Serander.Net | Karadeniz Kültürü... Karadeniz tarihi, kültürü ve folkloru!

Paz01242016

Son GüncellemeSal, 06 Eki 2015 3pm

Back Buradasınız: Ana Sayfa Karadeniz Kültürü Kültür & Sanat Ahşap Evlerimiz ve Ağa Konakları Geri Geliyor

Ahşap Evlerimiz ve Ağa Konakları Geri Geliyor

Ressam Cemal Akyıldız

Cumhurbaşkanlığı Ressamı olan ve çizdiği gravürlerle bir döneme hayat veren Ressam Cemal AKYILDIZ, günümüzde ayakta olan ya da olmayan tarihi mirasımız olan yapıları gravürleri ile yaşatmaya devam ediyor...

Ahşap Evler, Ağa Konakları Geri Geliyor

Doğu Karadeniz’de ayakta olan ya da olmayan tarihi konaklar ve evler Ressam Cemal Akyıldız’ın gravürleriyle ölümsüzleşiyor. Modern, soğuk yapılara inat, kalemiyle, tarihi Karadeniz evlerini canlandıran Akyıldız, belgesel niteliğindeki çalışmasıyla üç yüz senelik geçmişe sahip geleneksel ahşap evlere ve ağa konakları çizgisiyle geri getiriyor…

İki binden fazla kitap kapağı çizdi. Milli Mücadele dönemini anlatan resimleri bugüne taşıdı, ilkokuldan üniversiteye, devlet dairelerinde gördüğümüz Atatürk gravürlerine Ressam Cemal imzasını attı. Trabzonlu ressamlardan sürrealist resim dışında, gravür ağırlıklı resme yönelen Cemal Akyıldız son birkaç yıldır Karadeniz mimarisi üzerine gravürlere ağırlık verdi.

Ressam Cemal AKYILDIZ

Doğup büyüdüğü, kömür ve tebeşirle üstüne yazılar yazdığı ahşap evleri, bu sefer rapido kalemiyle tekrar çiziyor, geriye ölümsüz eserler bırakıyor. Çizdiği konakların pek çoğu hayatta. Kimisi restore edilirken, bazılarını sadece fotoğraflarına bakarak çizebiliyor. Onu üzen, pek çok konağın gravürünü izleyerek yaparken, kendi doğduğu evin gravürünü resimden yapması. Ressam Akyıldız’ın doğduğu ev olan ve 1700’lere kadar giden eski evleri maalesef ondan habersiz yıkılmış… Safranbolu’dan, Artvin’e pek çok bölgedeki eski mimari evlere kalemiyle hayat veren, onları ölümsüzleştiren ve çağdaş mimarlara ilham verecek konakları çizen Akyıldız’ın yoğunlaştığı bölge Doğu Karadeniz…

Ordu’dan başlayarak, doğuya doğru gelindikçe, ayakta olan eski mimari evler ve konakları gravür tarzıyla resme aktaran Akyıldız’ın eserlerinde dikkat çekici olan evlerin mimarisi.. Daha batıda evler iç içeyken, doğuya doğru gidildikçe yalnız evlere ve konaklara rastlanıyor. Karadeniz’in geleneksel sivil mimarisini oluşturan ahşap evler, bazı yörelerde yerini taş evlere bıraksa da, temelde evlerin inşa nedeni halkın günlük yaşamını geçirdiği, döneminin sosyo-ekonomik ve demografik yapısını anlatan yapılar… Ordu’dan doğuya gelindikçe, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin’deki eski evler ya da konakların tümünde haki malzeme, kereste… Bazı yörelerde, ahşabı destekleyen diğer malzeme taş… Trabzon’un Of ilçesinde sadece taştan inşa edilen Hacıabdullahoğlu konağı gibi konaklara çok az da olsa rastlanmakta. Ancak her ne olursa olsun, konak ya da evlerin üstünde durduğu yapı taş…

Cemal AKYILDIZ'ın Atölyesinden bir görünüm

Bölgede konaklar ile normal ahşap evler arasında mimari açıdan çok fark olmasa da, ekonomik ve siyasi açından farklar var. Konaklar, daha çok, devlet erkanını temsil eden, güçlü kuvvetli ve zengin ailelere mahsusken, vadilerde, tepelerde yükselen, iki katlı ahşap evler ise diğer halkın barındığı yerlerdi. Konak ya da normal ahşap ev, her ikisinde ortak olan tek yapı serander… Serander, konak ağalarının da, mahalle ahalisinin de vazgeçemediği diğer bir ahşap yapı…

Göz dolma tekniğiyle yapılan ahşap evler, taş evler, yarı taş yarı ahşap evler, yaşanılan dönemi, göçleri, terk edişleri, velhasıl üç yüz seneden bu yana bölge mimarisindeki değişimi ortaya koyan evler yaşıyor, hayatta… Onlara kalemiyle hayat veren, yaptığı gravürleri Almanya, İngiltere, Rusya gibi ülkelere götürüp aynı zamanda Türk mimarisini ve resim sanatını sınırlar ötesine taşıyan Ressam Cemal Akyıldız anlatıyor:

“Ben de böyle 1700’lü yıllarda yapılmış çivisiz bir evde doğdum… Bu eski konaklar, oturulacak evlerden ziyade esasında sanat eseri gibi bakılası evlerdir… Ancak hemşehrilerimiz, eski mimarinin, konakların, bize özgü evlerin farkında değil. Şimdiki nesil, ejdadımızın bıraktığı bu tarihi evlerle pek ilgilenmiyor. Bazı görgüsüz aileler eski evleri ya da konakları yıkıp yerlerine çirkin binalar yapıyor. Çok az hemşehrimiz eski konakların önemini idrak etmiş ve restore ettirerek muhafaza ediyorlar. Bu konaklar, gravür tarzında birer belgesel resimdir. Çizeceğim konağa önceden birkaç gez gidiyorum, hangi perspektiften çizeceğime karar veriyorum. Ardından, fotoğraflarını çekiyor ve fotoğraflara bakarak çizime geçiyorum. Bir konağın çizimi yaklaşık iki ay sürüyor. Öyle yerlere gidiyorum ki, yürüme bile gitmek zor. Mesela Hemşin’in Konaklar mevkii, ulaşım açısından böyle bir yer.”

Nuhoğlu, Ulusoy, Çakıroğlu ve Sarıalizade Konakları

“Konaklarla, evler farklıdır. Üç-dört göçün (ailenin) yaşadığı konaklar olduğu gibi, yörenin idare şeklini tayin eden konaklar da vardı. Osmanlı döneminde bazı ücra yerlere merkezden kimse tayin edilmez., o yörede devleti temsil edebilecek, kabiliyetli, güçlü, kuvvetli kişilerine padişahlık ferman verirdi. Sürmene’deki Memiş Ağa da bu ferman verilenlerden biriydi. Yani, devlet namına vergi toplar, asayişi sağlar, velhasıl devletin tüm görev ve yetkileri onda toplanırdı. Rize’deki Memiş Ağa ve Bolaman’daki Hazinedarlar Konağı böyle yerlerdi. Bu tür konaklar ve evler, maalesef bugün yıkılıp yerlerine betonarme binalar dikiliyor. Ancak bu konakları muhafaza eden, muhafaza ettiği gibi bize gravür çalışmasını yaptıran aileler de var. Kim bunlar? Mesela sanata ve sanatçıya değer veren Çetin Nuhoğlu… Kendisi dedesi Nuhoğlu Ali Ağa Konağı’na sahip çıktı… Çakıroğlu İsmail Ağa Konağı’na aynı şekilde akrabaları sahip çıkıyor ve yakın zamanda Kültür Bakanlığı tarafından restore işlemlerine başlanacak. Bunun yanında Ulusoy ailesi de Ulusoy Konağı’nın gravürünü istemiştir. Sarıalizade Mehmet Efendi Konağı, Memiş Ağa Konağı diğer örnekler arasında adı zikredilebilir.”

Memiş Ağa Konağı


Memiş Ağa Konağı: 18. yüzyılda, Sürmene’de inşa edilmiştir. Denizin hemen üstünde yükselen bu yapı, 3 katlıdır. Giriş katı kesme taş ve kapısı taş kemerli olup, kapının yüksekliği 5 metredir. Bodrum katı üstünde yükselen ikinci kat, denize bakan pencereleri ve kalın parmaklıkları ile dikkat çekmektedir. Memiş Ağa, saraydan gönderilen ferman ile bölgenin vergi ve askerlik duyurularını bu kattan yapardı. Üçüncü kat ise Memiş Ağa’nın ailesinin kaldığı kattır. Konağın en dikkat çeken geniş saçakları ise, bölgenin sert ve sürekli yağmurlarına karşı önlem anlamı taşımaktadır. Konağın tüm odalarında en güzel taş işçilikle inşa edilen şömine ocaklar ve en güzel ahşap işçilik ürünü gömme dolaplar dikkat çekmektedir. Memiş Ağa konağı halen müze olarak kullanılmaktadır.

Çakıroğlu İsmail Ağa Konağı

Çakıroğlu İsmail Ağa Konağı: 1800’lü yıllarda inşa edildiği sanılmaktadır. Bölgeye haki bir tepe üstünde, dikdörtgen ve köşelerden çıkma, planlı kesme taşlardan yapılmıştır. 3 katlı, dört cepheli, yüksek taş kemerli giriş kapıları olan ihtişamlı bir konaktır. Giriş katının penceleri güvenlik açısından dar pencerelidir. Bu kat, ağanın adamları ve konağın ihtiyacı olan malzemelerin toplandığı yerdir. İkinci kat ise diğer büyük konaklar gibi, ağanın ferman verdiği ve bölgenin idaresini sağladığı kattır. En üstteki üçüncü kat da, ağanın ailesinin katıdır. Konağın içinde ince ahşap ve taş işçiliği bugün de muhafaza edilmektedir.

Hazinedarzade Konağı

Hazinedarzade Süleyman Paşa Konağı: 19. yüzyılda Doğu Karadeniz’e damgasını vuran derebeylerin en başında Hazinedarzadeler gelmektedir. 1811-1818 arasında Trabzon valisi olan Hazinedar-zade Süleyeman Paşa, kendi başlarına hareket eden ve devletin başına türlü gaileler açan Doğu Karadeniz derebeylerini hizaya getirmiş, devlet otoritesini kurmuştu. 1808’de Ünye’de inşa ettirdiği bu konak, 125 odası ile Kırım’daki hanlık sarayından bile büyüktü. Konak, 1847’de Fransız ressam Laurens tarafından resmi yapılarak ölümsüzleştirilmiştir… Maalesef, bu önemli yapıt, basit bir yangın ile tarihe gömülmüştür ve geride kalan bu resim ile yanık kerestelerdir.

Firuz Abdikoğlu Konağı

Firuz Abdikoğlu Konağı: 100 yaşından daha yaşlı olduğu tahmin edilen konağın bugünkü hali… Konağın kerestesi Romanya’dan getirilmiş ve zamanın en iyi ahşap ustaları ile ‘dolma’ sistemiyle inşa edilmiştir. Dolma sisteminde, dışarıdan ahşap keresteler baklava dilimi şeklinde yerleştirilir ve her baklava dilimi içi, toprak ve kille doldurularak, bina soğuk ve sıcaktan muhafaza edilir.

Hacı Abdullahoğlu Konağı

Hacıabdullahoğlu Konağı: Bölgenin ahşap mimarisinin aksine taş mimariyle yapılan en ayırt edici konaklardan biridir. Sadece taş mimariye sahip olması, döneminde devleti temsil ettiğini göstermekte… Ailenin çok eski kuşağının da Osmanlı ordusunda görevli olduğu vesikalarda yer almakta…

Yazı: Aytekin AKAY
Fotoğraflar: Aytekin AKAY-Meftun ŞENGÜN

Her hakkı saklıdır. Yazarının ve Serander.Net'in izni olmaksızın alıntı yapılamaz, kullanılamaz. Bilgi için: Bu e-posta adresi spam robotlarından korunuyor. Görebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

* Bu çalışma daha önce Trabzon Kültür, Sanat ve Yaşam Dergisinin 3. sayısında yer almıştır.

Karadeniz Folkloru (Halk Bilim)

Karadeniz Tarihi

Karadeniz Tarihi

Karadeniz Tarihi
Karadeniz Tarihi ile ilgili en geniş bilgiler Serander.Net'te!

Karadeniz Folkloru (Halk Bilim)

Karadeniz Folkloru (Halk Bilim)
Karadeniz Halk Kültürü ile ilgili bilmedikleriniz Serander.Net'te!

Gezi & İnceleme

Karadeniz Gezi & İnceleme
Karadeniz hakkında Gezi İnceleme yazılarıyla çok şey bulacaksınız.

Karadeniz Türküleri

Karadeniz Türküleri
Karadeniz Türküleri ile ilgili en geniş bilgiler Serander.Net'te!

Röportaj ve Söyleşiler

Röportaj & Söyleşi
Röportajlarımız ve Söyleşilerimizi keyifle okuyacaksınız...