DİDİER DROGBA - GALATASARAY PROFESYONEL FUTBOL TAKIMI

12 DİDİER DROGBA
Forvet

Doğum Tarihi 1978-03-11
Doğum Yeri Abidjan - Fildişi Sahili
Oynadığı Takımlar
Geldiği Takım Shanghai Shenhua
Giriş Yılı 2013
Boyu
Kilosu
Lakabı

Foto Galeri Wallpaper Röportajlar Forma Satın Al!

Didier Drogba

Forvet

Yeni transferimiz Didier Drogba, herkesin bildiği gibi dünya futbolunun son dönemde yetiştirdiği sayılı santrforlardan biri.



11 Mart 1978 günü Fildişi Sahili’nin en büyük şehri ve eski başkenti Abidjan’da dünyaya gelen Didier Yves Drogba Tébily, beş yaşındayken ailesi tarafından eski bir futbolcu olan Fransa’daki amcasının yanına gönderildi ancak üç yıl sonra aile özlemi yolunu tekrar ülkesine çevirdi. Anne ve babasının işlerini kaybetmesinin ardından bir kez daha amcasının yanına gitmek zorunda kalan Didier, daha sonra ailesinin de göç etmesiyle onlarla birlikte yaşamaya başladı. Ülkesindeyken her gün otoparkta oynadığı futbolu yerel genç takımlar ile yeşil sahaya taşıyarak farklı bir boyuta geçen genç oyuncu, Levallois kulübünde kariyerine başladı. Genç Takım’daki golleriyle dikkat çekse de, A Takım teknik direktörünün gözüne girmeyi başaramadı. Buna karşın, üniversitede muhasebe okumak için şehir değiştirdiği 1997 yılında Fransa Ligue 2 takımlarından Le Mans’a transfer oldu ve bir anlamda sınıf atladı.

Sakinlikten uzak aile yaşantısı nedeniyle düzenli antrenman yapmakta sıkıntı çeken ve sıkça da sakatlanan Drogba’nın bu tempoya tam anlamıyla alışması, dönemin teknik direktörü Marc Westerloppe’a göre tam dört yıl sürdü. 1999 yılında ilk profesyonel kontratını imzalayan Drogba, Malili eşi Alla’nın ilk çocuğunu doğurmasıyla birlikte yeni sorumlulukların getirdiği yeni hedeflere sahip oldu. Nitekim daha sonra “Isaac’in doğumu hayatımın dönüm noktası oldu, beni güçlendirdi” diyecekti. Bu doğrultuda 1999–2000 futbol sezonunda ikinci ligde 30 maça çıkıp 7 gol atsa da, bir sonraki sezon yaşadığı sakatlık nedeniyle formasını Gabonlu oyuncu Daniel Cousin’e kaptırdı ve 11 maçta kaldı. Bu 11 maçta da kanatlarda forma giydiği için gol atamayan fakat buna rağmen geri dönüş yapmayı başararak 2001–02 sezonunun ilk yarısında 22 maçta 6 gol atan Fildişili oyuncu, devre arasında bir barajı daha aşarak 1998 yılında antrenmanlara çıktığı Ligue 1 temsilcisi Guingamp’a transfer oldu. Profesyonel futbola geç adım atan Drogba, böylece 23 yaşında ilk kez kendini üst seviyede gösterme fırsatına sahip olacaktı.

Ligue 1 Yılları
Fabrice Fiorèse’i Paris Saint Germain’e kiralayan, Stéphane Guivarc'h’ın da sakatlanarak futbolu bırakmasıyla hücum gücünü iyiden iyiye yitiren Guingamp’a ünlü Fransız teknik adam Guy Lacombe’un ısrarlı tavrıyla transfer olan Drogba iyi başladığı serüvenin devamını aynı ölçüde getiremedi ve devreyi 11 maçta 3 golle tamamladı. İkinci sezon ise rüya gibi yaşanacak, Drogba bundan sonraki adımlarını hızlı atarak oyuna katılmakta geç kalmasının yarattığı mesafeyi kapatacaktı. Yeni sezonun daha ilk maçında değişti Drogba’nın kaderi. Olympique Lyon karşısında 3-1 yenik götürdükleri maçta yeni teknik direktör Bertrand Marchand tarafından son 20 dakikada sahaya sürülen “Abidjan’lı Çocuk”, son dakikada attığı golle Roudourou Stadyumu’nu sevince boğdu ve takımda daha önemli bir role terfi etti. 2002–03 sezonunda ligde 34 maçta 17 gol, Fransa Kupası’nda 3 maçta 4 gol atan yetenekli oyuncu, Guingamp’ın tarihinin en iyi derecesiyle (7.) bitirdiği sezon sonunda 3,3 milyon £ karşılığında “hayallerinin takımı” Marsilya’ya transfer oldu.

Marsilya’da da rüyayı sürdürdü Drogba. Ligde 35 maçta attığı 19 golle gol krallığında üçüncü olurken Şampiyonlar Ligi grup aşamasında beş, takımını finale taşıdığı UEFA Kupası’nda da tam altı gol kaydetti. 3. Tur’da 1-0, 0-0’lık skorlarla eledikleri Dnipro karşısındaki tek golün sahibi oydu, son 16’da Liverpool ağlarını her iki maçta da havalandırdı, Çeyrek Final’deki Inter Milan eşleşmesinde 180 dakikada tek gol vardı, onundu. Newcastle United ile oynanan Yarı Final’de iki gol, yine ondan. Fransa’da yılın futbolcusu seçilen Drogba’nın, bir sezonda efsaneleri arasına girdiği Marsilya’dan, kopuşu da erken olacaktı. Milan’da Maldini neyse, Marsilya’da o olmak istiyordu Drogba, bunu da sık sık ifade etmekten çekinmiyordu. Fakat öyle teklifler geliyordu ki, kulüp reddetmekte zorlanıyordu. 2003 yılında Rus milyarder Roman Abramovich tarafından satın alınan Chelsea, onun olağanüstü performansına kayıtsız kalamayan kulüplerden biriydi ve bu transfer için tam 44,5 milyon doları gözden çıkarmışlardı. Rio Ferdinand ve Juan Sebastian Veron’dan sonra en pahalı transfer olarak yolunu tuttuğu Premier Lig’de Drogba’yı o güne kadarki en büyük sınavı bekliyordu. Ya beklentilerin altında kalarak hayal kırıklığı yaratacak ya da artık dünya çapında bir yıldız olarak kabul edilecekti.


Dünyaya Açılış: Çocukların İdolü Drogba
Chelsea’deki ilk sezonunda sakatlıklıklar nedeniyle önce 5, sonra 3 hafta takımdan ayrı kalan Drogba, son üç hafta yine sakatlığı nedeniyle forma giyemese de bunların dışındaki tüm karşılaşmalarda sahadaydı. Ligde 27 maçta forma giyen yıldız oyuncu 10 gol kaydedip dört asist yaptı; Şampiyonlar Ligi’nde ise 9 maçta 5 gol kaydetti. Liverpool ile oynanan Lig Kupası Finali’nin uzatma dakikalarında attığı golle o maça da damgasını vurdu. O sezon Chelsea, 50 yıl aradan sonra, tarihinde ikinci kez şampiyonluğa ulaşırken Drogba takımın birinci forvetiydi.

İngiltere’ye uyum sıkıntısı çekmemişti Fildişili oyuncu. Ancak 2005–06 sezonu çok daha iyi başlayacaktı onun için. Arsenal ile oynanan Community Shield maçında 2-1’lik galibiyeti onun iki golü getirdi. Sezon genelinde ise performansı hemen hemen aynı oldu. Ligde 12, FA Cup ve Şampiyonlar Ligi’nde attığı birer gol eklenince yine sezonu 16 golle kapattı. Milli takım formasıyla da 9 maçta 7 gollük performans sergileyen yıldız isim, bir yılda toplam 50 maça çıkarak futbola ilk başladığı yıllardan o güne geldiği nokta ile parmak ısırttı. Ancak bu kadarla kalmayacaktı, daha da yükselecekti bu grafik. 2006–07 sezonunda Drogba tam 61 maça çıktı. Ligde sadece şampiyonluk garantilendikten sonra iki maçta Jose Mourinho tarafından dinlendirildi, diğer tüm maçlarda sahadaydı. Onu gol kralı yapan 20 gollük performansına Şampiyonlar Ligi’nde 6, FA Cup’ta 3, Lig Kupası’nda 4 gol ekledi ve Maviler adına bir sezonda toplam 60 maçta forma giyip 33 gol kaydetti. Bu  performans, Chelsea tarihinde 1984–85 sezonunda Kerry Dixon’un ardından 30 gol barajını geçen ilk isim yaptı onu. Milli formayla oynadığı tek maçı da boş geçmedi. Sezon sonunda ülkesinde eski futbolcumuz Kader  Keita’nın, tüm Afrika’da Samuel Eto’o’nun önünde yılın futbolcusu ödüllerine layık görülürken, Premier Lig’de Cristiano Ronaldo’nun ardından yılın en iyi ikinci oyuncusu seçildi. Artık tüm dünyanın gözdesiydi o, mahallerde top oynayan çocuklar biraz da Drogba’ydı.

İki Sezonluk Duraklama

Drogba için rüya gibi bir sezonu, çok sayıda maç kaçırdığı bir sezon takip etti ne yazık ki. Lige iyi bir giriş yapmışken önce sağ dizinden sakatlandı, ardından da doktorlar tarafından kendisine menisküs teşhisi kondu. Sakatlığı geçtikten sonra da Afrika Kupası nedeniyle kulübünden uzak kalan Fildişili oyuncu ligde maçların yalnızca yarısında forma giyebildi ve bu maçlarda 8 gol, 2 asistlik bir performans sergiledi. Lig Kupası’nda sadece finalde sahaya çıkabilse de bu maçta da fileleri havalandırdı. Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalde Liverpool’a penaltılarla boyun eğen takımına, bu organizasyonda da 6 gollük skor katkısında bulundu. Afrika Kupası’nda yarı final oynayan ülkesi adına ise üç gole imza atmayı başardı. Bir öncekine oranla daha başarısız ancak normal standartlarda bir futbolcu için yine başarılı bir sezon sayılırdı. Diğer yandan sezonun ilk haftalarının ardından Jose Mourinho’nun takımdan ayrılması da yıldız oyuncu için üzücü olmuştu. “Mourinho’nun gönderilmesi bizim kulüpteki alışkanlıklarımızı yıktı. Çoğumuz önce ve en çok hocamız için oynuyorduk. Şimdi bu duyguları unutup başka bir motivasyon kaynağı bulma zamanı” diyerek bu konudaki düşüncelerini dile getiren Drogba hakkında o günden itibaren çok sayıda ayrılık dedikodusu çıktı ancak Drogba en sonunda hepsini yalanlayarak kulübüne bağlılığını belirtti.

Drogba’nın Chelsea’deki en kötü sezonu, 2008–09 oldu. Tek santrforlu bir sistemi benimseyen yeni teknik direktör Luiz Felipe Scolari tarafından pek tercih edilmeyen Afrikalı yıldız, yerini Nicolas Anelka’ya kaptırmış görünüyordu. Ancak daha sonra göreve gelen Guus Hiddink ile tekrar takımda yer bulan Drogba attığı kritik gollerle çok iyi bir şekilde geri dönerek gerekeni yapıyordu, bir kez daha. Ligin yanı sıra Şampiyonlar Ligi’nde de Hiddink’in göreve gelmesinin ardından oynanan tüm maçlarda ilk 11’de forma giyen ünlü oyuncu, ilk dört maçta 4 gol 1 asist ile takımını yarı finale taşıyacak, daha sonra Yarı Final’de Barcelona’ya deplasman golü kuralıyla elenmelerine ise engel olamayacaktı.

Ve Yeniden Yükseliş
Drogba’nın en verimsiz sezonunu, en verimlisi takip etti. Hiddink’in ardından göreve gelen İtalyan teknik adam Carlo Ancelotti ile iyi bir uyum tutturan yıldız oyuncu ligde 32 maçta 29 kaydederek Premier Lig’in gol kralı oldu. FA Cup’ta 3 maçta 2 gol, Lig Kupası’nda 2 maçta 2 gol ve Şampiyonlar Ligi’nde 5 maçta 3 gollük performansı, toplamda 38’de 32’lik bir istatistik ortaya çıkarıyordu ki bu, aynı zamanda Drogba’nın bir sezondaki en iyi gol ortalaması anlamına geliyordu. Chelsea’nin Lig, FA Cup ve Community Shield zaferlerini yaşadığı bu sezonda en büyük pay, kuşkusuz onundu.


KULÜP İLETİŞİM     SİTE ÜYELİĞİ     SPONSOR VE LİSANSİYELER      BİZE YAZIN
1997 - 2013 GALATASARAY SK