TAKİP ET

Bakıma muhtaç anne-babaya kim bakmalı?

Maddî ve manevî ilgiye ve bakıma muhtaç anne-babaya bakmak, hayatımıza anlam kazandıran en önemli temellerden birisi. Fakat biz bu mevzuyu genelde hep dinî ve hukukî eksende ele alır; sevap-günah ya da caizcaiz değil kavramları etrafında ameli bir zemine oturtmaya çalışırız.

DOĞRU MU?

Doğru ama eksik. Çünkü işin insani ve ahlaki boyutunu ya öteliyor ya da bütünüyle ihmal ediyoruz. Halbuki sadece bu bağlamda Kur’an’da yer alan ayetlere dikkatle baksak göreceğiz ki, anne-babaya bakmak, sadece dini değil diğer açılardan da ele alınmakta ve inananlara çok büyük mükellefiyetler yüklenmektedir.

“Bakıma muhtaç anne-babaya kim bakacak; evin kızı mı gelini mi? Damadı mı oğlu mu?” sorusuna cevabı şöyle verelim; insan olan bakacak. O ebeveynin evlatları arasında, insan kimliğini aklının, kalbinin ve bedeninin hakkını vererek kazanmış olan hangisiyse işte o bakacak. Bu mertebeye erişememiş evlada ‘bak’ desen ne olur ‘bakma’ desen ne olur?

Gönül rızası olmadıktan sonra cehennem korkusuyla, kanun gücüyle, cezai yaptırıma maruz kalırım korkusuyla, el-alem ne der endişesiyle anne-babasına bakması ne anlam ifade eder ki?

Hani derler ya; “Kalbi Kâbe’ye müteveccih olmadıktan sonra yüzü Kâbe’ye dönmüş, ne fayda!”

ÖNCE İNSAN OLMAK LAZIM ANNE-BABAYA BAKMAK İÇİN

Aksi halde Müslüman da olsa, zengin de olsa, Türk de olsa kendini haklı çıkartacak, vicdanen kendini tatmin edecek yüz tane gayri meşru mazeret üreterek ilgilenmez anne babasıyla.

İnsan, adı üzerinde insandır. Nisyana mensuptur. Unutur bazen inandığı değerleri. Terk eder bazen insanî keyfiyetini. Rahatı, menfaati bazen galebe eder ve uzaklaşır ahlakî kurallardan.

Kanunun gücü de işe yaramaz hale gelir. İşte insanın bu temel özelliğinden dolayı Allah ayetleriyle insanın aklına, zihnine, muhakemesine, vicdanına hitap eder. Anne-babaya maruf sınırları içinde kalmak şartıyla itaat etmeyi Kendisine itaatin hemen ardından zikreder. “Öf bile demeyin!” diyerek onlara davranış modelinin en uç sınırını çizer.

Efendimiz (sas) de hayatın içinden karşılaşılan örneklerle bunları ete kemiğe büründürür. Müslüman hukukçular da vaki ve muhtemel hadiseler bağlamında müşahhas zemine oturtur bunları. Gerektiğinde devletin yaptırım gücü devreye girer, zorla baktırır anne-babasına. Ama bütün bunlara rağmen en önemlisi başta belirttiğim gibi insan olmaktır.

Onun için “Geleneksel aile düzenimiz içinde oğlu bakmalı. Kızı yardım etmeli. Hanefi mezhebi böyle diyor. Şafiilerde şöyle bir kayıt da var. Sevabı şu kadardır, günahı budur. Yarın kendileri de bu duruma düşecek. Dün çocukken o anne baba şöyle fedakârlıklarda bulunmuştu vs…” türünden cevaplar vermek yerine insan olmayı öne çıkardım.

Allah bizi insan eyleye!

30.01.2016 10:58