20.02.2009, Cum

Anasayfa

Zaman'ım

Multimedya

E-Zaman

Seri İlanlar

  Gündem
  Ekonomi
  Politika
  Spor
  Dış Haberler
  Kültür Sanat
  Televizyon
  Röportaj
  Yazarlar
  Yorumlar
  Dizi - İnceleme
  Çizgi Yorum
  Kürsü
  Eğitim
  Aile Sağlık
  Bilişim
  Otomobil
  Şehir Haberleri
 
 
 
LİNKLER

LİNKLER

TODAYS ZAMAN
AKSİYON
CİHAN
STV
S HABER
MEHTAP TV
EBRU TV
BURÇ FM
Yazarlar

 A. TURAN ALKAN

t.alkan@zaman.com.tr

Kötü savunma gol getirir

GÜNÜN YAZILARI

Erbil'de konsolosluk açmak çok mu zor?
MEHMET YILMAZ
Sevigen üzerinden Baykal'ı vurmak
BÜLENT KORUCU
CHP'nin Sevigen kriterleri
MUSTAFA ÜNAL
Eksen kayması mı, liberal dönüşüm mü?
İHSAN DAĞI
Çankırılı Karadayı ve ezan...
HÜSEYİN GÜLERCE
'Küçük Türkiye' milliyetçiliği
MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE
Özel sektörün borç durumu
KADİR DİKBAŞ
Küresel krize karşı küresel çaresizlik
SAMİ USLU
Yenilmemek iyi ama sonrası kolay değil
AHMET ÇAKIR
İsmini kasd-ı mahsus ile buracıkta zikretmek istemediğim birisi, "15 yılı Atatürk, 12 yılı İnönü yönetiminde geçen tek parti döneminin eleştirilmesi, tarihin en kör ve nankör tavırlarından biri olmalı" diye uluorta esip gürlemese bu konuya değinmeyecektim.

Dikkat buyuruldu ise yukardaki cümlede "eleştiri" tâbiri kullanılıyor; tezyif, karalama veya inkâr denilmiş olsa belki cümle bu kadar sakîl görünmeyecek.

Eleştirinin körlük ve nankörlükle eş tutulması, hiç şüphesiz Tek parti devrinden kalma bir "yandaş aydın" tavrıdır çünkü nankörlük, iyiliğe küfrân ithamını içinde barındırır; Tek parti idaresini -üstelik hâlâ!- destekleyebilen "aydın", kendi halkını, kendi iyiliği için dövmekte mazur görmeyen hastalıklı bir siyânet psikolojisinden hareket ediyor. Marîz bir durum; hastalıklı bir tepki.

***

1926'da Maarif Vekili Necati Bey, Sanayi-i Nefîse Encümeni'ni topluyor ve mekteplerden Türk müziği eğitimini yasaklıyor. "Müzik devrimi" bahsine biraz sonra yeniden geleceğiz fakat bu Encümen çok daha ilginç bir başka konuyu daha tartışıyor. Encümen reisi Ressam Nâmık İsmail ve Çallı İbrahim Beyler, bir dilekçe sunarak ressamların eserlerini sergileyecek münasip bir salon bulamadıklarını ve hükümetin bu iş için uygun bir yer bulmasını, daha doğrusu düpedüz Sultanahmet Camii'nin tahsisini istiyorlar. Encümen, bu teklifi kemâl-i ciddiyetle ele alıyor ve hattâ müzakere esnasında ressam üyeler, "fakat" diyorlar, "ışık meselesi mühimdir; Sultanahmet Camii'nde yukardan gelen ışık yetersiz; bu yüzden kubbede muhtelif delikler açılarak mekâna bol ışık düşmesi gerekir". Maarif Vekili Necati Bey tam da "mehel ve münasiptir" diyecek iken Mimar Kemalettin Bey pür hiddet ayağa kalkıp bir güzel verip veriştirince Sultanahmet'in resim galerisi yapılması fikrinden ister istemez vazgeçiliyor.

Bu bilgiyi bize aktaran Cemal Reşit Rey, biraz de esefle diyor ki; "Sanat inkılâplarında isabetli karar alınmasının ne kadar zor olduğunu o gün unutulmaz şekilde anladım."

Bu arada minik bir not ilave edelim; sözü geçen Sultanahmet Camii, tam da o günlerde -her nedense?- boştur ve kapalı tutulmaktadır; sebebini Tek parti dönemini hâlâ şevkle savunabilen tekpartici yazar takımından sorunuz; belki hatırlarlar.

Cemal Reşit Bey, "Atatürk ve Müzik" başlıklı yazısında müzik inkılâbının nasıl yapıldığına dair ilginç bilgiler de vermektedir: "Atatürk'ün direktifi üzerine bir müddet sonra (1934'te) Maarif Vekili Abidin Özmen, sekiz müzisyen olarak bizleri [isimler sayılıyor] Ankara'da kongreye toplamıştı. Toplantı açılıp nâzikâne nutukların teatisinden sonra, Maarif Vekili sevimli şivesiyle bizlere 'Ey, hadi bakalım, musiki inkılâbı yapacakmışız, bunu nasıl yapacağız?' demesi üzerine kongrede bir şaşkınlık havası esmeye başladı. Toplantı dört saat kadar devam etti. Arada sırada Maarif Vekili'ni telefona çağırıyorlardı. Son telefondan sonra Abidin Özmen, heyecanla bizlere: "Paşa Çankaya'dan birkaçtır telefon ettiriyor. Musiki inkılâbı ne yoldadır diye soruyor" dedi. Biz büsbütün şaşkına döndük. Ne gibi bir karar alınacağını bir türlü kestiremiyorduk..." (Orkestra dergisi, sayı 9, Aralık 1963)

***

Eleştiri güzel ve doğru bir tashih biçimidir sayın baylar; bu yolu kapatırsanız hakikati küllemiş olmazsınız, bilakis hakikatin yerini dedikodu, küfür ve suizannın lehine boşaltmış olursunuz (Bu vecize benden!)

Tek parti devrinin matah bir şey olmadığını, hâtırasını savunmanın nihai kertede bu ve şu gibi savunucularının elinde kalmış olmasına bakarak da anlayabiliriz ki, esef edilecek hâldir.

10 Aralık 2008, Çarşamba

Gönder | Yazdır

 Yazarın Diğer Yazıları
 10.12.2008 - Kötü savunma gol getirir
 08.12.2008 - Peter prensibi nedir?
 07.12.2008 - Cami avlusu
 06.12.2008 - Bizdendir bizdeen!
 03.12.2008 - Mahallî seçimler ve ben
 01.12.2008 - Şiddetin yüzüne tükürmek
 30.11.2008 - CHP'yi seviyorum
 30.11.2008 - Bölgenin Ankara'sı Erbil
 29.11.2008 - Karşılıklı önyargılarımızı kırmamız şart
 29.11.2008 - Yumurtaya saygı
 HAVA DURUMU     İL SEÇ ▼
 İstanbul
Bugün Pazar Pazartesi


5


1/5


2/7

İmsak 05:19
Güneş 06:45
Öğle 12:25
İkindi 15:21
Akşam 17:53
Yatsı 19:12
Dünya Namaz Vakitleri

Yazarlar

A. ALİ URAL

A. TURAN ALKAN

ABDÜLHAMİT BİLİCİ

ABDULLAH AYMAZ

AHMED ŞAHİN

AHMET ÇAKIR

AHMET KURUCAN

AHMET SELİM

AHMET YAVUZ

ALİ BULAÇ

ALİ ÇOLAK

ALİ H. ASLAN

ALİ ÜNAL

ATIF KEÇECİ

BEŞİR AYVAZOĞLU

BÜLENT KORUCU

EKREM DUMANLI

ELİF ŞAFAK

ESAT GÜRBÜZ

ETYEN MAHÇUPYAN

FATİH URAZ

FİKRET ERTAN

FİKRİ TÜRKEL

GÜNSELİ ÖZEN OCAKOĞLU

H. İBRAHİM EKİZ

HAMDULLAH ÖZTÜRK

HAYRİ BEŞER

HEKİMOĞLU İSMAİL

HİLMİ YAVUZ

HÜSEYİN GÜLERCE

HÜSEYİN SÜMER

İBRAHİM ÖZTÜRK

İHSAN DAĞI

İSKENDER PALA

J. BENJAMIN TOSHACK

KADİR DİKBAŞ

KARL HEINZ FELDKAMP

KERİM BALCI

KURŞUNKALEM

M. ALİ YILDIRIMTÜRK

M. HALDUN DURSUNOĞLU

M. NEDİM HAZAR

MEHMED NİYAZİ

MEHMET KAMIŞ

MEHMET YILMAZ

MELİH ARAT

MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE

MUSTAFA ARMAĞAN

MUSTAFA ÜNAL

NİHAL B. KARACA

NURETTİN ÖZDOĞAN

NURİYE AKMAN

ŞAHİN ALPAY

SAMİ USLU

SELÇUK GÜLTAŞLI

SELİM İLERİ

SELİM IŞIKLAR

SENAİ DEMİRCİ

UFUK BOZKIR

YELDA EROĞLU

ZEKİ ÇOL

ZİYA PERVER

                                 

Copyright© 1995-2009 Feza Gazetecilik A.Ş.


bilge3