HABERTÜRK Gazetesi yazarlarının köşeleri, saat 14:00'den itibaren güncellenmektedir.
Amberin Zaman

Amberin Zaman

[javascript protected email address]

Diplomasinin sessiz kahramanları

09 Mart 2013 Cumartesi, 13:19:24Güncelleme: 13:56:03

BUGÜN (yani size göre dün) 8 Mart Kadınlar Günü. Siyasetten bahsetmek gelmiyor içimden. Onun yerine sizlere yurtdışında nasıl temsil edildiğimize dair izlenimlerimi aktarmak, diplomat eşlerinin de aslında ne kadar önemli bir görev ifa ettiklerine kısaca değinmek istiyorum. Çünkü yeterince anlaşılmıyor, takdir edilmiyor. Oysa onlar da çalışıyor. Hem de eşek gibi. Eşlerinden tek farkları, maaş almıyor olmaları.

Örnek olarak da Prag Büyükelçimiz Cihad Erginay'ın eşinden, Tomurcuk Erginay'dan söz etmek istiyorum. Son üç yıldır eşimin Prag'da görevli olmasından ötürü Çek Cumhuriyeti'ne gidip geliyorum. Hiç unutmuyorum: İlk gittiğim resmi davetlerden biri İspanya Milli Günü'ydü. Türk askeri ataşesi olan albay ve eşinin orada bulunduklarını duyduğumda hemen tanışmak istemiştim. Yanlarına vardığımda albayın, kafasına kuş yuvası yerleştiren enteresan moda anlayışına sahip eşine heyecanla yöneldim.
Elimi uzattım. "Ben Türkiye'den Amberin Zaman" dememe kalmadı, "Sizin kim olduğunuzu gayet iyi biliyorum" diyen "hanımefendi" elimi havada bırakıp hışımla uzaklaştı yanımdan. Sonradan duydum ki albayın hanımından herkes yaka silkiyormuş. Kuaför dahil her yerde terör estiriyormuş. Türkiye'nin imajını yerle bir ediyormuş. Sivilleşme mi dediniz? Bu sanal rütbelileri ne yapacağız peki?
Neyse ki albay ve kâbus hanımı tayin olup gittiler ve durumu kurtaran çok şeker bir sefiremiz, Tomurcuk Erginay var. İlk tanıştığımda itiraf etmeliyim çok da şeker bulmamıştım. Bana mesafeli davranıyormuş gibi geldi. Yanılmışım. Tam tersi, inanılmaz sıcak, hayat dolu, özgüvenli ve gayet zeki bir kadın. Tiyatro kökenli. Biri erkek biri kız iki çocuk annesi. (Bir de köpekleri var.) Prag'da da yerel bir koroda şarkı söylüyor. Rezidansta ebru dersleri düzenliyor. Hayır işleriyle uğraşıyor.
Her şeyden öte Türkiye'yi mükemmel temsil ediyor. Kendisini tanımayan, sevmeyen yok. Dün rezidansta Kadınlar Günü onuruna verdiği öğle yemeğinden yeni döndüm. İş dünyasından, kordiplomatikten çeşit çeşit kadın vardı. Herkes acayip eğlendi. Özellikle de ikimiz. Kim botokslu, kim totokslu çaktırmadan dedikodu yaptık. Tomurcuk'un ta İstanbullardan taşıdığı enginarların, dondurmaların ve ev yapımı baklavaların tadı hâlâ damamda.

"Bize ne" demeyin. Geçenlerde The New York Times'ta "Akşam Yemeklerinin Ölümü" başlıklı bir yazı vardı. Artık New York'ta ziyafet veren meşhur New York ev sahibelerindeki azalmaya dikkat çeken yazı, güzel yemekler, şık sofralar etrafında yaşanan sosyalleşmenin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyordu. O masalarda çöpçatanlıktan siyasi pazarlıklara kadar neler neler halledilirdi. Yurtdışı temsilin önemli bir ayağı da bu tür yemekler, sosyal faaliyetler. Zamanı geliyor diplomatlar, eşlerinin görev yaptıkları ülke yetkililerinin eşleriyle kurdukları diyaloglar sayesinde bazı sorunları paylaşıp giderme imkânı bulabiliyorlar.
Ne var ki günümüzde diplomatlar, kariyerlerini bırakıp kendileriyle birlikte üç beş yılda bir ülke değiştirmeye hazır eş bulmakta gittikçe zorlanıyorlar. Sefire olmak dahi birçok kadını kesmiyor artık. Birçok diplomat çareyi yabancılarla evlenmekte buluyor. Örneğin, ABD Dışişleri'nde eski Sovyet coğrafyasından olan eş sayısı bir hayli yüksek. Zira bir diplomatla evlenip aile kurmak, içinden çıktıkları zor hayattan çok daha cazip. Çoğu gayet memnun.
En azından, "Senin yüzünden atom fizikçisi olamadım" diye kocalarının başlarının etini yemiyorlar. Uzun lafın kısası, eş deyip geçmeyin. Tomurcuk gibi eşlerinin yanında ülkelerini canla başla büyük fedakârlıkla temsil eden tüm kadınlara (ve erkeklere de) kocaman bir teşekkür borçluyuz. Sahiden.

Diğer Yazıları

Başkanlık sistemi gelmeden barış olur mu?

  • Yayın Tarihi: 19/03/13 09:27
  • [javascript protected email address]
BAŞBAKAN Erdoğan, Anayasa Komisyonu'na 23 Nisan'a kadar süre tanıdı. Bu süre ekim sonuna kadar uzatıldı. Mesaj net: "Ya yeni Anayasa taslağı üzerinde anlaşırsınız ya da kendi Anayasa'mızı kendimiz yaparız." Gerekirse BDP ile anlaşır, gerekli çoğunluğu...
Devamını Oku

Erbil’den bakınca İmralı

  • Yayın Tarihi: 16/03/13 11:56
  • [javascript protected email address]
1988 Halepçe katliamının, yani Saddam Hüseyin'in kadın, yaşlı, çocuk demeden 5000 Iraklı Kürt'ü kimyasal gazla böcek gibi öldürdüğü soykırımın 25. yıldönümü için Irak Kürdistan Federal Bölgesi'nin başkenti Erbil'deyiz. Başka hiçbir devletin akıl...
Devamını Oku

Diplomasinin sessiz kahramanları

  • Yayın Tarihi: 09/03/13 13:19
  • [javascript protected email address]
BUGÜN (yani size göre dün) 8 Mart Kadınlar Günü. Siyasetten bahsetmek gelmiyor içimden. Onun yerine sizlere yurtdışında nasıl temsil edildiğimize dair izlenimlerimi aktarmak, diplomat eşlerinin de aslında ne kadar önemli bir görev ifa ettiklerine...
Devamını Oku

Milliyet Gazetesi ve basının görevi

  • Yayın Tarihi: 05/03/13 09:34
  • [javascript protected email address]
MİLLİYET Gazetesi'nin BDP ile Öcalan arasında geçen görüşmenin zabıtları olarak takdim edilen metni yayınlamasının akabinde kopan fırtına dinmek bilmiyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes Milliyet'e gazetecilik dersleri veriyor. "Batsın...
Devamını Oku

İmralı sızıntısı: Komplo mu, katıksız gerzeklik mi?

  • Yayın Tarihi: 02/03/13 09:58
  • [javascript protected email address]
ÖCALAN ile ikinci kez görüşmek üzere BDP heyetine kimler katılsın, kimler katılmasın tartışması ve hükümetin "Son kararı ben veririm" diretmesi epey eleştirildi. Eleştirenlerden biri de bendim. Ta ki Milliyet Gazetesi, Altan Tan, Pervin Buldan, Sırrı...
Devamını Oku
Tüm Yazıları