anasayfam yap favorilerime ekle e-posta gönder
ANAZARBOS=ANAVARZA=DİLEKKAYA ÇUKUROVANIN EN ESKİ BAŞKENTİ - 30.09.2011

Bugün Adana ili, Kozan ilçesine baglı Dilekkaya köyünün de kısmen üzerinde yer aldığı Anazarbos antik kentinin adının hemen batı kenarında kurulmuş olduğu Çukurovanın ortasında bir ada gibi yükselen kaya kütlesinden aldığı tahmin edilmektedir. Kuzeyden güneye yaklaşık 3 kilometrelik, doğudan batıya yaklaşık 2 kilometrelik bir alanı kapsayan Anazarbos´un milattan önceki yüzyıllardaki tarihi hakkında hemen hemen hiçbir bilgimiz yoktur.

Kent hakkında elimize ulaşan en eski bilgi M.Ö. 19 yılında Anazarbos´u ziyaret eden Roma imparatorluğunun kurucusu imparator Augustus tarafından kente Kaisareia adının verilerek Anazarbos yanındaki Kaisareia diye anılmaya başladığıdır. Anazarbos milattan sonraki ilk iki yüzyıl boyunca büyük bir varlık gösteremeyerek M.Ö. 64 yılında kurulan Roma eyaleti Kilikya’nın başkenti Tarsus´un gölgesinde kalmıştır. Özellikle M. Ö. 1. yy. sonlarında ve M. S. 1. yy. başlarında Tarkondimotos isimli yerel kralın hakimiyet alanında kaldığı anlaşılmaktadır. Roma imparatorluk devri boyunca vasat bir kent konumunda olan Anazarbos’un M. S. 2. yy. ilk yarısında Roma imparatorlarından Hadrian döneminde yoğun imar faaliyetlerine sahne olduğu kentte bulunan yazıtlardan anlaşılmaktadır. Özellikle kentin güneyinde Alakapı olarak bilinen tak yapısının Hadrian ya da onun halefi Antoninus Pius döneminde yaptırıldığı tahmin edilmektedir. M. S. 2. yy. sonlarına doğru Septimius Severus´un, Pescennius Niger ile yaptığı iktidar savaşı sırasında, Severus´un tarafını tutan kent, onun Niger´i 194 yılında bugünkü Dörtyol ile Payas arasında kalan ovada yenerek imparatorluğun tek hakimi olmasından sonra ödüllendirilerek tarihinin en parlak dönemini yaşamaya başladı. M.S. 204/205 yıllarında Kilikia, İsauria ve Likaonia eyaletlerinin başkenti oldu. M.S. 260 yılında diğer Çukurova kentleri gibi Anazarbos ta Sasani kralı Şapur tarafından fethedildiğinde büyük hasar gördü. M.S. 4. yy. da İsauria´lı Balbinos tarafından tahrip edildi. Anazarbos M. S. 5. yy. ilk yarısında imparator II. Theodosius tarafından yapılan yeni eyalet düzenlemeleri çerçevesinde M.S. 408 yılında kurulan Cilicia secunda eyaletinin bahkenti oldu. 525 yılında depremden zarar gören kent imparator Justin tarafından onartılarak Iustinupolis adını aldı. Ancak 561 yılında ikinci kez deprem felaketine uğradı. 6.yy.da kentte büyük bir veba salgını oldu. 7./8. yy.da Anazarbos Araplar tarafından feth edilerek Aynzarba adını aldı. 796 yılında Halife Harun el Reşid tarafından onartılıp tahkim edilerek, buraya Horasan´dan getirlen göçmenler yerleştirildi. 806 yılında Bizanslılar kenti ele geçirip halkın büyük bir kısmını esir aldılar. Bizans imparatoru I. Basileios´un 878 yılında Maraş´a yaptığı sefer sırasında onu durdurmakla görevli olan Aynzarba emiri kaçar. 955/956 yıllarında Saifadullah surları onartır. 961 yılında Bizans imparatoru Nikeforos Fokas Saifadullah´ın savunduğu Aynzarba’yı kuşatır ve 962´de ele geçirerek tekrar Bizans imparatorluğuna bağlar. 1085 yılında İznik´te hüküm süren Selçuklu sultanlarından Süleyman tarafından fethedilir. 1098 yılında Haçlı seferi komutanlarından Bohemund tarafından kent ele geçirilir. 1111´de kent yeniden Bizanslıların eline geçer. Antakya´da oturan Haçlı komutanlarından II. Bohemund 1130 yılında kenti ele geçirmek isterse de bölgede bulunan Türk birliklerinin pususuna düşer ve öldürülür. 1137´de Bizans imparatoru II. Johannes Komnenos kenti 37 günlük bir kuşatmadan sonra ele geçirir. 1188´de II. Leon kaya kütlesinin tepesinde bugüne dek çok iyi durumda korunagelmiş olan kaleyi yaptırır. 1279 yılında Türkmenler kenti ele geçirme girişiminde bulunurlar. 1375´te Memlükler kenti fethederler. Daha sonra bölgede Ramazanoğulları beyliğinin hakimiyeti görülür. Osmanlı imparatorlugu bölgeye ancak Yavuz Sultan Selim zamanından itibaren tamamen hakim olur.

 ANAZARBOS’UN ESKİÇAĞ ANITLARI:

Bugün Anazarbos antik kentini Adana Kadirli yolundan doğuya saparak ziyaret etmeye gelenler önce Dilekkaya köyünün evleri ve Araplar tarafından yaptırılmış olan surlar ile karşılaşırlar. Anazarbos´un Roma devri yapılarının sökülmesinden elde edilen taşlardan devşirme malzeme ile yapılmış olan Arap surlarının çevirdiği alanının içinde birbirini diklemesine kesen sütunlu caddeler ve bu caddelerin revaklarının arkasında dükkanlar görülmektedir. Bu kesimde ayrıca bir hamam yapısının, Havariler kilisesinin kalıntıları ile bir diğer kilisenin kalıntıları dikkati çekmektedir. Kentin kuzeyinde M. S. 1. yy.´ın son çeyreğinde yaptırılmış olan su yolunun kemerleri ve kente getirilen suyun şehre dağıtımının yapıldıgı anıtsal çeşmenin kalıntıları, kuzeybatıda ise M. S. 2. yy.´ın ilk yarısında yaptırılmış olan ikinci bir su yolunun kemerlerinin kalıntıları ve kabartmalı bir kaya mezarı görülmektedir. Kentin güneyinde ise Roma devirden kalma kayalara oyulmuş bir tiyatro, yine kısmen ana kayaya oyularak M. S. 2. yy. sonunda yaptırılmış bir stadyum, Romalı askerlerin ve gladyatörlerin eğitim yaptıkları bir amfitiyatronun kalıntıları ile Alakapı adıyla tanınan bir tak vardır. Hava şartlarının yeterli görüş mesafesi sağlaması halinde Çukurova´nın her tarafından görülebilen kentin dağının zirvesinde bir ortaçağ kalesi bulunmaktadır. Söz konusu kale dağın tepesinde bulunduğunu Anazarbos sikkelerin üzerindeki resimlerden öğrendiğimiz Zeus Olbios ve Afrodite Kasalitis tapınaklarının ve kutsal alanlarının yapı taşlarının devşirme yapı malzemesi olarak kullanılmalarıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu tapınaklara çıkan kayalara oyulmuş merdivenler Roma devrinde dini törenlerin yapıldıgı yol işlevini görmekteydi. Anazarbos´un batısında, doğusunda ve güneybatısında yer alan Roma devrinden kalma mezarlık alanları yaklahık 2 ila 3 km2 lik bir alanı kapsamaktadır. Roma devrinde Anazarbos´un doğu yönüne ulaşımını kolaylaştırmak amacıyla kaya kütlesinin yarılarak antik yol geçiti haline getirildiği görülmektedir. Bu geçit Bizans devri başlarında duyulan ihtiyaç üzerine genişlettirilmiştir.

 Anazarbos´ta 19. ve 20. yy. larda yapılan çalışmalara bir bakış:

Kentin büyüklügü ve ayakta kalan anıtları 19. yy. dan beri birçok gezginin ilgisini çekmihtir. Fransız Charles Texier, İngiliz Theodor Bent ve Getrude Bell, Avusturyalı Rudolf Heberdey, Adolf Wilhelm ve Josef Keil, Anazarbos´un anıtlarını ve yazıtlarını inceleyerek kentin planını çizmeye çalışşlardır. 20. yy. da ise İngiliz Michael Gough, ıtalyan Paulo Verzone, Fransız Gilbert Dagron ve Denis Feissel kentin yazıtlarını ve anıtlarını inceleyerek gözlemlerinin sonuçlarını makaleler halinde yayınlamışlardır. Adana Arkeoloji Müzesi ise 80´li yılların başlarında kentin ortasında bulunan Havariler kilisesi ile ile batıdaki nekropol alanında ve bazı Roma villalarında sondaj niteliginde kazılar yapmıştır. Ortaya çıkan mozaikler kentin Roma devrinde çok zengin bir kesimin ikamet ettigi bir yer olduğunu belgelemektedirler. Son 20 yılda ise yazıtlar ve kentin tarihi coğrafyası üzerine yapılan çalışmalar sırasında Anazarbos içi ve yakın çevresinde 1000 kadar antik yazıt saptanmış olması kentte Roma devrinde çok sayıda insanın ikamet ettiğini göstermektedir. 2004 ile 2007 yılları arasında İstanbul Üniversitesi tarafından kentin anıtlarının geomagnet ve georadar teknolojisi kullanılarak ölçekli bir planının yapılması çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

 TAK:

Anazarbos´un ayakta kalan antik devir anıtları içinde en görkemlisi M. S. 2. yy. ortalarında yaptırıldığı sanılan ve bugün Alakapı olarak tanımlanan taktır. Bu tak büyük bir olasılıkla M. S. 3. yy.ın ilk çeyreğinde tamir ettirilmişti. Takın en batıdaki kemeri 1948 yılında büyük ölçüde çökmüştür. Geri kalan kemerler ve üst yapı elemanları özellikle 1998 yılında meydana gelen Ceyhan depreminde bir kez daha hasar gördü. Bu nedenle Anadolu ve Doğu Akdeniz´de bu kadar iyi durumda korunagelmiş başka bir örnegi olmayan takın tümüyle yıkılmadan sağlamlaştırılmasına 2011 yılında başlanması yerinde olmuştur.

 

 

Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar

İstanbul Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi

Eski Çağ Tarihi Ana bilim Dalı

Vezneciler

34459 İSTANBUL



Okunma : 1197
Sayfanın başına dön