6 Aralık 2013, 12:11

Lübnan’da yeni bir savaş

Lübnan’da yeni bir savaş

Lübnan hükümeti, mezhepler arası çatışmaların devam ettiği Trablusşam kentini “savaş bölgesi” ilan etti.

Lübnan hükümeti, mezhepler arası çatışmaların devam ettiği Trablusşam kentini “savaş bölgesi” ilan etti. Orduya, bu kentte düzeni sağlamak amacıyla gereken tüm önlemleri alması için 6 ay süre verildi.

Çatışmalarda otomatik silahlar, keskin nişancılar, roketatarlar kullanılıyor. Trablusşam’ın iki düşman bölgesinde, Alevilerin yoğun yaşadığı Cebel Mohsen ve Sünni Bab Al Tabbane semtlerinde, okullar, işletmeler ve dükkânlar kapalı. Bölgesel gözlemcilere göre Mart ayından bu yana mezhep çatışmanın 5. aşaması yaşanıyor.

Lübnan Üniversitesi Devletlerarası Hukuk Profesörü, terörizmle mücadele uzmanı Mazen Şunduk, Rusya’nın Sesi radyosuna demecinde, her şeye rağmen tırmanın iç savaşın söz konusu olmadığını söyledi:

“Trablusşam’daki çatışmalar, sadece Aleviler ile Sünniler arasında mezhep çatışması olarak basite indirgenmemeli. Oysa yerel ve bölgesel haber ajansları olayları böyle sunuyor. Yüz binlerce insanın yaşadığı Trablusşam’ı ve bütün bölgeyi düşünün. Burada Sünniler, Şiiler, Aleviler ve Hıristiyanlar yüz yıllar boyunca barış içinde yan yana yaşıyor. Savaşa ihtiyaçları yok ve savaşa izin vermezler.”

Lübnan, 15 yıl boyunca ülkeyi param parça eden iç savaşı iyi hatırlıyor. Savaşı çıkarmak çok kolay, ancak sona erdirilmesi on yılları alabilir. Hiçbir halk, hiçbir hükümet bu tür gelişmelere izin vermez.

Uzmanlar, Suriye sınırının 20 mil yakınında bulunan Trablusşam’daki çatışmaların komşu ülkedeki siyasi krizle doğrudan ilgili olduğu kanısında. Doğubilimci Vyaçeslav Mutuzov, bunun temel faktör olsa da tek neden olmadığını söyledi:

“Lübnan, özellikle de Trablusşam üzerinden Suriye’ye kaçak silah sevkiyatı yapılıyor. Türkiye ve Ürdün’de bu tür silah sevkiyatları az çok yönetimler tarafından kontrol ediyor. Trablusşam halkı bunu iyi biliyor ve tüm Suriye krizi boyunca bu sevkiyat koridoruna engel olmaya çalışıyor. Cebel Mohsen semti, aslında Suriye’nin Lübnan’daki ileri karakolu olarak gösterilebilir.

Ancak Suriye’deki kriz, Lübnan’ın kuzeyindeki istikrarsızlığın tek nedeni değil. Trablusşam, geleneksel olarak Mısır yönelimli bir kentti. Ve bu ülkedeki gelişmeler, Trablusşam’daki olayları doğrudan etkiliyor. Lübnan’dan Suriye’ye sızan savaşçıların çoğu ise Mısır’daki Müslüman Kardeşlerdir. Elbette Lübnanlılar bu misafirlere sevinmedi. Bu İslamcıları kimin desteklediği ise iyi biliniyor. Böylece Müslüman Kardeşlerin sponsorları Mısır üzerinden Lübnan’daki durumu istikrarsızlaştırıyor.”

Kaydetmek gerek ki, Trablusşam’daki asayişi bozmak oldukça kolay. Lübnan’ın kuzeyinde yoksulluk ve işsizlik hüküm sürüyor. Vaktiyle endüstri merkezi olan Trablusşam, hükümetin yatırımları Beyrut’a aktarmasıyla hızlı bir şekilde eridi. Ekmek parası için her iş yapmaya hazır olan Suriyeli göçmenler ise durumu daha da kötüleştirdi. Böyle devam ederse Lübnan yakında bir devlet olmaktan çıkacak. Rus “Uluslararası Hayat” dergisinin yorumcusu Sergey Filatov, hükümetin böyle şartlarda inisiyatifi orduya devretme kararının akıllıca olduğunu söyledi:

“Nihayet ordu, hükümetten savaşçılarla mücadele hakkını aldı. Şimdi savaşçılar, bir yandan Suriye ordusu diğer yandan da Lübnan ordusu tarafından kıskaç içine alınacak.

Lübnan, bu bakımdan Suriye’nin diğer komşularına iyi bir örnek veriyor. Lübnan’ı örnek alırlarsa Suriye’deki krizin sonu gelecek.”

Ancak Türkiye ve Ürdün, şimdilik bu tür operasyonlar düzenlemiyor. Ancak birçok ülkenin politikalarını, galiplere göre yönlendirdiğini unutmamak gerek. Bu nedenle Lübnan ordusunun Trablusşam’daki başarısı, Suriye’deki krizin biran önce sona ermesi için hoş bir emsal olabilir.

  •  
    Ve paylaş
Türkiye’yi nerede görüyorsunuz?
Cevabınız Sonuçlar