Foto galeri

Karamandan.com

Karamandan.com

 
 
Tarih : 21 Mayıs 2018  -  Saat : 13:41:30   Görüntülenme: 13062

YOLLARBAŞI (İLİSRA) KÖYÜ
Eski adı (İlistra) İlisra olan Yollarbaşı köyü Karaman merkezin batısında ve 17 km uzaklıkta bulunmaktadır.

1955 yılına kadar köy olan Yollarbaşı bu tarihte belediye olmuştur. 12.11.2012 tarih ve 6360 sayılı kanunla, 30 Mart 2014 yılına kadar belde olan Yollarbaşı, tekrar köyü dönüşmüştür.

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından tespit edilen 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayım sonuçlarına göre nüfusu 2.000’in altında olan belediyelerin tüzel kişilikleri ilk mahalli idareler genel seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak bu belediyeler köye dönüştürülmüştür.

Karaman-Konya yolunun kenarındadır. Kuzeyinde Mecidiye, güneyinde Pınarbaşı, Yazılı ve Başkışla, batısında Kazımkarabekir ilçesi, doğusunda Çakırbağ ve Bölükyazı ile çevrilidir. 

Köyün nüfusu; 1874 yılında 836, 1894 yılında 1509, 1904 yılında 1571, 1922 yılında 310 hanede 1500, 1925 yılında 1729, 1950 yılında 1717 olmuştur. 1925 ile 1950 yılları arasında artış olmaması bu tarihlerde Bölükyazı (Masara) köyünün buradan ayrılarak bağımsız muhtarlık olmasından kaynaklanmaktadır. 1960 yılında 2171, 1975 yılında 2967, 1980 yılında 2454, 1990 yılında 1952 ve 2014 yılında 557     erkek, 565 kadın, toplam 1122 nüfus saptanmıştır.  

Yollarbaşı’nın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Bu bölgede Hititlerden başlayıp Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinin izleri görülür.

Buranın Türk tarihi Selçuklularla başlamaktadır. Konya ile Larende (Karaman) yol güzergâhı üzerinde bulunması eskiden beri önemini korumuş ve değişik uygarlıkların yaşamasına neden olmuştur. Büyük ihtimalle Roma döneminden kalan (İlistra) adı halk tarafında İlisra olarak söylene gelmiştir. Ancak adların Türkçeleştirilmesi projesi ile yine yolların kesiştiği yerde olması nedeniyle Yollarbaşı olarak adlandırılmıştır. Konya-Karaman yolu üzerinde olması, ayrıca Özkes Boğazı yolu ile dağ köylerinden buraya yolun bulunması bu adı almasında etken olmuştur.

Eski çağlardan kalma bir uygarlık merkezi olan bu yerleşim yerinin adı o zamanlar "İlistra" dır. Köyün ortasındaki höyüğün de Etiler'den veya Firikyalılar çağından kalma olduğu düşünülmektedir. Buranın ilk insanları İsoriler'dir. İsoriler döneminde Yollarbaşı Köyü İsoriler'in önemli bir şehri durumundadır.

Bu tarihi yerleşim yerinde pek çok eski uygarlık kalıntıları varsa da zamanla bunlar yok olmuş, bir kısım mezar taşları, mermer sütunlar ve kitabeli mermerler de Karamanoğulları zamanında Karaman'a götürülmüştür.

Şu anda uygarlık kalıntısı olarak sadece Höyük ve şimdi cami olarak kullanılan kilise ve mezar taşları, mermer dikme ve sütun başlıklarına rastlanılmaktadır. Buradan Karaman'daki Hatuniye Medresesi kapı portalının sol yan tarafında tabana yatık olarak yerleştirilen ve bir anıt olduğu sanılan dikdörtgen beyaz mermer taşta kitabe yazılıdır. Kitabede “İmparator ve Kayzer Trakyanos Sebastos Germania’nın Fatihi Dakya’nın Fatihi ve en büyük Baş Rahip, Vatı’nın Pederi ve koruyucusu İlistra’nın halkı” yazılı oldğunu Gülcan belirtmiştir. 

Ayrıca Kale’deki bazı taşların ve Hatuniye Medresesindeki beyaz ve gök mermer taşların buraya yakınlığı nedeniyle İlisra harabelerinden getirilmiş olabileceğini Gülcan açıklamaktadır.

Ayrıca burasının bir piskoposluk merkezi olduğu, burada para basıldığını ele geçen paralardan açıklamaktadır. Paraların üzerinde Yunanca “İlictraon” İlistra Konian Avkonias yazmakta ve üzerinde Tanrı Zeus, Athena, Herakles ve Eros’ların büstleri, üzüm salkımı, su tanrısı ve kartal figürleri bulunmaktadır. 

Lystra'nin, Hatunsaray'da olmadığı değişik kaynak ve kanıtlara dayanarak açıklanıyor. Karaman-Konya yolunun 10. kilometresinde yolun solunda görünen höyüğün adının halk arasında "Ilistra" olduğu ve bu höyüğün Lystra olabileceği belirtilmektedir. Hıristiyanlık öncesi ve sonrası buranın bir piskoposluk merkezi olduğu söylenmektedir.

İsa'nın ölümünden sonra bütün dünyaya dağılan havarilerden Sen Paul birçok yerden kovularak İlistra'ya gelmiştir, burada Hıristiyanlık dinini İsoriler'e tanıtmış ve çoğuna kabul ettirmiştir. Ancak Yahudilerin kışkırtmaları ile burada dövülerek, öldü sanılıp bırakılmıştır.

Aziz Pavlos ve beraber olan Barnabas birlikte buradan “Derbe’ye” çıkmışlardır. Derbe’nin Karaman bölgesinde olduğu ancak yerinin neresi olduğu kesinlik kazanmamıştır. Daha sonra İzoryalılar Devleti Hristiyanlığı seçmiş ve ilk merkezi Karman çevresi olmuştur.  

Köyümüzde tarihte adı geçen İlisra Kalesi yıkılmış olup, İmirme Dağında küçük ve büyük kale diye adlandırılan kale kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca altı adet kilise kalıntısı mevcuttur.

Bunlar; Kızıl Kilise, Topraklık Kilise, Kartalkaya Kilise, Meliz Kilise, Kocatepe Kilise, Büyükkale Kilise’dir. Özkes Boğazı taraflarında eski ören ve bina temellerine rastlanılmaktadır. 

Höyüğün hemen yanındaki Yollarbaşı köyünün camisinin duvarlarında az da olsa antik malzeme bulunmaktadır. Köy içinde Selçuklulardan kalma bir adet Hamam mevcuttur. Köseoğlu adıyla anılmaktadır. Camilerden iki tanesi de tarihidir.

Ulu Cami, Selçuklular zamanında 1235 (Hicri 642) yılında inşa edilmiştir. Cami, kesme taşlardan yapılmıştır. Yapıda İslamî olmayan mimari enkaz kullanılmıştır. Kıble duvarının dışında bir kiliseden getirildiği anlaşılan, üstünde haç kabartması bulunan bir taş yerleştirilmiştir. Haçın iki ucunda kalp şekli vardır.

Cami, mescid ve Cuma Cami-i şeklinde iki kısımdır. Yedi âdi taşın kemerlediği kapısının üstünde başka yerden getirildiği anlaşılan Cin suresi 18. ayeti yazılıdır. Son cemaat yerini katran ağacından yapılmış dört sütunun tuttuğu toprak dam örter. Sütunların ahşap başlıklarını zarif istalaktitler süsler.

Dört katran direk üzerine yüklenen toprak damın örttüğü yazlık kısım soluna, kıble tarafına ve kışlık kısmına açılan ikişer pencereden ışık alır. Mihrabı alçıdandır.

Kışlık ve cumalık denilen kısma sağdaki bir kapıdan geçilir. Kapı kanatları orijinaldir. Türk kakma ve tahta sanatının şaheser bir örneğidir. Demir çivileri de enteresandır. Fildişi ve kemik kakmalarla süslenen kapı kanatlarının üst kısımlarında birer hadis yazılıdır. Ancak bu hadislerin bir kısmı okunamaz haldedir.

Cumalık kısımda katran sütunlar üzerine altı boğdam halinde oturtulmuş tahta iki tavanlı dam örtmektedir. Bu kısımda 18 tane sütun olmak üzere kışlık yerle beraber toplam 22 adet katran sütunlar üzerinde topraktan oturtulmuştur.

Burası da iki sıra halinde on yedi pencereden ışık alır. Mihrabı alçıdan yapılmıştır. Mihrabın muhtelif yerlerinde Selçuklu devrine ait yedi sekiz parça cini mevcuttur.

Altı köşeli mavi iki çininin birisinde ‘Lailaheillallah’ diğerinde ise ‘Muhammedu’r rasulullah’ yazılıdır. Evliya Çelebi miladi 1649 (hicri 1059 ) yıllarında bu camiyi görmüş ve seyahatnamesinde şu not bulunmaktadır.

“Cemaat-i Kesireye malik.

Camii kadim tarz üzere toprak örtülü camiidir ve bir minaresi vardır. Bu kıble kapısı üzerine; “Hiç kuşkusuz, mescitler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayan / Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın”. (Cin Suresi Ayet 18) ayeti tahrir olunmuştur.

Cami, 1535 yılında Kanuni döneminde bir kez tamir edilmiştir. 1961, bütün duvarlar giriş haricinde yeniden inşa edilip topraktan kaldırılarak kiremitle daha sonra çinko ile kaplanmıştır.

Köyde iki adet yatır bulunmaktadır. Bunlardan birisi Sadık Sultan’dır. Efsaneye göre bu yatır Mevlana Celaleddin Rumi’nin kandilcisi olduğu söylenir.

Bu türbede Sadık Sultan’ın eşi olduğu söylenen bir kadın ve iki de başka mezar bulunmaktadır. Birde Hacıilyas Mahallesindeki Garip Camii bitişiğinde İshak Baba türbesi bulunmaktadır.

Bu yatırında mertebesinin yüksek olduğu için eskilerin çok saygı gösterdiği söylenmektedir.  

Yollarbaşı köyü Sipahizadelerin yaşadığı yerlerdendir. Bu nedenle çevrede bu sipahilere ait epeyce çiftlik ve köy bulunmaktadır. Bunlar arasında Menderegümü, Akçamahmut, Göndere ve Pınarbaşı bulunmaktadır.

Buralardan bazıları 1840 yılına kadar sipahi ağalarının elinde iken bu sistemin kaldırılması ile ya satılmış ya da halka dağıtılmıştır. Kendilerine emeklilik hakkı olarak bir miktar toprak bırakılmıştır.

Bu sipahilerden Necip Ağa’nın mirasçılarının Göndere köyündeki çiftliği nasıl sattıklarını anlatmıştık.

İlisra 1520 yılında 101 hane ve 200 vergi veren neferi ile oldukça büyük bir köydür.

Gelir durumunun bu yıllarda da iyi olduğu vergi kayıtlarından anlaşılmaktadır.

Bu tarihlerde köylerde ne satılırsa vergi olmayacağı hükmü gereğince merkezi köylerde pazarlar kurulmaktadır.

Bunlardan birisi de İlisra’dır. Bu üstünlüğünü kullanarak ticaret merkezi haline gelmiştir. 

1844 Temettuat Defterine göre 256 hane olarak kaydeilmiş ve şu not düşülmüştür: “İş bu İlisra Karyesi civarındaki karyeler bundan yüz elli yıl evvel Leventan eşkiyasından perişan olup, yeri, hali ve tarlaları muattal kalmış olduğundan bazı arazilerini İlisra Karyesi ve Larende ahalilerinin ziraat ide geldikleri Masara Çiftliği, Milli Adana Mezrası, Derbeyan Mezrası, Davgandos Çiftliği.

” Bu kadar kalabalık olmasına rağmen mahallelere ayrılmayıp tek köy olarak yazılması ilginçtir. Bu köyde bulunan kişilerin lakaplarını ve önemli kişilerini belirtmekle yetineceğiz. Lakaplardan değişik yerlerden insanların buraya yerleştiğini görmekteyiz. 

İmamlar; Büyük Hocazade İbrahim Efendi, Abdurrahman Efendioğlu Mehmet Efendi, Abüllatifoğlu Memiş, İsmail Efendioğlu Mehmet Efendi, Abdüsselam Oğlu Hüseyin efendi, Ahmetoğlu Derviş Efendi olmak üzere beş adettir. Ayrıca köyde iki kalaycı, üç berber, iki eskici, birer adette tüccar ve dülger bulunmaktadır. 

Lakaplar ise bu sülalelerin köyde hala bulunduğunu, bazılarının Karaman Masara köyünde olduğunu göstermektedir.

Kara Hasan, Andal Mehmet, Abid İsmail, Solak Mehmet ve Hasan, Aladağlı Abdullah, Gülünün Mustafa, Herdem Mehmet, Dağlı Veli ve Hasan, Türkmen Osman, Halib İsmail, İflaz Derviş, İbrahim Dede, Şişmanoğlu Mehmet, Gazan Veli, Şavklı Ahmet, Barutçu Abdurrahman, Göndereli Süleyman, Kalaycı Mehmet, Ağa Ebubekir, Bulanık Mustafa, Kör İbrahim, Taktak Hüseyin, Ordu Ramazan, Kellam Ali ve Mehmet, Göde Ömer, Sarı Berberoğlu Ali, Muytab Hasan,

Matar Memiş, Yahnici Ömer, Kethüda Hamza, Küçük Hüseyin, Dedeoğlu İsmail, Dai Emrullah, Çorbacı Süleyman ve Hüseyin, Adalı Gök Ebubekir, Sellioğlu Mehmet, Bekri İbrahim ve Mevlüt, Tatar İbrahim, Yahnici Yusuf, Kıçıkırık Mehmet, Tiryaki Ömer, Adaş Yahya ve Mustafa, Kör Ali, Selamoğlu Memiş, Hatib Ahmet, İnce Karaoğlu Mustafa, Semerci Halil, Çolak Mehmet, Yaralı Hasan, Kurt Memiş, Cin Halil, Kel Abdi, Adalı Mustafa ve Veli, Andal Ali, Güccük Ali ve İsmail, Köseoğlu Hüseyin, Hadimli Abdülmümin, Şeyh Halil, Ağzıyumuk Mehmet,

Hanım Hasan, Mucuk Mehmet ve Musa, Boz Musa, Süleyman ve Mehmet, Canım Hamza, Sokağa Sığmaz Ali, Resil Mustafa, Boşnak Ahmet, Koca İbrahim, Gümüş Beşe Oğlu Ömer Bey, Battal Ali ve Memiş, Emir Ali, Sarı Musa, Cirk Bayram, Kırtıllı Mehmet ve İsmail, Keleş Durmuş ve Ömer, Ahi Mehmet, Köse Mustafa, Ketebeli Osman, Melik Ali, Boyacı Mustafa, Karamanlı Ali, Çelebioğlu Mehmet, Ankaralı Hasan, Köse Ali, Barutçu Hüseyin, Kart Mustafa,

Dellal Mahmut, Kara Nebi, Durali, Mazlin Ali, Körpe Ali, Nazik İbrahim, Naçar İsmail, Cennet Hasan, Körpe İbrahim, Buldan Ali, Bağdatlı Abdullah, Bozoğlu Mahmut, Basmacı Mustafa ve Hacı Ali, Tunuslu Osman, Hasan Bey (Sipahi Tekaüdü), Ankaralı Mustafa, Arab musaoğlu Seyyit, Sarı Mehmet, Orduoğlu Mustafa, Cor İsmail, Boz Ahmet, Ordu Bayram, Taktak Mehmet, Şahin Abdullah, Söylemez Süleyman, Satı Mehmet, Safer Mustafa, Yamakçı Durmuş, Fellah Süleyman, Katırcı Hasan, Koca İdris.         

Torosların uzantısı olarak halk dilinde adlandırılan Özkes, Gürüz, İmirme, Manda ve Hacıbaba dağları köyümüzün güneyinde ve güneybatısında bulunmaktadır. Oldukça verimli toprakları olan köyümüzde temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Yurt dışında çalışanı da çoktur. 

YOLLARBAŞI (İLİSRA) KÖYÜ
YOLLARBAŞI (İLİSRA) KÖYÜ Eski adı (İlistra) İlisra olan Yollarbaşı köyü Karaman merkezin batısında ve 17 km uzaklıkta bulunmaktadır.