Engelliler için Londra

By 17 Kasım 2014Yurt Dışı

Sizlere bu yazımda yakın geçmişte yapmış olduğum Londra seyahati hakkında izlenimlerimi iletmek istiyorum. Yararlı olması ümit ederim.

Öncelikle belirtmeliyim ki Londra tüm engelli grupları için çok uygun bir kent. Görme engelliler için kaldırımlardaki kabartmalar, duyma engelliler için sesli uyarı sistemleri her yerde bulunuyor. Ama geçen yazılarımda belirttiğim gibi tekerlekli sandalyede yaşayan bir engelli olarak gözlemlerim daha çok fiziksel düzenlemeler ile ilgili olacak. Daha önceki gezilerimde olduğu gibi gerek havalimanında ve gerekse THY uçağında yeterli düzeyde hizmet aldığımı belirtmek isterim. Ancak üzerinde durmak istediğim iki konu olacak.

Birincisi; Kabin içi araç olarak adlandırılan bizim gibi fiziksel engellilerin uçağın içindeki ulaşımı sağlayan araçlardan bahsetmek istiyorum. Bizdeki araçlarda güvenlik yeterli düzeyde değil. Sadece belinize bağlanan bir kemerle yetinmek durumdayız. Halbuki yurt dışındaki alanlarda bu araçlarda göğsünüzü çaprazlama saran iki adet kemerin yanında bacakları saran 3. bir kemer bulunuyor. Bu durumda bu sandalyeden düşme olasılığınız sıfır. Ben şahsen bizdeki sandalyelerde devamlı denge sorunu yaşıyorum. Bir defasında da bu nedenle uçağın girişinde yere düşmüş epey zorluklar yaşamıştım. Ayrıca bizdeki sandalyelerde ayakları oturtma sorunu bulunuyor. Ayak koyma kısımları yeterli büyüklükte olmadığından sürekli ayaklar kayıyor. Bu durumu bir yazı ile ilgili kurumlara bildirmeyi düşünüyorum. İkinci olay ise diğer havaalanlarında bulunan engellilere hizmet alanları konusunda. Her türlü engelli gruplarına hizmet veren bir anlayışla çalışan bu merkezlerin (tüm detayları anlatmak uzun zaman alacaktır) bizdeki alanlarda da bulunması önemli bir isteğimizdir.

Londra Gatwick Havaalanı

Seyahatimizin başlangıç noktası Gatwick havaalanı engelliler için tüm önlemlerin alındığı bir havaalanı. Engelliler için orta yerinde yeterli büyüklükte bir alan ayrılmış, buradaki görevliler tüm engelli ve yaşlı yolculara hizmet vermekte. Alanda her tuvalette engelliler için ayrı bir bölüm bulunuyor.

İndiğiniz terminale göre şatıl denilen raylı bir sistemle Londra merkez de gitmek istediğiniz tren istasyonuna ücretsiz olarak ulaşılabiliniyor. Belirttiğim tren istasyonundan gideceğiniz yere sizi ulaştıracak bir tren hattı bulunuyor. İlk bakışta karışık olan istasyonda bir görevli bizi gideceğimiz hatta kadar bizlere refakat etmiş ve istasyondaki görevliye bizi teslim etmiştir. Ulaşım bölümünde verilen hizmetler daha detaylı olarak belirteceğim.

Londra’da Ulaşım

Londra’da tüm ulaşım araçları engellilere dönük olarak dizayn edilmiştir. Burada şehir içi ulaşım sorunu tamamıyla çözülmüş, çeşitli ulaşım araçları engelli insanlar gidecekleri yere rahatlıkla ulaştırmaktadır. Bu yazılarımızda ana amacımız engelli ulaşımı olduğu için genel ulaşım araçlarından detaylı bahsetmeyeceğim. Geçen gezilerimde olduğu gibi tercihimiz genelde otobüslerle olduğu için öncelikle bunlara değinmek isterim.

Otobüs

Londra’da şehir içi ulaşımımda otobüsler önemli yer tutuyor. Her durakta, duraktan geçen hatlar belirtilmiş ve o hatların hangi duraklardan geçtiği haritalar ve hat planlarında gösterilmiş. Kaç dakikada bir otobüslerin geldiği bu panolarda belirtiliyor. Ben şahsen hiçbir durakta azami 10 dakikadan fazla beklemedim. Ortalama bekleme süremiz beş dakika olmuştur. Tüm otobüsler engellilere uygun ve hepsinde otomatik açılan rampalar bulunuyor, otobüs içinde engelliler için özel bölüm ayrılmış. Biz günlük gezilerimize saat ondan sora başladığımızdan daha erken saatlerdeki olası yoğunluğu yaşamadık. Tüm duraklardaki kaldırımlar da bu rampalara uygun biçimde yapılmış. Bu arada tüm Londra’da kaldırımları engellilere uygun şekilde inşa edildiğini belirtmek isterim.

Kaldırımlarda bir engel veya bir araç görmeniz mümkün değil. Otobüs şoförüne kendinizi gösterip bineceğinizi işaret ettiğinizde otobüs hemen uygun bir şekilde durağa yanaşmıyor. Otobüslerin içinde gerek sesli ikazlarla ve gerekse kayan yazılarla hangi durakta olduğunuz ve gelecek olan durak belirtiliyor. Otobüs önce ön kapısını açıyor ve yolcuları alıyor. Burada şoföre soru sormanız mümkün. Tüm şoförler her konuda size yardımcı oluyorlar. Hatta bazı şöferler işaret yapmasanız da size nereye gittiğinizi soruyor eğer o duraktan geçen bir otobüs varsa size o otobüsün numarasını veriyorlar. Zira bazen gitmek istediğiniz yer ile yakındaki durağın adı bir olmuyor. Bunu sorduğunuzda o yere yakın giden hattı ve durağın adını hemen söylüyorlar. Önden yolcu alımı bittiğinde inen yolcular için orta kapıyı açıyor  ve normal yolcuları indiriyorlar. Rampalar orta kapıda yolcu indirme kapısında bulunuyor. Ondan sonra kapı kapanıyor bir ikaz sesi ile birlikte önce rampa sonra ise kapı açılıyor. Siz bu rampadan otobüse girip hemen karşısında bulunan size ayrılmış bölüme geçtiğinizde kapı kapanmıyor. Yani şoförler hiçbir şekilde iki işi bir arada yapmıyorlar, sizin güvenliğinizi hiçbir zaman tehlikeye sokmıyorlar. Otobüse girdiğinizde eğer o bölümde insanlar varsa hemen o bölümü terk ediyorlar. Kimse ile hiçbir şekilde tartışmanız mümkün değil. Bu bölümler tekerlekli sandalyeliler ile pusetli yolcular için ayrıldığı açıkça belirtilmiş, bunun yanında da pusetli yolcuların eğer engelli yolcu gelirse bu yeri terk etmeleri gerektiği yine yazılı olarak belirtilmiş. Bir keresinde ben pusetli yolcuya rahatsız olmamasını söyleyip, kenarda beklediğimde otobüs şoförü hemen yanımıza gelmiş ve pusetli anneye orayı terk etmesini, aksi halde kendisinin cezalandırılacağını söyleyerek o annenin orayı terk etmesini sağlamıştı. Biz genelde otobüse binerken şoföre hangi durakta ineceğimizi söyleyip tedbirimizi almak istedik. Bunu yanında istediğimiz durağa gelmek üzere iken ikaz düğmesine de basmayı ihmal etmedik. İnerken de aynı önlemleri alan şoför biz inene kadar gerekli önlemleri hiçbir ihmale yer vermeden yerine getiriyor. İşinde gerekli hassasiyeti buradaki tüm ulaşım araçlarındaki sürücülerde, hiçbir istisna olmadan uygulandığını görmeniz mümkün.

Tren

Havaalanından şehre gelmek için kullandığım tren hakkında bilgi vermek istiyorum. İstasyonda tren beklerken bir görevlinin istasyonda bulunan seyyar bir rampa ile hazırlandığını gördüm. Tren geldi ve belli bir vagonunun kapısı açıldı. Rampayı yerleştirdi ve ben bu rampayı kullanarak içeriye girdim. Bu vagonun bir bölümü tekerlekli sandalyeliler için dizayn edilmişti. Fotoğraflarda da görüldüğü gibi burada engellilere uygun bir tuvalet bulunuyor. Vardığımız durakta bizi yine bir görevli elinde rampa ile bekliyordu. Yani her yönü ile sorunsuz bir tren yolculuğu yaptık.

Hafif Raylı Ulaşım 

Bu ulaşım aracını iki defa kullandım. Yine aynı tren yolculuğunda olduğu gibi görevliler rampa hizmetini verdiler. İkinci yolculuğumda ara bir istasyondan bindiğimiz için olacak tek görevli bilet satış bölümünde bulunan bir kadın görevliydi. Biz asansöre binip istasyona çıktık. Ortada bir görevli yoktu. Bir müddet sonra bilet satan kadın geldi ve rampayı alıp beklemeye başladı. Bizi yine güvenli şekilde araca bindirdi. Binmeden önce görevliye Madam Tussaud’s müzesine gitmemiz gerektiğini söyledik. Oda bize İngilizce fazlada anlamadığım şekilde bir şeyler söyledi. Neyse inmemiz gereken istasyonda yine aynı şekilde indirildik. Bizi özel bir bölüme aldılar ve beklememizi söylediler. On dakika sonra bizi bu bölümden alıp dışarıya çıkardılar. Orada klasik Londra taksilerinden biri bizi bekliyordu. Taksici özel rampasını açıp bizi içeri aldı. Yaklaşık 20 dakika süren bir yolculuk yaptık. Gözüm taksimetrede bir yandan da bize sormadan niye taksiye bindirdiler diye aramızda konuşuyorduk. Olur ya insanını yanında parası olmaz. Taksimetre 32 (yaklaşık 120 tl) sterlin yazarken müzenin önüne geldik. Şoför bizi indirdi. Bizde parayı uzattık. Ama şoför parayı almadı. Bunun ulaşım sisteminin bir hizmeti olduğunu söyledi. Bakakaldık ve teşekkür ettik. Böyle bir hizmet beklemiyorduk. Mahcup olduk dersem yeridir.

Taksi 

Bilindiği gibi Londra taksileri ilginç görünüşleri ile şehrin simgeleri arasındadır. Bu ilginçliğinin yanında önemli bir özellikleri var. İstinasız hepsinde araca monte edilmiş rampalar mevcut. Şoför hemen inip bu rampayı açıyor. Sandalye ile birlikte araca biniyorsunuz. Darısı ülkemize demekten kendimi alıkoyamıyorum.

     

Oyster kart

Bizde de bir benzeri olan bu kartı iner inmez alın. Her önemli istasyonlarda bulunuyor. Depozitosu ( 5 sterlin) ile birlikte 30 sterlin verip bir hafta her türlü (otobüs, metro,raylı sistem) ulaşım aracına biniyorsunuz. Mutlaka alınması gereken bir kart.

Londra’da yağmur

Londra yağmuru ile bilinen bir kent. Hemen hemen herkesin elinde şemsiye var. Gerçekten iyi yağıyor. Ama hayrettir, bu kadar yağmur yağan yerde birazcık çamur olmaz mı, su birikintisi olmaz mı? Ama yok. Tekerlekli sandalye ile bu kadar yağmur altında hiçbir güçlük yaşamadım. Tabi ıslanmak hariç.

Londra Gezilecek Yerler

Londra da bir çok gezilecek görülecek yerler var. Ben bir fiil gezdiğim bu yerleri bir engelli gözü ile aktaracağım. Aşağıda göreceğiniz gibi tekerlekli sandalye ile Londra’nın bu önemli mekanlarını gezerek görerek inceledim. Bütün bu yerlerin ortak özelliği engelli insanlara uygun olmaları. Büyük bölümünde normal bir insanın girip, tekerlekli sandalyeli insanın giremediği fazla bir yer yoktu. Görevliler bilinçli ve yardımcı tutumları ile her daim yanımızdaydı. Güler yüzlü ve disiplinli davranış içindeydiler. Güvenlikten hiçbir zaman taviz vermedikleri gibi eğer siz bunların dışında bir davranışta bulunursanız sizleri de tatlı sert ikaz etmekten de çekinmiyorlar. Bu yerler hakkında diğer detaylı bilgileri başka kaynaklardan rahatça bulabilirsiniz. Tüm kaldırımlar tekerlekli sandalyeye uygun düzenlenmiş. En ufak sorun yaşanmıyor. Tek başınıza rahatça gezebilirisiniz. Bu arada tüm kafeler ve yemek yerleri uygun. Bu yerlerin çoğunda ve önemli merkezlerde engelli tuvaletleri var. Merkezi yerlerdeki tuvaletlerin kapısı kilitli, görevliyi çağırıp açtırabiliyorsunuz. Zira burada da bizde de olduğu gibi engelli tuvaletlerine normal insanlar girebiliyor. Bu duruma birkaç alışveriş merkezinde rastladım. Şehirde belli güzergahta önemli mekanlar bulunduğundan biz gezimizi yaya olarak yaptık. Hyde parktan Big Ben’e kadar yaya olarak gidebilirsiniz. Tabi biraz yorulmayı göze alarak.

Hyde Park

Londra’da bulunan bir çok parktan en tanınanı olan bu park suni gölü, ağaçları, yeşilliği, içinde bulunan kuşları ve bilhassa insanlarla yakınlaşan sincapları ile ilgi çeken bir yer. Tümüyle tekerlekli sandalyeye uygun bir mekan. Genellikle düz olan mekânda zorlanmadan gezilebilir ve içerisinde bulunan kafelere rahatça girebilirsiniz. Ancak bu parkın her yerini gezmek kolay değil. Hem yorucu hem de uzun zaman ayırmanız gerekir. Parkın içinde engelli tuvaleti bulunuyor. Parka ulaşmak kolay. Birçok otobüs hattı buraya geliyor ve yakınında metro bulunmakta. Parkın içinde bulunan Albert Memorial anıtını ve karşısında bulunan Rober Albert Hall binası görülmesi gereken, ulaşılması kolay yerler.

Victoria and Albert Museum

Londra’nın önemli müzelerinden biri olan müzede görebildiğim kadar tekerlekli sandalye ile her yere ulaşmak mümkün. Görebildiğim kadar diyorum zira burayı öyle 1-2 saatte gezmek mümkün değil. Sanırım tümünü gezmek 1-2 günü bulur. Müzede genelde her tuvaletin yanında engelli tuvaletleri bulunuyor.

     IMG_5461

Buckingham Palace

İngiliz kraliyet sarayına, Hyde parktan çıkıp Wellington Arch anıtının yanından ve Green park ve sarayın bahçesinin arasından güzel ve rahat bir yürüyüş ile kısa sürede ulaşmak mümkün. Sarayı dışarıdan seyredebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz. Eğer saat 11 çıvarında ordaysanız nöbet değişim törenini de izleyebilirsiniz.

Guard Museum – 10 Dowing Street (Başbakanlık Konutu)

Buckingham sarayından Big Ben’e doğru giderken yol üzerinde yer alan bu müzenin önünde atlarla ve görevliler ile poz vermeniz mümkün. Gene aynı yol üzerinde yer alan ve İngiliz Başbakanın konutunun bulunduğu ünlü Dowing Street‘i ve 10 nolu Başbakanlık konutunu da görebilirsiniz. Tabi Sokağa girmek yasak. Uzaktan bakabilirsiniz. Uzaktan ama hayretle bakıyorsunuz. Birleşik Krallığın en önemli kişisinin oturduğu mekanın mütevaziliğine.

Big Ben - Westminster Hall – Houses of Parliament

Hyde parktan başlayan yolculuğumuzda şimdiki durağımız olan Londra’nın en önemli sembolü Big Beng saat kulesine ulaştık. Devamlı belirttiğim gibi tekerlekli sandalye ile rahatça ve bir sorun yaşamadan yapılan yolculuk, kaldırımlar sorunsuz, meyiller yeterli ve yolunuzu kesen bir araç olmadan. Tabi sürekli yağan yağmuru saymasak. Bu kadar yağmur yağan ama ufacık bile su birikintisi olmayan, su sıçrar endişesi yaşamadan yapılan bir yolculuk. Ama bu şehre seyahat yapmayı düşünürseniz mutlaka tekerlekli sandalye kullanıcılarına uygun bir yağmurluk alınız. Yoksa su sıçraması olmaksızın da yağan yağmurda tepeden tırnağa ıslanmanız mümkün. Big Ben gerçekten muhteşem bir yapı. Etrafında bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. İngiltere parlamento binasının bir kulesi olan Big Bengi izlerken parlamento binasının da güzelliğine ve heybetine hayran kalmamanız mümkün değil.

     

London Eyes

Bir yandan Big Beng’i izlerken gözünüz hemen nehrin karşısındaki bu muhteşem dönme dolaba takılıyor. Eğer hala yorulmadıysanız köprüyü geçip bu ilginç dönme dolaba rahatça ulaşmanız mümkün. Bu yolculuklarda yorulmanız halinde hemen bir otobüse binebilirsiniz. 1-2 durak sonra istediğiniz yere yorulmadan ulaşabilirsiniz. Zira belirttiğim gibi otobüslere inip binme bir engelli için hiçbir sorun yaratmamakta. London Eyes’a ulaştığınızda bilet kuyruğu ve buna bağlı olarak dönme dolaba girme kuyruğu dikkatinizi çekiyor. Ancak kapsül şeklinde olan dolaplar bir çok insanı alabildiğinden kuyruklar çabuk ilerliyor. Bilet kuyruğunda bir kolaylık görmedik. Zaten kuyruk çok uzun değildi. Ama mesela bir Eyfel Kulesindeki alaka ve hizmet yoktu. Bilet aldıktan sonra dolaba binme kuyruğunda ise tekerlekli sandalye için yapılan kapıdan girerek mevcut kuyrukta beklemeden sıranın başına alındık. Tek kolaylık buydu. 30 dakika süren çok yavaş bir tur atıp Londra’nın bir bölümünü yukardan izleme olanağı bulduk.

Piccadilly Circuc – Picccadilly – Lencester square – Oxford Street- m&m mağazası - fish and cips

Londra’nın tanınmış mağazalarının bulunduğu önemli alışveriş caddeleri olan Piccadilly ve Oxford caddeleri görülmesi gereken yerler arasında. Yine bunları birbirine bağlayan Regent Street rahatça gezilebilecek bir cadde. Önemli markaları ve mağazaları buralarda görebilirsiniz. Bunları üzerinde bulunan Piccadilly Circuc ve Lencester square meydanları londranın hareketli ve yoğun merkezleri. Buraları da enerjiniz nispetinde rahatça bir engelle karşılaşmadan gezebiliyor ve Londra’nın yaşamına dahil olabiliyorsunuz. Sanırım gece hayatının önemli yerleri bu mekanlarda yer alıyor. Yemek mekanları Lencester Square da bolca var. En tanınan yemeği olan Fish and Cips’i burada bulunan bir lokantada yedik. (porsiyonu 10 sterlin çıvarında) Tüm mekanların girişi tekerlekli sandalyeye uygun. Gerekli yerlerde rampalar yer alıyor.

Trafalgar Meydanı – National Gallery – Nelson’s Column

Londranın önemli bir meydanı. Her tarafına ulaşmak mümkün. Seyyar tuvaletler var ve engelliler için uygun. Meydana bakan önemli bir binada bulunan National Galeri müzesi engelliye uygun olup, içinde engelli tuvaleti bulunuyor.

IMG_5359     IMG_1037

Nehir (Thames) Yolculuğu

Her yönü ile tekerlekli sandalye uygun sadece içeride özel bir yer yok. Ön tarafta boş bulduğumuz bir yere park edip yolculuğa başladık. Sanırım bindiğimiz tekne, gezi teknesinden çok şehir içi ulaşıma hizmet ediyordu. Zira her iskeleye uğradık. Ama iyi oldu daha fazla şehri izleme olasılığımız oldu. Tekneye inip binmede hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bu gezimizde şehir merkezine nispeten uzak olan Londra kalesini ve muhteşem bir yapı olan Tower Bridge’yi yakından görme imkanına sahip olduk.Bu yolculuğu yapmanızı tavsiye ederim. Biz bu yolculuğa London Eye’nin önünden başladık. Son durakta inip, başka bir tekne ile aynı yolculuğu yapıp ayni iskelede indik.

Madame Tussaud’s Regent’s Park

Bu müzeye ulaşma maceramızı yukarıda anlatmıştım. Buraya her türlü araçla ulaşmanız mümkün.Otobüs ve metro durakları hemen yakınında. Bu ünlü müzeyi Pazar günü gezdik. Belki bu yüzden uzun bir kuyruk karşıladı bizi. Biz mutlaka özel bir hizmet vardır diye dışarıdan kapıya doğru yanaştık. Aslında kapıda engelli işareti vardı ama diğer insanlarda aynı yerden içeri alındığından kapıda önemli yığılma vardı. Yanaştığım yerden bir görevliye zorda olsa kendimizi gösterdik. Kısa bir süre sonra elinde not aldığı dosya bulunan görevli yanımıza geldi. Kişisel bilgilerimi aldı. Bana saat ikide burada olun dedi. Elindeki listeye bizi kayıt etti. Önceleri bu durumu yadırgadım ama sonra içeri girince buna hak verdim. Zira içerisi hem kalabalık hem de tekerlekli sandalyelilere yardımcı olan görevliler sınırlı olduğundan sırayla almaları normaldi.

Girmemize 3 saate yakın süre vardı. Yakında olan ve gezi programımızda bulunan Regent’s Parka yöneldik. Düz bir yolda rahatça bu geniş bir alana yayılan parka ulaştık. Yol üzerinde Sherlock Holmes müzesini görünce, vaktimizde olduğundan programımızda olmasa da burayı gezmek istedik. Ama maalesef buranın tekerlekli sandalyeye uygun olmadığını öğrendik. Parka doğru gitmeye devam ettik. Aslında bir saat ayırmayı düşündüğümüz bu parkta mecburen iki saatten fazla zaman geçirdik. Yine aynı düzen ayni rahat ulaşım, tertemiz ve yemyeşil bir park. Kafesinde bir şeyler atıştırıp, kahvelerimizi içtik. Güvercinlere yem verdik.

Verilen randevuya daha 45 dakika olmasına rağmen müzeye döndük. Görevliler bir sorun çıkarmadılar ve iyi bir ücret ödeyerek müzeye girdik. Bir görevli bize beklememizi söyledi. Zira görüldüğü gibi heybetli merdivenlerle üst kata çıkılıyordu. Biraz bekledik, yetkililer geldi ve bizi asansöre götürdü. Üç kattan oluşan müzede her kat değişiminde hemen yanımızda bir yetkili belirdi. Asansöre bindirdi ve indirdi. Muntazam bir yardım vardı. Çok kalabalık ve her ünlü ile resim çektirmek isteyen ziyaretçiler yüzünden gezi uzun sürebilir. Tabi her ünlü ile resim çektirmeyi düşünürseniz. Biz hem kalabalıktan hem de fazla resim çektirmeyi düşünmediğimizden bu yoğun ve kalabalık ortamda fazla duramadık. Bu müzenin en değerli heykeli olan sevgili Atamızın heykeli ile bolca resim çektirdik. Gerçekten heykeller ve bilhassa bazıları çok gerçekçi duruyorlar. Hatta bir ara gerçek bir insanı bile heykel zannettiğimiz oldu. Ama adamda gerçekten heykel gibi duruyordu. Onu ünlü biri zannedip resim çektiren ziyaretçiler bile oldu. Bazı ünlü heykellerle resim çektirip belirttiğim gibi bu kalabalık ortamda fazla duramadan, alt katındaki işkence odalarının, korkunç canlandırma sahnelerin bulunduğu mekanı gezip çıkışa yöneldik.Tam o anda bir görevli yanımıza yanaştı ve bir kapı açtı. 4-5 basamak bulunan merdiveni gösterip çıkıp çıkamıyacagımı sordu. Belli ki başka bir bölüme götürmek istiyordu ama ben bunun mümkün olmadığını söyledim. Bu yanıtım üzerine bizi dış kapıya doğru götürdü. Böyle bir müzede bu durumun yaşanmasına hayret ettim. Müzeden dışarı çıktık. Ama görevli hala yanımızdaydı. Herhalde bize durağa kadar refakat edecek diye düşündüm. Ama görevli bizi başka bir kapıdan tekrar müzeye soktu. Biraz evvel giremediğimiz bölüme rahatça ulaştık. Burası 4D bir animasyon filmi gösterilen bir sinema salonuydu. Görevli filmi en iyi görebilecek bir yerde ayrılan bölüme kadar bana refakat etti. İlginç bir animasyon seri ile müze ziyaretimiz sonlandı. Yİne görevli gelip çıkışa kadar yol gösterdi. Burası uzun uzun anlattığım gibi her yönü ile tekerlekli sandalyeye uygun dizayn edilmiş. Müzenin her tarafına ulaşmanız mümkün. Zaten çok büyük mekan değil. Engelli tuvaleti mevcut. Biraz pahalı gibi ama gezmeğe değer.

British Museum

Avrupanın ikinci büyük müzesi olan bu müzede diğer bu boyuttaki müzeler gibi gezmekle bitmeyecek büyüklükte. Bizim gibi sınırlı zamana sahip olanlar için sadece belli yerlerini gezme şansınız oluyor. Mumyaları ile meşhur Mısır bölümü başta olmak üzere vaktimiz oranında müzenin belli yerlerini gezdik. Her yer engelliye uygun. Asansörlerle her yere ulaşmak mümkün gibi. Gibi diyorum zira bu tip müzelerin tamamını gezmek belirttiğim gibi vakit açısından mümkün değil. Engelli tuvaletleri mevcut. Bu arada bir husus dikkatimi çekti. Sadece burada değil. Müstakil engelli tuvaleti olmayan mekânlarda engelli tuvaletleri genellikle bayan tuvaletlerinin içinde oluyor. Yorum size ait. Yoğun olan tuvaletlere bu nedenle girememe sorunu yaşadım. Engellide olsan bayan tuvaletine girmek mümkün değil. Rahatça ulaşabileceğiniz ve gezebileceğiniz bir müze.

St Paul’s Cathedral

İngiltere’nin en büyük ikinci kadetrali olan bu mekâna girmek için engelli giriş kapısı bulmak biraz zordu. Binanın sessiz bir köşesinde yer alan bu kapıda görevlide yoktu. Eşim ön kapıdan girip bir görevli aradı. Kısa bir bekleyişten sonra kapı açıldı bir dini görevli bizi içeri aldı. Sanırım içeride bir ayin olması nedeniyle geliş saatimizi beğenmemişti. Neyse asansöre bindik ve ana salona girdik. Salon oldukça dolu ve insanlar söylenen şarkılara iştirak ediyorlardı. Bizimde elimize şarkıların sözleri bulunan kartlar verdiler. Tabi biz sadece dinledik. Gelişimizdeki memnuniyetsizliği gördüğümüz için ayini sonuna kadar bekledik. Bitişte başka bir daha güler yüzlü yetkili bizi geldiğimiz yoldan geri götürdü. Resim çekmek yasak ama fotoğraf çeken bir iki kişi görünce bende 1-2 poz çektim. Ama zor şartlarda çekilmiş fotoğraflardı. Muhteşem bir katedral, engelli için ziyaret mümkün. Rahatça gezebilirsiniz. Ulaşımı da kolay.

 

Science Museum – Natural History Museum -Harrods mağazası

Aynı cadde üzerine birbirine komşu olan bu iki önemli müzeyi sınırlı zaman aralığında gezme imkanı bulduk. British Museum için yazdığım bu müzeler için bilhassa devasa Natural History Museum içinde geçerli. Bir iki günde ancak gezilir. Bilim müzesi çok ilginç. Bilhassa bilime ilgi duyanlar için ve okuma cağındaki çocuklar için tam bir laboratuar. Keşke benzeri bizde de olsa da gençlerimiz ve çocuklarımız istifade etse diye düşünmeden edemiyor insan.

Müzenin girişinde uzun bir yürüyen merdiven güneşe benzer bir gezegene giriş yapıyor. İlginç ve muazzam bir görüntü. Tabi bizler bu bölüme asansörle ulaşabiliyoruz. Burada tüm doğal felaketlere bire bir şahit oluyorsunuz. Bir market konseptinde oluşturulan platformda kobe depremini aynen yaşatıyorlar. Her iki müzede ücretsiz , engelliye uygun ve engelli tuvaletleri mevcut. Mutlaka görün. Ayni caddenin devamında düz ve sorunsuz kaldırımlarda Hyde Parka doğru ilerlerken önemli bir alışveriş merkezi olan Harrods mağazasını ulaşabilirsiniz. İhtişamlı çok katlı bir mağaza. Zaten pahalı bir şehir olan Londra’nın ekstra pahalı bir mağazası. Alışveriş mecburiyeti yok bizim gibi sadece gezmeniz ve görmeniz mümkün. Görmedim demezsiniz. Her şeyi ile engelliye uygun. Ama şunu da söyleyebiliriz ki bizdeki gibi her yer AVM değil. Bizdeki gibi bir AVM görmedim, gezdiğim yerlerde. Bizdeki pasaj diye nitelendirilen yerlerden var.

Camdan Str.

Pahalı Londra’nın ucuz bir semtini görmek isterseniz buraya bir otobüs ile ulaşmanız mümkün. Bizdeki giyim pazarları ayarında bir yer. Kalabalık bir cadde. Merak ederseniz ve vaktiniz varsa gidin ama görülmesi gerekli bir yer değil.

Simgeler

Londra diyince akla gelen simgelerden olan telefon kulübelerine ve iki katlı otobüslerine her zaman rastlamanız mümkün. Tabi otobüslerin sadece iki katlı olmasının (bizde de olduğu gibi) dışında o eski otobüslerle ilgisi yok. Ama bir iki defa o eski otobüslere rastladım. Ayrıca en eskileri olmasa da halen görev yapan eski model otobüslere de rastlamak mümkün. Telefon kulübelerine de her yerde rastlayabilirsiniz. Günümüzde işlevsel olmasa da simgesel olarak korunmuşlar . Bunların yanında yine simgesel olan posta kutularına da rastlamak mümkün. Bu arada aynı tip ve yıllarca tipi fazla değişmeyen taksilerini de unutmamak lazım. Hele tekerlekli sandalye ile buna binme imkanı bulmak çok güzeldi. Belirttiğim gibi taksilerin hepsinde rampa mevcut. Giderseniz mutlaka binin.

Kaça mal oldu

THY’den uygun bir bilet ve booking com.dan ucuz bir otel bulmanız mümkün. Bunun dışında vize işlemi içinde para ödemeniz gerektiğini de unutmayın. Londra’da 6 gece 7 gün kaldık. Otel ve uçak hariç yukarıdaki tüm gezdiğimiz yerler, yemek içmek, şehir içi ulaşım dahil Türk parası ile bin TL civarında ödemeniz yeterli. Tabi alışverişler ve iyi bir lokantada yediğiniz yemekler bunun dışında. İmkanınız varsa bu geziyi mutlaka yapın. Notlarımda gördüğünüz gibi bu şehirde engelli bir insan için hiçbir engel yok. Böyle bir şehirde yaşamak bir engelli için büyük bir şans. Darısı bizlerin başına. Ama mümkünmü belki ama bunun için yıllar ve eğitim gerekli.

About Levent KARAGÖZ

3 Comments

  • Nur dedi ki:

    Çok güzel bir paylaşım olmuş Levent bey. Teşekkür ederiz.

  • Hatice dedi ki:

    Bir kas hastası olarak bir gün yurt dışına çıkmak ve gezebildiğim yerleri gezme hayalim hep var ve hala pratiğe geçmiş olmaada bu tarz yazılar son derece ümit verici.Çok beğendim.İş yerinde resimleri görme şansım olmasada evde tekrar detaylı bir şekilde bu gezi yazısını okumayı istiyorum.Elinize sağlık.

    • Levent KARAGÖZ dedi ki:

      Hatice hanım, Öncellikle hayalinizi biran önce gerçekleştirebilmenizi dilerim. Paylaşımlarımın sizlere bir nebze yardımı dokunuyorsa ne mutlu bana. Teşekkür ederim.

Leave a Reply