Prof. İzeddin Resul, Ehmede Xanî üzerine çalışmalar yapan bir bilim adamı. Ehmedê Xanî'nin, "Mem û Zîn" kitabını tam 17 yıl boyunca Bağdat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencilerine satırı satırına ders olarak okuttu, onunla ilgili çok makale yazdı ve bir kitap hazırladı. Kitap şimdi, "Ehmedê Xanî ve Mem û Zîn adıyla Avesta Yayınları tarafından Türkçeye de çevrildi. Prof. İzzeddin Resul, "ESMER'e aşağıdaki başlıklarla Xanî'yi anlattı...
HAYATI
Ehmedê Xanî'nin hayatına birkaç satırla işaret eden kaynaklar onun yaşadığı dönem ve doğumu hakkında kimi zaman farklılıklar gösterse de, aslında Xanî doğum tarihlerini ve biraz da hayatlarını bizzat kendileri kaleme alan klasik şairlerimizden biridir. Zira kendisi "Mem û Zîn’in sonuç bölümünde Hicri 1061 yılında doğduğunu açıkça belirtmektedir.
Xanî'nin hayatı hakkında bazı kaynaklarda çok az bilgi bulunmaktadır.
Onun Xanî lakabına dayanan bazı kaynaklar onu yerleşim alanının tam tespit edemedikleri Xaniyan aşiretine nispet etmişlerdir, Ancak en yeni kaynklardan biri onu Bayezid yakınlarındaki "Xan" köyüne dayandırmaktadır.
DOĞUM YERİ
Doğum yerine gelince, neredeyse bütün kaynaklar onun Bayezid'de doğduğunda ittifak ederler. Xanî'nin Doğu Bayezid'de gömülü olması ve türbesinin hala da insanların ziyaretgâhı oluşu da bunun kanıtıdır aslında.
NEREDE YAŞAMIŞ?
Hayatı ve sosyal konumu hakkında ayrıntılı bilgiler veren Alaeddin Seccadi, onun Bayezid, Urfa, Ahlat ve Bitlis'te eğitim gördüğüne vurgu yapmaktadır. Şair doğum tarihini Mem û Zîn'de açıkça kayıt kaydediyor, ancak yaşadığı yerler hakkında bir şey söylemiyor. Ancak bazı mıntıkalarla ilgili açık işaretler ve coğrafi betimlemeler vardır ki bunlardan hareketle Xanî'nin bu mıntıkalarla irtibatlı olduğunu söyleyebiliriz.
Kendisi özellikle Bitlis Emirliği'nin yıkılmaya başladığı bir süreçte yaşamıştır. Yani Bitlis'te ortaya çıkan ihtilal tecrübesini yaşayan biri olsaydı şehrin bu çatırtılı manzarası doğal olarak şiirlerine yansımış olacaktı. Sonra en azından Xanî'nin bir Kürt beyliğinde yaşadığını ve bu beyliğin başında sürekli bir Kürt beyinin bulunduğunu gösteren apaçık göstergeler bulunmaktadır.
AİLESİ
Xanî'nin kendini fakir tabakaya nispet ettiğini gösteren beyitler, halk arasında yaygın olduğu şekliyle onun nüfuslu büyük bir aileye mensup dayandığı ve bir aşiret reisinin oğlu olduğu fikrini zayıflatmaktadır. Şu dizelerdir bunlar:
Ben bir gezgin satıcıyım, cevher satıcısı değilim
Kendi kendime yetişmişim, yetiştirilmiş değilim.
Ben Kürdüm, dağlıyım ve bu dağların kenarındanım
Kürtlüğün samimi duygularındandır bu konuşmalarım
Siz o sözleri iyi niyetinizle imzalayın
Onları insaflı kulaklarınızla dinleyin
Onun bu sözleri alçak gönüllülük bağlamında söylediğini kabul etmek mümkün değildir. Zira her alanda zenginlerle fakirler arasına koyduğu ayrıcı çizgi ve hep fakirlerin lehine sergilediği duruş, mala duyduğu büyük nefret, mal savunucularına duyduğu öfke ve zulme karşı sergilediği düşmanlık onun fakirlere beslediği büyük şefkatten çok, sosyal statüsünün düşüklüğünü göstermektedir.
Doğrusu Xanî savunduğu düşünce bağlamında kabilesel ilişkilerin her türlüsünden uzak durmaktadır. Kadına ve akrabalık ilişkilerine karşı ki bakış açısında da durum böyledir.. Bu ise bize onun asil ve şeffaf düşüncesinin yanında, kabilesel ilişkileri gerekli gören bir sosyal statünün gerisinde olduğunu da kanıtlamaktadır.
ESERLERİ
Xanî'den bahseden bütün kaynaklar, yaygın rivayetler ve baştan başa Kürdistan'ın şu veya bu medresesinde kurulan ders halkaları onun "Nubihara Biçûkan", "Eqida İmane" ve "Mem û Zîn"den başka eserlerinin bulunduğundan söz etmezler. Değişik nüshalarıyla bu eserler başta Kuzey olmak üzere Kürdistan'ın dört bir yanında yaygın olarak bulunmaktadır. İçinde bu eserlerden biri veya birkaçı bulunmayan hiçbir cami ya da dini medrese yoktur.
MEM Û ZÎN
Xanî kitabının ilk sayfalarında Mem û Zîn adlı kitabını yazmadaki amacını belirtmiş ve bunu şu iki meselede özetlemiştir:
Kendisinin de dediği gibi, düşünsel gücü Araplardan Gürcülere kadar herkes tarafından bir burç gibi açıkça görülen kendi ulusunun diliyle bir şeyler yazmak ve böylece birilerine "türlü türlü milletlerin kitapları vardır fakat Kürtler kitaptan yoksundur dedirtmemek." Bu meseleyi birçok yerde açıklayan Xanî, bu destanı altın kadar revaçta olan başka bir dille de yazma gücüne sahip olduğunu fakat kalbinin sahtekarlık yapmayı kabul etmediğini ve bazı garazların aracı haline gelmek istemediğini belirtmekte, bunun için de apaçık kırmızı bakır gibi olan kendi ulusal diliyle yazdığını ifade etmekte ve bunun ağırlık ve değer açısından hafif olmasına rağmen şüphe götürmez halis Kürtçe olduğunu söylemektedir. Bunun yanında bu dilin hükümdar ve ekabir takımı için makbul olmasa bile halk tabakasının alış verişlerinde makbul olduğunu söylemektedir. Xanî'nin bu yönünün, yani destanını Farsça, Arapça veya Türkçe yazmayı red edip Kürtçe yazmasını ulusuyla arasındaki en belirgin irtibat noktalarından biri olarak görmektedir.
Fikir adamlarına Kürtlerde aşk kabiliyetinin olmadığı dolayısıyla Kürtlerin hakiki ve mecazi aşktan yoksun olduklarını söyletmemek. Xanî burada ayrıntılı bir şekilde meseleye dalarak bir siyasi ve propagandacı duruşuyla ulusunu savunmakta, düşmanlarının Kürtlere yönelik ithamlarına karşı çıkmakta, Kürtlerin savaş ve kan dökmekten başka bir şey bilmedikleri yönündeki iddialara karşı tavrını ortaya koymaktadır.
MEM Û ZÎNİ YAZIŞ TARİHİ
İçlerinde "Kürt Edebiyat Tarihi'nin de bulunduğu birçok kaynak Xanî'nin 44 yaşındayken "Mem û Zîn"i bitirdiğini kaydederler. Ancak içlerinde "Mem û Zîn’in edisyon kritiğini yapan Rudenko'nun dayandığı elyazması "H" nüshasının da bulunduğu bu destanın diğer bazı nüshalarında bununla çelişir şekilde ilgili beyitte 44 yerine 64'ün geçtiğini görüyoruz. Zaxo kentinde gördüğüm iki elyazması nüshada da, böyle geçmektedir. Eğer, bu doğru ise, daha önce geçen tarih belirlemesine şüphe katıyor demektir. Xanî'nin ölüm tarihine ilişkin göz özünde bulundurduğum şey onun "Mem û Zîn'i kendisinin ölüm tarihi olduğu varsayılan yıldan 6 yıl sonra bitirdiğidir. Peki Xanî hangi yaşta, 44'ünde mi, yoksa 64'ünde mi "Mem û Zîn"i yazmıştır? "Mem û Zîn"de ki coşku, duygusal sıcaklık ve ulusal hamaset bizi birinci seçeneğe yönlendirirken; "Mem û Zîn"i okurken ya da incelerken onda somutlaştığını fark ettiğimiz felsefi olgunlaşma, tasavvufi olgunluk ve ulusal meseledeki şuur ve bilgece derin görüşler bizi ikinci seçeneğe doğru sevk etmektedir. Bütün bunlara rağmen, bu konu bizi şimdilik nihai bir karar verip bunu dillendirmekten alıkoyan, ancak ilerde ele geçirme olasılığı bulunan tarihsel ve bilimsel bir kanıtı dillendirmek için bizi beklemeye yöneten meselelerden biridir.
XANÎ DÖNEMİNDE KÜRDİSTAN
Xanî döneminin Kürdistan'ı için titiz bir siyasal ve sosyal harita çizmek hassas bir araştırmayı gerektiren zor konulardan biridir. Ulaşılabilen tarihi kaynaklarda Xanî'nin düşüncesinin şekillendiği asrın portresini sunmaya ve onun bir önder ve düşünür olarak geleceği planlamada nasıl bir projeyi ortaya koymaya çalıştığına olanak veren bazı dağınık bilgiler yer almaktadır. Xanî'nin yaşadığı 17. Yüzyıl, Kürt beylikleri ile Kürdistan'ı işgal etmek isteyen ve bir birlerine karşı yaptıkları saldırılarda burayı bir köprü ve set olarak kullanan Fars ve Osmanlı imparatorlukları arasındaki mücadelelerini oldukça şiddetlendiği bir yüzyıldır. Mevcut Kürt beyliklerinin birbiri ardına işgal edilmesi ve işgalcilerin kovulmalarından sonra başka bir beyliğin ortaya çıkması neticesinde Kürdistan'ın siyasi haritasının günden güne değiştiğini görüyoruz.
Satır aralarına serpiştirilmiş bilgiler bize Xanî döneminin büyük Kürt beyliklerinden birinin ortadan kaldırıldığı dönem olduğunu göstermektedir ki, bu Bitlis Beyliği'dir.
XANÎ VE ULUSAL SORUN
Xanî için ulusal sorun, bir şairin sadece hayalini kurduğu ya da Osmanlı İran işgalinden kurtulmanın temennisinde bulunduğu bir sorun değildir. Onun sorununa, ilişkin görüşü, realiteyle ve çağın gerekleriyle uyuşan bilimsel bir görüştür. Soruna yaklaşım tarzından kaynaklanan tahlillerde öncülük ettiği görüş, başka kimselerin görüşlerinin çok önündedir. Xanî karşılıklı yapılan savaşlarda Kürt beyliklerinden bir kısmının kaptırıldığı bir kısmının tekrar geri alındığı kendi dönemindeki Kürt sorununun özünü Fars ve Osmanlı imparatorluklarının Kürdistan'ın değişik parçalarına musallat olmalarında ve mevcut Kürt beyliklerini ortadan kaldırmaya çalışmalarında görmektedir. Bu işgalin nedenlerini bilimsel bir şekilde belirleyen Xanî Kürdistan'ın stratejik konumunu ve bu bağlamda iki imparatorluk arasında bir tampon bölge oluşunu, bu iki imparatorluğun ona göz dikip hakim olmak istemelerinin birinci nedeni olarak görmektedir.
Xanî isyancı ve devrimci bir ruh taşıyor olmasına rağmen hiçbir zaman kendi ulusuna kızmaz ve geri kalmışlığın, boyun eğmişliğin, başkalarına bağımlı olmanın ve kana bulanmanın nedenini kendi ulusunda aramaz. Bilakis ulusunu iyi tanıyan bilinçli biri olarak bu olumsuzlukların gerçek nedenini Kürt beylerinin kendi aralarında birlik sağlamamalarında görür ve bunu bir "ayıp" olarak nitelendirir. Ulusunun içinde bulunduğu duruma bakan Xanî, tarih boyunca öteki milletlerin tecrübelerinden de yararlanarak buna çözümler aramaktadır. Bu tecrübe bağlamında durum tespiti yapıp kendinden emin olarak yönünü ulusuna ve onun gücüne çevirmekte, onun geri kalış nedenlerinin araştırmakta ve bunları tespit etme noktasında bazı tahliller için kendi "cebri felsefe" kaynağına dalmaktadır.
VEFAT
Ehmedê Xanî'nin ölümü için kesin bir tarih veren ilk kaynak "Kürt Edebiyat Tarihi'dir. Bir kitabın kapağında bulduğu "Tare Xanî ila Rabbihi" (Xanî Rabbine Uçtu) cümlesine dayanan bu eserin sahibi, bu ifadelerin o günkü bilinen tarih belirleme yöntemine göre Xanî'nin ölüm tarihini göstermek üzere yazıldığını vurgulamakta, bu temelde Hicri 1119 yılını (Miladi 1707-1708) şairin ölüm yılı olarak kabul etmektedir. Elimizde bu tarihi destekleyecek ya da reddedecek bir kanıt yoktur.
Kaynak: Salnama Ehmedê Xanî Yıllığı
Hazırlayan: Mehmet Gültekin- Bahar-Nihat Gültekin