Star Gazete

İslamî kapitalizm: Dört köşeli üçgen - İbrahim KİRAS

İbrahim KİRAS 31 Ağustos 2012 Cuma

İbrahim KİRAS

İslamî kapitalizm: Dört köşeli üçgen

Her medeniyetin kendine ait değerleri ve bu değerler üzerinde yükselen kurumları vardır. Kurum derken Türk Dil Kurumu gibi kurumlardan değil, inanç başta olmak üzere hukuk, estetik, bilim ve iktisadi hayat gibi bir medeniyetin isterseniz bileşenleri, isterseniz tezahürleri diyebileceğiniz soyut kurumlardan söz ediyoruz.

Kapitalizm öncelikle kuzey-batı Avrupa’da neşvünema bulan burjuva medeniyetinin bir ürünü. Burjuva medeniyeti diyorum, evet... Önce pagan, sonra Hıristiyan Roma Medeniyetinin yıkılışından sonra yaklaşık bin yıl süren ve her bakımdan kuraklık dönemi olan Avrupa Ortaçağı’nın sonunda ortaya çıkan yeni bir medeniyetten söz etmek durumundayız. Bu medeniyet burjuva medeniyetidir.

Yeni bir dünya görüşü vardır temelinde. Rönesans’la yeşeren, Aydınlanma ile berraklaşan, Kilise’nin otoritesini ve feodal yapıyı tasfiye ederek hümanizm adı altında bireyciliği öne çıkaran bir dünya görüşü... İnsanın tanrıyla, insanın kâinatla, insanın toplumla ve insanın insanla ilişkisinde yeni bir perspektif getiren yeni bir dünya görüşü... Bugünkü batı medeniyeti bu yeni dünya görüşü temelinde şekil ve yön buldu.

***

Şu da var ki Avrupa’da Roma medeniyeti zevale yaklaşırken batı Asya’da İslam medeniyetinin ilk ışıkları görünmeye başlamıştı. Asırlar sonra İslam medeniyeti ağacının dalı yaprağı kurumaya başlarken de yine Avrupa’da yeni bir medeniyet (yani yeni bir insan, toplum ve kâinat telakkisine dayanan bir değerler sistemi) ortaya çıktı. Bu da ilginç bir tecelli...

***

Burjuvazi bu yeni medeniyetin banisi. Peki burjuvazi ne, burjuva kim? Ortaçağın sonlarına doğru kentlerde yaşayan ticaret ve zenaat erbabı için kullanılmaya başlanan bir adlandırma aslında bu. Roma düzeninin sona ermesinin ardından bin yıllık bir uykuya dalmış olan Avrupa’nın -dış dünyadan gelen etkilerle- önce kuzey-batı bölgesinde başlayan ekonomik canlanma o günün şartlarında bu sınıfın gelişmesini sağlıyor.

Feodalitenin çözülüp ticari hayatın canlanmasıyla birlikte aslında yeni bir insan türü ortaya çıkıyor. Yeni bir insan türü, çünkü ortaçağ insanlarında olmayan ihtiyaçları, amaçları, yöntemleri ve bakış açıları var bu insanların.

Bu insanlar Kilise’nin ve feodalitenin otoritesiyle birlikte ortaçağın dünya görüşünü de yıkıp yerine bireyin merkezinde yer aldığı yeni bir dünya görüşü, yeni bir medeniyet inşa ettiler. Rönesans da, dinî reformlar da, ulus devlet düzeni de, doğa bilimlerinin gelişimi de, sanayi devrimi de bu sınıfın eseri. Burjuvazinin bina ettiği yeni medeniyetin bir diğer adı da modernite.

Şimdi “Kapitalizm mi bu yeni dünya görüşünü meydana getirdi, yoksa bu yeni dünya görüşü mü kapitalizmi?” sorusunun kesin bir cevabını verebilmek zor ama her birinin bir diğeriyle kaim olduğu belli.

***

Gelelim “kapitalist İslam” tartışmasına... İslam medeniyeti içinde teşekkül eden bütün kurumlar ve değerler gibi iktisadi değerler de başka bir medeniyete ait kurumlara ve değerlere indirgenemez. 

İslam itikadı bir çeşit Hıristiyanlıktır diyebilir misiniz mesela? İslam’ın hukuk alanında ürettiği değerler için diyelim ki Roma hukukunun “orijinal, etik, çirkinleşmemiş halidir” denebilir mi? İslam estetiğinin sözgelimi Yunan sanat anlayışından hiçbir farkı yok mudur? Müslüman toplumların yapısı örneğin Avrupa’daki sosyal düzenin aynısı mıdır?

Bugün Avrupa burjuva medeniyetinin bütün dünya üzerinde fiili bir egemenlik kurmuş olması ve İslam toplumlarının da ister istemez bu medeniyet dairesinin içinde varlıklarını sürdürüyor durumda olmaları yine de İslam’ın özgün bir dünya görüşü olarak kendine ait birtakım değerlere ve ölçütlere sahip olduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı? Bugün dünya üzerinde İslami anlayışa uygun bir iktisat düzeninin mevcut olmayışı İslam’ın iktisadi hayata dair (de) birtakım prensipleri olduğu gerçeğini geçersiz kılar mı?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazıları ve haberlerin tüm hakları Star Medya Yayıncılık A.Ş.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazıları ve haberlerin tamamı ya da bir kısmı kullanılamaz.