Erdoğan: Din eksenli bir parti değiliz

21 Mayıs 2006 - 19:55Son Güncelleme : 21 Mayıs 2006 - 21:19

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin din eksenli bir parti olmadığını belirterek, “Biz laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin mensubuyuz ve bütün çalışmalarımız bu çerçeve içerisinde yürütüyoruz. Bireysel olarak durumumu sorarsan dindar olmaya çalışan bir Müslümanım, ana bunun derecesini takdir etme yetkim yok” dedi.

Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu Ortadoğu toplantısının yapıldığı kongre merkezinde yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Erdoğan, bir gazetecinin, “İslam ve demokrasi bir arada yürümez yorumları yapılıyor, bu konuda neler söyleyeceksiniz?” sorusu üzerine, şöyle konuştu:
Türkiye'nin yüzde 98'i Müslüman, böyle bir ülkede 50 yılı aşkın sürede demokrasi tecrübesi yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu süreç içerisinde deneyimlerimizi daha geliştirerek daha da ilerletiyoruz.
Özellikle AB ile müzakere sürecine girmeden önce Kopenhag siyasi kriterleri noktasında atılan adımlar çok çok ciddi adımlar. Her geçen gün demokrasiyi daha fazla uygulama noktasında ciddi mesafeler alıyoruz. Bundan sonraki süreçte de daha çok mesafe alınacak ve bu konuda kararlı bir Türkiye var.
Tabi ki bunlar iddia, özellikle toplumdaki geleneksellikten bilgiye geçiş ile olan bir süreç.”
Erdoğan, “Türkiye'nin Arap dünyası ile batı dünyası arasında bir köprü olacağı değerlendirilmesi yapılıyordu. Arap dünyası sizi köprü olarak görüyor mu?” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Arap dünyası adına ben konuşursam doğru olmaz. Ama biz kendileri ile yaptığımız görüşmelerde bu konuları sık sık kendileri ile konuşuyoruz. Türkiye olarak da bir model ülke olmak gibi bir gayretimiz de yok. Uygulamalarımız belki zaman içerisinde numune alma, örnek alma gibi olabilir. onun için Türkiye olarak başarılı olmaya mecburuz, mahkumuz, köprü olma noktasında da bir kararlılığımız var.
Örneğin, AB içindeki bir Türkiye, özellikle İslam dünyasında takdirle anılıyor. İslam dünyasındaki hemen hemen bütün liderlerin bize söylediği budur. 'İslam dünyası ile batı arasında Türkiye bir köprü olacaktır, bunu heyecanla takip ediyoruz' diyorlar.”
Başbakan Erdoğan, Türkiye-Suriye ilişkileri konusunda sorulan bir soruya da özellikle 3,5 yıllık AK Parti iktidarı döneminde tüm komşularla olan siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilerin çok farklı bir biçimde gerçekleştiğini ve olumlu istikamette geliştiğini söyledi.
Son 30-40 yıllık dönemin ardından ilişkilerde çok olumlu gelişmeler yaşandığını kaydeden Erdoğan, “800 kilometrelik sınırımız olan komşumuzla bizim dargın, küskün olmamız düşünülemez. Dış politika anlayışını dost kazanma üzerine kuran bir ülkeye bu yakışmaz” diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye-Mısır ilişkilerinin sorulması üzerine de Türk yatırımcılarının Mısır'da yatırımlarının söz konusu olduğunu, ortak yatırımların süreceğini söyledi.
Erdoğan, önümüzdeki yıl başından itibaren Mısır'dan doğal gaz alınmaya başlanacağını da bildirdi.
Başbakan Erdoğan, başka bir soru üzerine de “AK Parti'yi ve AK Parti hükümetini dinci, İslamcı bir parti olarak nitelendirmenin çok yanlış olduğunu” dile getirdi. Erdoğan, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını vurgulayarak, AK Parti'nin programında bu konunun açık ve net bir şekilde ifade edildiğine işaret etti.

“AŞIRILIK HER ZAMAN SIKINTIDIR”

Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz din eksenli bir parti değiliz. Biz laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin mensubuyuz ve bütün çalışmalarımız bu çerçeve içerisinde yürütüyoruz.
Bireysel olarak durumumu sorarsan dindar olmaya çalışan bir Müslümanım, ama bunun derecesini takdir etme yetkim yok. Aynı şekilde Mısır'da da durum böyle gözlemleniyor, gözüküyor. Eğer parlamenter demokrasilerde yer almak isteyenler varsa, onların önünü kesmek, onları çok daha farklı yerlere itiyor. O nedir? Aşırılıktır. Aşırılık her zaman sıkıntıdır. Onun için merkeze çekebilmek, o da halkın iradesine saygıyla olur. Eğer demokrasiye inanıyorsak, demokrasiye saygımız varsa halkın iradesine saygı göstermek hepimizin görevidir. Aksi şekildeki anlayış totaliter bir anlayıştır.”
Erdoğan, bir diğer soru üzerine, Türkiye olarak hiçbir ülkenin hedefi haline gelmeye arzu etmeyeceklerini kaydederek, Türkiye'nin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün “Yurtta sulh cihanda sulh” anlayışını benimsediklerini ifade etti.
Hedef olmayı gerektirecek bir tavrın hiç bir ülkeye gösterilmeyeceğini belirten Erdoğan, “Tabi ki tüm ülkelere karşı tedbiri elden bırakmayan bir ülkeyiz” dedi.

O KARARI VERENLERE KARŞI NEFRET UYANDIRACAKTIR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin halkına açlığa mahkum etmemin, o kararı verenlere karşı nefret uyandıracağını belirterek, “Çünkü onların artık kaybedecek hiç bir şeyleri kalmamıştır” dedi.

Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu Ortadoğu toplantısının yapıldığı kongre merkezinde yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Erdoğan, İsrail-Filistin arasında yaşanan ihtilafla ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:

“İsrail-Filistin ilişkilerindeki süreci çok daha olumsuzluğu götürmek mi bölgenin lehinedir, yoksa bu konuyu çözmek yolunda adımlar atmak mı iyidir. Benim dünyamda iki tane Hamas var. Bir seçim öncesi Hamas var, bir de seçimlere giren, seçim sonrası Hamas var. Seçim sonrası Hamas, Filistin halkının iradesiyle ortaya çıkmış olan ve seçimleri kazanmış olan Hamas'tır. Bunun adı Hamas değil başka bir ad olabilirdi. Bir siyasi yapılanma ile seçime farklı isimle gidebilirdi. Bence bu seçimi kazanana gösterilecek olan iktidardaki süre Filistin halkının iradesine, demokratik iradesine olan saygıdır. Filistin halkının demokratik iradesine saygı gösterilmesi lazım. Şu anda Filistin halkını açlığı mahkum etmek, yapılan yardımların kesilmesi olumlu etkiler mi getirir? Bu sorunun sorulması lazım.

Benim aklıma Yaser Arafat'ın ilk çıktığı ilk dönem geliyor. Arafat'ta ilk çıkığında terörist olarak ilan edilmişti, daha sonra bir kurtuluş lideri denildi. Kendisine Nobel Ödülü verildi. Bir daha bu yanlışlığı düşmemek gerekir. Filistin halkına açlığı mahkum etmek, o kararı verenlere karşı nefret uyandıracaktır. Çünkü onların artık kaybedecek hiç bir şeyleri kalmamıştır. Belki de kendi aralarında birleşmelerine yol açacaktır. Bu konuyu gözden geçirmek gerekir.”

Başbakan Erdoğan, Hamas yetkililerinin Türkiye'ye yaptığı ziyaretle ilgili bir soru üzerine de bu konuya ilişkin kendi görüşlerini gerek AB gerekse ABD'li dostlarına anlattığını kaydetti. Erdoğan, “Bu benim yaklaşım tarzım. Bu yaklaşımımı gizlersem dostluk yapamam” dedi.

-“İSRAİL'İN BİLGİSİ OLMADAN DOMATES SOKABİLİR MİSİNİZ?”-

Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, Türkiye ziyaretinde, “Filistin'de açlık var. Filistin halkına gıda göndermemiz lazım. Gönderemeyecek miyiz?” dediğini, Rice'ın ise kendisine “Hayır buna engel yok” yanıtını verdiğini söyledi.

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile bugün yaptığı görüşmede Filistin'e insani yardım konusunun da gündeme geldiğini belirten Erdoğan, “Bizim bu yardımı yapmamız gerekiyor. Hani İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, nerede insani yaklaşım. İlaç yardımı da gerekebilir. Bu adımları atmak zorundayız. Burada bir çözüme ulaşılmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.

Erdoğan, konuyla ilgili bir diğer soru üzerine de “Yapacağımız yardım finans yardımı değildir, gıda yardımıdır. Belki ilaç yardımı olacak. Süreç işliyor. Bizim izlediğimiz yol illegal değil, legal bir yoldur. Kaldı ki bu yolların hepsi İsrail'in kontrolü altında. İsrail'in bilgisi olmadan bir kilo domates sokabilir misiniz Filistin'e...” diye konuştu.

Etiketler:
Sayfa Başı
HaberlerGazzeFilistininsani yardımisrailtrthaber spikeribursa