırılmasıyla,  bunların yeniden üretiminin  ve yaşamımızın bir parçası olduğuna alıştırılmamızın bir objeleri olduğunu ve neyle karşı karşıya bulunduğumuzu anlayabiliriz. 

 

Kaynakça


[1] Çeteci İpsiz Recep Neden Sahnede, www.sgdf.biz/showthread.php?t=3564

[2] Bu konuda daha fazla bilgi için; Her Türk Asker doğar(mı?)

www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=36630

[3] “Anadolu’dan ve başka cephelerden çeşitli imha deneyimleri ile Almanya’ya dönen ve Frei Korps / Özgür Birlikler diye adlandırılan oluşumları yaratan gruplar, önce Sosyalist Alman Devrimini bastırmak ve Karl Liebknect, Rosa Luxemburg gibi önderlerini katletmek için kullanıldılar. Bunlar daha sonra ilk Nazi oluşumlarına dönüştü. Bir çok bakımdan gerek Türk cephesi, gerekse, Alman cephesi birbirinin ilham kaynağı oldu.” Ragıp Zarakolu - Soykırım Kavramı, BM Soykırım Sözleşmesi ve TCK’da Yeralan Soykırım Kavramı

[4] Arif Cemil, Birinci Dünya Savaşında Teşkilat-ı Mahsusa, Yayına Haz. Metin Martı, Arma Y. İstanbul tarihsiz s 13-44

[5] Arşavir Şiracıyan, Bir Ermeni Teröristin İtirafları,  çev.Dr. Kadri Musa Orağlı, Kastaş y. 2006, s 108

[6] Arif Cemil, Birinci Dünya Savaşında Teşkilat-ı Mahsusa… aynı yerde

[7] Rıfat Yüce Kocaeli Tarih ve Rehberi, Haz. Atilla Oral, Demkar Y. 2007, s 51-52

[8] Rıfat Yüce Kocaeli Tarih ve Rehberi… s 320

[9] Rıfat Yüce Kocaeli Tarih ve Rehberi… s 320

[10] Ankara İstiklal Mahkemelerindeki  Dr. Nazım’ın ifadesi Ankara İstiklal Mahkemesi Resmi Zabıtlar Der.Selma – Faruk Ilıkan Simurg Y. 2005

[11] Ergun Hiçyılmaz, İpsiz Recep,Bilge Karınca Y. 2005   s 62-66

[12] Korucuların askerliklerini korucu birliklerinde yapılmış sayıldıkları gibi

[13]Ergun Hiçyılmaz İpsiz… s 68

[14] ATESE, Kı=955,d.19.Fh.38 akt Hiçyılmaz s 70

[15] Rıfat Yüce Kocaeli Tarih ve Rehberi… s 284

[16] Nurettin Paşa Koçgiri İsyanını Topal Osman Ağa İle birlikte kanlı bir şekilde bastırmaktan ünlüdür, damadı Gn. Abdullah Alpdoğan’ı aynı görev ve işlevle daha sonra 1938 de Dersim’de görüyoruz

[17] Ergun, Hiçyılmaz, İpsiz Recep, s 62

[18] Ergun Hiçyılmaz İpsiz… s 70

[19]  3.2.1921. Ataşe Ki: 95, D.  19, Fh:51-2°. Akt . Hiçyılmaz  s 71

[20] Miralay Kasap Osman Bey’e ilişkin Çete Geleneği yazısında bilgi verilmiştir. www.gundemonline.org/haber.asp?haberid=10216  

[21] Apak Rahmi Em. Kur. Alb. Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları, TTK  y. 1988 s 195

[22] Rıfat Yüce Kocaeli Tarih ve Rehberi… s 332

[23] Keskinli Rıza Bey hakkında Çete Geleneği yazısında bilgi verilmiştir. www.gundemonline.org/haber.asp?haberid=10216  

 

TURKEY BLACK SEA (PONTIC) REGION TRAVEL GUIDE

ENGLISH

TURKEY BLACK SEA (PONTIC) REGION TRAVEL GUIDE, CULTURE, FOLKLORE, TRAVEL TIPS, HISTORY, COUSINE, HOTELS, TRABZON, RIZE ...

Karalahana Bağımsız Karadeniz Gazetesi'nden makaleler: Karadeniz Bölgesi haberleri

 

     Çay, Türkiye'de en çok tüketilen içeceklerden biri. Ancak çayın sofralara nasıl ulaştığını yöre insanları dışında pek bilen yok. İnce Belin Buğusu: Çay belgeselinin yönetmeni İsmail Şahinbaş ile konuştuk.  Çay Belgeseli söyleşisi



        

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır