Etiket arşivi: İzmir

Hem Tatil ,Hem Hayırlı Bir iş :)

Standart

Çeşme’deki sayılı günler çabucak geçti gitti ve soluğu amcamların Güzelbahçe’deki evinde aldık..Bir ev ki evlere şenlik diyeyim ,1.5 yaşında bir melek, 2 köpek ,anneanne ve dayı ile dolu koskocaman bir ev :)

Soldaki (büyük olan ) Şarap amcamın en kıymetli köpeği.. Pardon çocuğu..Sabahtan akşama  gelene geçene havlayabilir..Fazla şımarırsa ısarabilir ya da “yanlışlıkla ” dişlerini geçirebilir..Ama ona laf yok o amcamın ilk göz ağrısıdır..

Sağdaki ise Şiraz..Tam bir safkan  prenses (tıpkı ben ) :) Nasıl bir prensesliği var anlatamam.. Akşama kadar kenarda ,köşede ya da en rahat koltuklardan birinde sessizce yatar..

Gel deyince gelir git deyince gider.. Tam bir köpek yani ;))) Köpek korkumu kendisi sayesinde yendim ve hatta yüzsüzlüğü ele alıp bu sevimli miniş gibi ben de kendisine  en az onun kadar uysal (!) davrandım ;

Ah canım yaaa…O da benimle nasıl eğleniyor (!) ,şu sevimli kuçuya bi bakın hele..

 Şiraz’la aşırı oynaşma , ilgilenme vs. ve Şarap’la pek fazla ilgilenmeyerek fazlaca kaşınmış olacağız ki ,sonucunda tam İzmir’e gideceğimiz saatlerde ,meşhur hasır şapkam uçarak Şarap’ın önüne kadar gelmiş , kendisi de sağ olsun hepimizde derin izler bırakmak için azıcık uğraşmıştır ;

(afiyet olsun köpecik , kendi malın gibi yi gari.. )

Cici köpek,  gözümüzün içine baka baka çatır çutur koparttı şapkamı:) Hatta biz gülme krizine girip , önünden almaya çalıştığımızda ise hırlayarak iki elini şapkanın üzerine koydu :) Eh madem ne yapalım sağlık olsun , biz kaşındık değil mi :)

Bu arada can sıkıcı şeyler de olmadı değil.. Sevgili kocam bütün gününü sarı saçlı, mavi gözlü bir peri kızıyla geçirdi,ismi de Su?! Su tabancasıyla kafasına vurucam valla.. İşte Cenk’in yeni gözdesi ;

1.5 yaşında olmasına rağmen ” Ebrar ” diyebildi  , ”Ebrashca”  diyebildi, Gank dedi Gunk dedi ama ” Cenk “ diyemedi :) Cenk’in peşinden “ebrar ” diye koşturup durdu.. Bu kavram karmaşasının sonunda Cenk’in gitmesini engellemek için bavulların üzerine kuruldu ;)

Perşembe ve Cuma günlerini İzmir’de geçirdik.. Sevgili prenses arkadaşım , biricik dostum Zehracığım..1.70 boyu , simsiyah beline kadar saçları ve endamıyla tam bir İzmir fıstığıdır ..( Gıcığın tekidir yani ;) ) Bizim için bir haftadır hazırlanmış , evini kalplere ve kelebeklere boğmuş ,bizim için planlar yaptıysa da biz kendi sürpriz planlarımızla onu şaşırttık :)

(Sağ tarafta şaşırmış bir Zehra görüyorsunuz :) )

Bostanlı sahilinde sabah kahvemizi yudumlayıp,Karşıyaka Özlem’de meşhur turşusuyu +kokoreç + midye dolma  üçlüsünü Zehra’ya tanınttık :) Bütün gece  Alsancak’da tantuni ,Kordon’da nargile ,Türk kahvesi ve  buzlu badem  keyfini yaşadık.. Yani ne kadar yararlı (!) şey varsa mideye indirip ,sabah son kez boyoz ve gevreğimizi yiyip güzel İzmir’imize veda ettik..

Rotamızın son bölümü Denizli idi..İşte uzun zamandır beklediğimiz gün ! Resmi olarak elti oluşumun ilk adımı :) Kız isteme ve aile arası nişan :)

Canım Elvancığım yine bütün organizasyonu ele almış , her detayı ince ince kotarmış ve ortaya şipşirin sıcacık bir kutlama çıkarmıştı .. İkisine de çok ama çok mutlu bir evlilik diliyorum.. Ay ne evliliği daha 2 ay var düğüne ve çok büyük bir sorun daha var BEN NE GİYİCEMMM?!??!?!?

Şaka bir yana ,ikisine çok ama çok mutlu olmalarını diliyorum , düğünümüz 2 ay sonra olacak , her şey gönüllerince olsun inşallah..

Upuzuuun bir tatilden sonra yarın iş başı yapıyoruz..Herkese mutlu bir hafta diliyorum ,duyduğunuzda şaşkınlık yaratacak ve heyecandan ağzınızı bir karış açık bırakacak haberler sizin olsun.. Çok mutlu olun ağzınızı kapatmayı unutmayın ;)

Neşeli haftalar..

ÇEŞME’yi Açık Bıraktık ;)

Standart
Efendim yine baştan uyarayim okuyacağiniz yazi görselleriyle birlikte ,çocuklarin zihinsel ve bedensel gelişimi için ziyadesiyle gereksiz olacağindan yaziyi tatil özlemi çeken ,”bu yaz olmadi şekerim seneye inşallah “diyen okurlarimizin okumamalarini rica ediyorum ;)
 
Çeşme’deyiz..Hayatimin 4,5 yilini geçirdiğim senelerdir kendisini yurtdişi tatilleriyle aldattiğim ama bu yıl özlemine dayanamadiğim canim Çeşmem..( Yok bu defa ağlamicam geldiğimden beri ağla ağla helak oldum ,Cenk’in ruhu sıkıldı,içi şişti beni cami avlusuna birakmakla tehdit etti..)
Neyse adı üstünde tatil ..Nasıl geçebilir ki?
 

Bavullar toplanır.. ( şuradan hatırlayabilirsiniz..) Yollara düşülür..Gelir gelmez valizler odaya tepilir ve kumru yemeye Hikmet‘e koşulur.. Bizim favori kumrucumuz yıllardır kendisidir..Bi’tanedir..Lezzetli mi lezzetlidir..Alaçatı ve Çeşme merkezde şubeleri var..
Deniz,kum ,güneş tatiline yakışması açısından incik boncuk alınır..Fotoğraflardaki enerji tatil modundan dolayıdır, aslında keramet biraz da kafadaki cowboy hat’tedir ;)) (kovboy şapkası ) ..

Ilıca‘da kaldığımız için denizin ,güneşin tadı sanki SouthBeach’deymişiz gibi çıkarıldı ;) Ehem ehem yani..

Aman ne romantizm, ne romantizm..
Şimdi fotoğraflara bakanlar hemen “ayyy ne güzel yaa romantizm yaşamışlar.. Aşk kokuyor bu resimler..” filan gibi düşüncelere kapılabilirler..Hemen yaşanan diyalogları paylaşıyorum , ne kadar uyumlu (!) ve romantik (!) olduğumuzu cümle alem görsün ;
 
Ben : Aşkım gel hadi plajda yürüyelim,gün batımı filan ..Ayy renkler harikaa..
 
Cenk: ( bütün gün şezlongda kendini kuzu çevirme yapmış ,ve günün son saatleri jöle kıvamına gelmiş bir halde  ) Gelemem Ebrashca ayağıma deniz kestanesi batar!
 
Ben : Cenk delirdin herhalde ,denize bakınca suyun dibi görünüyo ne kestanesi..
 
Cenk: Tamam işte bi yerden bi tane gelmiştir o da beni bulur..Hem kumlar çok sıcak yürüyemem, rüzgar da insanın yüzünü dövüyo.. mıy mıy mıy
 
 
 
Ben : İyi tamam Cenk ben şu Alman turistlerin peşine takılıyorum..Gidiyim de yesinler beni Hans’lar ayılar :( Sen de kurtarma beni sakın!.
 
Cenk : Nee bu halde mi gideceksin?? Dur geliyorum.. Dur bekle!! Ebrashcaaaaa!!
 
………………………………………
 
Cenk’den yüz bulup her taşın altında fotoğraf çektiririm , en son palmiyelere koşup :
Ben : Ceeeenk!! Palmiyelerde çek beniiiii!!
Cenk :  Hay senin palmiyene ! ( Ahh pek yumuşak huyludur :) )
 
………………………………………
 
Otelde bizimle aynı günlerde kalan 3 tane 80′lik teyzeciklerdeki bakım ,süs püs kimsede yok.. Teyzelerden en titrek ve bir o kadar da süslü olanı ( küpesinin rengi ve ruju ,ojesi ve saç rengi aynı renk, nar çiçeği..),bir elinde kahvaltı tabağı ,diğer elinde bastonu  etrafına bakındı ve gözüne beni kestirdi.. Full kapris bir şekilde ” Garsonlara söyleyeyim de çayımı getirsinler baaaariiiii..”
Ben getireyim isterseniz ” demek zorunda kaldım.. neyse götürdüm ve kendi masama geçtim , Cenk kadını yadırgamamamı ,yaşlanınca ondan hallice olacağımı, kendimi naif, sevimli ve 17 kedisi olan bir sevimli ton ton teyze olacağıma inandırmamam gerektiğini söylerken ,bizim teyzeden bir ses kahvaltı salonunu inletti  ” hığapşiuuuuuooooooouuu böööğğğkkk gaaarkkkkk”
 
Cenk : (en sakin haliyle )Teyze kustu galiba.. Doğru söyle ne attın çayın içine.. Sana inanaıyorum Ebrashca yaaa..
Ebashca : Ay Cenk öldümü yoksa ??? Ben çok korkarııım :(
 
 
( Ahh Ebrashcam yaaa.. Vallahi beynimi yedin .. )
 
Çeşme’deki birbirinden romantik (!) günlerimiz sona erdi.. Bugün rotamıza İzmir’le devam ediyoruz..Deniz ,kum ,güneş tatilinden sonra şimdi sıra şehir turunda ;)  
 
Çok güzel bir Çarşamba sizin olsun.. İstanbul’daki sevdiklerime Eylül çoktan gelmiştir :) Ben kendileri için bol bol yüzdüm ..Fotoğraflarımı blogum için çektim hatta Cenk’in mutsuz şirin hallerine bile sizler için katlandım :)  Her şey dilediğiniz gibi olsun..
Mutlu ,neşeli günleeeer :)
 

İlk “En İyi Arkadaşım” :)

Standart

Hayatımın her döneminde , her girdiğim ortamda gereksiz bir ilgiye sebep olduğundan , söylenişi zor ve akılda zor kaldığından ve anlaşılır olmadığından dolayı ismimle pek de barışık olamadım.. İsmimi ve anlamını hep çok sevdim ama şu sürekli olarak ; önce harfleri kodlama durumu ve sonrasında anlamını açıklama olayı ile geçirilen ilk 5 dakika bana heeeep ölüm gibi gelmiştir..”Pardon anlayamadım adınız Ebru mu? ” Hayır efendim Edirne-Bursa -Rize -Ankara-Rize….Taa çocukluğumdan beri hep aynı konu ;ismim..

İlkokul birinci sınıfa yeni başlamıştık , öğretmen boyu denk olanları yanyana otutturuyordu..Beni esmer güzeli bir kızla ; Zeyneple eşleştirdi..

Zeynep : Senin adın ne?

Ben önce içimden : Öffff aptal kız anlamıcak şimdi diyerek biraz gıcık biraz da sessizce ,cılız bir sesle  ”ebrar” ..

Zeynep : Memnun oldum Ebrar , ben de Zeynep ” de-di ve gülümsedi?!

(İki kara kızı bu fotoğraf mı anlatıyor demeyin.. İkimizde sarı saçlı olmak istedik küçükken :) Neyseki şu an ikimizin de öyle bir ilgisi yok.. Allahhhh verme yarabbiiiii :) – Not: Sarışınlara lafım yok, sonradan sarışın olamayacak kadar esmer olanlara lafım ;) )

Hayatımda ilk defa ( yani o zaman için koskoca 7 yıldır yaşıyordum ve uzun bir hayattı bana göre ..) biri adımı tek seferde anlamış ve anlamını sormamış ve dahası “sana Ebru diyim mi? daha kolay “diye gereksiz önerilerde bulunmamıştı…

İşte Zeynep o an bütün kalbimi çalmış 5 yıl boyunca en iyi arkadaşım olma hakkını kazanmıştı :) O benim en iyi arkadaşımdı..Çok geçmeden annelerimiz tanıştı.. Bizim evde nasıl sürekli Zeynep adı geçiyorsa onların evinde de bir Ebrar fırtınası esiyormuş :) Ailece görüşülmeye başlandı,

sonra ilkokul 5 bitti..Ben Zeynep’ten ayrılıcam diye kanlı yaşlar döküyorum..İlkokul öğretmenimiz hatıra defterime yazdığı yazının en sonunda “Zeynep’e olan sevgin ve düşkünlüğünle hatırlayacağım seni..” demişti..Okullar bitti, Zeynepler taşındı..Bir kaç defa daha görüşüldü ama sonra tamamen kopuldu..Aradan yıllar geçti,üniversite sınavına gireceğim okul Erenköy Kız Lisesi idi, erkenden okulun bahçesine gittiğimizde bir de ne görelim , Zeynep annesi ve babasıyla sınav saatini bekliyordu :) Sema Teyze gözleri dolarak anlatmıştı ,biz ne çabuk büyümüştük böyle , daha oraya gelirken arabada zamanın ne çabuk geçtiğinden , Zeynep’in ilkokulundan o ana kadar olan okul hayatından ve ilkokulda bir Ebrar vardı’lardan bahsedilmişti.. Ve bahçede güzel bir buluşma gerçekleşti :)

 

Sınav iyi geçti , yine ayrıldık..Ben Ege Üniversitesini kazandım , Çeşme ‘de okudum , Zeynepse dokuz Eylül’ü kazanmış aynı yıllar İzmirdeymişiz , hatta Çeşmede yazlıkları varmış..Bunu da yıllar sonra facebook sayesinde öğrendik :) Yıllar geçti sonunda canım arkadaşıma kavuştum.. Şu an İstanbulda yaşıyor ,

hala annemin iki renkli kurabiyesini seviyor :) Artık konular , işler -aşklar -olaylar bambaşka konular .. Şimdi kendisi bir insan kaynakları ,danışmanlık şirketinde çalışıyor.

Sevgili kocacığımın iş seyahati önce içimi birazcık bursa da ,kız kıza yapılan planlarla özüme döndüm hemen :) Şuan saat 02:08 ve Zeynep içeride hazırladığım yatakta mışıl mışıl uyuyor :)

Hep söylüyorum aile çok önemli..Aile bağları kuvvetli olan ,kendi  ailesine saygı duyan ve seven insanın ,insanlara ve ilişkilere bakış açısı bambaşkadır.. İçinde asla psikopatlık olmaz ,onunla yıllar sonrada buluşsanız mentalitesi hep aynıdır..İçindeki “insanlık” hep yüzüne yansımıştır.. İşte benim Zeynomda tertemiz kalbini yıllar yıllar boyu korumuş , her görüşmemizde sanki onca yıl hiç kopmamışız gibi sevgisini saygısını getirip evimin ortasına koymuştur :)

Artık uyumam gerekiyor.. Çok geç oldu.. Sizlere çok mutlu , az nemli, az kalabalık ve az gürültülü bir gün diliyorum.. Huzurlu ve başarılı bir iş günü olsun.. Neden aramıyor acaba diye merak ettikleriniz aramamaya devam etsin , sizi aramaya değer bulmadığına göre ,kendi değerinizi kendi içinizde parlatmaya ve gökyüzünün başka noktalarına bakmaya başlayabilirsiniz ;) Unutmayın olaylar ve yaşananlar sizin gördüklerinizden en az iki kat fazladır… Geniş düşünün tek taraflı değil çok yönlü bakın derim ; )

Neşeli günleeeeeer :)