Dört Aylık Mimarlık Kültürü Dergisi • Yıl: 17 • Sayı: 58 • Kış 2017
Dosya: Mega Projeler ve İstanbul
Mega Projeler ve İstanbul
Mustafa Sönmez • Cihan Uzunçarşılı Baysal • Mücella Yapıcı •
Pınar Çobanyılmaz Öztürk • Gül Köksal • Deniz Öztürk •
Haluk Gerçek • Emre Gürcanlı • Fatma Gül Eryıldız
Söyleşi: Murat Şanal
Gecekondu Alanlarında Dönüşümü Yönetmek
Mimaride Olgusal Şeffaflık
2017/1
ISSN 1302-8219 58
7,50 TL
58
EDİTÖRDEN
İstanbul Ne-Halde?
dör t a ylık mimar lık k ült ür ü dergis i
Bu sayımıza öncelikle gecikmemiz için özür dileyerek başlamak istiyorum.
Ocak 2017 • Yıl: 17 • Sayı: 58 Yayın Türü: Yerel, süreli Nedenleri vardı kuşkusuz. Ülkede ve kentte yaşanan yoğun gündem ile akademik
ortamda yaşanan sürpriz gelişmeler çalışmalarımıza da yansıdı kaçınılmaz olarak.
Yayınlayan
Öncelik kazanan çabalar, acilleşen ortak değerlendirmeler ve arayışlar, sesimizi
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
duyurma, derdimizi anlatabilme uğraşları çalışma programlarımızı etkiliyor,
Sahibi ertelemelere neden olabiliyor. Mimarlar olarak özellikle kentin bu yoğun inşaat
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi adına döneminde, yıkımlarla değerlerin yitirilmesi sürecinde gündemimiz de
C. Sami Yılmaztürk kontrolümüzden çıkabiliyor. Sermayenin ‘büyük’ projeleri kentin miras değerlerine,
Genel Yayın Yönetmeni kamu yararı ve çevre kalitesi ilkesine karşı gözleri kapalı hareket ederken, bizler
Deniz İncedayı bu eşsiz kenti savunmak adına, sesimizi daha çok duyurmaya, herkesi
bilgilendirmeye, yöneticilere ve yetkililere seslenmeye çalışıyoruz tüm gücümüzle,
Yazı İşleri Sorumlusu
bilimle, sanatla, dayanışmayla. Sonuç aldığımızı söylemek kolay değil. Ne yazık
Metin Karadağ
ki, rant sağlama adına, doğadan, kültürden, kimliklerimizden, miras
Yayın Kurulu değerlerimizden vazgeçmek hızla yaygınlaşıyor gözler önünde.
Zafer Akay, Zafer Akdemir, Ayşen Ciravoğlu, Zeynep Eres,
T. Gül Köksal, Kubilay Önal, Betül Şengezer, S ivil toplum örgütleri sorumluluk üstlenerek mücadele ediyorlar. Duyarlı
H. Bülend Tuna, Mücella Yapıcı kesimlerden, bilim çevrelerinden gelen tepkiler gün geçtikçe yoğunlaşıyor.
Değerli mimar Prof. Rebii Gorbon’un 1935 yılında açılan bir mimari proje
Danışma Kurulu
Zeynep Ahunbay, Behiç Ak, Nur Akın, Ali Artun, yarışmasıyla elde edilen ve 1940’lı yıllarda inşa edilmiş olan modern mimarlığın
Acar Avunduk, Aife Batur, Cengiz Bektaş, İhsan Bilgin, önemli mirası Karaköy Yolcu Salonu’nun yıkımına çok yakında tanık olduk.
Çelen Birkan, Hasan Çakır (Almanya), B. Selcen Coşkun, Doğal sit alanlarımız, her geçen gün yeşile, suya, havaya ihtiyacımız
H. Besim Çeçener, Nur Esin, Nuran Zeren Gülersoy, yokmuşçasına yapılaşmaya açılıyor, ormanlar yatırımlara kurban ediliyor. Bir
Zeynep Günay, Ersen Gürsel, Yücel Gürsel,
Figen Kafesçioğlu, Ruşen Keleş, Esin Köymen, tarafta Galataport Projesi, diğer tarafta Kabataş Martı Projesiyle kentin eşsiz
Doğan Kuban, Mehmet Küçükdoğu, Eyüp Muhcu, sahil bandı, kamusal alanları özelleştirmeye teslim ediliyor. Uzun yıllardan
Derya Oktay, Sabri Orcan, Deniz Erinsel Önder, süzülüp gelen tartışmalar, bilimsel değerlendirmeler yöneticileri uyarmaya
Gülşen Özaydın, Hasan Cevat Özdil, Aslı Erim Özdoğan, yetmiyor. Baş döndüren hızla kent ranta teslim edilerek, uzlaşı sağlanmadan ve
Mehmet Özdoğan, Yıldız Sey, Afşar Timuçin, Rüksan Tuna,
Hülya Turgut, Yıldız Uysal, Zekiye Yenen, Emre Zeytinoğlu projeler tartışılamadan kentler, kimlikler dönüşüyor. Bu dönüşümde uzun
yılların birikimlerini sergileyen, belgeleyen mimarlık eserleri, hızlıca ve kapalı
Tarandığı İndeks kapılar ardında alınan kararlarla yok oluyor. ‘Aynısını yapmak’ söylemiyle,
DAAI - Design and Applied Arts Index binalar, dokular, giderek de kentler hepimize yabancılaşıyor. Yıkım kararı
Yayın Yönetim Yazışma Adresi ülkenin içerisinde bulunduğu koşullarda kolay gözüküyor. Ancak bir varlığın tüm
Kemankeş Cad. No.31 Karaköy, Beyoğlu 34425 İstanbul hikâyesiyle, tarihiyle, yaşanmışlığı ve özgünlüğüyle bugüne taşınabilmesi
Tel: (212) 251 49 00 Faks: (212) 251 94 14 ‘aynısını yaparak’ değil, ancak onu sahiplenerek gerçekleşebilir. ‘Aynısı’ ve
e-posta: dergi@mimarist.org ‘kendisi’ arasındaki derin uçurumu mimarlar, mühendisler, sanatçılar, tarihçiler
www.mimarist.org/yayinlar/mimarist
ve ilgili tüm duyarlı kesimler anlatmaya çalışsalar da dinleyen yok.
Mali Koordinasyon
Can Taşkıran Bu uzun soluklu süreçte tartışmayı sürdürmek, bilimsel doğrular adına
direnmek bizlere önemli bir görev olarak gözüküyor.
Graik Tasarım
Zehra Şenoğuz Dosya sayfalarımızda da işte bu yoğun gündemden başlıklar, kesitler, birikimler
bulacaksınız. Kentin geleceği açısından büyük tehditler oluşturan, kentlilerin
Graik Uygulama
sağlık, güvenlik, demokratik yaşam haklarını ellerinden alan, kamu yararı
Ebru Laçin
yerine rantı ve özel çıkarları önceleyen projelerin ayrıntılı olarak tanıtılması,
Baskı-Cilt farklı bakış açılarıyla ortaya konulması hepimiz açısından bir sorumluluk olduğu
Doruk Graik Sanayi ve Ticaret LTD. ŞTİ., İstanbul kadar kentin sağlıklı geleceği açısından da yaşamsal bir süreç.
Tel: (212) 629 01 26
Diğer sayfalarımızda da değerli yazarların, araştırmacıların katkılarıyla
Baskı Tarihi
zenginleştirdik içeriğimizi.
Nisan 2017
Dağıtım
Gelecek sayımızda ise, ‘kent kültürü’ temasıyla İstanbul üzerinde irdelemeleri
Zip Dağıtım paylaşmayı planlıyoruz. Kentin geleceğini belirleyen proje konularımızı,
uygulamaları da bu çerçevede tartışmaya devam edeceğiz. İstanbul’un mimarlık
Ofset Hazırlık, Reklam ve Yapım Organizasyon ve kent kültürü, kimlik konuları çerçevesinde sizlerden gelecek önerileri,
Mimarlık Vakfı İktisadi İşletmesi katkıları da her zaman bekliyoruz.
Kemankeş Cad. No.31 Karaköy, Beyoğlu 34425 İstanbul
Tel: (212) 244 86 87 pbx Faks: (212) 244 86 88 S özlerime son verirken, dergimize destek veren tüm kıymetli yazarlarımıza,
Fiyatı: 7.50 TL değerlendirmelere katılan Danışma Kurulu üyelerimize vakitleri ve emekleri için
Yıllık abone ücreti: 26.00 TL ve siz değerli okuyucularımıza destekleriniz ve ilginiz için Yayın Kurulumuz
Öğrencilere % 50 indirim uygulanır. adına bir kez daha teşekkür ederim.
Mimar.ist dergisi Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyelerine
ücretsiz olarak gönderilir. Yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumluluğu
Saygılarımla,
yazarlarına aittir. Dergi adı belirtilmek koşuluyla alıntı yapılabilir. Deniz İncedayı
mimar•ist 2017/1 1
mimar.ist Ocak 2017/1
ISSN 1302-8219
4 HABER / ETKİNLİK
40. UNESCO Dünya Mirası Komitesi Gençlik Forumu Çok Katmanlı Mirasın Odağında Gerçekleştirildi /
Cenk Hamamcıoğlu - Ceylan İrem Gencer .............................................................................................................4
7 DENEME
Orhan Özgüner’in Veda Konuşması: “Ayrılık Çeşmesi” .....................................................................................7
9 KÜTÜPHANE
“Mimarlık ve Dil” Üstüne / Atilla Yücel...............................................................................................................9
Edebiyatta Mimarlık / Funda Uz .......................................................................................................................12
Mimari ve Arkeolojik Koruma Kültürü Üzerine Yazılar / Deniz Mazlum .............................................................14
Geç Osmanlı Döneminde Sanat Mimarlık ve Kültür Karşılaşmaları / Zeynep Eres.............................................15
Conservation of Cultural Heritage in Turkey ...................................................................................................16
18 GÖRÜŞ
İstanbul’un Kaybolan Değerlerine Farklı Bir Örnek: Jeolojik Miras / M. Namık Yalçın .......................................18
Kederlenme Hakkı... / Orhan Aydın ...................................................................................................................23
24 EKOLOJİ
Kültürel Mirasın Korunmasında İklim Değişikliğinin Oluşturduğu Tehditler / C. İrem Gençer ...........................24
2 mimar•ist 2017/1
İÇİNDEKİLER
31 DOSYA: MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Mega Projelerin Ekonomi Politiği / Mustafa Sönmez / Derleyen: Gül Köksal........................................................32
Mega Projelere Genel Çerçeveden Bakmak / Cihan Uzunçarşılı Baysal ..............................................................36
Mücella Yapıcı: “1950’lerden Başlayarak İstanbul’un Kendisi Türkiye’nin En Büyük Mega Projesidir” /
Söyleşi: Gül Köksal - Deniz Öztürk ......................................................................................................................44
İstanbul’da (Mega) Projeler ve Kentsel Değişim / Pınar Çobanyılmaz Öztürk......................................................47
İstanbul’un “Mega” Dönüşümünü Haritalamak / Gül Köksal - Deniz Öztürk .......................................................56
Haluk Gerçek: Büyük Ulaşım Projeleri Rant Yaratmanın Araçlarıdır / Söyleşi: Gül Köksal ..................................70
Kent Suçu, İnşaat Terörüne Dönüşürken… / Emre Gürcanlı .............................................................................72
Mimar.ist’ te Mega Projeler / Derleme: Fatma Gül Eryıldız - Deniz Öztürk .............................................................75
76 SÖYLEŞİ
Murat Şanal: “Amacımız, Mimarlıkla İlgili Heyecanın Yeniden Oluşması” / Söyleşi: B. Selcen Coşkun ..............76
85 İNCELEME
Sınırda Olanlar - Marjinaller ve Mekânsal İzdüşümleri / Müge Özkan Özbek - Derya Yaman ...............................85
Gecekondu Alanlarında Dönüşümü Yönetmek: Gaziosmanpaşa Sarıgöl-Yenidoğan Örneği /
Evrim Töre - Z. Ayşe Gökşin - Yasemin E. Yazıcı ....................................................................................................90
Mimaride Olgusal Şeffaflık: Victor Horta Örneği / Malvina A. Apostolou / Çeviri: Fatma Al ................................101
109 FARKLI İNSANLIK DURUMLARI
Çocuk ve Mekân / Selin Atacı ........................................................................................................................109
112 ÇİZGİ
Behiç Ak ........................................................................................................................................................112
mimar•ist 2017/1 3
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Dosya:
Mega Projeler ve İstanbul
İstanbul’un Mega Dönüşümü
Uzun bir süredir İstanbul’un gündeminde yer tutan ancak kamuoyu ile paylaşılmadığı için
içeriklerine dair bilgilerimizin hayli sınırlı olduğu, öte yandan kente, çevreye, yaşama etkilerini de
ancak meslek örgütleri ve direniş/savunma/dayanışmalar aracılığıyla tartışabildiğimiz mega
projeleri bu sayının dosya konusu olarak seçtik. Çoğunluğu İstanbul’da vuku bulan ve kenti de
mega ölçekte dönüştüren bu projelerin etkilerini irdelerken, olguya çok boyutlu, çok yönlü niteliği
ile yer vermek istedik. Bu arada mega projelerin bütçe teminlerinden inşa süreçlerine türlü
sorunlar meydana geldi. En son Galata Port sınırlarındaki Karaköy rıhtımında bazı yapılar
“ansızın” yıkılmaya başladı. Oysa bu süreç hiç de “ansızın” değildi. Dosyadaki yazılar ve çizimler
bu sürecin zaman içinde nasıl da örüldüğünü göstermeyi hedefliyor. Mega projelerin ekonomi-
politik arka planını çok sayıda yazıda kaleme alan Mustafa Sönmez’in bu yazılarından derlediğimiz
makale bu süreci açıkça özetliyor. Sönmez 1980’lerden itibaren zemini kurulan özelleştirme
hareketlerinin bugün nasıl kamu-özel işbirlikleri halinde projelendirildiği ve Varlık Fonu ile
taçlandırıldığını aktarıyor. Sönmez’in yazısını Cihan Uzunçarşılı Baysal’ın mega projeleri yine üst
ölçekten ele alan makalesi izliyor. Ardından İstanbul’un makro ölçekte değişim sürecine değinen
Mücella Yapıcı’nın söyleşisi geliyor. Pınar Çobanyılmaz Öztürk ise, kentsel değişim sürecine etki
eden farklı aktörleri ve bu değişimin nedenselliğini tartışmaya açıyor. Ardından İstanbul’un mega
dönüşümünü haritalara ve İstanbul’daki 6 mega projeye karşı direnen, bizlerin de aktivisti
olduğumuz dayanışmalara söz veriyoruz.
Mega projelerin ağırlıklı kısmını ulaşım projeleri oluşturuyor. Ulaşım projeleri, kentin ulaşım
sorununu çözüyor ve kentlinin ulaşım hakkına karşılıyor mu sorularını Haluk Gerçek ile yaptığımız
söyleşide aradık. Projelerin çok yönlü etkileri arasında, kentte sağlıklı, güvenlikli bir şekilde
yaşamak veya bu projelerin üretim süreçlerinde iş ve işçi güvenliğini sağlamak da var. Emre
Gürcanlı makalesinde sarı iş kamyonlarının neden olduğu kazalarda kaybettiğimiz canlarımızın,
aslında hiç de tesadüf/kader olmadığını, bunları iş cinayeti olarak saymak gerektiğini ifade ediyor.
Dosyaya son olarak Fatma Gül Eryıldız ve Deniz Öztürk’ün derlediği kaynakçayı ekledik.
Oldukça kapsamlı olan mega projeler konusunun ağırlıklı olarak İstanbul’daki etkilerini
incelemeye çalıştığımız bu dosyanın geliştirilmeye açık olduğunun farkındayız. Bunu da ancak
elbirliği ile yapabileceğimizi düşünüyoruz. Zira her yönüyle bizleri aşan ölçeklerle karşı karşıyayız.
Bu nedenle kentine ve çevresine duyarlı, ilgili herkesin katkısını, gerek eleştirel kuramsal metinler,
gerek incelemeler aracılığıyla, gerekse de sokakta, mücadele alanında bekliyor ve birlikte olmanın
gücüne inanıyoruz. Dayanışmayla...
Dosya editörü: Gül Köksal - Deniz Öztürk
mimar•ist 2017/1 31
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Mega Projelerin Ekonomi Politiği
Mustafa Sönmez
Derleyen: Gül Köksal
Mega projeler konusunda değerli araş- ülkenin anayasasında, doğal kaynaklar, akarsular,
tırmaları ve yazıları olan Mustafa madenler, su kaynakları, orman varlıkları ve ben-
Sönmez bu konuda yakın dönemde çok zerleri kamu mülkiyetindedir. Bunlar satılamaz
sayıda yazı yayımlamıştır. Mimar.ist’in ama tasarrufu için, belli çerçeveler içinde özel fir-
“Mega Projeler ve İstanbul’un Mega malara izin, yetki verilebilir (Sönmez, 2016b).
Dönüşümü” dosyası için Sönmez’in KÖİ projeleri, Anayasa gereği, devletin
güncel yazılarından oluşan ve dosya- hüküm ve tasarrufu altında olan yeraltı ve yerüs-
nın çerçevesini destekleyecek bir şekil- tü kaynaklarının, madenlerin, akarsuların, gölle-
de seçim yaparak bir derleme yapılmış- rin, denizlerin, kıyıların, dağların ve benzeri
kamusal mülkün, esas sahipliğinin saklı kalarak
tır. Sönmez’in derlemede kullanılan
özel sektöre kullandırılması esasına dayanıyor.
yazıları kaynakçada yer almaktadır.
K
Dünya Bankası-IMF ikilisinin yaygınlaştırdığı
amuoyuna “mega projeler” olarak takdim
KÖİ modeli, yine devletin ekonomik rolünü
edilen en büyüklerini İstanbul 3. havalima-
daraltıyor, kamu maliyesinde “yatırım” harca-
nı, 3. köprü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü),
malarını kısıyor, devleti daha ziyade, kullanıcı/
Avrasya Tüneli ile Gebze-İzmir Otoyolu yatı-
tüketici yapıyor; belli birikime ulaşmış ve yeni
rımlarının oluşturduğu projelerin, hem ekono-
mik, hem çevresel, hem de mali istikrar açısın- birikim kulvarları arayan özel firmalara ise bu
dan doğru yatırım kararları olup olmadığı çok yeni altyapı alanlarını açmış oluyordu.
tartışılıyor (Sönmez, 2016a). 1990’lardan itibaren Özelleştirme İdaresi
Popüler adıyla “mega projeler”, aslında tarafından başta elektrik, madencilik, ulaştırma,
kamu özel işbirliği (KÖİ) projeleri ve son tahlil- haberleşme sektörlerinde olmak üzere birçok
de bunlar, bir özelleştirme türevidir. Kamusal kamu kuruluşunun özelleştirilmesi KÖİ mode-
varlıkların mülkiyeti şeklen kamuda kalsa da line uygun gerçekleştirilmiş, 2013 sonrası ise
işletme, kullanma hakkını özel firmalara bırak- büyük “mega projeler” KÖİ kapsamında devre-
ma operasyonudur. Bu anlamda geniş anlamda ye alınmıştır. Toplam KÖİ proje tutarlarının yıl-
özelleştirmenin bir parçasıdır (Sönmez 2016a). lar itibariyle dağılımına bakıldığında yatırımlar-
da yıllık artışın 2013 yılına kadar düşük seyir
Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) izlediği, 2013 yılında ise keskin bir artış olduğu
KÖİ modelini, klasik özelleştirmeden ayıran görülmektedir.
hususlar şöyle ifade edilebilir: Klasik özelleştir- 2016 itibariyle, yapımı süren 34 KÖİ projesi-
melerde kamu kuruluşunun hisseleri özel firma- nin yatırım tutarı 36,5 milyar dolardır. Ancak
ya satılmakta ve kamu mülkiyeti son bulmakta- bunlardan en büyük dördü, bu 34 projenin üçte
dır. Tüpraş, Ereğli Demir Çelik, Petkim, Petrol ikilik bölümünü oluşturmaktadır. Bu 4 “mega
Ofisi, bu tür geleneksel özelleştirmelere en proje” içinde ise 3. havalimanı 14 milyar dolarlık
büyük meblağlı örnekler olarak gösterilebilir. yatırımı ile (%38) diğer projelerden ayrışmaktadır.
Yap-işlet-devret (YİD), yap-işlet (Yİ), yap- Söz konusu 4 projenin 3’ü İstanbul odaklıdır.
kirala (YK), işletme hakkı devri (İHD) gibi yön- Bunlardan 3. havalimanı ile 3. köprü ve henüz
temleri içeren KÖİ tarzında ise, kamu, öncekin- tasarı aşamasında olan Kanal İstanbul, İstanbul’un
de olduğu gibi sözleşme sonrası ortadan çekil- kuzey ormanları sınırlarında yer almış ve birbirini
memekte, projenin bir tarafında kalmaktadır. Bu, besleyen projeler olarak tasarlanmıştır.
kamusal mülkün, kamusal varlığın esas sahibi 3. köprü ile başlayan 3. havalimanı ile süren
olarak devletin temsili, ama bu mülkü/varlığı bir ve Kanal İstanbul ile tamamlanacak bu zincirin
süreliğine (bu, projesine göre 10, 25, 49 yıl ola- sadece altyapı yatırımlarıyla sınırlı kalmayıp,
bilmektedir) özel firmaya kullandırmaya dayan- çevrelerinde konut yapımını, yeni uydu şehirler
maktadır. KÖİ’de kamunun bir ortak olarak kal- inşasını da kapsadığı belirtilmelidir. Bu anlam-
ması, kamusal mülk/varlığın niteliğinden kay- da, uzunca zamandır imara kapalı tutulan ve
naklanmaktadır. Türkiye’ninki dahil hemen her İstanbul’un akciğerleri sayılan orman ve sulak
32 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
alanların inşaat üstünden sermaye birikimine kamuca garanti edilen araç geçiş sayısı, yolcu
açıldığı mega projelerdir bunlar. garantisi ve benzeri büyüklükler, ekonominin
yılda ortalama %5-6 büyüyeceği gibi belirsiz
Mega Projelerin Yarattığı Mega Sorunlar senaryolara göre düzenlenmiş, ekonomide
Neoliberalizmin temel ayaklarından olan devleti %2-3’e inen büyüme temposunun getirdiği
ekonomiden uzaklaştırma, bunun için özelleştir- yüklerin merkezi bütçe açıklarını ne ölçüde artı-
me düsturunun bir türevi olan kamu-özel işbirli- racağı öngörülememektedir.
ği projeleri, Türkiye’de özellikle AKP dönemin-
deki uygulamaları ile başta doğal ve kültürel var- 4. Kayırmacı Ortak Seçimleri
lıklara verdiği zarar, kamusal kaynakların, arsala- KÖİ projelerinde kamu ortağı her ne kadar açı-
rın kayırılmış sermayedarlara tahsisi, hukuk dışı- lan ihalelerin sonucu yarışma ile belirlenmiş
lığı, denetlenmezliği ve kamu maliyesine yükle- görülse de seçilen grupların ağırlıkla AKP ikti-
diği büyük risklerle, önemli sorun odağı duru- darına yakın firma gruplarından oluştuğu dikkat
muna gelmiştir. Mega sorunlar şu şekilde sırala- çekmiştir. Bu kayırmacı anlayışın, hem ekono-
nabilir (Sönmez 2016a, 2016c): mik hem siyasi birçok soruna kaynak teşkil ettiği
yaşanan politik gerilimlerle dışa vurulmaktadır.
1. Denetim Dışılık
Kamu-özel işbirliği projeleri, başlangıçta Yük- 5. Finansmanda Sorunlar
sek Planlama Kurulu (YPK) izin ve onayı ile KÖİ projelerini üstelenen grupların özkaynakla-
gerçekleşirken yapılan bir düzenleme ile ilgili rının son derece düşük olması, kredi kullanma,
bakanlık ve kuruluş inisiyatifine bırakılmış, özellikle dış finansman ihtiyaçlarını büyütmüştür.
böylece tam bir koordinasyonsuzluk ve dene- Dünya ekonomisinde yaşanan istikrarsızlık ve
timsizliğe yol açılmıştır. Projeler, bir yönüyle Türkiye’nin kırılgan yapısı, ayrıca birçok projenin
kamuyu ilgilendirirken kamunun üstlendiği ÇED eksikliği, projelerin dışarıdan finansmanını
riskler ve yükümlülükler hiçbir kayıt altında güçleştirmiş, özellikle 3. havalimanı projesinde
değildir. Projelerin sözleşmelere uygun yapılıp görüldüğü gibi, kamu bankaları projeyi finans-
yapılmadığı bilinmemektedir. Sözleşmeler ne mana zorlanmıştır. Bu durum bankaların mali
Sayıştay, ne TBMM denetimi altındadır. Yükle- görünümlerini bozmuş ve S&P, Moody’s, Fitch
nici firmalarla yapılan sözleşmeler kamuya açık isimli derecelendirme kuruluşları, bu nedenle de
değildir. Projelerin kamuya mali katkısı, yükü başta kamu bankaları olmak üzere birçok banka-
bilinmemektedir. Kalkınma Bakanlığı bünye- nın kredi notunu negatife indirmişlerdir. Proje-
sinde kurulan ve bir tür koordinasyona çabala- nin özel ortağı olan kuruluşların kullandıkları
yan daire başkanlığı kamuya ancak ansiklope- kredilere bir ölçüde garantör olan Hazine’nin
dik bilgiler vermektedir. Projelerin kamu mali- üstelendiği riskler de artmıştır.
yesine getireceği ve götüreceğinin muhasebesi
bilinmemektedir. Örneğin 3. havalimanının 25 6. Çevre Tahripkârlığı, Arsa Spekülasyonu
yılda 35 milyar dolar kazandıracağı, sağlık KÖİ projeleri için kullanılan kamu varlıkları,
kampüslerinin devlete kira maliyetinin ise 27 başta HES’lerin kurulduğu akarsular, termik
milyar dolar olacağı gibi afaki ve propaganda santraller için maden yatakları, otoyolların geçti-
yanı ağır basan bilgiler dışında kamuoyu bilgi- ği kamusal araziler, köprülerin, tünellerin yapıl-
lendirilmemektedir. dığı kıyılar, hava meydanlarının yapıldığı orman-
lık alanlar, sulak araziler, bütün kamu varlıkları
2. Makro Politikalardan Kopukluk KÖİ projelerinden olumsuz etkilenmişler, adeta
KÖİ projelerinin çoğu, orta vadeli programlarla talan edilmişlerdir. Özellikle İstanbul’un kuzeyi-
belirlenen büyüme hedefleri, kamu-özel işbölü- ni tahrip eden 3. köprü ve havalimanı, bu talanın
mü, sektörel öncelikler, bölgesel denge ve ben- en bariz örneğidir. Bir başka tehdit Kanal İstan-
zeri makro hedefler dikkate alınmadan planlan- bul ise rafta beklemektedir.
mış, özellikle İstanbul rantını katmerleştirme Projeler ile ilgili ÇED ‘sorununu’ hukuk dışı
amaçlı inşaat projeleri olarak öncelik kazanmıştır. yollarla aşmak alışkanlık haline getirilirken, pro-
Grafik 1. KÖİ Yatırımlarının
3. Kamu Maliyesine Yükler
Yıllara Dağılımı
KÖİ projelerinde kamu adına sözleşmelerde yer Kaynak: Türkiye Kalkınma
alan mali yükümlülüklerin, Hazine garantileri- Bankası AŞ
nin, ileride kamu maliyesini nasıl ve ne büyük- (Sönmez 2016a).
lükte bir risk altına soktuğu bilinmemekte,
bütçe mali disiplinini aniden bozacak riskler
barındırmaktadır. Projelerle ilgili sözleşmelerde
mimar•ist 2017/1 33
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Tablo 1. Dünya Bankası’na Göre Türkiye’deki En Büyük 10 Özel Ortak sonrası girişler önce yavaşladı, sonra da yerini
Proje Yatırımı çıkışlara bıraktı (Sönmez, 2017a, 2017b)
Firmalar Ülkeler Proje Sayısı
(Milyon Dolar) Global sermayenin giriş-çıkış tercihlerinde,
1. Limak Holding Türkiye 43.523 13 hem dışarıdaki gelişmeler, hem de Türkiye’nin
2. Cengiz Holding Türkiye 39.836 7 içeride üretilen riskleri etkili oldu. ABD’de
3. Kolin Group Türkiye 39.38 10 2013 ortalarında uç veren büyüme-yüksek faiz
4. MNG Holding Türkiye 17.822 2 sinyalleri ile, Türkiye gibi ülkelere geçici park
5. Astaldi SpA İtalya 11.889 5 eden yabancı fonlar, yüzlerini Batı dünyasına
6. IC Holding Türkiye 9.518 7 dönünce, AKP rejimini 10 yıl boyunca koruyan
7. Saudi Oger Ltd S. Arabistan 8.629 10
şemsiye ters döndü. AKP için yüksek büyüme-
8. Kalyon Group Türkiye 7.117 1
ye, onun getirdiği seçmen odaklı popülizme
9. Sabancı Holding Türkiye 6.885 15
kaynaklık eden “ucuz dolar dönemi”, yerini
10. Vodafone İngiltere 5.793 18
pahalı dolara ve onun yangınlarına terk etti.
Kaynak: Dünya Bankası (Sönmez, 2016a)
Bu ölçüde sert dolar fiyatı yükselişini bekle-
Tablo 2. Dünya Bankası’na Göre Türkiye’deki En Büyük KÖİ Yatırımları meyen Türkiye ekonomisinin tüm makro denge-
(Milyon Dolar) leri olumsuz etkilendi. Şubat ayı başında yıllık
IGA Havalimanı 35.587 tüketici enflasyonu yüzde 9,2’yi buldu. Resmi
Türk Telekom 15.689 işsizlik genelde yüzde 12’ye yaklaşıyor, özellikle
Turkcell AŞ 11.184 eğitimli gençler arasında yükselerek yüzde 15’in
Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu 9.756 üstüne çıkmış durumda. Hane halkının sırtında
EnerjiSA I ve II. aşama 7.617 400 milyar TL (100 milyar Euro dolayında)
İş-TİM (Avea) 7.042
banka borcu yükü var ve iş kayıplarıyla borç tak-
Vodafone Turkey 5.793
sitleri ödenemiyor. Batık kredi oranı yüzde 5’in
Kemerköy ve Yeniköy TES 4.271
üstüne; tabii ki şimdilik... İnşaata odaklı ekono-
3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu 2.9
mide konut stokları birikiyor ve çarklar yavaşla-
Atatürk Havalimanı Kira Sözleşmesi 2.54
dıkça irili ufaklı inşaatçılar ve onlara bağlı iş yapan
Kaynak: Türkiye Kalkınma Bankası AŞ (Sönmez, 2016a)
birçok sanayi dalı zor zamanlar yaşıyor. Turizm
Tablo 3. Yatırım Sürecindeki 34 Projede Öne çıkanlar iki yılda üçte bir oranında küçüldü. İhracat, geri-
Yatırım Pay leme halinde. Cari açık, düşen enerji fiyatlarına
(Milyon Dolar) (%) rağmen azalmadı; enerji fiyatlarının yeniden yük-
İstanbul Yeni Havalimanı Projesi 13.938 38,1 selişi, hem açığı hem enflasyonu tetikledi. Özel-
Gebze-Orhangazi-İzmir (Körfez Geçişi ve Bağlantı likle de dövizle borçlanmış, önemli bir kısmı da
7.607 20,8
Yolları Dahil) Otoyolu Projesi
rejime yakın firmaları zor zamanlar bekliyor.
Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü Dahil) 2.446 6,7
Bütün bunların tam da “tek adam” için rejim
İstanbul Karayolu Boğazı Tüp Geçişi Projesi 1.339 3,7
17 Sağlık Projesi 9.870 27,0
değişikliği operasyonuna denk gelmesi, AKP’yi
Diğer 13 Proje 1.369 3,7 endişelendiriyor ve baş gösteren kriz ateşi, seç-
Toplam 34 Proje 36.570 100,0 men tercihini fazla etkilemeden, nisan ayında
sandıktan rıza alınmasına çalışılıyor. Bunun için
Kaynak: Sönmez, 2016a
de kriz ateşinden etkilenen kesimlere kamu büt-
jelerin yer aldığı bölgelerdeki arsaların spekülas- çesinden –yüksek bütçe açıklarını göze alarak–
yonuna göz yumulmuş, kayırılan kişi ve kuru- fonlar aktarılmaya başlanıyor. OHAL şartlarında,
luşlar önceden bilgilendirilerek büyük vurgun- merkezi bütçeye paralel olarak oluşturulan Sayış-
larda adeta işbirliği yapılmıştır. Dahası, başta tay denetimi dışı tutulan Varlık Fonu’na ise,
İstanbul’un akciğeri sayılan kuzey bölgelerinin kamu banka ve şirket hisseleri aktarılarak bu fon-
imara açılması yönünde ağır bir basınç oluştu- dan esas olarak mega projeleri üstlenmiş ve diğer
rulmuş, İstanbul’un dokusu bu projelerle büyük yandaş sermayedarlara can simitleri atılıyor.
zarar görmüştür. Özellikle “mega projeler” denilen ve arala-
rında 3. havalimanı, 3. köprü, Avrasya Tüneli,
Mega Projelerin Siyasi Konjonktür ile İlişkisi Gebze-İzmir otoyolu, sağlık kampüslerinin
Uluslararası değerlendirmelerde “Yükselen bulunduğu devlet himayeli kamu-özel iş birliği
ülkeler arasındaki 5 kırılgan ülke” arasında yer projelerini üstlenen firmaların döviz açıkları
alan Türkiye, özellikle 2015’te hızlanan bir 213 milyar dolar dolayında ve bu firmalar için
düşüş içine girdi. Ekonomik büyümesi ağırlıkla her 1 kuruşluk dolar fiyatı artışı, 2 milyar TL’lik
dış kaynak girişine bağımlı olan ve “dolça vita” (500 milyon Euro) kur zararı demek. O neden-
yılları olarak da adlandırılan 2002-2007 dönemi le bu firmalar, açık pozisyonlarını daraltma tela-
ile 2010-2013 dönemlerinde yılda ortalama 40 şı ile sürekli dolarda göreli düşüşleri kovalıyor
milyar dolar dış kaynak çeken Türkiye’ye, 2013 ve dolar satın alarak açıklarını azaltmaya çabalı-
34 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
yorlar. Bu firmalardan gelen dolar talebi bile tek malara kullandırmanın yolu “kamu-özel işbirli-
başına doları sürekli belli basamakta tutmaya ği” projeleri biçiminde bulunmuştur.
yetiyor. Dolardaki olağan dışı fiyat artışlarının Dünya Bankası, 19. yüzyılın imtiyazlarının
arkasında ise temelde azalmak bilmeyen ağır iç modernleştirilmiş biçimlerini, ağırlıkla da yük-
ve dış politik riskler var. Bu riskleri azaltacak bir selen çevre ülkeler denilen Türkiye benzeri
normalleşme yerine, otoriter ve çatışmacı iklimi ülkelere salık vermiştir. Bu yolla, hem altyapı
körükleyecek bir anayasa değişikliği gündemde. yatırımlarına özel yerli-yabancı sermayenin çeki-
Diğer yandan 15 Temmuz darbe girişimi leceğine, hem de kamunun kıt kaynaklarını
ikliminde, yasa yerine geçen kanun hükmünde buralara bloke etmeyerek riskten ve irrasyonali-
kararnamelerle (KHK) hızla oluşturulan Türki- teden uzaklaşacağına ülkeler inandırılmıştır.
ye Varlık Fonu (TVF), Türkiye siyaset ve eko- Projelerin özellikle dış finansmanın ortaya
nomi gündeminde başköşeye yerleşirken, bun- çıkan sorunlarını aşmak amaçlı, merkezi bütçe-
dan sonra da ana tartışma konularından biri ye paralel kurulan Varlık Fonu, başta İşsizlik
olmayı sürdürecek gibi. Sigortası Fonu, Özelleştirme Fonu kaynaklarını
TVF, AKP hükümeti yetkililerince, çoğu pet- kullanarak, ortak firmalara desteği amaçlamak-
rol zengini Körfez ülkesinin, Norveç’in ve başka tadır. Kamu denetimi dışında tutulan ve özellik-
cari fazlası, bütçe fazlası olanların kurduğu ülke le İşsizlik Fonunun yağmalanmasını amaçlayan
fonlarına benzetiliyor. Oysa TVF, bunlarla sade- bu girişimin iptali istenmelidir.
ce isim benzerliğine sahip o kadar, çünkü
Mustafa Sönmez, Ekonomist, Gazeteci-Yazar
Türkiye’nin cari açığı kronik. Bütçe fazlası olma- Gül Köksal, Doç. Dr., Mimar - Koruma Uzmanı
dığı gibi, yükselme eğiliminde olan açığı var. O
zaman bu fona neden ihtiyaç duyulduğu, fon ile Kaynaklar
Sönmez, M. (2016a), “Mega Projelerin Mega Sorunları”,
ilgili inşa süreci ilerledikçe ortaya çıkıyor. Sanayinin Sorunları ve Analizleri, TMMOB Makina
Şimdiye kadar belirginleşen büyük resim, Mühendisleri Odası Yayını, sayı: 220’nin eki (Ekim)
TVF’nin hem bütçenin hem Merkez Bankası’nın 2016 (http://mustafasonmez.net/wpcontent/uplo-
ads/sanayianalizleri_XXI.pdf).
bazı fonksiyonlarına ortak olacağını gösteriyor. Sönmez, M. (2016b), “Mega Projelerden Kara Delik Teh-
Bunun da ötesinde görünen o ki, fonun önce- didi”, Al-Monitor, yay. tarihi: 2 Kasım 2016, izleme
likli hedefi, kamusal likit varlıkları, “mega tarihi: 20 Mart 2017 (http://www.al-monitor.com/
pulse/tr/originals/2016/11/turkey-megaprojects-
proje” olarak adlandırılan kamu-özel işbirliği
threaten-black-hole-coffer.html).
(KÖİ) yatırım projelerini düze çıkarmada, kur- Sönmez, M. (2016c), “Kamu-Özel İşbirliği Projelerinde
tarmada can simidi olarak kullanmak. Büyüyen Sorunlar”, Mimarlık, sayı: 392 (Kasım-Ara-
Özetle Türkiye daha şimdiden yükselen lık) (http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayf
a=mimarlik&DergiSayi=406&RecID=4041)
ülkeler arasında risk primi 258 ile ilk sırada ve Sönmez, M. (2017a), “ ‘Tek Adam Rejimi’ Endişesi, Sana-
uzun zamandır ilk sırada olan Brezilya’yı geçmiş yiyi de Daraltıyor”, Sanayinin Sorunları ve Analizleri,
durumda. Üçüncü sırada Güney Afrika, dör- TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, sayı:
224’ün eki (Şubat) (http://mustafasonmez.net/
düncü sırada Rusya var. Ülkede milli gelir art- wp-content/uploads/sanayianalizleri_XXV.pdf)
mıyor ama milli gelirden kamuya akan kısım, Sönmez, M. (2017b), “Kriz Yangını ile Daha Çok ‘Hayır’”,
kamusal servet, yeni bir kurum olan TVF tara- Özgürüz, yayınlanma tarihi: 6 Şubat 2017, izleme tari-
hi: 20 Mar t 2017 (https://ozgur uz.org/
fından diğer kurumların kaynakları daraltılıp tr/2017/02/06/kriz-yangini-ile-daha-cok-hayir/).
yetkileri paylaşılarak kullanılacak. Fon, kamu
denetiminden uzak ve bir “şirket” gibi çalışacak
(Sönmez, 2017a, 2017b).
Sonuç Yerine Economy Politics of the Mega Projects
Kamu-özel İşbirliği projeleri, son tahlilde top- This writing is compiled by the editor of the folder, Gül Köksal, editing
lumun mülksüzleştirilmesi, toplumsal varlıkla- recent articles of Mustafa Sönmez, on the mega projects and economy
rın bir azınlık sınıf kesimine transferi anlamına relations. The compilation remarks that the mega projects are derivatives
gelen özelleştirmenin bir türevi olarak uygulan- of privatization projects such as the Public Private Partnership projects. By
maktadır. Kıt kaynakları akılcı, ekonomik kul- 2016, the biggest 4 of the 34 Public Private Partnership projects, create
lanmak ve devleti asli işlevine döndürmek adına the 2/3 of the whole. Among these 4 “mega projects”, the 3rd Airport
Dünya Bankası telkini ile başlatılan ve tüm dün- Project of Istanbul has a different feature with its budget about 14 billion
yada 30 yılı aşkın uygulanan özelleştirme politi- dollars. 3 of the mentioned 4 big projects, are in Istanbul and they are; the
kalarının doğrudan ayağını sanayide, hizmet 3rd Airport Project, the 3rd Bosporus Bridge and the Canal İstanbul
Project. Exactly because of their sizes and features, they are seen as big
sektöründe faal kamu kuruluşlarının tüm hisse-
treats for Turkey, as well as for the entire world. In line with that, the
lerini özel firmalara satmak oluşturur iken, tüm
compilation also questions the relations between the said projects and the
mülkün devrinin mümkün olmadığı durumlar-
referendum on 16th April 2017 and the issue of the Asset Fund.
da, doğal kaynakları, kamu varlıklarını, özel fir-
mimar•ist 2017/1 35
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Mega Projelere Genel Çerçeveden Bakmak
Cihan Uzunçarşılı Baysal
“Tanrı’ya ve hükümdarımıza hizmet için geldik biz buraya. Fakat aynı
zamanda buradaki zenginlikler için geldik.”
(Meksika’nın işgali sırasında Cortes’in yardımcısının sözleri.)
Mega Projeler Nelerdir? lar, savaş zayiatlarında (ölüm/yaralanma değil
G eniş kapsamlı bir tanımlama ile başlarsak,
İlhan Tekeli, mega projelerin ne tür proje-
ler oldukları hakkında fikir birliği olmamasına
“zayiat”) olduğu üzere olağanlaştırılmaktadır.
Bir mega ulaşım projesi olan Süveyş Kanalı’nda
piramitlerin yapımını aratmayacak derecede
rağmen, iki kıstas göz önüne alındığında bir köleleştirilmiş emek gücü kullanılmışken, yüz-
projenin mega proje olup olmadığını anlamanın yıllar sonra Dubai’nin bir mega proje olarak
kolay olduğunu belirterek bunları büyüklük ve yeniden inşasında da, Katar Olimpiyatları
çekicilik olarak sıralıyor. Tekeli’ye göre, üzerin- (2022) projelerinde de benzer kölelik koşulları-
de uzlaşılan kriterler, büyük ölçekli bir yatırım, na ve emekçi cinayetlerine tanık olmaktayız.
devlet bütçesi, toplum ve çevre üzerinde önem- Myanmar boru hattı projesinde zorla çalıştırılan
li etkiler ve bu nedenle halkın ilgisi.1 Mega pro- (angarya) emek gücü kullanılmaktadır. Keza,
jelerin salt 21. yüzyıla özgü fenomenler olma- 13 bin civarında işçi istihdam eden 3. havalima-
dıkları, hatta avcılık ve toplayıcılık zamanlarına nındaki koşullar da emekçiler tarafından “mül-
(Göbeklitepe) kadar uzandıklarını da söyleyebi- teci / toplama kampı” olarak tanımlanmakta,
liriz. Yine Tekeli’ye göre, bu projelere devasa buradaki emekçi cinayetleri ile kazalar (özellikle
kaynakların ve emeğin seferber edilebilmesi için kamyon şoförleri) örtbas edilse de bir kısmı
gereken rıza ve meşruiyet inşası, projelerin kamuoyuna sızmaktadır.
ardındaki kutsal ya da siyasi güç sayesinde Mega projeler bir devirden diğerine aktarıl-
olmaktadır. Öte yandan, tanrı krallar, firavunlar, maktalar; ancak çağımızdaki farkları, inanılmaz
sultanlar, diktatörler, tiranlar… ya da uzun süre bir ivmeyle büyüyen sayıları ve ölçekleri. Özel-
iktidarda kalan siyasetçilerin adlarını tarihe yaz- likle ulaşım, enerji, su ve tarım sektörlerinde
dırmak için mega projeleri kullandıkları da devasa ölçekli altyapı yatırımları zirve yapmış
malum. Tekeli, burada gereksinimin kale alın- durumda. Günümüz mega projeleri, bütçeleri
madığını vurgular. Bu bağlamda, kentin tüm göz önüne alınarak, mega (milyon dolar), giga
önemli noktalarından görülebilen değerli sit (milyar dolar) ve tera (trilyon dolar) olarak
alanı Çamlıca’ya inşa edilen 37.500 kişilik sınıflandırılmakta: “Bugün öyle bir döneme gir-
Türkiye’nin en büyük camiini de İstanbul’un miş bulunuyoruz ki tek bir mega proje rahatlıkla
siluetine imza çakarak tarihe geçmek olarak alt gelir grubundan bir ülkenin ulusal bütçesini
okuyabiliriz. 21. yüzyıl öncesinin mega projele- aşarken, tek bir giga proje, bir orta gelir devleti-
rini salt anıtsal ya da siyasi/ideolojik projeler nin kazancını geçebilmekte ve bir tek tera yatı-
olarak kategorize etmek yanıltıcı olabilir; nite- rım projesi de dünyanın en zengin 20 ulusundan
kim Kanuni’nin İstanbul’a su sağlamak için birinin gayri safi milli hâsılası (GSMH) ile
Mimar Sinan’a inşa ettirdiği proje bir kamu mukayese edilebilmekte. Araştırmalar, tarihteki
yararı projesiyken, Mısır’ın Avrupa’ya yakınlaş- en büyük yatırım patlaması sürecini yaşadığımı-
ma hayalleri içinde büyük borca girerek inşa za işaret ediyor. Küresel olarak, her yıl 6-9 trilyon
ettirdiği ancak kendi iflasını ve sömürgeleşme dolar arasında mega proje harcaması yapılmak-
sürecini hazırlayan Süveyş Kanalı bir mega ula- tadır ki bu miktar dünyanın GSMH toplamının
şım projesiydi. Mega projeler, piramitleri inşa %8’ine denk gelmektedir.”2
eden firavunlara atıfla “firavunvari” (pharaonic) Öte yandan, mega projelerin riskleri üzerine
projeler olarak da adlandırılmaktalar. çalışan Flyvbjerg, büyüklüğü bağlama göre
Piramitler denince akla onları inşa eden değerlendiriyor: “Bir mega proje çok büyük bir
köleler gelir. Tarih boyunca ve günümüz de proje olup, nerede planlandığı ya da inşa edildiği
dahil, mega projelerdeki köleleştirilmiş iş koşul- bağlamından bakılmalıdır. Çok büyük nedir?
ları devam etmekte, emekçi cinayetleri ile kaza- Genel olarak yarım milyar dolar üzeri her şey
36 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mega projedir diyebilirim. New York gibi bir Çok yeni fenomenler olmalarına rağmen virüs
kent üzerinden konuşuyorsak, daha büyük bir şey gibi dünya üzerine yayılan ve başlı başına birer
gerekir. Midwest’te bir kasaba, çok daha küçük mega proje olan “Aerotropolis”ler de sınıflandır-
bir şeyi mega proje olarak düşünecektir. Spesifik malara eklenmeli. Kabaca açarsak, kentlerin hava-
projenin planlandığı ya da inşa edildiği bağlam- limanları olurken, burada mega havalimanlarının
dan bağımsız bir mega proje tanımı yapamazsı- kentlerinden, tersyüz edilmiş bir planlamadan
nız.”3 bahsediyoruz. Tarih boyunca, önce limanlar
Araştırmacılar göre, mega projelerde genel- sonra tren yolları ve garlar kentleri şekillendirmiş
likle küresel Kuzey’den ithal edilmiş ağır iş ve ekonomiyi canlandırmıştır; yeni yüzyılda deva-
makineleri ile sofistike teknolojiler kullanılmak- sa havalimanları aerotropolislerin bu işlevi göre-
ta ve ayrıca uluslararası finans sermayesi ve eşgü- ceği düşünülüyor. Havalimanı-kent modeline
dümlü sermaye akışlarına ihtiyaç duyulmakta- göre planlama, altyapı ve ekonomi kurgulanırken,
dır. Mega projelerin yerinden etme etkilerini havalimanı merkeze alınarak merkez yeniden tan-
inceleyen Gellart ve Lynch mega projeleri 4 zim ediliyor. Merkezi konumunu yitiren kent ise
kategoriye ayırıyorlar: havalimanının çevresinde inşa edildiğinden önce-
1) Altyapı (limanlar, demiryolları, su ve kanali- ki düzen tersyüz edilmiş oluyor. Çeşitli ulaşım
zasyon sistemleri…); bağlantıları vasıtasıyla erişilebilecek gurme resto-
2) Yerin altından çıkartma (madenler, petrol, ranlar, tasarım butikleri, alışveriş merkezleri, beş
doğalgaz…); yıldızlı oteller, müzeler, kongre ve sergi salonları,
3) Üretim (kâğıt, lastik, palmiye yağı vb üreti- sağlık ve fitness merkezleri, hatta kumarhaneler
mi ya da okaliptüs vb egzotik ağaçlar yetiş- ve golf sahaları… havalimanının etrafında örül-
tirmek için kurulan devasa endüstriyel ağaç dükçe aerotropolisin çevresi genişlemekte, eko-
plantasyonları, serbest üretim bölgeleri, nomi canlanmakta. Amaç, havalimanından ziya-
imalat parkları…); de, havalimanını cazibe merkezi yaparak inşaat ve
4) Tüketim (büyük ölçekli turizm projeleri, emlak projelerini tetikleyip ekonomiye kan ver- Afrika’daki Altyapı
alışveriş merkezleri, tema parkları, emlak Geliştirme Programının
mek. Aynı hedeften yola çıkan 3. havalimanının enerji etkisi: Enerji altyapı
geliştirme projeleri).4 da çevresi genişledikçe, kuzey ormanlarının yok programı önemli
Son kategorideki “emlak geliştirme” başlığı edilene dek katledileceğini söylemeye gerek yok. hidroelektrik projelerine
altında su kenarları, limanlar, tersaneler ve rıh- odaklanır ve talepteki
tım bölgeleriyle atıl depo ve fabrika bölgelerinin Mega Projelerin Ortak Özellikleri: “Felaket tahmini artışı karşılamak
yeniden canlandırılması projelerini ve sermaye- için güç havuzlarını
Eğilimli” Projelerin Risklerinin Saklanması birbirine bağlar. Bölgesel
nin ve orta-üst gelir gruplarının ihtiyaç ve talep- Bent Flyvbjerg, Nils Bruzelius ve Werner petrol ve gaz boru hatlarını
lerine yönelik kent merkezleri ile tarihi bölgele- Rothengatter’in son 50 yılın mega projelerinin da kapsar.
rin dönüşüm projelerini sayabiliriz. 5 Mega
etkinliklerin (olimpiyatlar, EXPO’lar, büyük
futbol turnuvaları…) altyapı ve ulaşım yatırım-
ları her ne kadar yukarıdaki dört kategoriden
birinin altında sınıflandırılabilse de, başlı başına
birer mega proje olan mega etkinliklerin ayrı bir
kategori olarak zikredilmesi gerekir. Gellart ve
Lynch, mega projeleri kategorilere ayırmakla
beraber, bunların genelde bir arada olabildikle-
rine ve bir projenin içinde birden çok proje
bulunabildiğine de dikkat çekiyorlar. Ya da bir
mega proje diğerlerini tetikleyebilir. Bu bağlam-
da, örneğin, 3. köprü, 3. havalimanı ve kanal
ayrı ayrı projeler değil tek bir proje paketidir.
Belgrad Rıhtımı dönüşüm projesini incele-
yen Zekovic6 de mega projeleri büyük yatırımlar
gerektiren devasa bütçeli
1) Altyapı projeleri (köprüler, tüneller, otoyol-
lar, demiryolları, havalimanları, limanlar…),
2) Enerji projeleri (barajlar, termik, nükleer vb
santraller, petrol çıkartma..),
3) Bilimsel projeler ve
4) Atmosfere ve uzaya yönelik projeler
olarak sınıflandırmakta.
mimar•ist 2017/1 37
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
dökümünü çıkarttıkları “Megaprojects and hizmet veren 3. köprüye aktarılan kaynak eğer
Risk: An Anatomy of Ambition” (2003; “Dev metro yapımına harcanmış olsaydı, mevcut 30
Projeler ve Risk: Hırsın Anatomisi”) başlıklı km metro uzunluğu, toplamda Paris metro hattı
araştırmaları, projelerin risklerini detaylı incele- uzunluğuna yaklaşacak, İstanbul’un akciğerleri
yen ilk çalışmadır. Milyarlarca dolarlık proje kuzey ormanları da tahrip edilmemiş olacaktı.8
müteşebbislerinin projelerini tasdik ve inşa etti- Bu çerçevede, mega projelerin ardındaki ger-
rebilmek için kendi çıkarlarına uygun olarak sis- çek niyetleri, çevresel ve toplumsal yıkımları,
tematik biçimde parlamentoları, kamuoyunu ve önemli riskleri, teknokratik, uzman bir dil vasıta-
medyayı nasıl aldattıkları anlatılır. Projeleri sıyla gözlerden kaçırtarak, büyüme/gelişme
onaylatmanın formülü maliyetlerin oldukların- odaklı bir söylemle her kesimin yarar sağlayacağı
dan düşük, kazançların büyük gösterilmeleri ve bir “kamu yararı” miti inşa ederek mega projele-
ciddi çevresel, toplumsal maliyetler hafife alınır- rin failliklerine ortak olan kimi akademisyenler,
ken, ekonomik gelişme, büyüme etkilerinin entelektüeller, basın mensupları, uzmanlar ve
abartılmasıdır. Flyvbjerg, gösterilmeyen riskleri hatırı sayılan şahsiyetlerden oluşan yandaş camia-
ve abartılan getirileri nedeniyle mega projeleri yı da anmak gerekir. Şanlı geçmişe atıfla büyük
“genetik olarak felaket eğilimli” diye nitelendi- devlet / güçlü millet imajı yeniden ve yeniden
rir. Çevreyi tahrip ederken, tüm canlı topluluk- üretilir; nicelik niteliğin önüne geçirilir. Mega
larının yaşam alanlarını yok eden, yerinden projelerin başına getirilen “en…” sıfatları saye-
etmeleri tetikleyen, devletleri finansal krize sinde milli gurur okşanır. Ne yazık ki bu
sokan ya da bütçelerini sarsan felaketler. Bu “en…”lerin bedelini doğa, çevre ve tüm canlılar
bağlamda, riskin tanımını çevresel, sosyal, mali ödemektedir. Projelerin saklanamayan zararları-
farklı riskleri, sağlık ve güvenlik risklerini de içe- nın tartışılmaları, devlete ve millete hayırlı işler
recek şekilde kapsamlı tutar. yapıldığı, üstelik verilen zararların da telafi edildi-
Flyvbjerg’e göre bu projelerde çalışan ği iddia edilerek, “şu kadar ağaç kestik ama şu
mühendisler, mimarlar, planlamacılar, iktisatçı- kadar da diktik, şu kadar taşıdık”; “yabanıl haya-
lar gibi yüksek eğitim almış grupların projelerin tın önemi için ekolojik köprüler yaptık” gibi söy-
risklerinin bilmemeleri olanaksızdır. Bu insanlar lemlerle zorlaştırılır. Böylece, bu projelerin
bilgi yoksunu olmadıklarına göre mega projeleri olmazsa olmazlıkları kabul ettirilir; karşı çıkanlar
her koşulda olumlayan deterministik duruşlarını gerici / gelişme karşıtı hatta dış mihrakların araç-
izah edecek tek şey hesaplı kitaplı biçimde kendi ları ilan edilir. Kent araştırmalarında ise mega
çıkarları için bilerek riskleri saklamalarıdır. Bura- projeler verili bir gerçeklik olarak kabul edilerek
daki anahtar soru ahlakidir. Romalıların sorgu- bunlara karşı alternatif çalışmaların önü kapatılır.
ladığı üzere “Cui bono?” yani “Kim için?” Bir Muhalefetin kriminalleştirildiği, muhalif söyle-
proje kısa dönemde birçok insana fayda sağlar, min ve projelere alternatiflerin önlerinin kesildiği
projeleri geliştiren mühendis ve mimarlara, böyle bir mutabakat siyasetinde, ideolojik müca-
arazi sahiplerine, emlak yatırımcılarına, inşaat dele ve itirazlar zorlaştırıldığından demokrasi
şirketlerine, avukatlara, planlamacılara ve kırmı- yara alır.
zı kurdeleyi kesme şerefine erişen siyasilere…
Bu nedenle “Makyavelist projeler” tanımını da Abartma/Şişirme ile Küçümseme/Azımsama El Ele
kullanır. Göz ardı edilen riskler artık her şey için Bent Flyvbjerg ve diğerleri, kapsamlı çalışmala-
çok geç olduğunda ortaya çıktıklarından, bilin- rında 5 kıtada 20 ülkeden birkaç yüz proje ince-
dikleri halde ilk baştan sumen altı edilerek yola leyerek 10 mega projenin 9’unda 4 özelliğin
devam etmek mümkündür.7 tekrarlandığını tespit etmişlerdir. Bu 4 kategori-
Bu “müşterek yalan kültürü”, risklerin yanı nin biri ya da birkaçı farklı araştırmalarda da öne
sıra iki vahim sonuca da neden olmaktadır: çıkmaktadır:
1) Daha önemli ve kamusal yarara sahip proje- Azımsanmış maliyetler: Projeler, hiçbir
lerin rafa kalkması; zaman öngörülen maliyette ve zamanda bitirile-
2) Kamusal varlıkların ve kamu gelirlerinin memekte, bütçeler katlanmaktadır. Ulaşımdan
büyük şirketlere aktarılması. enerjiye, tarım projelerinden (mega mono kül-
Nitekim, 3. Boğaz Köprüsü’nün 3 yıllık tür plantasyonları / yetiştirme çiftlikleri) suya,
yapım sürecini kale almazsak, kalan 7 yıl içinde, tüm sektörler için geçerli olarak her 10 proje-
ihaleyi alan şirketler grubuna yaklaşık 6 milyar den 9’unda maliyetler aşılmakta, hükümetler,
dolar para aktarılacaktır; oysa inşaat maliyeti vergi ödeyenler ve tüketiciler tarafından sırtlan-
hesaplarına göre aynı tutarla 150 kilometre maktadır.
metro sistemi inşa edilebilirdi. Yüksek ücreti ve Öngörülen maliyetinin %1900 üzerine çıka-
uzun yolu nedeniyle tercih edilmeyen ve zaten rak Mısır’ı iflasa sürükleyen Süveyş Kanalı en
toplam trafiğin % 2-3’ünü içeren transit geçişlere bilinen örnektir. %200 maliyet artışıyla ABD’nin
38 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Denver Uluslararası Havalimanı, %275 ya da 11 larını elinden alma, mülksüzleştirme gibi top-
milyar dolar fazla ile “Big Dig” olarak adlandırı- lumsal etkiler de küçümsenmektedir. Nitekim
lan Boston Tüneli, %67 ile Bangkok metrosu, çalışmalarının başlığını “Mega Projects as Displa-
%175 artış ile İngiltere’nin Humber Köprüsü… cements” (2003; “Yerinden Etmeler Olarak
İngiltere’yi Fransa’ya bağlayan 50 km uzunlu- Mega Projeler”) olarak atan Gellert ve Lynch,
ğundaki tünel de öngörülen zamanda bitirile- yeni mega projeleri (buradaki ‘yeni’den kasıt
mediğinden öngörülen maliyetinin %80 üzerine yakın zamanlı demek olup öncekilerden bir
çıkarak İngiltere’ye 17.8 milyar dolara mal kopuşu ifade etmez), doğal peyzajı ve çevreyi
olmuştur. Mega projelerin maliyetlerinin ve hızla, kasten, isteyerek ve göze çarpan bir biçim-
sürelerinin aşılması olağan küresel bir olgudur.9 de dönüştüren projeler olarak tanımlamaktalar.
Çok övündüğümüz Marmaray hâlâ tamamlan- Bu projeler, dağların tepelerini, ırmakları flora ve
mamıştır; banliyö hatları eksiktir. 3. havalimanı faunayı ve aynı zamanda insanları ve toplulukları
projesinde maliyetler hesaplananın üzerine yerlerinden sökerek, doğal peyzajı ve çevreyi
çıkınca, ihale yasalarına aykırı biçimde revizyon- hızla ve radikal olarak dönüştürmekte, sosyal
lara gidilmiştir (en önemlisi dolgu yükseklikleri- yapıyı darmadağın edebilmekte. Çalışmada,
nin düşürülmeleridir). mega projelerin tetiklediği yerinden edilmeler
2000’lerde Valencia kentinin finansal krize üzerine düşünülürken, yollar, madenler, yükse-
girmesine ve iflasına, ikonik mimarili prestij kent- len sular tarafından yerlerinden edilenlerin ötesi-
sel dönüşüm projeleri ve ev sahipliği yaptığı ne diğer yerinden edilmelere de dikkat çekilir:
mega etkinlikler neden olmuştur.10 Mega etkin- 1) Önemli hacimde kaya ve toprağın yerinden
likler bağlamında, hiç şaşırtmayan olimpiyatlar- edilmesi;
dan en son örnekle bitirelim. Brezilya 2007’de 2) Hidrolojik örüntülerin yerinden edilmesi;
olimpiyatlara teklif verdiğinde dünyanın beşinci 3) Doğal habitatların yerlerinden edilmesi ve Afrika’daki Altyapı
Geliştirme Programının
büyük ekonomisiydi; bugün en ciddi ekonomik yenilerinin yaratılması (sivrisineklerin üreye-
enerji etkisi: Ulaşım
krizini yaşamaktadır. Önce dünya kupası, ardın- bileceği durgun su birikintileri, askeri üsler programı önemli üretim ve
dan olimpiyat oyunlarının milyarlarca dolarlık için boş araziler gibi); tüketim merkezlerini
altyapı harcamaları nedeniyle eğitim, sağlık, çevre 4) Nişlerinin yerinden edilmesiyle türlerin ve bağlar, büyük şehirler
ve diğer kamu harcamalarında sert kısıntılara git- bitki ve hayvan topluluklarının yerlerinden arasında bağlantı kurar, en
iyi merkezi (hub) limanları
mek zorunda kalmış böylece kamu yararına ayır- edilmeleri;
ve demiryollarını tanımlar
ması gereken bütçesini birkaç haftalık bir mega 5) Sonuç olarak, oradaki kaynaklara bağımlı ve kara ile çevrili ülkeleri,
etkinliğin mega projelerinde heba etmiştir. yaşayan toplulukların geçim olanaklarının geliştirilmiş bölgesel ve
Yunanistan’ın iflasında da Atina Olimpiyatlarının yok edilmesi.11 kıtasal ticarete açar.
(2004) mega projelerinin payı unutulmamalıdır;
öngörülen maliyet 123 milyon Euro iken kamu
bütçesinden 11,5 milyar Euro çıkmıştır!
Şişirilen gelirler/kazançlar: Projeler, öngörü-
len gelire ulaşamazlar; hatta yukarıda da açıldığı
üzere azımsanan maliyetler ve riskler nedeniyle
10 projenin 9’u zarar etmektedir. Türkiye’den
bakarsak, 3. köprü, günlük 135.000 olarak
garanti edilen araç sayısını bir türlü tutturama-
mış; bu nedenle köprüyü kullanmayan transit
araçlara cezai tedbirler getirilmiştir. Öte yandan,
transit geçişlerin toplam trafik içindeki payının
%2-3 olduğu göz önüne alınıp yapılan hesapların
hiçbiri günlük 135.000 aracı tutturamadığından
şişirilen kazanç nedeniyle ödenecek farkın vergi-
lerimizden çıkacağına kuşku yoktur. Sermaye her
koşulda kazanmaktadır. Osmangazi Köprüsü bir
diğer başarısızlık öyküsüdür. Avrasya Tüneli ile
ilgili de benzer iddialar vardır. Öte yandan, mega
yatırımlar zarar da kâr da etseler, girişimciler
paralarını alacaklardır. Zararlar toplumsallaştırı-
lırken, kazançlar özelleştirilmektedir.
Ciddiyetleri azımsanan çevresel ve toplum-
sal etkiler: Yıkıcı çevresel/ekolojik etkilerinin
yanı sıra yerinden etme, yaşam ve geçim olanak-
mimar•ist 2017/1 39
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Sosyolog Saskia Sassen, “iklim değişikliği” önemli vasıtalarından biri haline geldiğine dik-
terimini yeterince güçlü bulmadığını, bunun kat çeker. Gösterişli bir kentleşmeye yönelik çok
yerine “ölü toprak, ölü su” demeyi tercih ettiği- büyük miktarlarda kaynakların aktığı bu “kaçık”
ni belirterek bu korkunç sonucu yaratanın biz- mega projelerin insanların refahlarıyla ilgilerinin
zat kendimiz olduğunu belirtir. Mega projeler, olmadığını belirtir.14
yukarıdaki çalışmada da vurgulandığı üzere, Mega projeler vasıtasıyla, kimi en yoksul
doğa ve çevreyi tahrip ederken toprağı ve suyu ülkelerin ulaşım ağlarını, enerji şebekelerini,
da yok etmektedir. Sassen, mega monokültür şehir suyu sistemlerini vb güçlendirmek ve dola-
tarım plantasyonları ve yetiştirme çiftliklerinin yısıyla eşitsizliği azaltmak amaçlansa da, tam
toprağı zamanla nasıl çoraklaştırarak yok ettik- aksine, dünyanın en muhtaç topluluklarının –
lerine ve bu şekilde bir tarım alanını yok eden çiftçiler, yerliler, gecekondu sakinleri ve balıkçı
sermayenin diğerlerine akarak oraları da çorak- toplulukları– yoksulluğuna yoksulluk katıldığı
laştırdığına dikkat çeker.12 3. havalimanı proje görülmektedir. 2004-2013 yılları arasında
sahası ve etki alanları, plantasyonlar eliyle olma- Dünya Bankası tarafından fonlanan bu çeşit
sa da havalimanı inşaatı için ve inşaata hammad- mega projeler sonucunda tahmini 3,4 milyon
de ve altyapı sağlamak üzere proje sahası içinde insan yerinden edilmiştir. Uzmanlar, kamu-özel
ve çevre yerleşimlerde kurulan tesisler (patlama- işbirliği (KÖİ/PPP) projelerinin var olan gelir
lı granit taş ocağı, jet yakıtı depolama çiftliği, uçurumunu daraltmak bir yana daha da açma-
yeni taş ocakları, sahilden kum çekme, çimento sından korkmaktadırlar. Dünya üzerindeki en
limanı, patlayıcı madde deposu gibi) nedeniyle zengin ve en fakir uluslar arasındaki gelir uçuru-
benzer şekilde “ölü toprak, ölü su” sahasına mu sömürge döneminde 35:1 iken bugün 80:1
dönüştürülmektedir. olmuştur. Dünyanın en zengin 85 kişisinin
Abartılan bir ekonomik kalkınma/gelişme kendi aralarında kontrol ettikleri zenginlik,
beklentisi: Bu projeler vasıtasıyla sermaye yatı- dünya nüfusunun yarısının toplamından daha
rımlarının geleceği, böylece öncelikle üst gelir fazladır. Öyleyse bu yatırım patlaması kim/ler
gruplarından başlamak üzere alt gelir gruplarına içindir?15
doğru refahın damlayarak (trickle-down) toplu-
mun tümünün zenginleşeceği, ekonomik kal- Mega Projelerin Ekonomi Politiği
kınma sağlanacağı varsayılmaktadır. Oysa araş- Dünyanın hiçbir döneminde görülmediği kadar
tırmalar tam aksine bir gidişata işaret etmekte; çok mega projeye bugün neden ihtiyaç doğ-
sosyolog Sassen’in “trickle-up” yani aşağıya muştur? Yukarıda da alıntıladığımız üzere, her
değil yukarıya doğru damlama olarak dikkat yıl dünyadaki GSMH bileşiminin %8’ine denk
çektiği üzere, dar bir elit kadronun dışında gelen 6-9 trilyon dolar arasında mega proje har-
kimse kazançlı çıkmamaktadır. Ayrıca mega caması yapılmaktadır. Flyvbjerg’e göre, tekno-
projeler etkileriyle pahalılaşan kentlerde yerin- lojik gelişmeler nedeniyle mega projeler inşa
den etmeler ve yoksunlaştırmalar toplumsal etmek bugün artık oldukça kolaydır; dolayısıyla
ayrışmaya sebep olmaktadır. Büyük çaplı kentsel birinci dürtü teknolojidir. İkinci olarak anıtsal
dönüşüm projeleri vasıtasıyla sermaye yatırımla- ve somut olduklarından siyaseten cezp edicidir-
rını kentlerine çekmek isteyen yönetimlerin, ler; bu da siyasal dürtüdür. Üçüncüsü, büyük
sosyal devlet politikalarını terk ederek, kentleri- projeler çeşitli grupların büyük miktarlarda
ni pazarlama girişimciliğine soyunmaları da bir kazanç elde etmelerine fırsattır. Bu da ekono-
başka nedendir. Olimpiyat örneklerinde de açtı- mik dürtüdür.16
ğımız üzere kamu yararı politikaları terk edil- Ancak tüm bunların ötesinde, mega projeler
mektedir. 14 Avrupa ülkesinde 13 büyük kent- bir sistem sorunudur ve kapitalist sistemin ken-
sel dönüşüm projesini inceleyen “Avrupa’da dini var edebilmesinin bir ayağı da mega proje-
Neoliberal Kentleşme: Büyük Çaplı Kentsel lere dayanmaktadır. David Harvey’e göre, kayda
Dönüşüm Projeleri ve Yeni Kentsel Politika”13 değer bir kazanç üreticisi olamayan neolibera-
başlıklı araştırma, yerinden etme ve toplumsal lizmde kazancın büyük bölümü mal varlıkları-
kutuplaşmayı da önemli birer bulgu olarak orta- nın spekülasyonundan ve yatırım yapılacak yeni
ya koymuştur. Proje bölgelerinde emlak pazar- varlıklar yaratılmasından elde edilmekte. Bu
larının devreye girmeleriyle artan konut ve kira bağlamda, kentsel mekânın yeniden üretimi de
fiyatları karşısında alt, alt-orta gelir gruplarının önem kazanmakta; şöyle ki, sermayenin birinci
yerlerinden edilmeleriyle sosyo-mekânsal döngüsü olan sanayi üretiminde oluşan aşırı
kutuplaşma/ayrışma görülmektedir. Ünlü sos- birikim krizi sorunu, bu birikimin kentsel
yal kuramcı Harvey, yerinden etme ve yoksullaş- mekâna yatırılmasıyla çözüme kavuşturulmakta.
tırmaya sebep olan bu tarz bir kentleşmenin, Böylece bu ikinci döngüde metaların üretildiği
ihtiyaç fazlası sermaye ve emeği emmenin yer olan kent, şimdi kendisi mega bir meta ola-
40 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
rak sermayenin ihtiyaçlarına yönelik dönüştürü- EBRD’nin 9,4 milyar Euroluk uluslararası yatı-
lecek arazi üretmekte. Mega projeler, ikinci rımlarının %20’si Türkiye’dedir. 20 Küçüklü
döngüde kentsel dönüşümün varabileceği en uç büyüklü bu projeler arasında mega proje olarak
nokta olarak birikim krizine çözümdür.17 Nite- Avrasya Tüneli dikkat çekmektedir.
kim dünya üzerinde son on yılda “Şaşkınlık Ancak tüm bu fonlar yine de gerçekleştiril-
verici, göz alıcı ve bazı açılardan birer kıyım mek istenen mega projeleri desteklemeye yet-
addedilebilecek denli saçma mega kentsel proje- mediğinden ekonomik gelişmeyi dürtmek için
ler… elde edilen artı sermayeyi emmek üzere, en yeni arayışlara girilmiş ve devlet fonları, emekli
göze batan, toplumsal olarak en adaletsiz ve çevre fonları ve yatırım fonları ile sigorta sistemlerin-
açısından en zararlı biçimlerde ortaya çıktı.”18 de tutulan uzun vadeli kurumsal finansa başvur-
Bu “toplumsal olarak en adaletsiz ve çevre ma yönünde küresel konsensüs sağlanmıştır. Bu
açısından en zararlı” mega projeler, kentsel, özel fonlardaki trilyonlarca dolar, dünyayı kur-
kırsal fark etmeden küresel ekonomiyi canlan- taracak sihirli formül olarak görülmektedir.
dırmanın can simitlerdir. Dünya Bankası (DB), Dünya ekonomisinin dev aktörleri, mantıklı mı
IMF, kalkınma bankaları, uluslararası fonların değil mi diye üzerinde hiç düşünmeden mega
hesaplarına göre dünya ekonomisini kurtaracak alt yatırım planlarına burunlarını sokmaktadır.21
devasa altyapı projeleri için daha fazla fona ve (Türkiye’de mega projeleri finanse etmek üzere
daha fazla kamu özel işbirliğine ihtiyaç vardır. yakınlarda kurulan ve işsizlik fonunu kullanacak
Tam da bu nedenle, bugün şahit olduğumuz, olan Varlık Fonu’nu da anımsayalım.)
tarihte eşine rastlanmayan bu mega yatırım işta- Mega projelere fon sağlayacak bir diğer
hı ve hızı, bir başka olgu ile yan yana sürmekte- mecra olarak KÖİ projelerinin finansallaştırıl-
dir. Bu da önemli kalkınma bankaları ve finans maları dünya üzerinde tartışılmaktadır. Yakın Afrika’daki Altyapı
kuruluşlarının muazzam altyapı yatırımları üze- Geliştirme Programının
zamanlarda Borsa İstanbul Yönetim Kurulu
enerji etkisi: Sınır ötesi su
rinde daha öncesinde hiç olmadıkları kadar Başkanı Himmet Karadağ benzer bir açıklama programı, çok amaçlı
mutabakat göstermeleridir. yaparak KÖİ projelerinin borsaya getirilmesi barajların geliştirilmelerini
G20 hükümetleri, Kasım 2014’te dünya üzerine çalıştıklarından bahsetti ve “Çanakkale hedefler ve kendi hidrolik
üzerindeki büyük altyapı yatırımlarına (kamu ve Köprüsü, Kanal İstanbul’un alt bileşenleri, altyapılarını
özel) uygun ortamı hazırlamak üzere, Küresel planlayabilmeleri ve
Üçüncü Havalimanı’nın devamında Airport
geliştirebilmeleri için
Altyapı İnisiyatifi kurdular. Çok kısa bir süre City, özellikle yenilenebilir enerji projeleri ve Afrika’nın göl ve ırmak
önce IMF ile birlikte 7 önemli kalkınma banka- diğer benzer projelerde baştan mutlaka menkul havzaları örgütlerinin
sı, ortak bir duyuruyla altyapı yatırımları için kıymetleştirme ve borsa olsun diye çalışıyoruz”, kapasitelerini geliştirir.
yıllık 130 milyar dolar finans sağlayabilecekleri-
ni bildirmişti. Duyurunun hemen öncesinde
DB Global Infrastructure Facility (GIF) birimi-
ni açıklamıştı. GIF, özel sektör ile kurumsal
yatırımcı sermayenin örgütlenmelerini sağlamak
üzere komplike KÖİ altyapı projelerinin hazır-
lanmalarını ve yapılanmalarını kolaylaştıran
küresel bir açık platformdur. Citibank ve HSBC
de dahil olmak üzere, kalkınma bankaları ve16
özel sektör ortağını içeren GIF’in ortakları 8
trilyon dolar üzerinde bir varlığa sahip olup,
amaçları, yükselen piyasalar ile gelişmekte olan
ekonomilerin enerji, su, ulaşım, sağlık, teleko-
münikasyon sektörlerinden altyapı projelerini
desteklemektir. DB’nin altyapı projelerine kat-
kısı muazzamdır –sadece 2014 yılında 24 milyar
dolar– ancak artan talep karşısında bu bile yeter-
siz bulunmaktadır. Öte yandan, büyük kısmı
Asya ve Afrika’dan 3,4 milyar insan bu projeler
ile yerlerinden edilmiştir. Bağımsız uzmanların
raporlarına göre de DB enerji dağıtım projeleri-
nin %67’si, suyla ilgili projelerin de %41’i başa-
rısız olmuştur.19 Avrupa İmar ve Kalkınma Ban-
kası (EBRD) da 2016’da Türkiye’deki projelere
1,9 milyar Euro seviyesinde yatırım yaparak
geçen yıl itibariyle 43 projeyi finanse etmiştir.
mimar•ist 2017/1 41
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
dedi.22 Böylece altyapı projeleri, köprüler, hava- Demokratik denetim ve hesap verilebilirlikten
limanları… birer menkul değere, finans varlığı- azade bir istisnai hali yönetimi mega projelerin
na dönüşerek borsada alınıp satılabilecek. Mega girdiği her yere sızar.25 Yaratılan istisna hali vası-
projelerin olmayan başarı öyküleri ile devletin tasıyla planlama kuralları, yasalar ve kamu yararı
yatırımcılara minimum koruma ve belli oranda baypas edilir. Yarı özel kurumlar eliyle yürütülen
getiri garanti etmesi birlikte düşünüldüğünde, karar alma ve planlama süreçleri sonucunda
kayıpların toplumsallaştırılmayacağı, kazançla- yönetim ve planlamanın özelleştirilmesine şahit
rın da özelleştirilmeyeceğinin garantisi yok. oluruz. Özelleştirilen sadece yönetim ve planla-
“KÖİ projeleri, gelişmeyi finanse etmekten ziyade ma değildir; KÖİ’ler de kamu varlıklarının özel
finansı geliştirme üzerinedir!”23 sektöre transferlerini sağlayan bir çeşit özelleştir-
melerdir: “Kamusal varlıkların mülkiyeti şeklen
Neoliberal Küreselleşmenin Aracı Olarak kamuda kalsa da işletme, kullanma hakkını özel
Mega Projeler firmalara bırakma operasyonudur. Bu anlamda,
Neoliberal sistemin ekonomik ve finansal aktör- geniş anlamda özelleştirmenin bir parçasıdır.”26
lerinin tüm bu fon, finans ve destek çabalarının Mega projelerin gerçekleştirildiği KÖİ modeline
toplumların iyiliği için olduğunu düşünmek yakından bakacak olursak, neoliberal sistemin
fazla iyimserliktir. Birikim fazlası sorununa karnından çıktığı tartışılmaz: “…bu model, devle-
çözüm olarak sistemi yeniden üreten mega pro- tin ekonomik rolünü daraltıyor, kamu maliyesin-
jeler aynı zamanda neoliberalizmin içinden aktı- de ‘yatırım’ harcamalarını kısıyor, devleti daha
ğı kanallardır; çağımızda sayıları hızla artan ziyade, kullanıcı, tüketici yapıyor; belli birikime
mega projeler, ulusal ve uluslarüstü (supranati- ulaşmış ve yeni birikim kulvarları arayan özel fir-
onal) yönetimler, kamu-özel işbirliği ortaklıkla- malara ise bu yeni altyapı alanlarını açmış olu-
rı, özel sermaye ve kalkınma bankaları tarafın- yor. Yurttaşların, vergi mükelleflerinin ise bu
dan desteklenerek neoliberal küreselleşme modelde kayıpları, kamusal mülkler, ortak sahip-
dünya üzerinde hükümran kılınmaktadır.24 liğe dayalı doğal kaynaklar olmaktadır. Ayrıca,
Kamu yararına ve öncelikle eğitim, sağlık, isabetli olup olmadığı sorgulanan bu yatırımla-
konut, istihdam gibi temel haklara yönelik rın, kent altyapı yatırımlarının yaşam alanları-
çalışmaları gereken yerel ve merkezi yönetim- na, çevreye getirdiği yükler de yurttaşa dayatıl-
lerin mega projeler vasıtasıyla kentlerini serma- maktadır. Bunun yanı sıra, devletin önceden
yeye pazarlamak üzere çalışan girişimcilere ücretsiz ya da düşük ücretle sağladığı mal ve hiz-
dönüşmeleriyle, girişimci kentsel politikalar metler, artık özel firmanın azami kar dürtüsüyle
dünya üzerinde yayılmakta ve neoliberal yöne- fiyatlanmakta ve bedeli ödettirilmekte.”27 KÖİ’ler
tim biçimleri de küreselleşmektedir. Bir diğer özel sektöre düzenli ve garantili para akışı sağla-
neoliberal nitelik karar süreçlerinde görülür; maktadır. Hangi altyapı projesinin inşa edileceği-
mega projeler, şeffaflık ve demokratik kontrol nin seçimi, özel sektörün uzun erimli para kazan-
mekanizmalarının olmadığı, otoriteryan ve ma çıkarlarına göre yapılır; böylece devlet veya
özelleştirilmiş karar alma süreçleri içerirler. kamu sektörü, gitgide altyapı yatırımcıları ve özel
Kapalı kapılar ardında kotarılan projeler, en firmaların çıkarları ile aynı eksene gelir.28
son dakikaya kadar halk ve sivil toplum ile pay- Mega projelerin çoğu, inanılmaz derecede
laşılmaz çünkü bunların ciddi uzmanlık gerek- uzun erimli maliyetler (ekolojik, ekonomik, top-
tirdiği öne sürülür ancak asıl amaç elit grupla- lumsal) ürettikleri için sürdürülebilirliğin her-
rının aralarında kurulan çıkar ittifakının sekte- hangi bir nosyonunun tam karşıtı olmaktadırlar;
ye uğratılmamasıdır. Böylece halk karar alma başarısızlıklarının maliyetleri de özel yatırımcıla-
süreçlerinden dışlanırken, uzmanlar, iş dünya- rın değil kamunun sırtına bindirilmektedir. Böy-
sından elitler ve itibarlı sosyal gruplar sürece lece, milyarlarca dolar, uluslar-aşırı şirketlerin
dahil olur; bu grupların çıkarları halkın çıkarla- kasalarına akarken, gezegen üzerindeki 7 milyar-
rının üzerinde yer alır. Uzmanlık ve teknokrasi dan fazla insanın yaşamlarını sürdürebilmeleri
çerçevesinde inşa edilen bir söylem ve popülist için gerekli destekleyici sistemlerin tümü yok
politikalar, ideolojik mücadelenin önünü kapa- edilmektedir.29 Kısaca, mega projeler, özel ser-
tırken mega projelerin gerekliliği tartışılamaz maye-kamu ortaklıkları, dolaylı özelleştirmeler,
bir mutabakat politikası eylenir; böylece proje- karar alma mekanizmalarından ilgili nüfusların
lerin maliyetleri ve getirileri kamuoyunda tartı- dışlanması, elit/uzman bir azınlığın söz sahipliği,
şılamaz ve zaten proje maliyetleri de çoğu kez gayri-şeffaflık, hesap verme zafiyeti gibi özellikle-
halka açık edilmez, gayri şeffaftırlar. Böylece riyle otoriteryan bir neoliberal yönetim modeline
neoliberalizme has teknokratik ve özelleştiril- dayanan ve bu modeli dünyaya ihraç ederken
miş bir yönetim tarzı egemen olurken demok- dünyayı da çok daha neoliberal yönetim model-
rasi erozyona uğratılır. lerine taşıyan dinamiklerdir.
42 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Afrika’nın (ya da Gezegenin) Kesik Damarları 11. Paul K. Gellert, Barbara D. Lynch, age.
12. https://vimeo.com/196141879.
Mega projelerin antidemokratik süreçlerini ve
13. Erik Swyngedouw, Frank Moulaert, Arantxa Rodrigu-
sonuçlarını daha net görebilmek için bir örnekle ez, “Neoliberal Urbanization in Europe: Large-Scale Urban
bitirelim. Afrika’daki enerji, su, ulaşım ve yeral- Development Projects and the New Urban Policy”, Antipo-
tından maden/enerji vb çıkartma projeleri, Afri- de, 34/3, 2002.
14. David Harvey, “Slums and Skyscrapers: Space, Housing
ka’daki Altyapı Geliştirme Programı (PIDA) and the City Under Neoliberalism”, Londra: 28.06.2015
himayesinde gerçekleştirilmektedir. Programın (http://davidharvey.org/2015/07/video-david-harvey-
ilk aşamasındaki mega projelerin etiket değeri 68 slums-skyscrapers-space-housing-and-the-city-under-
neoliberalism/).
milyar dolar olup, ortaya çıkan sonuç, çevreye ve
15. Kanya d’Almeida, age.
yerleşik yoksul topluluklara etkileri üzerinde hiç 16. Renia Ehrenfeucht, age.
bir araştırma/değerlendirme yapılmadan inşa 17. David Harvy, age.
edilmiş otoyollar, boru hatları ve barajlarla tahrip 18. David Harvey, “Kent Hakkı”, çev. M. Kırmızı, New Left
Review, Eylül-Ekim 2008.
edilmiş bir kıtadır ya da Afrika’nın “kesik damar- 19. Kanya d’Almeida, age.
ları” (bkz. haritalar 1-3). Yarı özel bir yapı olan 20. http://www.dunya.com/finans/haberler/ebrdden-
PIDA yönetimi şeffaflık, bilgi açıklama ya da sivil 19-milyar-euro-geldi-haberi-346145.
21. Kanya d’Almeida, age.
toplum ve etkilenen topluluklar ile bilgi alışverişi
22. http://www.dunya.com/finans/haberler/borsa-
vb demokratik mekanizmalara başvurmak yerine 2018de-1-milyar-dolarlik-buyuklukle-halka-acilacak-
tam aksine, bu yolları bloke etmektedir. PIDA haberi-343893.
içinde yer alan bazı hükümetler de projelerine 23. http://www.thecornerhouse.org.uk/resource/PPPs-
extraction-wealth-gap.
karşı çıkan toplulukları tehdit etmişlerdir. 24. Slavka Zekovic, age.
25. Ampora Tarazona Vento, age.
Son Söz 26. Mustafa Sönmez, “‘Mega Projeler’den Kara Delik Teh-
Bu gidişat, daha az ya da çok şiddetli ama küre- didi”, Al Monitor, 2.11.2016.
27. Mustafa Sönmez, “‘Mega Projeler’in Mega Sorunları”,
sel ölçektedir. Neoliberal hegemonyanın araçla- Bülten, TMMOB Makina Müh. Odası, Ekim 2016.
rı mega projeler, gezegenin yeraltı ve yerüstü 28. Nicholas Hidyard (http://www.thecornerhouse.org.
kaynaklarını, müştereklerini tükete tükete sayı uk/resource/PPPs-extraction-wealth-gap).
29. Kanya d’Almeida, age.
ve ölçek bakımından azmanlaşırken, şirketleşti-
rilmiş bir yönetimi ve demokratik mekanizmala-
rın kapalı olduğu, kamu yararının geri plana
atıldığı otokratik bir siyaseti de gezegenin
damarlarına zerk etmekteler.
Cihan Uzunçarşılı Baysal, Bağımsız araştırmacı,
“İstanbul Kent Savunması” ve “ Kuzey Ormanları Savunması” üyesi,
Scrutinizing Mega Projects through the General Framework
Açık Radyo “Kentin Tozu” programının yapımcı ve sunucusu Mega projects are not solely the phenomena of the 21st Century. If
Göbeklitepe is to be taken into account, their existence can even be
Notlar traced back to the ages of hunting and gathering societies. On the other
1. İlhan Tekeli, “Siyasetçiler ve Mega Projeler Üzerine”,
Mega Projeler ve İstanbul Paneli, MSGSÜ Şehir ve Bölge hand, in our age, mega projects are growing in number and scale at an
Planlama Bölümü, 12.02.2014. unprecedented rate not ever witnessed before. Investments in pharaonic
2. Kanya d’Almeida, “Mega, Giga, Tera: Inside the Biggest projects, particularly in the transportation, energy, water and agricultural
Investment Boom in History”, Truthout, April 29, 2015.
sectors are skyrocketing throughout the planet; be it the Global North or
3. Renia Ehrenfeucht, “Megaprojects and Risk: A Conversa-
tion with Bent Flyvbjerg”, Critical Planning, Summer 2014. South. Global mega-project spending is estimated to be between $6-9
4. Paul K. Gellert, Barbara D. Lynch, “Mega Projects as trillion annually, comprising 8% of the world’s GDP.
Displacements”, International Social Science Journal, In an age when inequality hits the record high, relevant research reveals
LV/175, 2003.
5. Fernando Diaz Orueta, Susan S. Fainstein, “The New that public-private partnerships exacerbate the already broadening
Mega-Projects: Genesis and Impacts”, International Jour- wealth gap. Most mega projects have proven to be unsuccessful; as 9
nal of Urban and Regional Research, 2009. out of 10 have overruns, imposing financial burdens on national
6. Slavka Zekovic, “Megaprojects as an Instrument of
Urban Planning and Development: Example of Belgrade
economies. Researchers agree that costs and losses are socialized while
Waterfront Project” (http://cooperation.epfl.ch/files/ gains are privatized through such projects. Besides financial issues,
c o n t e n t / s i t e s / c o o p e r a t i o n / f i l e s / Te c h 4 D e v % 2 0 social (inducing displacement of populations), ecological and cultural
2016/1249-Zekovic-SE15-HAB_Full%20Paper.pdf). risks and violations constitute the other side of the ‘enthusiastically
7. age.
8. Gökhan Bilgihan, “Fetih, Makyavel ve Üçüncü Köprü”, hyped’ picture! A non-transparent, undemocratic, top-down method of
Bir+Bir Roll, 13.06.2012. governance, in line with the neoliberal ethics of the age, is another
9. Chantal C. Cantarelli, Bent Flyvbjerg, “Mega-Projects’ disputable aspect of these projects.
Cost Performance and Lock, Problems and Solutions”,
2013 (https://papers.ssrn.com/sol3/Papers.cfm?abstract_
Hence the study, by analyzing mega projects, aims to disclose the real
id=2446947). motive/s and rationality-or rather the irrationality- behind this frenzy and
10. Ampora Tarazona Vento, “Mega-Project Meltdown: seeks to answer a fundamental question: ‘‘For whom are these mega
Post Politics, Neoliberal Urban Regeneration and Valencia’s
projects?’’.
Fiscal Crisis”, Urban Studies, Vol. 54, 2016.
mimar•ist 2017/1 43
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
“1950’lerden Başlayarak
Mücella Yapıcı:
İstanbul’un Kendisi Türkiye’nin En Büyük
Mega Projesidir”
Söyleşi: Gül Köksal - Deniz Öztürk
“İstanbul’un makro ölçekte planlama sürecinde mega projelere geçiş süreci
nasıl işlemiştir?” ve “Bu sürecin siyasi/ekonomik kırılma noktaları
nelerdir?” soruları etrafında Mücella Yapıcı ile 31 Ocak 2017’de
gerçekleştirdiğimiz söyleşide, İstanbul’un mega projeleri ve kentin mega
dönüşümünü değerlendirdik.
M ücella Yapıcı: İstanbul’un azman kent-
leşme ve mega projelere geçiş öyküsü ile
ropolleşme/azmanlaşma sürecine girildiği
dönemlerdir aynı zamanda.
Türkiye deki neoliberal sosyal, ekonomik politi- İstanbul’daki Menderes yıkımlarının, hatta
kaların gelişim, daha doğrusu dönüşüm tarihi İstanbul’un mega projelerin başlangıcı olan 1.
ciddi bir biçimde çakışmaktadır. Boğaz Köprüsünün gündeme geldiği bu tarih-
Neoliberal ekonomik ve sosyal politikaların lerde dünyanın çeşitli köşelerinde de ciddi bir
kentsel mekânın metalaşması üzerinden kalkın- imar, daha doğrusu yol yapım faaliyeti görüyo-
ma-büyümeye odaklanmış uygulanmasına Türki- ruz. Bu konuda har vurulup harman savrulan
ye çapında önce İstanbul’da geçilmiştir. Ayrıca dış borçların ülkeyi sıkıştırması sonucu bulunan
bu gibi ekonomik ve kentsel değişim ve dönü- kriz çözme yöntemi, 1960 askeri darbesi olmuş-
şümlerin tespit edebildiğimiz kırılma veya eşik tur. Çözüm olarak kalkınma odaklı bütüncül bir
noktalarının ülke ve dünyadaki ekonomik kriz ve planlama sürecinin başlatılması öngörülmüşse
dönüşümlerle de neredeyse birebir örtüştüğünü de bu durum özellikle de İstanbul için çok da
görüyoruz ve bu kırılma noktalarının tarihi izdü- uzun sürmemiştir.
şümlerini ülkemiz ölçeğinde ele aldığımızda da Zira neoliberalizmin en ünlü teorisyenlerin-
her birinin yapısal politik değişimlere ve/veya den Milton Friedman’ın “Şimdiye kadar hepimiz
demokrasi kesintilerine denk geldiğini görüyo- refah devletçiydik, Keynesçiydik, ama artık dünya
ruz. Örneğin özellikle şu günlerde de Marmara üzerinde Keynesyen kimse kalmayacak” dediği
Bölgesinden ayrı düşünmememiz gereken tarih de 1966. Ama neoliberalizmin dünya ölçü-
İstanbul’un mekânsal dönüşümündeki en önem- sünde küreselleşme adı altında egemenliğini ilan
li tarihleri aklınıza getirdiğinizde, bunların başta ettiği yıllar 1970’lerden başlayarak 1980’ler…
sanayi politikaları olmak üzere –özellikle de Tabii bunun ideolojik hazırlıkları da yavaş yavaş
1950’ler den bu yana– Türkiye ekonomisindeki akademilerde yapılmış, felsefede “postmoder-
yapısal ve siyasal değişimlerle birlikte darbelerin nizm” olarak yerini bulmuş. Laf arasında bizim
tarihleri olduğunu görürsünüz. meslek alanımız da bu ideolojik ve felsefi geliş-
Kanımca bu kırılma noktalarından en önem- melerden fazlaca nasibini almış durumda. Post-
lilerinden birisi 1950’ler, ABD’nin kendi krizini modernist yaklaşımın ilk ortaya çıktığı alanlardan
çözmek üzere savaş sonrası Avrupa’nın imarını birisi de mimarlık alanı. 1970’lerden itibaren 1.
hedef aldığı Marshall yardımlarının belirleyici petrol krizi ile birlikte dünya ekonomisinde baş-
Mücella Yapıcı. olduğu Demokrat Parti döne- layan organizasyonel girişimlerin
mi… Bu yıllar, Türkiye’de kamu ülkemizde mekân ve kentleşme
eliyle geliştirilen sanayi sektörü- üzerindeki görülen ilk etkileri,
nün ülke coğrafyasına dengeli İstanbul’un dünyaya pazarlanması
dağılımından vazgeçilip İstanbul söylemleri ile birlikte dile geldi ve
ve Marmara Bölgesine yoğunlaş- kentleşme olgusu, kalkınma plan-
tırılması ve kamu eliyle özel sek- larında ilk kez 1960’ların sonların-
törün geliştirilme sürecine giril- da ekonominin itici gücü olarak
mesiyle belirginleşir. Bu tarihler yer aldı.
İstanbul’da yeni işgücünün barın- 1980 hepimizin bildiği gibi en
ma sorununun kendiliğinden büyük kırılma noktasıdır ancak
çözümünün yarattığı gecekondu- 70-80 arasını da çok iyi değerlen-
laşma ile birlikte plansız bir met- dirip okumak lazım Türkiye’de.
44 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Bu dönemde dikkat çeken projeler neler- Türkiye’de “mega proje” kavramı ilk kez
dir? 1999’da –depremden neredeyse bir ay önce–
Örneğin İstanbul’un kentsel gelişimini ve İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna
makro formunu geri dönülemez bir biçimde tarafından resmi olarak “2023 İstanbul Vizyo-
etkileyen Boğaziçi Köprüsü’nün yapımı da 2. nu” başlığı altında yapılan tanıtımda “mega
köprünün projelendirilmesi de bu döneme denk dönüşüm” olarak kullanıldı.
gelir. Yine aynı dönemde İstanbul’dan sanayinin Aynı yıl Dünya Bankası tarafından “geliş-
desantralizyonuna başlanması ve özellikle yavaş mekte olan ülkelere” ekonomik krizlerle başa
yavaş kentin Levent aksı gibi, rantı yüksek alanla- çıkabilmek ve hayatta kalabilmek için “tek
rında kalan eski işçi barınma havzaları olan gece- yol”un küresel ekonomiye eklemlenmek oldu-
kondu alanlarının yüksek yoğunluklu iş merkezi ğu söylenerek küresel ölçekte birtakım yarışma-
gibi kentsel kullanışlara ayrılma hazırlıklarının cı kentler yaratılması öneriliyordu. İstanbul’un
başlaması ve bu aksı özellikle de Avrupa-Asya bu rolü üstleneceğine dair karar beş yıllık kal-
arasındaki karayolu bağlantısını besleyecek olan kınma planına işlendi.
Haliç Köprüsünün inşasını (1974) sayabiliriz. “Mega dönüşüm” tanıtımından bir ay sonra
Ayrıca 12 Eylül’den hemen önce Ayamama gerçekleşen 1999 depremi de çok önemli bir
Deresi kenarında, planda “fuar ve yeşil alan” eşiktir, tıpkı 1980 darbesi gibi. Naomi Klein’nın
olarak ayrılmış ve İstanbul’un yeraltı su havzası Şok Doktrini’nde çok güzel aktardığı gibi “Afet-
olan 500.000 metrekarelik bir kamu alanının lerden sonra bir halka istediğinizi kabul ettirebi-
yüksek yoğunluklu inşaat hakkı tanınarak şube- lirsiniz” ilkesinden hareketle, o güne kadar haya-
sini açmak üzere Dünya Ticaret Merkezine kat ta geçirilemeyen ne kadar yeniden yapılanma
karşılığı verilmesi projesi, kamu alanlarının özel- projesi varsa “kurtuluş” reçetesi olarak ortalığa
leştirilmesi ve planlama ilkelerinin yine plan sunuldu. Depremden 3 yıl sonra daha İstanbul
kararı ile yok edilmesinin ilk örneklerden birisi- Deprem Master Planı onaylanmadan “İstanbul
dir. Planın onayı 12 Eylül’den sonra belediye- 2023 Vizyonu” için “mega dönüşüm” söylemi
nin askeri idare elinde bulunduğu sırada yapıla- isim değiştirterek yeniden ortaya çıktı ve “Mega
bilmiştir. Bugünü çok andıran bir biçimde Dönüşüm Projeleri”, “Deprem Odaklı Kentsel
İstanbul nâzım planına aykırı olarak 2. köprü de Dönüşüm Projeleri” adını aldı. “Bundan sonra
yine 1980 yılında onaylanmıştır. kalkınmamızı kentsel dönüşüm projeleri ile bir-
Hepimizin çok yakından bildiği gibi, direkt likte yürüteceğiz” dendi.
mekâna yönelik bir sürü hukuksal düzenleme- İBB başkanlığına Topbaş gelmişti; “2023
nin ve bu düzenlemelere uygun kurumsal yapı- vizyonumuzu değiştirmiyoruz, yalnızca dünya
lanmaların kararlarının alındığı; turizmi teşvik, kenti olmaktan vazgeçildi. Biz kendimize
özelleştirme gibi bütün yasaların, İstanbul’un Avrupa’nın gelecek konseptiyle bütünleşen,
bugününü hazırlayan hukuksal, ekonomik, doğuyla batı arasında, (daha doğrusu üretim
kentsel ve sosyal sürecin meşrulaştırıldığı döne- mekânları ile pazar arasında) ‘koridor kent’
min başlangıcını oluşturmuştur 12 Eylül darbe- oluşturma misyonunu seçtik” dedi. O zaman
si… Bugünkü mega projelerinin hayata geçebil- çok fark etmedik ama bütün bu köprü, yol pro-
mesi için gerekli olan dönüşümlerin başlangıç jelerinin nedenini iyi anlatan bir cümleydi. Yani
noktası. Bu tür dönüşümlerin olduğu süreçler- İstanbul’u üretim ve tüketim alanları arasında
de, demokrasinin de ciddi şekilde kesintiye bir yol kenarı tesisi haline getirmeyi kabul eden
uğradığını, askıya alındığını görürsünüz, çünkü bir ekonomik seçime mahkûm etmiş olduk.
bütün bunları yapabilmeniz için otoriter bir Aslında şöyle ifade etmek hiç yanlış olmaz:
idareye ihtiyacınız var. Bu ihtiyacın şimdilerdeki 1950’lerden başlayarak İstanbul’un kendisi
adı “istikrar”dır. Siz isterseniz bu gelişme ve Türkiye’nin en büyük mega projesidir.
dönüşüm için kanun çıkarma çoğunluğunu Sonuç olarak özellikle de 14 Ocak ekono-
elinde bulunduran iktidarlara ihtiyaç var deyin mik kararlarından sonra kabullenilen yeni eko-
–mesela 2002 den beri işbaşında olan AKP ikti- nomik politikaların özelleştirmeler, yeniden
darının en önemli özelliği budur–, bu durum yapılandırmalar, esnekleştirilmiş işgücü, desant-
tehlikeye düşerse açık diktaya da, darbelere de ralizasyon vb gibi özelliklerine paralel olarak
geçebilirsiniz. kentsel politikalar da artık ülke bütününde gele-
Mega projeler ilk olarak ne zaman ifade neksel planlamadan kopmuş, “planlamadan
edilmeye başlandı? projeciliğe” doğru aktığımız, yeni kentsel
80’ler ile 90’lar arası “mega şehir” kavramıy- ortaklıklar sunduğumuz, sosyal politikalardan
la tanışmıştık ve İstanbul’un dünyanın mega sıyrıldığımız, ekonomik önceliği olan, emlak
şehirleri arasına girebilmesi için uğraşan ulusla- eksenli özellikle İstanbul’un pazarlanması üzeri-
rarası bir sivil toplum örgütü bile vardı. Ancak ne oluşturulmuş çılgın ve mega projeler devrine
mimar•ist 2017/1 45
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
girmiş olduk… Ve ne yazık ki deprem olgu ve doğru olduğuna inandırılan bir kesim var. Yani
korkusu bu tür emlak eksenli büyük projelerin bu eleştirilmiyor ve siz bunları eleştirdiğiniz
en büyük itici gücü haline getirildi. zaman Türkiye’nin gelişmesinin önüne geçen
Mega projelerin bir de uluslararası pazarı insanlar ya da kurumlar olarak gösteriliyorsu-
var, değil mi? nuz.
İstanbul’un mega projeleri ilk kez 2005’te Mega projelerin geleceği nedir?
Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen ulusla- Benim bildiğim kadarıyla başlangıçtaki eko-
rarası emlak fuarında (MIPIM) uluslararası paza- nomik ve sosyal hedeflerine ulaşmış, çevre değer-
ra çıkarıldı. Hatta tanıtımda hiç çekinmeden leriyle uyumlu, “başarılı” diyebileceğimiz bir
“İstanbul görücüye çıkıyor” dendi. Bunlar içinde mega proje yok. Dünyanın özellikle gelişmekte
yıllardır uluslararası yatırımcılara pazarlanmaya olan ülkeleri gibi bizde de üretimden uzaklaştı-
çalışılan iki önemli özelleştirme projesi de vardı:
rılmış neoliberal ekonomilerinin bir sonucu ola-
Galata Port ve Haydarpaşa Port… Sonradan bu
rak ortaya çıkan mega projelere baktığımızda,
projelerin tümü İstanbul Çevre Düzeni Planına
ekonomik ve soysal kalkınma diye yola çıkıldığı-
da işlendi. Ancak bugün İstanbul’un makro for-
nı, ancak özellikle finans konusunda ciddi bir
munu ve ekolojik sürdürülebilirliğini etkileyen
batağa girildiğini, sonra da bütün bu projelerin
en önemli projeler (3. köprü, 3. havalimanı,
halkın kesesinden, kamu kaynaklarından finanse
Avrasya Tüneli vb) Çevre Düzeni Planında yer
edildiğini görüyorsunuz. Mısır ve Tunus örne-
almıyordu. Artık “mega proje” kavramı ve bu
projelere yerli, yabancı yatırımcı bulabilme başa- ğinde bu durum halkın çok şiddetli itirazlarına
rısı neredeyse bir kalkınma aracı olarak kabul neden olmuştu. Düşünün ki Türkiye’de yapılmış
edilmeye başlandı. Bu arada mega projeleri İstan- veya yapılacak bütün mega proje yatırımcılarının
bul üzerinden konuşuyoruz ama Marmara Böl- zararlarının devlet tarafından karşılanacağı husu-
gesi ile birlikte, bütünlüklü olarak değerlendir- su özel bir kanunla garanti altına alınmıştır.
memiz gerek, çünkü 3. köprü, Çanakkale köprü- “Devletin kesesinden bir kuruş çıkmayacak”
sü, İzmit köprüsü vasıtasıyla pazarlama metaı diyerek yola koyulduğunuz mega projelerde
olan İstanbul’dan desantralize edilecek sanayinin yatırımcı kârlarına halel gelmemesi için piyasaya
kuzey ve güney Marmara’nın bugüne kadar sürülen son icat ise “Varlık Fonu”. Mega proje-
korunmuş en verimli tarım topraklarının olduğu lerin finansman açıklarının kamu kaynakların-
yerlere taşınması sorunu var. Nasıl 50’lerde seçi- dan sağlanmasını kolaylaştıracak denetimsiz bir
len kalkınma modeli özel sektörü güçlendirmek fon… Sermaye ve finansman sağlayacak, gelen
için İstanbul’u ve Marmara’nın doğusunu ova- kaynaklar hakkında hiçbir araştırma yapılmaya-
sıyla, ekolojisiyle feda ettiyse, bu kez de bugüne cak… Tabii burada muhasebe dışı, ortalıkta
kadar korunabilen kısmı (ormanları, tarım alanla- dolaşan offshore fonlarını ve kara parayı da
rı, meraları vb) neoliberal ekonomik modelin konuşmak lazım.
krizlerini çözmek adına mega projelerle hepten Ayrıca kentin ve kentlinin çıkarlarını öncele-
feda ediliyor. Marmara dışında, Anadolu’da da meyen, çevresel değerleri gözetmeyen böylesi
nereye bakarsak bakalım, örneğin Sur’dan, projelerin tarım ve orman alanlarına, sulak alan-
Cizre’den, Nusaybin’den, her yerden mega proje lara, canlıların hayatına ve tarihi-kültürel değer-
söylemleri yükseliyor. Bu arada özellikle şehir lere verdiği zararların finansal karşılığı ölçüle-
hastanelerinin de bu mega projeler kervanına
mez durumda.
ülke çapında eklendiğini ayrıca belirtmek gerekir.
Geleceği düşünmeyen bu tür hesapsız kitap-
Kısa vadeli ekonomik gerekçelerle yapılan bu
sız mega projelerle kalkınma ve büyüme rüyası-
tür emlak eksenli projelerin önce ideolojik olarak
nın dünyada ve ülkemizde sonuna gelindiğini
düşünüyorum, ama sonuç alabilmek için daha
Istanbul and the Mega Projects kapsamlı ve evrensel mücadeleler gerekli. Zira
Within the interview with Mücella Yapıcı, Gül Köksal and Deniz Öztürk hep beraber yeniden tarihsel bir kırılma nokta-
are investigating some important questions about the mega projects of sındayız. Önümüze anayasa değişikliği adı altın-
Istanbul and the wider transformation process of the city. How is the da getirilen referandumun önemli hedeflerin-
process developed from the macro planning stage to the mega projects den birisi ülkenin her bir bölgesini plansız prog-
of the city? Which are the political and economic paradigms of that
ramsız yıkım ve inşaat alanına çeviren üretim-
process?
den kopuk sermayenin ihtiyaç duyduğu antide-
In the frame of these inquiries, Mücella Yapıcı summarized the
mokratik bir idarenin hayata geçirilmesidir.
developments and the transformation process of the metropolitan city,
Bu söyleşiyi İdris Güllüce’nin özlü sözü ile
starting from 1950’s in parallel with the major developments in the world
bitirelim: Bir ülkede demokrasi ne kadar iyi ise,
and in Turkey, stressing the changes in the macro form of the city.
kentsel dönüşüm o kadar zor olur!
46 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
İstanbul’da (Mega) Projeler ve
Kentsel Değişim
Pınar Çobanyılmaz Öztürk
K ent mekânının üretim ve yeniden üretim
biçimlerinin önemli bir kırılmaya uğradığı
çözüm sağlamaya çalışan kapsamlı bir vizyon ve
eylem” olarak tanımlamaktadır. Buna karşılık
1980’leri takip eden yıllarda, planlama ilkelerinin İstanbul’da deneyimlediğimiz süreç kendi özgün
aşındığı ve projeler silsilesi ile birlikte mekânın içeriği ile farklı bir kavramsallaştırmayı gerektir-
yeniden örgütlendiği görülmektedir. Bütüncül mektedir. Yaşanan süreçte “kentsel dönüşüm”
planlama yaklaşımlarının yerini alan tekil projeler kavramı kentin sağlıklaştırılması, iyileştirilmesi
ile metropol kentlerde yatırımcılar için yeni yerine kentsel rant yaratma ile eşanlamlı hale gel-
çekim merkezleri oluşturma çabasının tezahürü miş ve kavram bilimsel içeriğini kaybederek siyasi
olan bu mekânsallaşma biçimi 2000’ler ile birlik- iktidarın popülist kullanımına maruz kalmıştır.
te yeni bir içerik kazanarak bütüncül bir değişim “Değişim” kentler için vazgeçilmez bir önkoşul
sürecini beraberinde getirmiştir. Bu değişimin olmakla birlikte, kentsel sistemlerin bilinçli müda-
billurlaştığı İstanbul kenti, günümüzde onlarca haleler ya da olumsal karşılıklı ilişkiler sonucu
projenin devlet tarafından ortaya konduğu, ser- ortaya çıkan süreçlerin tamamını kapsamaktadır.
maye tarafından uygulandığı ve seçkinlere pazar- Bu açıdan, kentte gücü elinde bulunduran aktör-
landığı bir metaa dönüştürülmüştür. ler tarafından gerçekleştirilen bilinçli müdahale-
Uzun geçmişe sahip İstanbul için tarih boyun- ler, bu müdahalelerin tetiklemesi ile genişleyerek
ca hep bir elbise biçilmeye çalışılmış, kent ortaya çıkardığı etkiler ve bunlara karşı oluşan
Osmanlı’nın “başkenti” iken, daha sonra ülkenin direnç ile kent bütüncül bir sosyo-mekânsal deği-
“sanayi” kentine dönüşmüş ve 1980’lere kadar bu şime uğramaktadır.
kimliğini sürdürmüştür. Ancak kent her daim ülke Kentin temel aktörlerini basit bir sınıflama ile
ekonomisinin ana omurgası olmuştur. 1980 son- “kural koyucular”, yani gücü elinde bulunduran
rasında dünyadaki ekonomik yeniden yapılanma- devlet ile sermaye ve “kurallara uyanlar” olarak iki
nın kentlerde sermaye birikim süreçlerini ve
taraf olarak ele aldığımızda, gücün karşısında
mekân üretim biçimlerini başka bir yöne kaydır-
kurallara uyması beklenen taraf içinde muhalif
ması sonucu, İstanbul’un sınırsız gibi görünen
kesimler de ortaya çıkmaktadır. Güç ve muhalifler
doğal, tarihi, kültürel ve beşeri kaynaklarından
arasındaki çatışma, tahakküm ve bu tahakküme
istifade edilerek “küresel kent” kimliği kendisine
direnme süreçleri “kentsel değişimin” temelini
uygun görülmüştür. Sanayi üretiminden finans,
oluşturmaktadır. Bu kapsamda, “dönüşüm” yeri-
kültür, turizm gibi hizmet sektörlerine yönelin-
ne “değişim” kavramının kullanılması kentsel sis-
mesi ile birlikte kentin işlevi, biçimi ve anlamı da
temin dinamikleri içinde farklı aktörler arasındaki
hızlı bir değişim sürecine girmiştir. 1980’ler ve
gerilimlere paralel olarak daha radikal süreçleri
1990’lar da kentin merkezinde başlayan dönüşüm
ifade ettiği için bilinçli bir tercihtir. Castells (1983)
günümüzde kentin tamamına yayılmakla kalma-
kentsel değişimi; kentin işlev, biçim ve anlamsal
yıp, kentsel sınırı ve doğal eşikleri aşarak bütüncül,
etkileşimleri ile tarihsel olarak ve kural koyucular
sistematik ve radikal bir “kentsel değişim” süreci
ile buna karşı direnç gösterenler üzerinden okun-
içinde hızla yol almaktadır.
ması gerektiğini vurgulamaktadır (Şekil 1). Kentin
İstanbul üzerine yapılan çalışmalarda daha çok
“kentsel dönüşüm” olarak tanımlanan süreç, bu Şekil 1. Kentsel Değişim.
çalışmada “kentsel değişim” kavramı ile ele alın-
maktadır. “Dönüşüm”, projeler üzerinden kentin
problemli bölgelerinin sosyal yapısını bozmadan
yaşam kalitesini artıracak, çözüme yönelik uygu-
lamaları ifade etmektedir. Thomas (2003) kentsel
dönüşümü “değişime uğrayan kentsel bir bölge-
nin fiziksel, sosyal ve çevresel sorunlarına kalıcı bir
mimar•ist 2017/1 47
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
anlamı, kentin aktörleri arasındaki çıkar ve değer- tim paralelinde kentin tarihi, jeopolitik ve kültü-
ler doğrultusunda oluşan mücadele pratikleri, rel değerlerini harekete geçirerek kendi “küresel
tahakküm ve karşı tahakküm oluşturma çabası ile kent” projelerini üretmişlerdir (Öktem, 2006).
kente atfedilen toplumsal yaşamın ve mekânın Bu nedenle “küresel kent” kimliğinin siyasi
biçimlenişinde önem taşıyan değerler bütününü dönemlere ve ülke bağlamına göre farklı yakla-
ifade etmektedir. Kentin işlevi, kent için belirlenen şımlar ve yorumlar çerçevesinde ele alınması,
hedefler doğrultusunda mekânsal ve toplumsal dönemsel olarak çeşitlenen sosyo-mekânsal etki-
olarak ne tür sistemler dahilinde organize edilmesi leri ortaya çıkarmıştır. 2000 sonrasında bu anla-
gerektiğinin, yani yapısal koşulların örgütlenmesi- yış çok daha başka bir eksene kaymıştır. Kentteki
ni ifade etmektedir. Başka bir deyişle, üretim ken- müdahalelerin ve değişim sürecinin nasıl farklı-
tinin mekânsal ve toplumsal organizasyonu ile laştığını anlamak açısından öncelikle İstanbul’un
hizmet odaklı özel tüketim kentinin örgütlenmesi “küresel kent” olarak yeniden kurgulanışının
için gerekli mekânsal ve toplumsal sistemler farklı- tarihselliğine göz atmak fayda sağlayacaktır.
laşacaktır ve kentin işlevi bu sistemler üzerinden 1980 darbesinin hemen öncesinde başlayan
tanımlanacaktır. Kentin biçimi ise, anlamı ve işlevi- ve askeri hükümet sonrasında seçilen sivil ANAP
nin mekânsal temsili, kentsel hizmetlerin ve kulla- hükümeti tarafından devam ettirilen ekonomik
nımların niteliğini ifade etmektedir. Bu doğrultu- yeniden yapılanmanın ülke bağlamında en önem-
da, anlam ve işlevin gerektirdiği kolektif tüketim li kentsel izdüşümü İstanbul’da olmuştur. Bu
kullanımları ile bireysel tüketime yönelik kulla- bağlamda sanayinin desantralizasyonu ile birlikte
nımlar kentin biçimine yön verecektir. kentin tarihi, doğal ve kültürel alanlarında çeşitli
Güç ve muhalefet arasındaki gerilimde genel- projeler ile sermaye yatırımlarını çekmeye yönelik
de karar verici ve uygulayıcı olan devlet ve serma- kentsel politikalar izlenmeye başlanmıştır
yenin kentsel değişim üzerinde hâkimiyeti söz (Öktem, 2006). Sanayi üretiminden finans,
konusudur. Muhalefet çoğunlukla talep edici emlak ve turizm gibi hizmet sektörlerine geçiş ile
olma özelliğini aşamadığından bu değişime katkısı birlikte önemli projeler hayata geçirilmiştir. Küre-
sınırlı olabilmektedir. İleri kapitalizm ve onun sel sermayeyi çekmek için gerekli prestij mekânları
yapısal koşulları ile şekillenen kentsel sistemlerde üretme konusunda projelerin daha çok merkezde
devlet ve sermaye iradesinin kaçınılmaz hâkimiyeti ve onun çeperinde yoğunlaştığı görülmektedir.
kentsel mekânın üretiminde en belirleyici aktör Kent merkezindeki prestij projeleri ile birlikte
olmalarını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu noktada Boğaz Köprüsüne alternatif, Fatih Sultan Meh-
çalışmayı sınırlandırmak açısından muhalefetin met Köprüsü’nün de eklenmesi sonucu kentin
değişim üzerindeki sınırlı etkisini yadsımadan, kuzeyine doğru yeni eksenler oluşmaya başlamış-
2000 sonrasında gücün İstanbul’da tekil projeler tır. Bu projeler sonrasında Büyükdere-Maslak
üzerinden kente müdahaleleri ve bunun nasıl ekseni üzerinde finans sektörü “küresel kent”
bütüncül bir değişimi beraberinde getirdiği çalış- imgesi olan yüksek kule yapıları ile gelişmeye baş-
manın temel tartışma konusu olacaktır. lamıştır. Aynı dönemde Haliç çevresi sanayiden
temizlenerek yerine yeşil alan kullanımları ile
1980’lerden 2000’lere “Küresel Kent” İstanbul cazip hale getirilmeye çalışılmış, ancak pek çok
İstanbul geçmişten bugüne değin makro politika- endüstri mirası bu uygulamalar esnasında yok
ların en temel uygulama alanı ve hatta zaman edilmiştir. Tarlabaşı Bulvarı’nın açılması ve pek
zaman da bu politikalara yön veren kent olma vas- çok tescilli tarihi yapının yıkılması da aynı döne-
fını korumuştur. Bu bakımdan kent siyasi iktidarla- me denk düşmektedir (Enlil, 2011). Tarlabaşı
rın benimsedikleri ideolojiler doğrultusunda hem Bulvarı ile birlikte Beyoğlu ile tarihi yarımada ara-
yerel hem de merkezi yönetimler için mekânsal sındaki bağlantı güçlendirilmiş, tarihi yarımada-
temsil aracıdır. Bu nedenle de kent siyasi ve ekono- nın müze kente dönüştürülmesi yönündeki
mik gücün en önemli mekânsal sembolüdür. turizm odaklı uygulamalar ile cazibesi artırılmaya
Dünyada hâkim ekonomi politikaları ve ülke- çalışılmıştır. Yine bu dönemde kentte artan arsa
de hakim politik ideolojiler doğrultusunda, spekülasyonları, eşitsizlik ve toplumsal dışlanma-
İstanbul için hep farklı anlamlar atfedilse de 1980 nın karşılığında gecekondu alanlarında aflar geti-
sonrası neoliberal ekonomiye geçiş ile birlikte rilmiş ve orta sınıfa yönelik toplu konut projeleri
kent yeni bir sürece girmiş ve “küresel kent”ler gerçekleştirilmiş, böylelikle olası toplumsal muha-
hiyerarşisine eklemlenmesi ana vizyon olarak lefet engellenmeye ve sözde adalet sağlanmaya
belirlenmiştir. Ancak 1980-2000 arasında farklı çalışılmıştır (Öktem, 2006). İstanbul için proje
siyasi partilerin yerel yönetimleri merkezi yöne- temelli yeni mekân üretim modelinin başladığı bu
48 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
yıllarda planlama, kendi meşru zemininden kaya- bu dönemde ortaya konan projelerdendir. Raylı
rak, sermaye yatırımlarının rant odaklı mekânsal Tüp Geçiş projesi güncelliğini korumakla birlikte,
kümelenmeleri ile oluşan yeni mekân organizas- kıyı dolgu projeleri de bu dönemde gündeme gel-
yonunun yasallaştırılması yönünde bir araç halini miştir (İBB, 1997). Aynı zamanda Büyükşehir
almaya başlamıştır. Bu dönemde yasalar ve Belediyesi kuruluşu olan İstanbul Konut İmar
kurumsal yeniden yapılanmalar ile planlamanın Plan Sanayi ve Ticaret AŞ (KİPTAŞ) aktif hale
öncüllüğü göz ardı edilerek ya da esnetilerek getirilerek kentin çeşitli bölgelerinde toplu konut
mekân üretiminin önündeki engeller kaldırılmış- projeleri hayata geçirilmeye başlanmıştır. 1999’da
tır (bkz. Turizmi Teşvik Yasası, Büyükşehir Bele- RP yeni adıyla Fazilet Partisi olarak yerel seçimi
diyesi Yasası, İmar Affı Yasası). yeniden kazanmış, belediye başkanının değişmesi
ANAP dönemindeki İstanbul’un sermayeleşti- sonucu süregelen projelere yenileri eklenmiş ve
rilmesine yönelik projeler ile yasal ve yönetsel aşın- “İstanbul İçin Büyük Dönüşüm” raporu yayım-
malar, daha sonrasında sosyal demokrat SHP’nin lanmıştır. Bu raporda pek çok vizyon proje yer
(Sosyal Demokrat Halkçı Parti) yerel yönetime almakla birlikte, Haliç’in “kültür ve turizm vadisi”
gelmesine yol açmıştır. SHP döneminde bir önce- olarak dönüştürülmesi kapsamında karşılıklı iki
ki dönemin kentin tarihi, kültürel ve doğal değer- kıyı boyunca Miniatürk, Feshane, Rahmi Koç
lerine aykırı projelerine karşı davaların açılması, Müzesi, Kadir Has Üniversitesi, Sütlüce Kültür
yolsuzlukların ortaya çıkarılması gibi konular daha Merkezi gibi sembol projeler hayata geçirilmiştir.
çok gündemde olmuştur (Türkün vd, 2014). Bunların yanı sıra Zeytinburnu, Küçükçekmece ve
Ancak İstanbul için “küresel kent” vizyonu ve Haydarpaşa dönüşümleri ile Formula 1 pisti bu
buna yönelik proje girişimleri bu dönemde de dönemde ortaya çıkmış fakat uygulanamamış pro-
devam etmiştir. Bu projelerin büyük bir kısmı jelerdir (Öktem, 2006; Türkün vd, 2014). Bu
meydan ve sahil düzenlemelerini içerirken, aynı dönemde hazırlanan 1995 nâzım plan raporunda
zamanda 2000 Olimpiyatları ve Boğaz Demiryolu İstanbul’un tarihi kent dokusunun korunması,
Tüp Geçidi gibi büyük projeler de kamuoyuna uluslararası spor, kültür, ticaret ve servis alanları-
sunulmuştur (İBB, 1991). Döneminde hayata nın düzenlenmesi, uluslararası konferans, kongre
geçirilemeyen bu projeler 2000 sonrasında tekrar ve sanat merkezleri, müzeler açmak, merkezi iş
gündeme gelmiş ve pek çok başka proje ile birlikte alanının ve ulaşımın geliştirilmesi gibi yine finans
uygulanmaya başlanmıştır. İstanbul için bir ara ve turizme yönelik kentsel kullanımların uygulan-
dönem sayılabilecek SHP yönetiminde Nâzım ması yönünde politikalar geliştirilmiştir. Bu politi-
Plan Bürosu kurularak planlama çalışmaları başla- kalar çerçevesinde projeler gündeme gelse de siya-
tılmış ve 1994’te İstanbul’da parçacı ve rant odak- si krizler, 1999 depremi ve 2001 ekonomik kriz
lı mekânsal uygulamaların önüne geçmek için nedeniyle pek çoğu uygulanamamıştır.
nâzım plan hazırlanmıştır. Fakat plan onayından İstanbul’da yaşanan kentsel değişim sürecinin
hemen sonra gerçekleştirilen yerel seçimler sonra- temel taşlarının yavaş yavaş döşendiği 20 yıllık
sında yönetimin değişmesi ile plan iptal edilmiştir zaman dilimi sonunda 2000’lere geçildiğinde
(İBB, 1991; Türkün vd, 2014). Dolayısıyla plan- ülkenin siyasi tarihi açısından uzun bir süreç baş-
lama bu dönemde de birtakım çabalara rağmen layacaktır. Bunun sonucunda, yeni dönemin
kentin bütüncül ve kamu yararı eksenli gelişimin- İstanbul üzerine izdüşümleri daha evvel hiç
de etkin bir araç olarak kullanılamamıştır. olmadığı kadar belirgin olacaktır. Bu açıdan
1990’lar kentsel müdahale biçimlerinin “kent- bugüne kadar görülmemiş boyutlarda kamu
sel dönüşüm” projeleri kavramsallaştırması ile yön müdahalesi gerçekleştirilerek İstanbul’da radikal
değiştirdiği bir dönemi ifade etmektedir. 1994’te bir kentsel değişim süreci deneyimlenecektir.
yaşanan ekonomik kriz sonrasında muhafazakâr-
İslamcı Refah Partisi’nin (RP) yerel yönetime gel- 2000’lerden Günümüze İstanbul ve “Kentsel
mesi ile birlikte günümüze kadar uzanan kentleş- Değişim”: Tek Hedef “küresel kent” Olmak mı?
me anlayışının nüveleri oluşmaya başlamıştır. 2002’de AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) hükü-
Daha sonra ülkede uzun yıllar iktidar olacak parti- metinin tek başına siyasi iktidarı elde etmesinin
nin kadrolarının bu dönemde İstanbul Büyükşe- ardından, benzer kadroların bir dönem İstanbul
hir Belediyesi yönetiminde olmalarının ardından, Büyükşehir Belediyesi yönetiminde olmaları
yine 2000 sonrasında uygulamaya konacak pek sonucu İstanbul ile yakın ilgi ve tanışıklıkları ken-
çok projenin fikirlerinin bu dönemde ortaya çıktı- tin değişim sürecini başka bir yöne kaydırmıştır.
ğı görülmektedir. Daha çok raylı sistem projeleri- Bu açıdan bugüne kadar görülmemiş kararlılıkta
ne ağırlık verilmekle birlikte, Haliç Metro Geçişi gerçekleştirilen müdahaleler ile İstanbul için yeni
mimar•ist 2017/1 49
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
bir dönem başlamıştır. Hem yerel hem de mer- yon bir yanda dururken diğer tarafta da deprem
kezi yönetim kadrolarının devingen aynılığı riski ile kurulan söylem çatısı altında daha önceki
İstanbul için geçmişte hazırlanmış fakat uygula- dönemlerde uygulanan kamusal alanların özel-
ma imkânı bulunamamış pek çok projenin sayısız leştirilmesine, özel yaşam alanlarının da kamulaş-
yeni proje ile birlikte hayata geçirilebilmesine tırılarak dönüştürülmesi eklenmiştir. Tüm bu
olanak sağlamıştır. Aynı zamanda partinin uzun proje sunumlarının ve uygulamalarının karşısında
yıllar siyasi iktidarı tek başına sürdürmüş olması toplumun belli kesimlerinde daha önce görülme-
sonucu kazandığı deneyim ile söylem geliştirebil- miş ölçüde muhalif yapılar oluşmaya başlamış
me yetisi oldukça yüksektir. Yeni yasal düzenle- olsa da deprem tehdidi, caydırıcı bir araç olarak
meler ile yerel yönetimin mekân üretimi sürecin- toplumun büyük kesimlerinin bu süreçte sessizli-
deki yetkilerinin merkeze devredilmesi sayesinde ğini korumasına yol açmıştır.
de daha cüretkâr ve tepeden inme uygulamalar Ancak temel meselenin kentsel ranttan maksi-
gerçekleştirilebilmektedir. mum faydayı sağlamak ve “büyüklük” gibi sıfat-
Yazının girişinde belirtildiği üzere çalışma lar üzerinden siyasi varlığı koruma altında tut-
İstanbul’da yaşanan süreci “kentsel dönüşüm” mak olduğu, iktidarın “ustalık dönemi”nde orta-
yerine “kentsel değişim” kavramı doğrultusunda ya çıkmıştır. Kentin çeperinde doğal/ekolojik
ele almaktadır. Her ne kadar “değişim” kavramı alanlar üzerinde ölçeği ve içeriği abartılan mega
“dönüşüm” kavramına göre daha pozitif, kentle- projeler seçim mitinglerinde kamuoyuna sunul-
rin doğasında zaten var olan bir olgu gibi algılan- muştur. Bugüne kadar araç olarak kullanılan dep-
sa da çalışmanın bu şekilde kavramsallaştırılması rem duyarlı kent anlayışı ile çelişen bu projeler
bilinçli bir tavrı sergilemektedir. Öncelikli olarak, kapsamında İstanbul’un üstyapısı yeniden dizayn
dönüşümün iktidarın söylemlerinde çokça yer edilecektir. Bunun yanı sıra, “küresel kent” viz-
alması ve popülist kent politikalarının en temel yonundan vazgeçilmeden yeniden yapılandırılan
tanımlayıcısı haline gelmesi sebebi ile bu kavram- İstanbul’un neoliberal birikim süreçleri ile şekil-
dan vazgeçilmiştir. Bununla birlikte, dönüşümün lenen yakın tarihine bakıldığında, bugün yaşanan
literatürdeki kullanımı gereği kentin belli bölge- sürecin geçmişten bağımsız olmadığı, silsile
lerinde yaşam kalitesini artırma uygulamaları halinde katmerlenerek günümüze taşındığını
olmasına karşın, İstanbul’da kentin parçalı gibi söylemek yanlış olmayacaktır. Pek çok projenin
görünen müdahaleler doğrultusunda bütüncül hikâyesi bu yakın geçmişe dayanmakta, ancak
olarak yeniden yapılanması söz konusudur. bugün hepsinin aynı anda ortaya konması ise
Bununla birlikte kentteki bütüncül müdahalelere önemli bir kararlılığı göstermektedir. Bu noktada
karşı oluşan muhalefetin kentin değişim sürecin- sorulması gereken temel soru, iktidarın ısrarında-
de çok daha fazla söz sahibi olma çabası bu ki temel motivasyonun ne olduğu olmalıdır.
dönemde belirgin hale gelmiştir. Dolayısıyla güç Bu yeni dönem, kentin anlamının “küresel
ve muhalefet arasındaki artan gerilimde kentin kent” vizyonunun gerektirdiği kentsel imgeler
içine girdiği süreci değişim üzerinden tanımla- üzerinden sembolize edilmenin ötesine geçerek
mak bu bağlamda anlam kazanmaktadır. kentin mübadele değerinin öncelendiği, mekânın
2000 sonrası, İstanbul’da kentsel değişimin metalaşan anlamı ile kolektif çıkarlardan bireysel
açıkça hissedildiği ve toplumun tüm kesimlerinin çıkarlara doğru yapısal bir dönüşümü de içer-
bu süreçten etkilendiği yeni bir dönemi ifade mektedir. Bu bakımdan bir meta olarak nesnele-
etmektedir. İstanbul için “küresel kent” vizyonu şen kent ile siyasi iktidar, sermaye birikiminin
devam ettirilse de yeni söylemler geliştirilerek kentsel yapılı çevre ile sürekliliğini sağlayarak sür-
kent önceki yıllardan çok daha radikal müdahale- dürülebilir olmayan farazi bir ekonomik gelişme
lere maruz kalmıştır. Tarihsel olayların sunduğu ile kendi varlığını da koruma altına almaya çalış-
fırsatları değerlendirmek konusunda oldukça maktadır. Böylelikle İstanbul üretilen bu yeni
başarılı AKP iktidarı, İstanbul için kaçınılmaz anlam çerçevesinde, “küresel kent” olsun ya da
olan ve 1999’da büyük yıkımlar ile tecrübe edil- olmasın, toplumun faklı gruplarına değişen çıkar
miş deprem gerçeğini kent üzerindeki bütün dağıtımları ile siyasiler için iktidarın devamlılığını
müdahaleleri meşrulaştıracak bir zemin olarak sağlayan bir teminat, sermaye için rant ve toplu-
kullanmayı iyi bilmiştir. Bu doğrultuda İstanbul mun diğer kesimleri açısından da değişken küçük
için yıllar boyunca sürdürülen “küresel kent” maddi çıkarların elde edildiği bir nesneden öteye
vizyonu ikinci plana alınarak, depreme duyarlı bir geç(e)memektedir. Bu anlam sarmalı içinde, ken-
kentin inşası yönünde söylemler geliştirilmeye tin kullanım değerini ifade edecek bileşenlerin
başlanmıştır. Kentin geçmişinden getirdiği viz- neredeyse hiçbiri yer almamaktadır. Kentin tari-
50 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
hi, kültürel dokusunun tahrip edilerek kent hafı- Kentsel Değişimin Yeni Boyutunu Mekânsal
zasının silinmesi, yaşama alanlarının yerleşik kül- İzdüşümü Üzerinden Okumak
türünün ortadan kaldırılması, üretim faaliyetleri- İstanbul’da mekânın (yeniden) üretiminde izle-
nin tasfiyesi, kentsel hizmetlerin toplumsallığının nilen en temel yol birbirinden bağımsız projele-
ortadan kaldırılması ve doğal/ekolojik alanların rin sermayeye sunumu ve ihale edilmesi şeklinde
yerleşime açılarak geri dönülemez biçimde yok gerçekleştirilmektedir. Buna bağlı olarak kentsel
edilmesi kentin kullanım değerinin ne kadar arka değişimin, tekil projelerin farklı sınıflamalar ile
plana itildiğinin en önemli ispatıdır. mekân üzerindeki birlikteliği üzerinden okun-
İstanbul’un bu yeni anlamının inşası için ması çalışmanın temel amacıdır. 2000 sonrasında
gerekli olan kent işlevi ise, sanayi üretiminden İstanbul’da uygulanmış/uygulanacak pek çok
finans ve hizmet sektöründe ilerleyecek kentin farklı türde projenin seçimi yapılırken temel kri-
yatırımcıları için gerekli arsa üretimini sağlamak- ter bunların kamu idarelerince sunulan ve serma-
tır. Bu doğrultuda, “arsa üretim makinesi” olarak ye tarafından hayata geçirilen projeler olmasıdır.
işlev görecek kentte farklı mülkiyet alanları için Bu kapsamda, “riskli alan” ilan edilen konut
çeşitlenen uygulama araçlarının geliştirilmesi dönüşümü projeleri, TOKİ ortaklığında Emlak
gerekmektedir. Dolayısıyla daha önceden pek Konut GYO tarafından gerçekleştirilen lüks
çok projenin önünde engel teşkil eden hukuki konut projeleri, tarihi mahallelerin yenilenmesini
bariyerler bir dizi yasal düzenleme ya da yeni içeren projeler, kamuya ait üretim tesislerinin
yasalar çıkarılarak ortadan kaldırılmıştır. Böylelik- işlevsel dönüşümü, kıyılar ve açık-yeşil alanların
le arsa üretebilmek için gerektiği durumlarda yeniden işlevlendirilmesi ile ilgili projeler ve
mülkiyet hakları ihlal edilebilmektedir. kamuoyunda sıklıkla gündeme gelen projeler
Kentin anlamı ve işlevinin mekândaki görün- çalışma dahilinde ele alınmıştır. Bu noktada unu-
tüsü olan kentin biçimi ise temel kentsel kullanım- tulmaması gereken husus, kamu idarelerinin
ların metamorfozu ile yeniden üretilmektedir. müdahaleleri ile sunulan projelerin tetikleyicili-
Kentin seçkinlerine yönelik kullanımlar ile bugüne ğinde özel sermaye yatırımlarının kendiliğinden
kadar emekçi sınıfı ile varlığını sürdürmüş İstan- kümelendiği belli eksenler ve odaklar ile birlikte
bul, toplumsal bir değişim sürecine de girmekte- kentsel değişim bütünselliğe ulaşmaktadır.
dir. Kentte temel barınma birimi olan konutun Yerel ve merkezi yönetim tarafından belli
yeni sunum biçimi lüks konut projeleri ile gerçek- sermaye grupları ile ortaklaşa gerçekleştirilen
leştirilmektedir. Bu konut projelerinin hemen projelerin farklı sınıflamalar kapsamında harita-
hepsi yüksek kuleler içinde alışveriş merkezleri, lanmasına geçmeden önce 2009’da İstanbul
spor merkezleri ile zaman zaman ofisleri de barın- Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan
Çevre Düzeni Planının (ÇDP) temel mekânsal Harita 1. 2009 Çevre
dıracak karma kullanımlı rezidans kompleksleri
Düzeni Planı Sanayi
olarak ortaya çıkmaktadır. Kentin açık ve yeşil kararlarından kısaca bahsetmek gerekmektedir.
Desantralizasyonu ve
alanları turizm odaklı tematik parklara dönüşür- Plandan daha evvel sunulan ve uygulamaya Kademelenmiş Merkezler
ken, kıyılar yat limanı ve marina projeleri ile kent- konan projelerin plana yön verme kapasitesini (Kaynak: Orijinal).
lilerin kullanımına kapatılmaktadır. Tüm kentsel
kullanımlar belli ücretlere tabi tutularak bireysel
tüketim mekânlarına dönüştürülmektedir.
Kentin bu yeni değişim sürecinde “küresel
kent”ler hiyerarşisine eklemlenmek amacının
aşıldığı, bunun yanında “depreme duyarlı kent”
söylemi ile de çelişen müdahalelerin gerçekleşti-
rildiği görülmektedir. Ortaya çıkan tablo esas
motivasyonun geliştirilen söylemlerin daha öte-
sine geçtiğini açıkça göstermektedir. Sonu gel-
meyen kentsel projeler ile belli aktörler arasında
paylaşımı kolaylaştıran inşaat sektörü üzerinden
sermaye hareketliliğini ve gerekli sermaye taba-
nını sağlamak, amaçlardan bir tanesidir. Bunun
yanı sıra reel olmayan ekonomik büyüme ve
görünürlükler üzerinden rejim değişikliğinin
inşasını sağlayacak vadede iktidarı sağlama
almak ise en temel amaç gibi görünmektedir.
mimar•ist 2017/1 51
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mukayese edebilmek açısından bu açıklama fay- hale gelmiştir. Bu uygulamalar çerçevesinde
dalı olacaktır. 2006 yılında İstanbul Metropoli- kenti çevreleyen henüz çok parçalı mülkiyet
ten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) yapısında olmayan doğal/ekolojik alanlarda ise
tarafından hazırlanan ve daha sonra iptal edilen büyük ölçekli mega projeler karşımıza çıkmak-
çevre düzeni planı ile yeni planın vizyonları ve tadır. Bu projeler kimi zaman da kent içinde
mekânsal kararları benzerlik göstermektedir. önemli ulaşım altyapı projeleri olarak gerçekleş-
Büyük sanayi alanlarının desantralizasyonu tirilmektedir. Böylelikle farklılaşan müdahaleler
kararı ve finans, turizm, iletişim, reklamcılık gibi doğrultusunda İstanbul projeler coğrafyasına
hizmet sektörlerinde uzmanlaşmayı öngören dönüştürülmektedir. Bu müdahale biçimlerine
plan vizyonu çerçevesinde boşalan sanayi alanla- göre özellikle konut alanlarını içeren özel mül-
rında kademelenmiş merkezler önerilmektedir kiyet alanlarında kamulaştırarak yerinden etme
(Harita 1). Bununla birlikte planın temel ilkesi, projeleri, kamusal alanlarda özelleştirme proje-
kentin kuzeye doğru büyümesini ve ekolojik leri ve doğal/ekolojik alanlarda da mega proje-
alanlara baskısını azaltacak stratejik mekânsal ler olarak sınıflandırabileceğimiz bir dizi proje
kararların getirilmesi yönündedir (İBB, 2009). karşımıza çıkmaktadır (Harita 2).
Ancak planın sanayi alanları ve merkezlere iliş- Gücün kentte amaçladığı sosyo-mekânsal
kin getirdiği kararlar ile uygulanmış veya uygu- değişimi anlamak açısından kentin prestijli
lanacak projelerin mekân üzerindeki kümelen- mekânlar ve seçkinleştirilmiş toplum yapısı ile
meleri birlikte değerlendirildiğinde, planın pro- markalaştırılarak sermayeye sunulmasında odakla-
jelere yön vermek yerine o zamana kadar uyu- nılan mekânsal birimleri sınıflandırmak önem
lanmış ya da uygulanacak projeleri meşrulaştı- taşımaktadır. Bu açıdan özel mülkiyet alanında
ran bir belgeye dönüştüğü görülmektedir. müdahale ettiği alanlardan biri sağlıksız konut
İstanbul’un önemli bir arsa üretim aracı ola- stokunun yer aldığı gecekondu mahalleridir.
rak kullanılması, projeler için gerekli arsa temin Tarihsel olarak sanayi alanlarının çevresinde bulu-
süreçlerinin özel ve kamu mülkiyet alanlarında nan ve emekçi sınıfının yer seçtiği bu mahalleler
farklı müdahaleleri içermesine yol açmaktadır. sanayisizleşme sürecinin istenilen sonucu olan
Bu yapı incelendiğinde temel olarak özel mül- mekânsal ve toplumsal sterilizasyon açısından
kün kamulaştırılması, kamu mülkünün ise özel- dönüştürülmesi gereken alanlardır. Aynı zaman-
leştirilmesi gibi çelişkili uygulamalar ile karşıla- da bu ve benzeri konut alanları, yatırımlar için
şılmaktadır. Bu projeler ile başlatılan ve planlar gerekli arsa temininin “deprem ve riskli yapı” bir-
ile meşrulaştırılan değişim sürecinde sermaye likteliğinde dönüşümün kolaylıkla meşrulaştırıla-
tarafından artan arsa taleplerinin kent içindeki bileceği kaçınılmaz alanlardır. Buna bağlı olarak
konut gibi özel mülkiyet alanlarının kamulaştı- 6306 sayılı Afet Yasası ile hukuki aracın da gelişti-
Harita 2. Müdahale rilmesi sonucu kentte özellikle cazibe eksenleri ve
rılması ve kamusal alanların özelleştirilmesi ile
Biçimlerine Göre İstanbul
Projeler Coğrafyası karşılanmasının sınırlılıkları nedeni ile yeni yatı- odakları üzerinde bu projelerin hayata geçirildiği
(Kaynak: Orijinal). rım ve rant odaklarının yaratılması kaçınılmaz görülmektedir. Kentin her noktasına dağılmış
olan bu projeleri Başıbüyük, Gülsuyu-Gülensu,
Ayazma, Tepeüstü, Okmeydanı, Derbent dönü-
şüm mahalleleri ve bunların yanı sıra “riskli alan”
kararları ile dönüştürülecek mahalleler özelinde
görmek mümkündür. Gecekondu dönüşümleri-
nin dışında tarihi kent merkezinde yoğunlaşan bir
diğer proje alanı ise tarihi mahallelerin yenilen-
mesidir. Çoğunlukla göçmen yoksulların yaşadığı
tarihi mahallelerde yenileme projeleri ile önce
kamulaştırılma daha sonra da mülkiyetin üst sınıfa
aktarılması söz konusudur. Böylelikle tarihi kent
merkezinin turizm için daha cazip hale gelmesi
sağlanmaktadır. Sulukule başta olmak üzere,
Ayvansaray, Fener-Balat, Süleymaniye ve Bedret-
tin mahalleleri lüks konuta dönüştürülecek yeni-
leme alanlarıdır.
Özelleştirme müdahalesi kapsamında hayata
geçirilen projelerin bir kısmı kamuya ait üretim
52 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
alanlarının dönüştürülmesi ile gerçekleştiril- Projeler için kentin yoksullarının yaşam alan-
mektedir. Sanayisizleşme ile birlikte aktif ya da ları ve kentlilerin kamusal alanları seçilirken, istis-
pasif durumdaki fabrikaların ve limanların ser- nasız tüm projeler içerik ve kullanım olarak üst
mayeye devri ile bu alanlar üzerinde önemli sınıfı hedef kitle seçmektedir. Kentsel kullanımla-
prestij projeleri gerçekleştirilebilmektedir. Kimi rın kolektif tüketimden bireysel tüketime dönüş-
zaman endüstri mirası kimliği taşıyan alanlarda türülerek sunulması söz konusudur. Bu kapsam-
öngörülen projeler ile turizm kullanımları ön da tarihi kent merkezinde tarihi hanların otel ya
plana çıkarılmaktadır. Haydarpaşa Port, Galata da alışveriş merkezi olarak yeniden işlevlendiril-
Port ve Haliç Port projeleri ile Cevizli Tekel mesi yönündeki projelere sıkça rastlanmaktadır.
Fabrikası, Tekel Rakı Fabrikası, Tekel Likör Emek Sineması, Narmanlı Han, Agopyan Han,
Fabrikası, Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası, Bey- Rumeli Han buna örnek verilebilecek projeler-
koz Deri Kundura Fabrikası dönüşümleri örnek dir. Yine tarihi merkezde öne sürülen port proje-
olarak sayılabilecek projelerdir. Kamu arazileri- leri ile kitle turizminin harekete geçirilmesi ve
nin satışı ile gerçekleştirilen özelleştirmeler kentin üretim açısından bu önemli alanlarının
genelde Emlak Konut GYO’nun lüks konut turizm için daha cazip hale getirilmesi söz konu-
projeleri ile birlikte karşımıza çıkmaktadır. Bun- sudur. İdeolojik temsil mekânları olan meydanlar
ların dışında özelleştirmenin uygulandığı bir da kent merkezinde birbirine eklemlenerek
diğer alan ise kıyılar ve kent içindeki açık-yeşil düzenlenmektedir. Bu açıdan kentin merkezi,
alanlardır. Tüm kentlilerin kullanım hakkı olan müdahalelerin çoğunlukla küçük ölçekte fakat
kıyı şeridi boyunca gerçekleştirilen yat limanı ve çok yoğun olduğu bir alandır. Merkezin uzantısı
marina projeleri ile bunların geri bölgesinde yer kıyılarda da benzer bir durum söz konusudur.
alan lüks tüketim mekânları sonucu kıyıların Özellikle Sarıyer, Beykoz ve Ataköy hattı üzerin-
turizm amaçlı ve üst sınıfın kullanımına sunulan de çok fazla yat limanı ve marina projesi bulun-
mekânlara dönüştürülmesi söz konusudur. makta, bunlar ile ilişkili otel projeleri de günde-
Özellikle Beykoz ve Sarıyer gibi genellikle üst me gelmektedir. Kent içinde merkez ile ilişkile-
sınıfın yer seçtiği alanlarda pek çok yat limanı nen ana yollar üzerinde ofis, ticaret gibi kulla-
projesine rastlamak mümkündür. Kent içi yeşil nımları da içeren yüksek kuleler üzerinde lüks
alanlar da ticarileştirilerek özelleştirilmekte ve konut projeleri hayata geçirilmektedir. Böylelikle
tüketim mekânlarına dönüştürülmektedir. Kent bu hatlar üzerinde yeni merkezler oluşmaktadır.
merkezinde uygulanan meydan projeleri ile de Kent içi ve kentin dışında uygulanmak istenen
ideolojik temsil mekânları üretilerek sermaye ulaşım projeleri ile kentin çatkısının nasıl değişti-
için değilse de politik olarak bir çeşit özelleştir- ği çok belirgin şekilde görülebilmektedir. Bu
me uygulanmaktadır. projeler sayesinde özel sermaye yatırımları ve
Bir kısmı 2011 genel seçiminden bu yana kendiliğinden gerçekleşecek sosyo-mekânsal
Harita 3. Uygulama
gündemimizde olan, bir kısmının daha uzun dönüşümler, kentin değişim sürecini hızlandıra- Alanlarına Göre Projeler
geçmişi olan mega projeler, daha önce uygulan- cak niteliktedir (Harita 4). (Kaynak: Orijinal).
mamış ölçekte, kentin mekân organizasyonunu
yeniden yapılandırmanın ötesinde makro for-
munu radikal bir şekilde değiştirecek projeleri
içermektedir. Pek çoğu çevre düzeni planında
yer almayan ve hatta plan ilkelerini tersine dön-
dürecek bu projeler ile kentin çatkısı yeniden
kurgulanmaktadır. 3. köprü ve bağlantı yolları
ile kentin kuzeyinde, Avrasya ve Marmaray ile
kentin güney kıyı şeridi boyunca doğu-batı
doğrultusunda yeni eksenler oluşturulmaktadır.
Avrupa yakasında Kanal İstanbul ve Yeni Şehir
projeleri, Anadolu yakasında ise Kanal Riva ve
etrafında öngörülen turizm ve ekolojik yerleşim
projesi ile kuzey-güney doğrultusunda eksenler
tanımlanmaktadır. İki yakayı Boğaz’ın altından
ve üstünden bağlayacak taşıt ve yaya tünelleri ile
teleferik projeleri de kent içi omurgaların oluşu-
munda önemli mega projelerdir (Harita 3).
mimar•ist 2017/1 53
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Farklı müdahale biçimleri ile kentte farklı öncülük etmektedir. Bu nedenle haritalarda göste-
alanları hedef alarak uygulanan bu projeler son- rilen projelerin dışında pek çok özel sermaye yatı-
rasında öngörülen kentsel kullanımlar ile birlik- rımı ile birlikte mekân üzerinde kendiliğinden
te, mekânsal değişimin yanı sıra toplumsal açı- gerçekleşen dönüşümler kenti yeniden yapılandır-
dan da ciddi değişimlerin yaşandığı/yaşanacağı maktadır. Bu bağlamda kenti üçlü merkez çekir-
aşikârdır. Üretim faaliyetleri ve kolektif tüketim deği, kıyılar ve mevcut kent dokusu ile doğal/
hizmetlerinin ortadan kaldırılarak bireysel tüke- ekolojik alanlar olmak üzere temel parçalara ayıra-
time yönelik kullanımların sunulduğu kentte, rak bu değişim okunmaya çalışılmıştır (Harita 5).
toplum bir kalburdan geçirilerek sadece kalbu- Bu parçaları ele alırken, kentin üst biçimini
run üstünde kalanlara bu kentte yaşama hakkı değiştiren üst ölçekli mega projelerden başlayarak
verildiğini söylemek pek yanlış olmaz. ilerlemek kentin yeniden yapılandırılmasında ne
kadar radikal bir noktaya gelindiğini anlamak açı-
Sonuç ve Değerlendirme sından önem taşımaktadır. Bu açıdan İstanbul’un
2000 sonrasında kamu idarelerince sunulan irili kentsel gelişme tarihi incelendiğinde üçlü çekir-
Harita 4. Kullanımlara dekte oluşan kent oluşumu zaman içinde Boğaz
Göre Projeler ufaklı pek çok proje ile birlikte İstanbul’un kentsel
(Kaynak: Orijinal). değişimini bir bütün olarak okumak gerekmekte- kıyıları boyunca ilerlemiştir. Daha sonra birinci ve
dir. Kentte gerçekleştirilen en küçük müdahale ikinci köprü bağlantıları ile birlikte kentsel yayıl-
ciddi sosyo-mekânsal etkileri beraberinde getir- ma gerçekleşmiştir. Bu tarihsellik göz önünde
Harita 5. İstanbul’da bulundurularak Kanal İstanbul, Kanal Riva ve 3.
Kentsel Değişim mektedir. Kamunun sunduğu bazı projeler bu tür
(Kaynak: Orijinal). değişimleri tetiklemekte ve diğer müdahalelere köprü projeleri düşünüldüğünde beklenti, yeni
kıyılar etrafında projelendirilmiş olsun olmasın
yeni yerleşim alanlarının gelişmesi yönündedir.
Bunun yanı sıra 3. köprü ve bağlantı yolları etra-
fında da yeni kentsel gelişmenin önüne geçmek
mümkün olamayacaktır. Böylelikle kanal projeleri
ile birlikte kuzey-güney doğrultusunda yeni
eksenler öngörülmekte, 3. köprü ve bağlantı yol-
ları ile de kentin kuzey ucunda doğu-batı doğrul-
tusunda yeni bir eksen tanımlanmaktadır. Pek çok
başka değişimi tetikleyecek bu yeni gelişmeler ile
mevcut kent arasında kalan ormanların da zaman
içinde kentsel gelişmeye maruz kalacağı kaçınıl-
mazdır. Böylelikle mevcut kentin çeperindeki
doğal/ekolojik alanların sürdürülebilirliğinden
bu projelerin uygulanması sonucunda bahsetmek
pek mümkün görünmemektedir.
Mevcut kent dokusu içinde gerçekleşen
dönüşümleri yorumlamadan evvel, kamunun
sunduğu farklı müdahale biçimlerini içeren pro-
jelerin bazıları büyüklük, içerik ve konumuna
bağlı olarak çevresindeki diğer projeleri de tetik-
lemekte, o bölgeyi yeni yatırımlar açısından cazip
hale getirmektedir. Kentin farklı noktalarında
yeni odaklar-eksenler yaratan bu tetikleyici proje-
ler ve sebep oldukları yeni gelişmeleri kentin
doğusundan başlayarak yorumladığımızda İstan-
bul Park Formula 1 projesi ile Pendik-Tuzla böl-
gesinin yatırımcılar için cazip bir merkeze dönüş-
tüğünü söylemek mümkündür. Sabiha Gökçen
Havaalanı ve kıyı bölgesinde gerçekleştirilen yat
limanı projeleri ile birlikte kentin bu bölgesi yeni
bir odağa dönüşmektedir. Bölgenin yakınında
yer alan bir diğer tetikleyici proje olan Kartal
Kentsel Dönüşüm projesi ile E-5 güneyinde ve
Maltepe’de yeni dönüşümler meydana gelmekte-
54 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
dir. Ataşehir Finans Merkezi projesi E-5 ve TEM Kentin farklı bölgelerinde gerçekleşen ve
arasında önemli yatırımların tetikleyicisi olmuş, sonunda kentin mekânsal ve toplumsal yapısını
bölge merkezi bir eksene dönüşmüştür. Avrupa yeniden yapılandıran müdahaleler dahilinde
yakasında önemli bir tetikleyici olan Atatürk İstanbul’da radikal bir değişimin yaşandığı
Olimpiyat Stadı ve Olimpiyat Köyü projeleri ile aşikârdır. Kimi zaman kapitalizmin işleyiş man-
birlikte Başakşehir lüks konut yatırımlarının tığı açısından bile çelişkili sayılabilecek bu süreç-
yoğunlaştığı bir alana dönüşmüştür. Kanal İstan- te yeni projeler hız kesmeden kamu eli ile top-
bul ile birlikte Küçükçekmece, Esenyurt ve Bey- luma sunulmaya devam etmektedir. O kadar ki
likdüzü sermayenin tercih ettiği yeni bir odağa bu yazının kaleme alınma sürecinde dahi yeni
dönüşmüştür. Atatürk Havalimanı ve 3. havali- proje haberleri gelmektedir. Her ne kadar tüm
manı arasında önemli bir eksen niteliği gören bunlara karşı oluşan muhalefet gruplarının sayı-
Basın Ekspres Yolu üzerinde de lüks konut proje- ları da doğru orantılı olarak artsa da, muhalif
leri dahilinde dönüşüm başlamıştır. kesimin reformist tavırdan daha dönüştürücü
Herhangi bir tetikleyici projeye ihtiyaç bir aşamaya geçebilmesi gerekmektedir. Gücün
duyulmaksızın merkez çeperinde yer alan ve kendini kentsel projeler üzerinden inşa etme ve
merkez ile olan ilişkisi sonucu dönüşümün hızlı sürdürebilme başarısına karşılık, muhalefetin
bir şekilde başladığı yeni eksenler de ortaya çık- toplumsal tabana yayılması ve bu kentsel proje-
maktadır. Tarihi yarımada ile bağlantılı Avrupa lere “Hayır” diyecek toplumsal kararlılığa eriş-
Otoyolu ve Gaziosmanpaşa’dan Haliç’e bağla- mesi bu süreçte büyük önem kazanmaktadır.
nan ana yollar üzerinde özellikle gecekondu
Pınar Çobanyılmaz Öztürk, Araştırma Görevlisi,
dönüşümleri ile yeni eksenler tanımlanmaktadır. ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Cendere Vadisi dönüşümü ile Kâğıthane de
yeni bir eksen olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaynaklar
Castells, M. (1983), The City and The Grassroots, University
Kentin kıyıları da bu bütüncül değişim süre-
of California Press
cinden payına düşeni almaktadır. İstanbul’un Enlil, Z. M. (2011), “The Neoliberal Agenda and the
kentsel gelişim tarihinde doğal çekim alanları Changing Urban Form of Istanbul”, International
Planning Studies, vol. 16, no. 1, s. 5-25
olarak nitelendirebileceğimiz kıyılar, kent merke-
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (1991), Basın Toplantıları
zinin uzantısı olan kollarında daha çok turizm ve ile Bir Yıl, İstanbul
kentin üst sınıfına hizmet edecek kullanımlar ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (1997), İstanbul Büyükşehir
Belediyesi 1997 Faaliyet Raporu, İstanbul
donatılmaktadır. Beykoz ve Sarıyer hatları dışın-
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (2009), 1/100 000 Ölçekli
da tarihi yarımadanın uzantısı Zeytinburnu sahi- İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu, İstanbul
linde Zeyport projesi ile bölge yeni bir turizm Öktem, B. (2006), “Neoliberal Küreselleşmenin Kentlerde
odağına dönüştürülmektedir. Kadıköy’ün uzan- İnşası: AKP’NİN Küresel Kent Söylemi ve İstanbul’un
Kentsel Dönüşüm Projeleri”, Planlama, c. 2, sayı: 36,
tısı kıyılarda da dolgu alanları ile oluşturulan s. 53-64
tematik parklar burada yeni bir süreci başlatmak- Thomas, S. (2003), Glossary of Regeneration and Local Eco-
tadır. Bunların dışında Marmaray ve Avrasya nomic Development, Manchester
Türkün, A., B. Öktem, M. Yapıcı (2014), “1980’ler Sonrasın-
tünelleri gibi mega projeler olarak adlandırabile- da İstanbul’da Kentsel Dönüşüm”, Mülk, Mahal İnsan:
ceğimiz projeler doğrultusunda kentin Marmara İstanbul’da Kentsel Dönüşüm, İstanbul, s. 79-139.
kıyıları boyunca kendiliğinden ilerleyen sosyo-
mekânsal bir dönüşüme uğrayacağı varsayılabilir. (Mega) Projects and Urban Change in Istanbul
Kentin üçlü çekirdeği olarak tanımlanabile- Since 1980s Istanbul has been called as the main stage of “global city”
cek tarihi yarımada, Beyoğlu ve Kadıköy’ü içe- concept by different governments. Even the genre of interventions has
ren merkezinde de önemli müdahaleler söz differentiated a little bit according to their political ideology, Istanbul has
konudur. Özellikle Haydarpaşa Port, Galata always seen as the socio-spatial source of national economic
Port ve Haliç Port projelerinin tetikleyiciliğinde development through various spatial organizations. However, 2000s
bölge tarihi ve kültürel değerleri de kullanılarak onwards a new process has lead to Istanbul towards urban change,
tamamen turizm odaklı alanlara dönüştürül- which means radical socio-spatial restructuring within tensions between
mektedir. Üçlü çekirdeğin kıyı bölgelerinde yer power and opponents. Apart from the aim of reaching “global city” goal,
alan bu projelerin geri bölgelerinde hayata geçi- the city has confronted with much more sweeping aims such as spatial
rilen pek çok irili ufaklı proje ile buranın kökten and economic construction of new ideological regime. Parallel to that,
bir değişime tabi tutulduğu görülmektedir. Bu severity of interventions to the city has become much more
müdahaleler ile kendiliğinden meydana gelen extraordinary and transformative by (re)producing of urban space via
sosyo-mekânsal süreçler de ortaya çıkmaktadır. numerous state-led projects. In this context, the study attempts to reveal
Ticari kullanımların içeriğinin değişmesi ve state-led projects in Istanbul by mapping them in diverse categories.
Departing from these categorizations, objected arrival point is to unveil
konut alanlarının soylulaşarak ticaret alanlarının
the urban change of Istanbul on a conceptual map.
buralarda artması söz konusudur.
mimar•ist 2017/1 55
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
İstanbul’un “Mega”
Dönüşümünü Haritalamak
Gül Köksal - Deniz Öztürk
İ stanbul’un 2000’lerden bu yana gerçekleşen
hızla dönüşümünü ve bu süreçte kentte
lu ile Galata Port, Kabataş Martı projelerini bir-
likte gösterebileceğimiz bir harita hazırlamaktı.
uygulanan projeleri tüm yönleri ile bütünlüklü Zira bu projeler sadece birbirlerine çok yakın
olarak nasıl okuyabiliriz? İki boyutlu planlar konumlanmakla kalmıyor, aynı zamanda gayet
üzerine işlenen ve projelerin konumlarını göste- bilinçli bir kentsel dönüşüm hamlesinin adımları
ren haritalar, bu olgunun her yönüne işaret ede- olarak nicedir uygulanmaya çalışılıyordu. Ortak
bilir mi? Bu sürecin çok yönlü hikâyesini eşza- özellikleri sadece bunlarla sınırlı da değildi.
manlı olarak nasıl görebiliriz, ne şekilde aktara- Hepsi kamuya kapalı süreçlerdi. Hepsinin sayfa-
biliriz? lar dolusu ÇED (çevre etki değerlendirme)
Kentte olan bitenle ilgili biri olsanız da, olma- raporları vardı ve bu raporlar yapılanları meşru-
sanız da, takip etmesi son derece güç olan bu laştırma gayretinin ötesinde bir içerik taşımıyor-
dönüşüm sürecini bir harita üzerine işlemenin lardı.
derdine yukarıdaki ve benzeri sorular eşliğinde Tam da bu sırada İstanbul Serbest Mimarlar
bir yıl önce Mart 2016’da düşmüştük. Bu tarih- Derneği’nin (İSMD) hazırladığı “Mega Proje-
ten daha önce de bazı girişimlerimiz olmuştu. ler İstanbul” WEB sayfasını (http://megapro-
Temmuz 2013’te Haliç Dayanışması’nın mimar jeleristanbul.com) ayrıntılı olarak incelemeye
üyeleri olarak tersaneler bölgesine yapılacak başladık. WEB sayfasında kentte üretilen proje-
müdahaleyi, alanın koruma altında olan yapıları- ler konumları, türleri ve kamuyla paylaşılma
nı, sit sınırlarını işaret etmek üzere bir haritalama tarihlerine göre aranabilecek şekilde harita üze-
çalışması yapmıştık (bkz. Mimar.ist, sayı 55). rine işlenmiş. Projelerin üzerlerine tıklanınca
Haritalama dışında, koruma altında olan yapıları açılan ayrı pencerelerde projeler hakkında kro-
tek tek anlatan ayrı bir dosya da hazırlamıştık. nolojik bir döküm, projelerin müellifleri, bütçe-
Ancak sonradan fark ettik ki, bu çalışmanın ciddi leri vb bilgiler de çıkıyor. Bu çalışmanın yapıl-
bir sıkıntısı vardı; biz aslında sadece yapılı çevre- masına ön ayak olan dönemin İSMD Başkanı
nin dönüşümüne odaklanmıştık ve ağırlıklı ola- Ersen Gürsel, projenin amacı ve içeriğini şu
rak fiziki olanı ortaya koyabilmiştik, ama arka şekilde aktarmış: “... Farklı büyüklüklerde olsa
plan nedenlerini gösterememiştik. Aslında bu bile kent doğası, kimliği, kentsel kalite ve kentsel
sıkıntı bir yanıyla ana akım mimarlık bakış açısıyla hafızadaki etkileri açısından ‘mega’ olduğunu
yetişmiş olmaktan kaynaklanıyordu. Mimar ola- düşündüğümüz projelerin, metropoliten alana
rak yapılara, yapılı çevreye, yeni yapılacaklara yayılmış İstanbul üzerindeki örneklerini görmek
odaklanırken, bunların oluşmasında etmen olan istedik. Bu siteyi de bu amaçla yaptık.” (http://
politik, ekonomik, sosyal arka planı –bilsek bile– www.mimarizm.com/haberler/mega-projeler-
ifade etmenin yollarını es geçmek mimarlığın birarada-nasil-bir-tablo-ciziyor_117764).
epeydir mustarip olduğu bir sorunsaldı. “Top- Gürsel’e göre, megaprojeleristanbul.com
lum yararına mimarlık” ile “mimarlık için mimar- adresindeki interaktif İstanbul haritasını barındı-
lık” ikilemi ya da “mimarlığa yol açın” şiarı tam ran “Megaİstanbul” sitesinin, analitik çalışma
da bu sorunsal ile bağlantılıydı bizce. Başka bir yapmak isteyen tüm mimar, şehir plancısı ve ilgili
yazının konusu olabilecek bu olgu, gerçekten de bilim insanları için yararlı bir kaynak olması
derinlikle tartışılmaya değer ve gittikçe daha da hedefleniyor. Sözlerine şu şekilde devam ediyor
önem kazanıyor. Gürsel: “... Mimarlık, tarihin hiçbir döneminde
Mart 2016’da başladığımız çalışmanın amacı, tek bir binanın tasarlanması ile ilgili olmamıştır.
Haliç’in kuzey kıyısında Haliç Port projesi etra- Türkiye ise, mimarlık ve kentsel tasarım tarihinde
fında şekillenen ve acele kamulaştırmaya sokulan siyasi kararlardan hiçbir zaman bu kadar etki-
Okmeydanı dönüşümünü, 5366 ile “çöküntü lenmemiştir. İSMD olarak bu duruma tepkisiz
alanı” ilan edilen Bedrettin Mahallesi’ni, Beyoğ- kalamazdık. Projeler hep tek tek sunuluyor, birlik-
56 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
te nasıl bir görüntü sergilediklerini anlamak görüntüleri içerdiği için, bu dönüşümün kentsel
mümkün değil. Öncelikle bu konuda bir durum çevreye nasıl etki ettiğini anlamak mümkün
tespiti yapmak istedik. Mega projelerin harita üze- değil. Zira bu imajların büyük kısmı sadece pro-
rinden algılanması zor olacağından, İstanbul jenin üretildiği alanı gösteriyor ve kendi alanları
coğrafyası üzerinden paylaşmayı tercih ettik. Ulaş- etrafında nasıl bir değişim olacak, kent siluetine
mayı hedeflediğimiz 2 hedef kitle var. Biri, İstan- olan etkiler nedir, kentsel bağlamda neye karşılık
bulluyum diyen ve kentte olup bitenleri merak gelecek, sosyal/doğal doku nasıl etkilenecek,
edenler; ikincisi ise uzman ve akademisyen olup bu oralarda yaşayanların başına neler gelecek gibi
konuda bir kaynak arayanlar.” Gürsel, haritaya sorular neredeyse yanıtsız. Elbette sadece proje-
ekleyecekleri projeleri belirlerken sadece ölçek leri yan yana göstermeyi hedefleyen bir çalışma-
olarak değil, etkisi büyük (mega) olan projeleri dan her şeyi beklemek doğru olmaz, ancak o
seçtiklerini ifade ediyor ve teknik bir enstrüman zaman Gürsel’in sözlerinde geçen hedef kitlenin
olan haritaya, hava fotoğrafları ekleyerek herke- neye karşı, nasıl duyarlı olacaklarını anlamaları
sin faydalanabileceği bir kaynak oluşturduklarını mümkün olabilecek mi?
ekliyor. Portali 7 Mayıs 2014’e dek 32 bin kişi- Mega projeler dosyasını hazırlarken bu soru-
nin ziyaret ettiği bilgisini veren Ersen Gürsel, larla yola çıkmıştık. Dosyanın yazılarının yanı
“İstanbulluların kentin geleceğini merak etmele- sıra kentte süregiden dönüşümü haritalama
rini; denizin kirlenmesi, ormanların küçülüp amacıyla da bu kez birbirleriyle senkronize bir
kentin nefessiz kalması, kültürel kimliğin erimesi biçimde çalışabilecek, Türkiye’nin siyasi döne-
üzerine düşünmelerini istiyoruz. Siyasi karar meçleri/kırılmalarını, bu süreçteki yasal deği-
vericiler ile meslek insanlarının da etik açıdan şiklikleri, o zamana dek yapılamayan ancak yasal
daha duyarlı olmalarını bekliyoruz” diyor ve yeni değişiklikler yoluyla yapılabilen kentsel-doğal
projeleri sayfaya eklemeye devam edeceklerini alan müdahaleleri ve bu müdahalelere karşı
belirtiyor. direnç gösteren, örgütlenen, yasal yollar ve/
Bu çalışmanın bizce Gürsel’in söz ettiği veya eylemlerle itiraz edenleri bir arada göstere-
hedeflere kısmen ulaştığını söylemek mümkün, bilecek bir çalışma yapmayı hedefledik. İşte bu
ancak tıpkı bizim yapmaya çalıştığımız haritala- yazının peşine göreceğiniz çizimleri bu kaygı-
mada olduğu gibi, bu projelerin hangi ekonomi larla oluşturduk. Çizimler başka yollarla ve
politik bağlamında, ne tür ilişkilerle birlikte ger- zaman içinde geliştirilmeye açık bir altlık olarak
çekleşebildiği, son 10-12 yılda neden bu kadar okunabilirler. Biz de üzerinde düşünmeye,
büyük ölçekli projenin yapılabildiği gibi sorulara çalışmaya devam ediyoruz, edeceğiz.
aynı bütünsellik arayışında ya da bir bütün içinde Çizimlerin yanı sıra İstanbul’daki 6 mega
görebilme kaygısına yanıt veremiyor. Diğer yan- projeyi infografiklerle özetlemeye ve grafiklerin
dan bu çalışmada adı geçen projelerin gerçekleş- hemen yanı başında direnişi göstermeye dair
mesine imkân tanıyan meslek insanlarının çoğu- sayfalar da düzenledik. Direnişi örgütleyen
nun TMMOB Mimarlar Odası gibi, İSMD üyesi, dayanışmalara + savunmalara sorduğumuz soru-
hatta bazen İSMD Yönetim Kurulu üyeleri oldu- lara gelen yanıtları eklediğimiz bu sayfaların
ğuna da işaret etmiyor. Oysa çok açık ki, kenti altında iletişim bilgileri yer almakta. Kenti,
iştahla ve olağanüstü bir hızla dönüştüren bu doğayı, yaşam hakkını savunan, bunun için
projeler kendiliğinden olmuyor. Arka planda ikti- örgütlenen dayanışmaların kapıları katkı vermek
dar, iktidar ile gayet organik ilişkiler içinde olan isteyen herkese açık. Daha yolumuz uzun. Bir
sermaye grupları, bu sermaye gruplarına kolaylık arada durmanın, direnmenin ve üretmenin ken-
sağlayan yasal düzenlemeler, uluslararası ilişkiler, dimize ve başkalarına güç verdiğine inanıyorsak,
bunlarla işbirliği içinde olan mimar-mühendislik yollarımız er geç kesişecektir...
ofisleri vb var. Söz konusu portal, evet projeleri Gül Köksal, Doç. Dr., Mimar - Koruma Uzmanı
yan yana gösteriyor, ancak bu projelerin aslında Deniz Öztürk, Mimar
bir bütünün parçası olan arka planı bir arada
göster(e)miyor. Projeleri incelemek istediğiniz Mapping of Istanbul’s Mega Transformation
zaman üzerlerine tek tek tıklamak zorundasınız This paper describes the production process of the maps of Istanbul’s
ve o linklerde çoğunluğu medyadan ve proje mega transformation. These maps focus on the political and economic
ofislerinden alınmış imajlarla karşılaşıyoruz. paradigms of the Istanbul’s mega transformation, the development and
Haberlerin çoğu medyadan, çünkü kamuoyu ile transformation process of the metropolitan city, starting from 1950’s in
parallel with the major developments in Istanbul, stressing the solidarity
paylaşılan şeffaf bir süreç yok. İmajlar ofislerden
groups who defend the city rights.
alındığı ve sadece projeler bittikten sonraki
mimar•ist 2017/1 57
58 mimar•ist 2017/1
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
DOSYA
59
DOSYA MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mimar•ist 2017/1
60 mimar•ist 2017/1
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
DOSYA
61
DOSYA MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mimar•ist 2017/1
62 mimar•ist 2017/1
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
DOSYA
63
DOSYA MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mimar•ist 2017/1
64 mimar•ist 2017/1
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
DOSYA
65
DOSYA MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mimar•ist 2017/1
66 mimar•ist 2017/1
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
DOSYA
67
DOSYA MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mimar•ist 2017/1
68 mimar•ist 2017/1
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
DOSYA
69
DOSYA MEGA PROJELER VE İSTANBUL
mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Haluk Gerçek: Büyük
Ulaşım Projeleri
Rant Yaratmanın Araçlarıdır
Söyleşi: Gül Köksal
G ül Köksal: İstanbul’da uygulana gelen
mega ulaşım projelerinin kentlinin ula-
estetikçiler ve çevresel kalite) bir bozulmayı tem-
sil eder. Kentler insanlar içindir. Kentsel yaşamda
şım hakkına yönelik niteliksel karşılığı nedir? ana hedef insanların kentsel etkinliklere erişmele-
Haluk Gerçek: Yerel ve merkezi yönetimle- rini kolaylaştırmaktır. Kentlerde ulaştırma
rin en temel görevlerinden birisi düşük ve orta çözümleri taşıtların hareketini değil insanların
gelir gruplarına, otomobili olmayanlara, yaşlılara, erişimlerini esas almalıdır, çünkü artan motorlu
çocuklara, engellilere, kısacası toplumun her araç trafiğinin daha kesintisiz akabilmesini sağla-
kesiminden insanlara ucuz, kolay, konforlu ve mak için yapılan yollar, köprüler, köprülü kavşak-
güvenli ulaşım olanağı sağlamaktır. Ulaşım hak- lar başlangıçta motorlu araç trafiğinin hızını biraz
kının bir sosyal hak olarak en belirgin biçimde artırsa da, kısa bir süre sonra durum eskisinden
ortaya çıktığı ölçek kentsel ölçektir. 1980’lerden daha kötü hale gelir. Trafik biraz rahatlayınca
beri yaşanan süreçte, büyük ulaşım projeleri bu otomobil kullananlar artar ve daha uzun mesafe-
temel ulaşım hakkına karşılık vermek yerine kent- lere, daha fazla yolculuk yapılır. Yeni yolların
sel mekândan rant yaratmayı ve bu rantı paylaş- yakınında trafik yaratan ya da çeken yeni yerle-
mayı amaçlayan bir siyasetin önemli bir aracı ola- şimler ortaya çıkar. Yaratılan yol kapasiteleri kısa
rak gerçekleştirilmektedir, çünkü kentlerde arazi bir süre sonra dolar. Böylece insanlara ayrılması
kullanımı ve ulaşım arasında güçlü bir ilişki var- gereken kent meydanları birer kavşak olmakta,
dır. Arazi kullanım kararları bir yandan yeni hare- kentliler yaya ya da bisikletle güvenli biçimde bir
ketlilik talepleri yaratarak ulaşım ve trafik sorun- yerden bir yere gitmekte zorlanmakta, motorlu
larını ağırlaştırırken ulaşım projeleri de geçtikleri araç trafiğinin yarattığı kirlenme, sera gazları,
yerlerde yeni yapılaşma ve nüfus artışını tetikle- kazalar ve zaman kayıpları sürekli artmaktadır.
me ve zaman içinde kendi trafiklerini yaratmak- Yöneticiler, uzmanlar ve kentiler olarak kente ve
tadır. Kentsel araziyi metalaştırarak rant yaratan ulaştırmaya bakışımızda temel bir anlayış değişik-
ve dağıtan siyaset için ulaşım yatırımlarının çok liği gerekiyor.
çekici olması bu yüzdendir. Ulaşım projeleri, İstanbul’da 2009 yılında onaylanan Çevre
işlevsel niteliğinden çok yaratacağı çarpan etkile- Düzeni Planı’nda kentsel gelişme modeli olarak iki
rinden dolayı uygulanır hale gelmiştir. Buna en temel ilke benimsenmiştir: a) İstanbul’un gelişimi-
güzel örnek Yavuz Sultan Selim Köprüsü’dür. nin doğu-batı ekseninde devam ettirilmesi, böylece
Kentin kuzeyinde mevcut yerleşim alanlarının kentin yaşam kaynağı olan kuzey ormanlarının
çok uzağında yapılmış olan ve bu nedenle, mev- korunması, b) doğu ve batı yönlerinde oluşturula-
cut köprülerde süregelen tıkanma sorunlarına cak yeni merkezlerle kentin gelişiminin dışarıya
karşın, kimsenin kullanmak istemediği bu köprü doğru açılması, böylece uzun dönemde yakalar
ve bağlantı yolları bir ulaşım projesi olarak değil, arası geçiş taleplerinin azaltılması, kompakt alt
3. havalimanı ile birlikte, kentin kuzeyindeki kentler yaratılması. Bugün yapılmış ve yapılmakta
Haluk Gerçek. alanları yerleşime açarak rant olan projeler göz önüne alındığın-
yaratmak için tasarlanmış bir gay- da, kentin gelişme planının anayasa-
rimenkul geliştirme projesidir. sı niteliğinde olan bu planın hiçbir
Yönetimlerin en önemli yanlış- geçerliliği kalmamıştır.
larından birisi de kent ve yol Bu projelerin ekonomik ve
mekânını kimlerin daha çok kulla- sosyal maliyeti arasındaki ilişki
nacağı konusundaki yanlış tercih- nedir?
leridir. Trafik mühendisleri, gele- Bunlar yatırım maliyetleri çok
neksel olarak, yol ya da otopark yüksek projeler: YSS Köprüsünün
kapasitesindeki herhangi bir artışı maliyeti 3 milyar $, Avrasya Tüneli-
“iyileştirme” olarak tanımlarlar. nin maliyeti 1 milyar 250 milyon $.
Oysa bu, birçok farklı bakış açısın- Dünyanın en pahalı havalimanı ola-
dan (yayalar, bölgede yaşayanlar, cak olan 3. havalimanının maliyeti-
70 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
nin ise 35 milyar dolar olacağını yetkililer söyledi. 1980 2015 Tablo 1. İstanbul’da
Bu projeler yap-işlet- devret modeli ile yapılıyor ve Nüfus ve Motorlu
Nüfus 4,70 14,70
Araç sayısı
yapımcı şirketlerle yapılmış olan sözleşmelerde Otomobil 0,20 2,56 (1980-2015)
dolar bazında belirli fiyatlar ve trafik garantileri Motorlu Araç 0,28 3,62 (Milyon).
verilmiş durumda. Örneğin Y. Sultan Selim Köp-
rüsünde otomobiller için geçiş ücreti 3 $+KDV ve
günde 135.000 araçlık trafik garantisi verilmiş.
Avrasya Tünelinde otomobiller için sözleşmedeki
geçiş ücreti 4 $+KDV ve günlük trafik garantisi ise
68.500 araç. Tünelden geçen araç sayısı ise şimdi-
Şekil 1. İstanbul’da
lik günde 20-25 bin kadar. Y. Sultan Selim Köprü- iskelelere toplu
sünden ne kadar araç geçtiğini bilmiyoruz, ancak taşıma ile 15
trafik akım haritaları bu köprünün trafiğin en dakikada erişim alanı.
yoğun olduğu saatlerde bile boş olduğunu göste-
riyor. Bu iki projedeki trafik garantileri nedeniyle, Deniz kenti İstanbul giderek denizden uzak-
devlet yapımcı şirketlere günde yaklaşık 600 bin $ laşarak büyüyen, ucu olmayan bir mega-kent
fark ödemek zorunda. Bunun yıllık maliyeti 230 haline geldi. İstanbul’un denizden uzak tepeleri-
milyar doları buluyor. ne, vadilerine toplu konut alanları, AVM’ler,
Yapımcı şirketlerle yapılmış sözleşmelerden işyerleri ile yeni kent alanları kuruluyor. Buralar-
kaynaklanan bu maliyetler dışında ulaşımın ve da yaşayan, çalışan, alışveriş yapan insanların
özellikle karayolu ulaşımının topluma yüklediği denizle hiçbir ilişkileri kalmadı. 2013 yılında
toplumsal maliyetler de çok yüksek. Bunların yapılmış olan bir çalışmaya göre İstanbul’da yaşa-
başlıcaları trafik tıkanıklığından kaynaklanan yanların % 22’si Boğaz’ı görmemiş. İstanbul’da
zaman kayıpları, çevresel maliyetler ve kazalar- yaşayanların ancak % 27’si (4 milyon kişi) ve
dan kaynaklanan maliyetler. Bu maliyetler işyerlerindeki istihdamın % 32’si (1,6 milyon) en
genellikle kullanıcılara yansıtılmadığından top- yakın iskeleye toplu taşıma ile 15 dakikada erişile-
lum tarafından ödeniyor. Ülkemizde bu tür bilen alan içinde yer alıyor (Şekil 1). Ancak deni-
maliyetlerin gerçek değerleri konusunda veriler zin İstanbul’a sağladığı ulaşım olanakları yeterin-
ve çalışmalar çok yetersiz olduğu için genellikle ce kullanılamamakta. Denizin araçlı yolculuklar-
gelişmiş ülkelerde yapılmış çalışmalar esas alına- daki payı son 25 yılda hep % 2-3 düzeyinde kal-
rak bazı kabuller yapılıyor. Ancak İstanbul’un mıştır. Boğazın iki yakası arasındaki yolculukların
kuzeyinde doğal ve ekolojik eşikleri hiçe sayarak ancak 1/5’i denizyolu ile yapılmaktadır.
yapılan projelerin yarattığı geri dönülmez tahri- Ulaşım ve trafik sorunlarını azaltmak için arazi
batı para ile ölçmek olanaksız. kullanımı ve ulaşım sisteminin birlikte planlanarak
Kentin ulaşım sorunlarının çözümünde gereksiz ulaşım talepleri yaratılmaması, yaygın ve
nasıl, ne kadar bir etkisi vardır? Deniz ulaşı- diğer toplu taşıma türleri ile bütünleşik ve kolay
mı, ulaşım ağlarının ilişkisi gibi konularda erişilebilir bir raylı sistem ağının kurulması, deniz
yeterliliği nedir? ulaşımının olanaklarından daha fazla yararlanılma-
Bu sorunun yanıtını yukarıda kısmen verdim sı, ulaşım çözümlerinin araçların hareketini değil
sanıyorum. Kentin ulaşım sorunlarını yeni yollar, insanların sosyal ve ekonomik faaliyetlere erişimini
köprüler, tüneller, kavşaklar yaparak çözmek kolaylaştırmaya odaklanması, ulaşım talebini azal-
mümkün değil. Ulaşım sorunlarının temel tacak ve yönetecek ulaşım politikalarının uygulan-
nedenleri, kentin çok göç alması nedeniyle nüfu- ması, kentte güvenli yaya ve bisiklet ulaşımının
sunun hızla büyümesi, bu büyümenin planlı bir yaygınlaştırılması gerekir.
kentleşme sürecine oturtulamamasıdır. Plan dışı
Haluk Gerçek, Emekli Öğretim Üyesi (İTÜ)
ve çarpık bir büyümeye koşut olarak kentteki
motorlu araç ve otomobil sayılarının çok hızlı
artması, yetersiz toplu taşıma sistemi, yol ağında- About the Mega Transportation Projects of Istanbul
ki sorunlar, ulaştırma ve trafiğin etkin biçimde In our folder we have realized a short interview with Prof. Dr. Haluk
yönetilememesi ve denetim eksikliğinden kay- Gerçek, who is an expert of the transportation plans and issues of the
naklanan kapasite kullanım sorunları diğer big cities. The interview focuses on the questions about the citizen rights
nedenler arasında sayılabilir. 2015 yılında in the frame of new transportation projects and also stresses the
İstanbul’da kayıtlı otomobil sayısı 2,56 milyona, economic and social outcomes of these projects. Prof. Dr. Haluk Gerçek
also highlighted the multidimensional impact of the big projects on the
motorlu araç sayısı ise 3,62 milyona ulaşmıştır.
problems of transportation which our cities face today. He as well puts
Son 35 yılda İstanbul’un nüfusu yaklaşık 3 katına
the question of the relation with the sea transportation and these
çıkarken motorlu araç sayısı 13 katına çıkmıştır
proposals and big projects.
(Tablo 1).
mimar•ist 2017/1 71
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Kent Suçu, İnşaat Terörüne Dönüşürken…
Emre Gürcanlı
G ündelik tartışmalarda giderek daha fazla
kullanmaya başladığımız bir kavram “kent
suçu” veya “kent suçları”. Öte yandan geçmişi
alınması, kent suçunun faillerinin bizzat kanun
koyucu mekanizmalardan kaynaklandığı düşünüle-
cek olursa yanlış ve eksikli olacaktır. (URL 1)
çok da eskiye dayanan bir kavram değil. Kentsel
dönüşümle, “mega”, “çılgın” projelerle ve onlara Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası
karşı mücadele edenlerin pratiğiyle şekillenmiş ve ve pek çok demokratik kitle örgütünün yaptığı
içi doldurulmuş bir kavram dersek yanlış olmaya- etkinliklerde, yayımladıkları farklı yayınlarda bu
caktır. Önce bu kavramın üzerinden kısaca geçe- kavramdan söz ediliyor. Daha da eskiye gidersek
lim ve kent suçlarının farklı bir boyutuna, bizzat örneğin Çağdaş Yerel Yönetimler dergisi Eylül
mahallemizde, sokağımızda artık bir güvenlik 1993 sayısında, bir panelde sunulmuş olan
sorunu haline gelmiş, “kentsel dönüşüm” adı “Kente Karşı Suç Kavramı Üzerine Düşünceler”
altında gelişigüzel yıkılıp yapılan inşaatlara odak- başlıklı bir bildiri (Yeter, 1993) ile yine aynı der-
lanalım. ginin Temmuz 2008 sayısında da “Kente Karşı
Bu alanda mücadele yürütenlerden Toplumcu Suç: Hukuksal Bir Çerçeve” başlıklı bir yazı bulu-
Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, bundan iki yıl nuyor (Karasu, 1993). Yeter (1993) “kente karşı
önce kent suçlarıyla mücadele kararı aldığında suç” kavramının Türk hukuk sisteminde tek ve
ortaya öncelikle bir tanım koymaya çalışmıştı: bütünleyici bir kavram olmadığının ve ceza huku-
kundaki “suç” kavramından farklı bir kavram
Kent Suçu Nedir? olduğunun altını çizer. Karasu (2008) ise “kenti
Suç, hukuki bir kavram olarak kent ile ilişkilen- kent yapan değerlere ve kentli haklarına karşı işle-
dirildiğinde çeşitli alt başlıklarda incelenebilir. Suç nen suçlar” diyerek bu suçların yalnızca kentin
eyleminin, genel olarak Türk Ceza Kanunu’nda fiziki görünümü bakımından sonuçlar doğur-
(TCK) tanımlanan biçimiyle kent ile ilişkilendiril- makla kalmadığını, daha geniş toplumsal ve siya-
mesine sayısız örnek verilebilecek olsa da ceza sal sonuçlar yaratma potansiyeli de taşıdığını
yasaları kent suçunu tanımlamaktan uzaktır. belirtir.
Uzun yıllardır ülkemizde “kent suçları”, Doç. Dr. Gül Köksal ise, kent suçunun, bir
“kente karşı işlenen suçlar” gibi kavramlarla anlamda öznenin kent olduğu ve bu özneye karşı
tanımlanan ve asıl olarak kent yaşamını tahrip işlenen suçu temsil etmekle birlikte bir anlamda
eden, kente ait olan kültürel, tarihi ve doğal zen- da kent hakkını ihlal eden tutumlar nedeniyle
ginliklerin olumsuz yapısal değişikliklere uğrama- kentte yaşayan her türlü canlının hakkına zarar
sına yol açan, kamu yararını gözetmeyen her
verme durumuna işaret ettiğini söylüyor. Diğer
türlü eylem bu kapsamda tanımlanmaktadır.
bir deyişle, kent bünyesinde yaşayan her canlının
“Kent suçu”nun yalnızca TCK kapsamında ele
refahı, sağlığı, gelişimi ve benzeri tüm temel hak
alınması yeterli değildir. İmar, Belediye, Kıyı,
ve özgürlüklerini eşit ve adil bir biçimde gözeten
Orman, Boğaziçi, Çevre Kanunu gibi birçok yasal
bir anlayış karşısındaki her hareket, kent suçu ola-
düzenlemede bu suçun kent ile dolaylı ya da doğ-
rak sayılabilir (URL 2).
rudan bağlantısını gösteren düzenlemeler bulun-
maktadır. Öte yandan kent suçunun yalnızca yasa-
Sonuçta yalnızca Türk Ceza Kanunu’nun değil,
lar çerçevesinde ele alınmasının mevcut yasal İmar, Belediye, Kıyı, Orman, Boğaziçi, Çevre Kanu-
düzenlemelerin bir dizi gayrimeşru özelliği bulun- nu gibi birçok yasal düzenlemenin ihlali veya hülleyle
masından ötürü sınırları olduğu da bir gerçekliktir. geçersiz kılınmasından söz edilebilir. Buna son
Kentlerimizin ve doğal yaşamımızın bir parçası zamanlarda özellikle hafriyat kamyonlarıyla terör
olan ekosistemde kalıcı yıkımlara yol açan uygula- estiren projeler de düşünüldüğünde, İşçi Sağlığı ve İş
maların ülkemizde sayısız örneği bulunmaktadır. Güvenliği ve Trafik Kanunu hükümlerinin de ihlali
Kente karşı işlenen suçlar ya da genel tanımıyla kent dahil edilmek zorundadır. Sözgelimi Kadıköy Kent
suçları, çeşitli eylemler sonucunda zarar gören kent- Dayanışması’nın bildirisinde yer alan “kaza”lar bunu
ler ve toplum ile kente zarar veren tarafların etkileşi- zorunlu kılıyor:
minde ortaya çıkan bir suçtur. Bu suçun tanımı,
tarafları ve sorumlularının yukarıda anılan şekilde Kentsel dönüşümün yoğun ve vahşi bir şekil-
yalnızca ülkemiz yasal mevzuatı kapsamında ele de gerçekleştiği Kadıköy’de inşaat araçları terör
72 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
estirmeye devam ediyor. 1 Yıl içinde 5 cinayet rın hemen hemen pek çok kısmında bulunan
gerçekleşti. Hüseyin Özbudak, Fahrettin Kerim asbest ise toplum sağlığı açısından büyük bir risk
Gökay Caddesi’nde karşıdan karşıya geçerken arz etmektedir.
öldürüldü. Kurbağalıdere’nin balçığını taşıyan Asbest, lifli, yumuşak, ateşte niteliği değişme-
hafriyat kamyonu yaya yolunda yürüyen Şule İdil yen, zayıf ısıl ve elektriksel özgül iletkenlik, mik-
Dere’yi ezerek öldürdü. Suadiye’de kaldırımda roorganizmalara direnç gibi özelliklere sahip
yürüyen Ayşe Altın, hafriyat kamyonundan düşen madensel bir maddedir. Asbestin bu doğal özel-
beton kalıplar altında kalarak öldürüldü. Geçtiği-
likleri onu ideal bir yalıtım maddesi yapmaktadır.
miz hafta da Özge Kandemir, yük kamyonunun
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC),
altında kalarak hayatını kaybetti. Bu hafta ise
her yıl dünyada kanser yapıcı maddeleri düzenli
Erenköy’de bir işçi hafriyat kamyonunun üzerine
olarak özelliklerine göre gruplara ayırır. Ajansın
devrilmesiyle can verdi. (URL 3)
kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi,
“kesin kanserojen” tanımlanması ile 1. grupta
Demek ki yaşamsal bir konudan söz ediyoruz.
sınıflandırılmıştır. Asbest, solunum ya da içme
Demek ki kente karşı işlenen suç, kavramsal
düzeyde değil bizzat somut bir şekilde insana, suyuyla vücuda girdiğinde başta kanser olmak
insan canına da kastediyor. Kente karşı işlenen üzere çeşitli hastalıklara yol açar. Asbest lifleri
suçlar, Kadıköy’de 5 yurttaşımızı bizden alıyor. havayla alındığında bu liflerin büyük bölümü
Demek ki kavramı almak, açmak, genişletmek ve hava yolları hücrelerinde birikir. Bunların üst
bir mücadele aracı haline getirmek gerekiyor. solunum yollarının yukarı bölümlerinde kalan bir
“Kent suçu” kavramı, birbirinden bağımsız bölümü boğazdaki mukus tabakasıyla birlikte
gibi görünen tekil suçları, sözgelimi imara aykırı balgamla atılır veya yutulur. Ancak bir bölümü
bir yapı ile çevreye zarar veren bir proje veya yol- akciğerin derin kısımlarına kadar iner ve vücuttan
dan geçen birisine çarpan bir kamyon, bir araya hiçbir zaman çıkmayabilir. Asbestin neden oldu-
getiriyor. Plansız, programsız, toplumun çıkarları ğu hastalıkların ortaya çıkması için 20-40 yıl arası
yerine sermayenin çıkarlarını savunan, çevreyi, bir süre geçmesi gerekir. Kansere neden olan
şehir planlamasını, estetiği, ulaşımı, gürültüyü, asbestin üretimi, kullanımı ve piyasaya arzı ile
Mega projelerden kentin
tozu, her türden güvenlik ve sağlığı hiçe çayan asbest içeren eşyanın piyasaya arzını yasaklayan
mega dönüşümüne dek her
projelerden söz ettiğimizde, yalnızca geleceğimi- yönetmelik 31 Aralık 2010 itibarıyla yürürlüğe ölçekte ve gündelik hayatın
zi değil, bugünümüzü de bizden çalan bir süreçle girdi. Daha önce kısmen yasaklanan asbest, tama- en alanında çeşitli sorunlar
karşı karşıyayız. men yasaklı hale gelirken, Avrupa Birliği ile de bu yaşanmakta. Bunları iş
cinayeti olarak adlandırmak
lazım. Kadıköy Yoğurtçu
Bir Kent Suçu Kaynağı Olarak Kentsel Dönüşüm
Parkı’nda bir hafriyat
“Kentsel dönüşüm” gibi masum bir isme sahip kamyonunun altında
olmakla birlikte, verili ekonomi politikalarının ezilerek canından olan
neredeyse merkezinde yer alan bir yağma süre- Şule İdil Dere, bu iş
cinden ve plansız bir inşaat furyası anlamına gelen cinayetlerinden sadece
bir bela ile karşı karşıyayız. Burada kısaca bu bela- birisi maalesef…
nın sağlık ve güvenlik boyutlarından söz etmeye,
bir farkındalık yaratmaya çalışacağım.
“Kentsel dönüşüm” adı altında yapılan yıkım
işleri ve inşaat faaliyetlerinin yarattığı riskleri iki
ana grupta toplayabiliriz:
1. Kentsel dönüşüm sonucunda şantiye haline
gelen mahallelerdeki toza, gürültüye ve asbes-
te bağlı sağlık riskleri,
2. Yine kentsel dönüşüm ile birlikte yıkım faali-
yetleri kapsamında yapı makineleri ve hafriyat
kamyonlarının yarattığı ciddi güvenlik riskleri.
Kentsel dönüşüm 20 yıllık bir süreci kapsayan
ve 7 milyon binanın elden geçirileceği 400 milyar
dolarlık olduğu belirtilen bir yıkım süreci top-
lumsal boyutlarının tartışılması gerekmekte,
yıkımlar sırasında işçi sağlığı ve iş güvenliği ve
çevresel riskler de ayrı bir başlık olarak tartışılma-
yı hak etmektedir. Yıkımlar ve yıkım sonrası orta-
ya çıkan yıkıntıların kaldırılması/depolanması
konusu ülkemizde net bir şekilde tanımlanmamış
bir alan olup, söz konusu süreç büyük riskler
barındırmaktadır. Bu risklerden birisi olan binala-
mimar•ist 2017/1 73
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
konuda tam uyum sağlanması hedeflenmişti. rü” gibi bir kavramı dahi sokmuştur. Keza hafriyat
Ayrıca kansere neden olan asbestin üretimi, kul- kamyonlarının taşıma sırasında üzerlerine uygun
lanımı ve asbest içeren eşyanın piyasaya sunulma- branda veya benzer malzemeyle kapatmadan iler-
sını yasaklayan, “Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müs- lemeleri, malzeme düşmeleri ve tozların çevreye
tahzarların ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzı- yayılması sonucunu da doğurmaktadır. Bunun tra-
na ve Kullanımına İlişkin Kısıtlamalar Hakkında fik güvenliği açısından da (yola dökülen hafriyat
Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönet- kaynaklı) ciddi bir tehlike doğurduğu bir gerçek-
melik” Resmî Gazete’de 29 Ağustos 2010 tari- tir.
hinde yayımlanmıştı. Bu yönetmeliklerden önce İstanbul’daki trafik sıkışıklığının çözülmesi
yapılan ve kentsel dönüşüm kapsamında yıkılması amacıyla 2010 yılında İstanbul Ulaşım Koordi-
öngörülen binaların hemen hemen hepsi asbest nasyon Merkezi (UKOME) tarafında getirilen
içermekte ve yıkım sırasında yoğun şekilde asbes- uygulamaya göre ağır tonajlı araçların sabah
te maruz kalma riski kendisini dayatmaktadır. 06.00-10.00 ile akşam üstü 16.00-22:00 saatleri
Binalarda, bazı tavan kaplamalarında, ısı ve yan- arasında trafiğe çıkışları yasaklanmış bulunuyor.
gın yalıtımı için kullanılan malzeme ve paneller- Bu yasaklama TEM otoyolları ve otoyol ile bağ-
de, kazanlarda ve borularda kullanılan ısı yalıtım lantısı olan tüm yolları kapsıyor. Avrupa’dan
malzemelerinde, çelik yapıların yangına karşı Asya’ya ya da Asya’dan Avrupa’ya geçişlerde ise
korunması için kullanılan malzemelerde, elektrik- ağır tonajlı araçların sadece Fatih Sultan Mehmet
li araçların yalıtımında kullanılan bazı kâğıt çeşit- Köprüsü’nü kullanmalarına izin veriliyor. TEM
lerinde, vinil veya termoplastik zemin döşemele- otoyolu ve bu otoyolla bağlantısı bulunan yollara
rinde, asbestli çimento ürünleri olarak oluklu çatı kamyon, TIR, çekiciler ve akaryakıt taşıyan tan-
kaplamaları ve duvar kaplamalarında ve daha pek kerlerin girişleri yukarıda belirtilen saat dilimleri
çok yerde kullanılmakta olan asbestin yıkım sıra- arasında yasaklanmış durumda. Ama gerek bu
sında ortama yayılması ciddi riskler barındırmak- yasaklara uyulmaması, gerekse de dar sokaklarda
tadır. sürekli çalışan hafriyat kamyonları, bizzat mahal-
Bu süreçte şu sorular karşımıza çıkmaktadır: lemizde, sokağımızda toz, gürültü ile birlikte
- Yıkılan binalarda asbest saptanmakta ciddi anlamda ölüm riskini de getirmektedir.
mıdır? İşin özeti şudur: Bir mühendislik projesinin
- Saptanıyorsa, asbest bertaraf edilmekte veya daha somut olarak bir inşaat projesinin tasa-
midir? rımıyla, güvenli imalat ve inşasıyla aslında toplu-
- Asbestli malzemenin taşınması ve depo- ma ait, toplumla var olması, o şekilde düşünül-
lanması yönetmeliklere uygun mu yapıl- mesi gereken şeyler olduğu noktasından hareket
maktadır? etmek bir zorunluluk. En teknik olarak görünen
Keza yıkımlar ve malzemelerin taşınması sıra- projenin bile toplumun çıkarları kapsamında
sında ortaya çıkan inşaat tozlarının yarattığı sağlık tasarlanması, planlanması ve uygulanması gereki-
riskleri de inanılmaz boyutlardadır. yor. Aksi halde sularımız kirleniyor, ormanlarımız
İşin güvenlik boyutuna geldiğimizde ise kent yok oluyor; kentlerimiz trafik, gürültü, toz top-
suçunun bizzat sokağımıza kadar girmiş bir boyu- raktan, estetikten yoksun, insanı yaşadığına piş-
tundan, yapı makineleri ve hafriyat kamyonlarının man eden inşaatlarla yaşanmaz hale geliyor ve
yarattığı terörden söz edilmelidir. Son bir yılda yal- dahası her gün bizzat yarattığı risklerle can alıyor,
nızca İstanbul’da 7 kişi hafriyat kamyonlarının almaya devam ediyor.
altında kalarak yaşamını yitirmiştir. Hafriyat kam-
G. Emre Gürcanlı, Doç. Dr., İTÜ İnşaat Fakültesi Yapı İşletmesi AD
yonlarının yasak saatlerde trafiğe çıkması, çoğu
zaman “cezası neyse öderiz” denilerek bunun Kaynaklar
yinelenmesi artık gündelik dilimize “hafriyat terö- Karasu, M. A (2008), “Kente Karşı Suç: Hukuksal Bir Çer-
çeve”, Çağdaş Yerel Yönetimler, c. 17 (4 Ekim), s.
45-62 (http://www.todaie.edu.tr/r esimler/
While Urban Crimes Transforms into Construction Terror… ekler/6419541ded188c5_k.pdf?dergi=Cagdas%20
Urban Crime is a conceptual framework that defines irregular urban Yerel%20Yonetimler%20Dergisi)
development and infringement of the rules and/or legislation that Yeter, E. (1993), Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt 2, 5, Eylül,
regulates urban planning, environment and social life. Current “mega 1993, s. 43-48 (http://www.todaie.edu.tr/resimler/
ekler/16f2a0fd70b3d65_k.pdf?dergi=Cagdas%20
projects” are being regarded as threat for environment, culture as well Yerel%20Yonetimler%20Dergisi)
as urban life and social welfare due to the fact that their main focus on URL 1: http://www.toplumcumeclis.org/index.php/yazi-
short-term profit. Especially so-called urban renewal projects have been lar/item/218-kent-su%C3%A7lar%C4%B1yla-
changing cultural texture of the cities. Additionally urban renewal m%C3%BCcadele (Erişim: 7 Mart 2017)
URL 2: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/
projects that cover demolition of old structures have effected public cevre/54187/Kent_suclularini_desifre_edin.html (Eri-
safety in terms of construction accidents or traffic accidents as well as şim: 7 Mart 2017)
public health due to dust, asbestos and other hazardous materials URL 3: https://www.facebook.com/KadikoyKentDaya-
nismasi/posts/1804766393124858:0 (Erişim: 7 Mart
spread out on air especially in downtowns.
2017)
74 mimar•ist 2017/1
DOSYA
MEGA PROJELER VE İSTANBUL
Mimar.ist’te Mega Projeler
Derleme: Fatma Gül Eryıldız - Deniz Öztürk
imar.ist İstanbul’daki mega projelere ve Yapıcı, M. (2011), “Tartışma: +12 / Afete Dönüşen İstan-
M kentin dönüşüm sürecine ilişkin metinlere
bul”, sayı 40, 39-53
Hasol, D. (2010), “Haliç Metro Köprüsü Üzerine”, sayı
sık sık yer vermektedir. Bu nedenle daha önce- 35, 12-16
den dergide yayımlanmış olan projelere bu dos- Yağcı, E. (2010), “İstanbul’dan Geriye Ne Kalacak?”, sayı
37, 84-90
yada değinilmemiş, önceki yayınların bir kay-
Smith, C. (2010), “‘Kimin Sokakları?’: Kentsel Sosyal
nakçası derlenmiştir. Aşağıdaki kaynakça, 2009- Hareketler ve Mekânın Siyasallaşması”, sayı 36, 61-68
2016 yılları arasında bu sürece dair Mimar.ist’te Yapıcı, M. (2009), “Kültür ve Dönüşümün Dayanılmaz
Cazibesi”, sayı 34, 77-82
yer alan bazı yazıları işaret etmektedir. Makale-
ler, konuları ve yıllarına göre tasnif edilmişler- İstanbul’un Mega Projeleri
dir. 3. Havalimanı
Bayraktar, Z. (2015), “3. Havalimanı Projesi’nin Yapı-
mı, Tamamlanırsa Kaybeden İstanbul Olacaktır!”, sayı
İstanbul’un Dönüşümü
54, 12-17
Aktulga, E. (2016), “Ataköy’ün Gelişim Sürecinin Siyasi,
Erdin, K. (2013), “İstanbul Doğasını ve Coğrafi Yapısı-
Sosyoekonomik ve Teknolojik Bir Analizi”, sayı 57,
nı Değiştirecek, Yıpratacak ve Yok Edecek Üçlü: 3.
109-112
Boğaz Köprüsü - 3. Havaalanı - Kanal İstanbul”, sayı
Özlü, N. (2016), “Dönüşen Beyoğlu Üzerine Notlar:
48, 35-42
Cercle d’Orient ve Emek Sineması Örneği”, sayı 57,
Askeri Alanlar
24-30
Alp, J. (2016), “Askeri Alanlar/Kışlalar: İstanbul’da
Dinçer, İ., Z. Enlil (2015), “Geleceğini Turizmde Arayan
Kentsel Dönüşümün Yeni Gözdesi/Öznesi”, sayı 57,
İstanbul: Gerilimler, Çelişkiler”, sayı 53, 25-27
102-109
Oğuztimur, S. (2015), “İstanbul’un Turizm Taşıma Kapa-
sitesi: Fiziksel, Sosyal ve Politik Bir Çerçeve Arayışı”, Boğaz Köprüleri
sayı 53, 33-43 Ekinci, K. ve Görgülü, Z. (2015), “İstanbul Boğaz
Özden, E. Ö. (2015), “Turizmi Yönlendiren Yasa ve Köprülerinin Meşrulaştırılma Gramerleri”, sayı 54,
Örgütler İstanbul’u Geleceğe Taşıyabilir mi?”, sayı 53, 71-78
43-52 Bayraktar, Z. (2013), “İstanbul’un Yaşam Damarlarını
Sınmaz, S. (2015), “İstanbul’da Turizmin Mekânsal Gelişi- Kurutacak 3. Köprü Yapılmamalı!”, sayı 48, 11-14
mini Yönlendirmede Gizli Tehdit: Mevcut İmar Plan Erdin, K. (2013), “İstanbul Doğasını ve Coğrafi Yapısı-
Notları”, sayı 53, 52-60 nı Değiştirecek, Yıpratacak ve Yok Edecek Üçlü: 3.
Töre, E. (2015), “Dönüşümün Ekseninde İhtilaflı Bir Sek- Boğaz Köprüsü - 3. Havaalanı - Kanal İstanbul”, sayı
tör: “Emlak” Gölgesinde “Yeni” Bir İstanbul’a 48, 35-42
Doğru”, sayı 52, 30-39 Galataport ve Civarı
Sönmez, M. (2015), “İnşaat Odaklı Büyüme, Kriz ve Kent- Gönül, H. ve Gürsel, E. (2016), “Karaköy Liman Böl-
sel Dönüşüm”, sayı 52, 39-43 gesi Dönüşüyor, Farkında mıyız?”, sayı 57, 94-102
Baysal, C. U. (2015), “Kim/ler İçin Bu Dönüşüm?”, sayı Haliçport ve Civarı
52, 43-48 Köksal, G. (2016), “Haliç Tersaneleri’nde Güncel
Akay, Z. (2015), “İstanbul’u Yok Etmeden Dönüştürmenin Durum: Haliç Port ve Haliç Dayanışması’na Dair”, sayı
Bir Yolu Var mı?”, sayı 52, 52-48 55, 18-25
Arslan, N., E. Köseoğlu (2015), “Beşiktaş İnönü Stadyumu Köksal, G. (2013), “Kent Yağmasının Yeni Hedefi:
ve Çevresi”, sayı 52, 74-81 Haliç Tersaneleri”, sayı 48, 97-105
Kozaman, S. (2014), “İstanbul’da Planlanan Büyük Proje- Kabataş Martı Projesi
ler ve Etkileri Üzerine”, sayı 51, 74-81 Baysal, C. U. (2016), “Kabataş Martı Projesi: İstanbul’un
Kuban, D. (2014), “İstanbul Geleceğin Kentine Dönüşür Dubaileştirilmesi ve Mimarın Etiği”, sayı 57, 14-18
mü?”, sayı 50, 64-69 Kanal İstanbul
Çavuşoğlu, E. (2014), “Son 20 Yılda İstanbul’un Planlama Saydam, C. (2016), “Kanal İstanbul”, sayı 56, 15-23
ve Kent Yönetimi Mantığını Anlamak”, sayı 50, 69-73 Erdin, K. (2013), “İstanbul Doğasını ve Coğrafi Yapısı-
Evin, E. (2014), “Global Kentin Üzeri Örtülmek İstenen nı Değiştirecek, Yıpratacak ve Yok Edecek Üçlü: 3.
Dönüşüm Hikâyeleri: Hamburg St. Pauli Örneği ve Boğaz Köprüsü - 3. Havaalanı - Kanal İstanbul”, sayı
Gezi Protestosuna Dair Çıkarımlar”, sayı 50, 85- 88 48, 35-42
Aktan, E. Ö. A., Z. Yenen (2012), “İstanbul’un Kent Biçi- Karayolu Tüp Geçit Projesi
minin (Makroform) Oluşumunda Ulaşımın Etkisi”, Ahunbay, Z. (2010), “Tarihi İstanbul’un Yeni Sorunu:
sayı 46, 101-112 Karayolu Tüp Geçit Projesi”, sayı 38, 8-12
Keleş, R. (2012), “Küreselleşme ve Kentleşme Kavramları
Üzerine”, sayı 43, 95-101 Dosyalar
Önkal, G. (2012), “Dönüşen Kentlerde Değişen Kimlikler: “İstanbul Nereye? İstanbul’un Makroformu Nasıl Biçimle-
Toplumsal Bellek ve Özgürlük Yitimi”, sayı 43, 101- niyor?”, sayı 45 (2012)
107 “Haliç’te Dönüşümü İrdelemek”, sayı 42 (2011)
mimar•ist 2017/1 75