Susuz Kalanların Suya Meylettiği Gibi Kuran'a Yönelmelisiniz

Hasan Tahsin Feyizli Hocaefendi geçtiğimiz günlerde oruç üzerine bir sohbet gerçekleştirdi. Betül Şatır sohbetten notlarını aktarıyor.

Susuz Kalanların Suya Meylettiği Gibi Kuran'a Yönelmelisiniz

22 Mayıs 20018 Salı günü Ankara’da Mahmud Esad Coşan Eğitim Kültür Merkezi’nde Hasan Tahsin Feyizli Hocamızla ve Akaid derslerini sene içinde kendisinden dinleme bahtına kavuşmuş bir grup arkadaşla iftar etmek nasip oldu.

Muhteşem sesi ve kusursuz kıraatiyle sohbetine başlamadan evvel aşr-ı şerif okuyan hocamız, ilerleyen yaşına rağmen sıhhatinden, neşesinden ve ilmi kuvvetinden hiçbir şey kaybetmemiş özel insanlardan. Allah nazardan saklasın ki; asla şaşmadığı hakikat bilgisine sadık kalarak son nefesine kadar kendisini dinleyenlere doğruları anlatmaya kararlı. En başında yaşlı tonton bir hocaefendiyi dinlemeye geldim zannedenler bir zaman sonra metafizik bir ürpermeyle kendisi ile gönülden bir ünsiyet kuruyorlar.

İnsanı yatıştıran sakin ses tonu ile doğruları anlatmayı kendisine vazife bilmiş Hasan Tahsin Feyizli ile ders bahanesi ile biraz zaman geçirdiğinizde telefonundan her on dakikada bir çağrı sesi duyarsınız. Telefondan gelen bir ses onu kısa aralıklarla kafasını kaldırması, boynunu rahatlatması için uyarır durur. Akademik olarak okumak yazmak onda öyle bir disiplin ve tutku olmuş ki evlatları telefonuna boyun ağrısına faydası olsun diye böyle bir program yüklemişler.

İlahiyatçı, fizikçi, mühendis

Ankara’nın manevi ibresini yükselten, en çok okunan Kuran-ı Kerim mealinin yazarı olan Hasan Tahsin Feyizli, ilerleyen yaşına rağmen ilmi çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Birçok kişinin iş bitti dediği yaşlarda verimli olunabileceğini gösteren sahici örneklerden birisi. Düzenli olarak sohbet ettiği talebelerini velinimet olarak görüyor. Bilhassa hanımefendi talebelerini… “Siz tüm toplumu hayra yöneltecek, doğruya sevk edecek, yetiştirdiğiniz nesillerle insanları İslamlaştıracak büyük bir güce sahipsiniz” dediğini defalarca kendisinden duyduğumu söyleyebilirim.

70 yaşında doktoraya başlayıp 81 yaşında profesör olmayı başaran, halihazırda devamlı akademik makaleler yayınlamayı sürdüren Hasan Tahsin Feyizli; ilme sağlam, imani bir bağ ile bağlı. Bilhassa Kuran’ın manasını anlamaya dair verdiği emekler hiç azımsanmayacak kadar çok. Konuşmasına Kuran ile başlayan, cümlelerini ayetlerle tamamlayan, kendisine sorulan suallere Kuran’ın apaçık sözleriyle izah getiren bir ilim deryası. Karşılaştırmalı ilimlerle meselelere daha farklı açılardan bakabilen çok kıymetli bir âlim. Öyle ki ilahiyatçı olmanın yanında aynı zamanda mühendis, aynı zamanda fizikçi ve derin bir astronomi bilgisine sahip. Akademik düzeyde İngilizce, Arapça, Almanca ve Fransızca biliyor. Geçtiğimiz günlerde eşi Nimet Hanımı ahirete yolcu ederek derin bir üzüntü yaşayan hocamız berekettir ki; son nefesine kadar kendini ilimle oyalamaya kararlı.

Orucun vadettikleri

İftar etmeden sohbet imkanı bulduğumuz Hocamız, Bakara Suresi 183-186. ayetleri okuyup açıklayarak sözlerine başladı. “Ey iman edenler” diye başlayan bu ayeti kerimeyi “tam teslim olanlara bir hitap” şeklinde algılamamız gerektiğinin altını çizen Feyizli; oruç ibadetinin hikmetini bu ayetlerde yakalayacağımızı belirtti.

“…Böylelikle takvaya eresiniz” demesi üzerine; “dikkat edin! Sıhhat bulursunuz demiyor, zayıflama moduna girersiniz demiyor; takvaya eresiniz diye neticelendiriyor” şeklinde açıklayarak yanlış anlaşılmış yorumları gözden geçirmemize vesile oldu. “Fakirlerin halinden oruç tutunca anlarız, evet ama onlara da farz; peki fakir olanlar kimi anlayacaklar; bu yorum mutlak doğru olsaydı onların tutmaması lazımdı” diyerek açıklama yaptı. Oruç ile murat edilenin; “emirlerime uyasınız/ ruhen yücelesiniz/ takvaya eresiniz/ aykırı davranmaktan sakınasınız/ böylelikle işte bu sayede olgunluğa erişesiniz” ifadelerinin içerdiği anlamı kavramak gerektiğine değindi: “İnsan oruç tutarak bedenen biraz güçten düşer ama ruhen büyük bir olgunluğa erişir. İnsanlar ince ruhlu nazik bir yaratılışla yaratılmıştır. Ruhun gıdası olarak manevi bir beslenme biçimidir oruç. Ruhumuz oruçla gıdalanır. Nasıl ki; kötü söz duyunca kalp üzülür, ruh acı duyar. Oruç ile de insan kendisini Allah'a yaklaştıran bir duygu kazanır, ruhu beslenir. Oruçla safileşirsin. Ruh bedenin ıstırabı ile eş bir acı duyar ama takva ehli olanlar bedenlerinin duyduğu acıyı ruhlarında asla duymazlar. Hazreti Ali’nin vücuduna saplanan hançeri namazda iken çıkarılmasını istemesi gibi”

Hasan Tahsin Feyizli konuşmasına şöyle devam etti: “İnsan hakkı ile oruç tutunca bedenin acıkması, acı çekmesi o kişiye tesir etmez. Mesela sizler ilim için ne kadar uzaklardan geldiniz, çeşitli sıkıntılar çektiniz ama zorluğunu hissetmediniz. İşte bunun gibi hakkı ile yapılan ibadetlerin bedene verdiği zorlukları ruh olumsuz olarak algılamaz. Susadığın zaman ırmağın uzaklığı sana tesir etmez. Bütün ibadetler Allah sevgisini izhar eder, ‘Hoş’ görme eğer ‘hor’ görme olursa o insan olgunlaşmamıştır. Demek ki bizler oruç tutmanın neticesinde ‘Allah’ın emri ile yaşamış olmayı’ elde etmiş oluruz. Bu da bize bahtiyarlık olarak, fayda olarak yeter de artar. Kuran-ı Kerim’e göre oruç tam anlamıyla bizlere bunu vadeder.”

Susuz kalanların suya meylettiği gibi Kuran’a yönelmelisiniz

“İnsanın değeri üstündeki pahalarla, ziynetlerle değil, içindekilerle ölçülür. İçinde bulunan değerlerle tartılır insanın kıymeti. Ne kadar altınlar taksan, ne kadar güzel giyinsen bunlar seni değerli kılmaz; sadece gururlanır, haksız yere böbürlenirsin o kadar. Önemli olan iman ve ilim bakımından zenginliğindir. Bu gün varsın ama yarın yoksun. Oruç gün içinde bize hissettirdikleri ile ne kadar güçlü olduğumuzu öğretir, irademize sahip çıkabilmek noktasında yaşadığımız kararlılığı gösterir. Neler başarabileceğimizi de. Sabah halin başka, öğlen başka, akşam başkadır. Sabah ki tam kahvaltı zamanında açlık bastırır, öğlen iştah azalır, sonra yine artar ve iftara doğru bize bir olgunluk kazandırır. Yemesek de olacak bir rıza hali.

Ramazanda sonra bir bakıyoruz ki tutan da bir tutmayan da. Bakıyoruz hiç bir yerimiz eksilmiyor aslında. Ruhsal faydalar elde etmiş oluyoruz, kendimizi tutmayı öğreniyoruz… Allah ile baş başa olma duygusuna kavuşuyoruz.” Burada İmam Gazali’nin kitabında geçen ejderha avına çıkan adamın öyküsüne atıfta bulundu. Mağarada donmuş halde bulduğu ejderhayı köyüne getiren ve herkese para ile baktıran adamın öldü zannettiği canavarın güneşi görmesiyle beraber buzunun çözüldüğünü, canlandığını, ilk olarak kendisini avlayan adamın üzerine atlayıp öldürdüğünü anlattı ve bu hali, Ramazandan sonra birden ibadet şuurunu, nefs terbiyesini bırakanların sonu ile örtüştürdü: “İşte oruç tutma da buna benzer; orucu bırakınca, Ramazanı atlatınca eğer bizi değiştirmiyorsa, kazandığımız sabır ve kemalat duygusunu diğer aylara yayamıyorsak nefsimiz canavarın üzerimize atlaması gibi bizim üzerimize çullanır ve bizi helak eder.”

Bulunduğumuz mekânın ruha hitap eden güzelliği ve zamanın iftara iyice yaklaşmış olması ile beraber rikkatle kendisini dinlediğimiz Hasan Tahsin Hoca sözlerine şöyle devam etti: “Kur’an bu ayda indi; bütün insanları kurtarıcı bir kitap olarak hakkı batıldan ayıran; yolunu şaşıranlara, nefis istilasında kalmışlara bir rehber olarak indi Hüdadan. ‘Susayan ırmak arar, olmaz sevgide karar’ diye söylerim ya çoğu zaman; siz de susuz kalanların suya meylettiği gibi Kuran’a yönelmelisiniz. Hor gören insan kendi olgunlaşmamıştır, insanları hor görmek yerine hoş görmek gerekir.

Şimdi bu ruy işi/ Nur gibi cismi/ Yaratana teşekkür kısmı/ Ne olacak diye sorarsanız. Bizim şenlik yapmamız lazımdır. Bizi kurtaran sahibimiz ne diyorsa onu yapmamız lazımdır. Bu ayda insanların kurtuluşuna vesile kitap inmiş. Karanlıklardan, kötülüklerden, cümle sıkıntılardan kurtuluşumuzu sağlayan kitabın indiği aydır Ramazan. ‘Siz de hilali görünce oruç tutun, şükrünüzü yerine getirmiş olursunuz’ diyor malum. Dışarı çıkın oynayın demiyor; buyruklarıma kulak verin diyor. Bu kitapla bize yaratan ne dedi; Çocuklarınızı aziz biliniz dedi ve kadını hürmetli yaptı. Kötü gözlerden sakındı, değerli atfetti. Ve bizler ona itaatle kurtuluşa erdik. Takvalı olalım diye oruç tutuyoruz, fakirleri anlamak için değil. O da bir sonuçtur elbette. Hikmetini, gayesini bilince insanın ibadetlerini şuurunda yapması kolaylaşır.”

‘…Kullarım sana benden soranlar ben onlara çok yakınımdır. Bana dua ettikleri zaman ben hemen icabet ederim, karşılık veririm’ diyor ya Allah Teala. Amma onlar da benim davetime icabet etsinler diye buyuruyor. Onlar bana daima ver ver ver ver ver vır vır vır diyorlar ama bana ve buyruklarıma benim davetime ne kadar icabette bulunuyorlar diyor bizlere...

Hasan Tahsin Feyizli, son olarak “buraya geldiğiniz için Allah sizlerden razı olsun; müşküllerinizi çözsün, kalbimize sevgisini düşürsün, sevgisini hiç bir sevgiyle değiştirmesin. Mühim olan çocukları İslam’a hadim olarak büyütmek, Allah’a kul yetiştirmek. Allah sevgisini hiç bir şeye değişmeyecek sağlam duygu versin. Amellerimizi kabul etsin, hayırlar versin” diyerek sözlerini sonlandırdı.

“Kuran yalnızca okuyup sevap kazanma kitabı değil; aynı zamanda anlayıp hayat kazanma kitabıdır” cümlesini her fırsatta tekrarlayan Hasan Tahsin Feyizli, “Kuran oku sevap, anla hayat!” diye özet bir tekerleme ile onu dinleyenlerin zihninde daima bir farkındalık oluşturma peşindedir.

Kuran’ın anlamıyla buluşabilmek duasıyla…

Not: Sohbet esnasında okunan ayeti kerimeler:

183. Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet)lere yazıldığı gibi, sizin üzerinize de oruç tutmak yazıldı (farz kılındı). Olur ki bu sayede takvâya erersiniz.

184. (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde (oruç tutar. İhtiyarlığından veya tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan dolayı) oruç tutmaya gücü yetmeyenlere, (her güne karşılık) bir yoksulu (sabah akşam) doyuracak bir fidye vermesi (gerekli)dir. Kim de gönülden gelerek (daha fazla) bir ihsanda bulunursa, bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber (zor da olsa, işin önemini) bilirseniz, oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.

185. (O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki Kur’an; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda(ki Kadir gecesinde) indirildi.[70] Sizden kim (mazereti olmaksızın) bu ay(ın ilk hilâlin)e erişirse/görürse[71] hemen orucunu tutsun, kim de hasta veya seferde (olup da yer) ise, tutmadığı günler sayısınca (caiz olan) başka günlerde (orucunu kazâ etsin). Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Bu da, o sayıyı (kazâ ile) tamamlamanız ve size yol göstermesine karşılık Allah’ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki (düşünür de) şükredersiniz.

186. (Resûlüm!) Kullarım sana beni soracak olurlarsa (bilsinler ki) ben, şüphesiz onlara çok yakınım. (İsterse gönlünden geçirsin.) Bana dua edenin duasına icâbet eder (kabul eder)im. O halde onlar da benim davetimi kabul ed(ip bana itaat et)sinler ve bana iman(da sebat) etsinler. Tâ ki bu sayede doğru yola (kurtuluşa) ulaşmış olsunlar. [bk. 25/77])

(Allahu Teâlâ kullarına ilmiyle, rahmetiyle, lütuf ve ihsanıyla çok yakındır; yeter ki kullar emirlerine itaatten uzaklaşmasın, iman ve ameline riyâ, münâfıklık ve şirk karıştırmasın, ihlaslı olsunlar. O’nun koyduğu sınırları da murâbıt olup korusunlar. İşte kim Allah’a bağlanır, O’nun kendileri için koyduğu dînî ilkeleri muhafaza eder ve dua ile O’na sığınırsa, O da onu yüceltir ve yalnız bırakmaz. [2/153] Böylece Yaradan’ın yaratılana olan icabet vaadi gerçeklik kazanır.)

 

Betül Şatır

Güncelleme Tarihi: 08 Haziran 2018, 12:43
banner25
YORUM EKLE
YORUMLAR
Kurban olurum
Kurban olurum - 2 yıl Önce

İnternet büyük mucize gitmesen de dinlemesen de mahrum kalmıyorsun bize bu notları tutup anlamlı bir düzen içinde anlatanlara Allah rahmeylesin

Merve
Merve - 2 yıl Önce

Bu hizmet sizin en büyük farkınız teşekür ederiz güzel insanları evimize getirdiniz

ali
ali - 2 yıl Önce

Muhteşem

banner19

banner13

banner26