RSS
18 Eylül 2008 - 01:53

Alman Yargıç Müller’in sözleri

Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davası dün sonuçlandı. Frankfurt Eyalet Mahkemesi, sanıkları “dolandırıcılık”tan mahkûm etti. Sanıklardan Mehmet Gürhan da önceki gün itirafta bulunmuş ve yardım paralarını başka yerlere harcadıkları için, “Bize inananlardan özür dileriz” demişti. İnanç istismarıyla toplanan paraların başka yerlere harcandığı, dün mahkeme kararıyla kesinleşmiş oldu.

Müller ne dedi?
Davayı gören Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesi Başkanı Yargıç Johann Müller, mahkûmiyet kararını açıklarken, çok önemli mesajlar verdi.
Müller, bugüne kadar Deniz Feneri e.V.’nin 41 milyon euro toplandığını açıkladı. 17 milyon euro’nun Türkiye’ye gönderildiğini, bunun 8 milyon euro’luk kısmının Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ne verildiğini, geri kalan kısmının ise çeşitli yerlere harcandığını belirtti. Amaç dışı kullanılan paradan sadece 4 milyon euro’nun Almanya’da kaldığını kaydetti.
Alman Yargıç Müller, bu bilgileri verdikten sonra sanık Mehmet Gürhan’ın dernekte yönetici olmasına karşın Türkiye’den yönlendirildiğini söyledi. Yargıç, kararları Gürhan’ın almadığını, Türkiye’den gelen talimatlara göre davrandığını ve onları da dava süresince korumaya çalıştığını ifade etti.
Yargıç Müller, Türkiye’de ise Zekeriya Karaman’ın ön plana çıktığını söyledi.

Sözler Türk yargısına
Müller’in mahkûmiyet kararını açıklarken söyledikleri, Türk yargısına mesaj niteliğinde.
Müller’in sözlerinden de anlaşılıyor ki, bu iş Türkiye’den yönetiliyor. “Dolandırıcılık”tan Almanya’da mahkûm olanlar dışında, asıl karar verenler ve yönetenler Türkiye’de. Nitekim davanın savcısı da önceki gün asıl sorumluların Türkiye’de olduğunu ifade etmişti.

Şimdi sıra Türk yargısında...
Bu davanın Türkiye uzantılarının soruşturulması yapılıyor. Elde edilecek bilgi ve belgelere göre büyük olasılıkla yargı süreci Türkiye’de de başlayacak.

Özür yetmez
Deniz Feneri e.V. davası Türkiye’de bazılarını rahatsız etti. Olayı görmemeye çalıştılar veya savunmaya geçtiler. Bunlar arasında önemli siyasi şahsiyetler de var. Ancak Alman yargısı olayın adını koydu: Dolandırıcılık...
Dolandıranların kullandığı yöntem, din sömürüsü. İnanç istismarıyla toplanan paraların çok önemli bir kısmının yardım bekleyenlere değil, belirli bir siyasi görüşün desteklenmesi amacıyla şirketlere, yayın kuruluşlarına gittiği anlaşılıyor. Rahatsızlık da bundan kaynaklanıyor.
Sanıklardan birinin çıkıp, “Bize inanlardan özür dileriz” demesi yetmez. Bu olayın Türkiye ayağı Almanya’dan çok daha büyük ve önemli olabilir.

Paralar nerede?
Alman yargısının amaç dışı kullanıldığını saptadığı paralar nerede? Türk yargısının bunu ortaya çıkarması gerekiyor.
“Dinden, imandan kardeşlikten, yardımlaşmaktan” söz edilerek, masum vatandaşların duyguları kullanılarak toplanan bu paraların hangi kişilere teslim edildiği ve hangi amaçlarla kullanıldığının aydınlığa kavuşturulması Türk emniyeti ve yargısının görevi...
Alman yargısı görevini yaparken, Türk yargısına da önemli ipuçları vermiş oldu.

 

Yazarlarda Ara
Bul
Duygu Asena'nın yazmış olduğu "....... ... Yok" kitabının tam adı nedir?
Markapon
©Copyright 2013 Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.