Osmanlı Özel Harekatçıları: Akıncılar

Sınır boylarındaki Osmanlı düşmanlarının korkulu rüyası olan akıncılar, mükemmel binicilik ve silahşorluk sahibi, fevkalade hızlı ve korkusuzlardır. Rivayete göre Osmanlı akıncılığın temeli Osman Gazi zamanında Köse Mihal tarafından atılmıştır. Akıncı ocağının gelişimi ise Evrenos Bey tarafından sağlanmıştır.

Akıncıların olmazsa olmazı atlarıdır. Talimlerini at üstünde yapar, alevli fıçılar üzerinden atlar, dört nala giderken her yöne seri bir şekilde ok atabilirlerdi. Nehirlerde at ile beraber yüzmek[1], attan ata atlamak ve kendilerine atılan oklardan sağa, sola ve alta sarkarak korunmak akıncıların meziyetlerindendir. Akıncılar, atlarının çevik ve dayanıklı olmalarına özen gösterir, genellikle Arap atı tercih ederlerdi.
At Türk’ün kanadıdır.”
Kaşgarlı Mahmud

"Türk atsız, kuş kanatsız olmaz."
Atasözü
Kartal Kanatlı Akıncılar
Akıncıların en önemli özelliği süratli olmalarıydı. Bunun için yanlarında gereksiz ağırlık bulundurmaktan kaçınırlardı. Silahları; ok,yay,kılıç,kalkan,pala ve atların eyer kayışlarına asılan topuzlardan ibarettir. Sonraki dönemlerde tüfek de kullanmışlardır. Sade ve hafif giyinirler. Başlarına kurt derisinden kızıl börk takar, deri cepken, yelek ve şalvar giyerlerdi. Rütbelileri leopar derisinden giyinir, sırtlarına kartal kanadı takarlardı.
Yiyecekleri de hafif olup; pirinç,kavurma ve koyun pastırmasından ibarettir. Yanlarında hafif tencereler bulundururlar.

Akıncı ocağına kimler,nasıl alınırdı?

Akıncı ocağına girebilmek için ilk şart Türk oğlu Türk olmaktı. Yabancılar bu ocağa dahil edilmezdi. Akıncı adayı bir akıncı beyine gider, kendini ve neslini tanıtırdı. Kabul veya red tamamen akıncı beyinin kararı olup, padişahlar, vezirler ve diğer devlet adamları karışmazdı. Her akıncı adayı imam veya köy kethudasını veya dürüstlüğüyle meşhur birini kefil gösterirdi.[2] Akıncılık babadan oğla da intikal ederdi. Ocağa alınan akıncılar baba adları ve mahalleleri ile defterlere kaydolunurdu. Bu defterlerin bir nüshası ilgili sınır kadılığında, diğeri merkezde bulunurdu.

Akıncıların Görevleri

Akıncılar Zigetvar'da
Akıncıların kışlaları yoktur. Devletten maaş almaz, silah ve teçhizatlarını kendileri sağlarlardı. Buna karşılık vergilerden muaftırlar.Geçimlerini ganimetlerle sağlarlardı ve ganimetin bir kısmını devlete bırakırlardı. Bunlar düzenli ordu içerisinde bulunmayıp sınıra yakın konaklarlar ve emir geldiği anda harekete geçerlerdi.[3]

Akıncıların en önemli görevi düşman ülkesini taramak, bilgi toplamak, düşmanın maddi ve manevi gücünü zayıflatmaktı. Akınlar bir düzene ve kaideye göre yapılırdı.
Akıncılar, devletin savaş halinde olduğu veya anlaşmazlık yaşadığı bir ülkeye girer, bölgeyi harap ederek düşmanın maddi ve manevi açıdan zayıflamasını sağlarlardı. Bir akıncı hareketinin akın olabilmesi için akıncı beyinin katılımı şarttı.
Yaz ve bahar mevsimlerinde savaşır, kışın bir zorunluluk olmadıkça aileleri ile kalırlar ve savaş eğitimi yaparlardı.

Süleymannâme'de Akıncı Beyleri
Düşman ülkesine toplu bir şekilde giren akıncılar stratejik noktalarda küçük birliklere ayrılır, “Kızılelma ‘da buluşalım” diyerek vedalaşırlardı.[4]
Akıncıların hücumları çok ani ve sert olduğundan hemen her zaman düşman kuvvetlerini sarsar ve parçalarlardı[5]
Yerleşim birimlerinden ganimetleri toplayan akıncılar geride kalan malları mümkün olduğunca kullanılmaz hale getirerek düşman ekonomisini çökertmeyi ve şehirleri dehşete düşürerek Osmanlı ile anlaşmaya ikna olmalarını sağlarlardı.[6]
Düşmanların Osmanlı nizami ordusuna baskın yapmasını ve Türk topraklarına girmelerini önlemek de akıncıların görevlerindendir.

Akıncılar istihbarat işlerinde de kullanılırdı. Bunun için birkaç Avrupa dilini de iyi bilirlerdi.[7]



“Akıncıların hemen hemen bütün bölgelerde saldırdıkları halkı çok iyi tanıyor olmaları insanı hayrete düşürüyor. Osmanlıların casus ağı neredeyse Almanya içlerine kadar yayılmıştı. Bu casuslar son derece gözü pek ve etkiliydi. Osmanlı İmparatorluğu, komşularında olup bitenlerden akıncılar vasıtasıyla haberdar oluyordu. Almanya ya da Macar topraklarında düzenlenen bütün ortak toplantıların ayrıntıları Türk ajanları tarafından İstanbul’a gönderiliyordu.” [8]
                                                                                                            Franz Babinger.
Süleymannâme'den akıncı minyatürü

Akıncı Beyleri olağanüstü yetkilere sahip olup doğrudan padişahtan emir alırlar. Rütbeleri sancakbeyi derecesindedir. Bazılarına beylerbeyliği ve paşalık da verilmiştir.
Akıncı beylerinin geneli Osman Gazi’nin silah arkadaşlarının veya devletin ilk yıllarında büyük başarı göstermiş namlı savaşçıların çocuklarıdır. İsimlerini babalarından alırlar. Mihaloğulları, Evrenosoğulları, Malkoçoğulları, Turhanoğulları en meşhurlarıdır. (Kaynak: tariheyolculuk.org) 
16. yüzyıldan itibaren sayıları iyice azalan akıncılar, geri hizmetlerde kullanılmaya başlanmıştır. Akıncıların yerini bu dönemden sonra Kırım Hanları'nın emri altındaki Tatar askerleri almıştır. Akıncı adı 19. Yüzyılda resmen ortadan kalkmıştır.




[1] Halil İnalcık, Osmanlı Devletinde Türk Ordusu,Türk Kültürü, sy.22, Ankara 1964, s.7-10.

[2] Arif Koday,Osmanlı Ordu Teşkilatında Akıncı Ocağı,(Yüksek lisans tezi),Fırat Üni. Sosyal Bilimler Ens.,Elazığ 2001 s.11

[3] Abdulkadir Özcan,Akıncı,Diyanet İslam Ans.,c.2,İstanbul 1989, s 249

[4] Yılmaz Öztuna, Osmanlı’nın Atlı Komandoları Akıncılar, Tarih ve Medeniyet dergisi, sy.21,Kasım 1995,s.15.

[5] Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü I,İstanbul 1993, s.37.

[6] Ahmet Şimşirgil, Kayı III, İstanbul 2011, s.64

[7] Koday, Akıncı Ocağı, s.29-41.

[8] Franz Babinger, Fatih Sultan Mehmed ve Zamanı, (.ev.Dost Körpe) İstanbul 2002, s. 314.

Tepkiler:
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

1 yorum:

Akıncılarda Malkoçoğulları yoktu çünkü Malkoçoğulları devşirme

Yorum Gönder