Avrupa Birliği Çevre Politikaları ve Tarihsel Gelişimi

1960’lı yılların son çeyreği itibariyle Dünyada mal ve hizmetlerin daha hızlı dolaşmasıyla birlikte kapitalizm yeni bir boyut kazanmış oldu. Yeni üretim yöntemleriyle ve pazarlama anlayışıyla birlikte daha büyük üretim tesisleri kurulmuş ve hammaddeye olan ihtiyaçta artmıştır.  Çevre ile ilgili güvenlik algılamaları da bu dönem de oluşmaya başlamıştır. Üretimin artması ile birlikte doğa’ya verilen zarar toplumsal refahı da etkilemeye başladı ve ilk önlemler Avrupa Birliğinde alındı.

Çevre ile ilgili kararların Avrupa birliği müktesebatında yer almaya başlamasında ekonomik sebeplerin yanı sıra sosyal sebeplerde bulunmaktaydı. 60’lı yılların son çeyreğinde oluşan öğrenci hareketleri çevre konusunda devletlerin politikalarını belirlemede itici bir güç niteliği kazandı ve çevre ile ilgili kararlar entegrasyon ve bütünleşme politikaları arasına dahil oldu. Bu araştırmada Avrupa Birliği’nin çevre politikaları, tarihsel gelişimi ile birlikte ele alınacaktır.

1. GİRİŞ

Küreselleşmeyle birlikte üretimin artmasıyla kaynakların hızla tükenmeye başlaması, çevre konusunda tartışmalarında artmasına sebep oldu.  Kaynakların yenilenemezliği hem sermaye sahiplerini hem de tüketicileri endişelendiren noktalardan biri oldu. Nüfus’un, sanayileşmenin artması sonucunda aynı oran da hava, su, toprak kirliliği yaşanmış; insan sağlığı için tehlike arz eder noktaya varmıştır. İnsan sağlığı üzerinde oluşan tehlike karşısında, çevre sorunlarının çözümüne yönelik olarak ülkeler konferanslar düzenlemiş ve ortak politikalar belirlemiştir. Çevresel sorunların sınır tanımamazlığı bu dönemde ülkeleri birlikte hareket etmeye zorlamıştır.

AB hem kapitalizmin; hem de çevre konusunda teorik ve pratik çalışmaların dünyada öncülerinden biri olmuştur.

2.AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE POLİTİKALARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Günümüzde çok gelişmiş bir durumda olan Avrupa Birliği çevre politikalarının tarihsel süreçte çok kısa bir zaman diliminde oluşturulduğunu söylemek mümkün değildir. Çevre sorunları ile ilgili olarak dünyada meydana gelen gelişmeler paralelinde Birlik içerisinde de çevre sorunları gündeme gelmiş ve dolayısıyla çevre politikaları oluşturma zorunluluğu doğmuştur. (Bozkurt, 2012: 146)

Küreselleşme sürecinin yoğunlaştığı II. Dünya savaşı sonrasında dünyada hızlı bir nüfus artışı ortaya çıkmıştır. Yine aynı dönemde başta ABD ve Avrupa olmak üzere dünyadaki kapitalist ekonomi büyük bir gelişme sürecine girmiştir. Ekonomik gelişme, yeni bir sosyal ve kültürel yaşamın doğmasına neden olmuştur. Hızlı nüfus artışı, göç olgusu, kentleşme süreci, ve yeni yaşam ortamları, 1960’lı yıllara gelindiğinde dünyanın genelinde, kendinden önceki nesillerden farklı özellikler taşıyan önemli bir kısmını gençliğin oluşturduğu yeni bir insan potansiyelini ortaya çıkarmıştır. Savaş görmemiş bir nesil olarak kabul edilen (Türköne, 2008:11) bu nesil sosyal meseleler başta olmak üzere ekonomik ve siyasal yapıya karşı itirazlarını yükseltmeye başlamıştır. Bu neslin 1968 yılında gerçekleştirdiği eylemlerden dolayı 68 kuşağı olarak dünya gündemine girmiştir (Meriç, 2008:117).

68 olayları sadece öğrenci ve işçi taleplerinin siyaset sahnesine girdiği bir sahne olmamış daha önceleri kamusal alana taşınması mümkün görünmeyen kültürel, ahlaki ve sosyal alandaki birçok marjinal sorun 68 olaylarıyla kamusal alanın gündemine girmeyi başarmıştır. Çevre kirliliği, Eşcinsellik ve hippilik bu türden sorunlara örnek gösterilebilir (Touraine, 1988:254). Avrupa Birliğinin daha sonra alacağı kararlarda ve düzenleyeceği konferanslarda bu kuşağın dillendirdiği sorunlar AB için itici güç olacaktır.

Üye ülkelerde uygulanan farklı çevre politikalarının ürün maliyetleri ve kalite standartları gibi konularda sorun yaratması ve çevre kirliliğini önleme amacıyla yapılan yatırımların maliyetlere farklı yansıtılmaları rekabeti ve malların serbest dolaşımını olumsuz etkilediğinden ortak bir çevre politikası oluşturulması gerekli görülmüştür.

2.1 Roma Antlaşması (1957)

Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurucu antlaşması olan Roma Antlaşması’nda çevre ile ilgili doğrudan ilgili bir madde bulunmamasına rağmen çevre ile ilgili doğrudan maddelerin yer aldığı ve kurucu antlaşmanın tamamlayıcısı niteliğinde olan 1978 tarihli “Avrupa Tek Senedi”nin yürürlüğe girmesine kadar Topluluk karar organları Roma Antlaşması’nın 100. ve 235. Maddelerine dayanarak çevre konusundaki çalışmalarını yürütmüşlerdir (Uluırmak, 2003: 21-22).

2.2 Paris Deklarasyonu (1972)

19-20 ekim 1972 tarihinde Paris’te yapılan zirvede AT bünyesinde çevre politikaları ilk kez hükümetler düzeyinde ele alınarak Topluluk organlarına topluluk çevre politikasının belirlenmesi için çevre eylem planının hazırlanması konusunda ilk adım atılmıştır. İçinde yaşanan çevrenin ve yaşam koşullarının kalitesinin yükseltilmesinin Topluluk çevre politikasının amacı olarak belirlendiği Paris zirvesinde, Roma Antlaşmasından hareketle AT’nin çevre politikasının temel ilkeleri oluşturulmuştur (Yıldırım, 2003: 318)

Konferansta çevre sorunlarının çözümüne yönelik olarak topluluk çapında bir çevre politikasının oluşturulması fikri gündeme gelmiş ve oluşturulması hedeflenen politikanın temel 12 ilke belirlenmiştir (Ekeman, 1998: 12-13)

2.3 Birinci Çevre Eylem Programı (1973-1976)

Topluluk çevre politikasını temel prensip ve hedeflerini ilk defa belirlediği ve özellikle çevre meselesi ile ilgili değişik alanlarda yerine getirilicek olan eylemleri tanımladığı için önemli bir yere sahip olan Birinci ÇEP’te topluluk çevre politikasının hedefleri şu şekilde sıralanmıştır (Erbay, 1992:148):

  • Kirlilik ve gürültünün azalması ve önlenmesi,
  • Çalışma şartlarını ve hayat tarzlarını geliştirerek yaşam kalitesinde ilerleme sağlanması,
  • Belli doğal kaynakların azalması sebebiyle ortaya çıkan çevre problemleri ile ilgilenilmesi,
  • Özellikle şehir plancılığı ve düzenli toprak kullanımı sayesinde doğal ve kentsel çevrelerin geliştirilmesi,
  • Çevrenin küresel olarak korunmasını amaçlayan uluslararası girişimlerin arttırılması,
  • Çevre programları ve eğitim bilincinin en üst düzeye çıkarılması

2.4 İkinci Çevre Eylem Programı (1977-1981)

Ortak çevre politikası bakımından eksik kalan hususları belirleyici ve Birinci ÇEP’i tamamlayıcı niteliktedir (Çınar, 2002: 14). Topluluk çevre politikasının kurallarının ve amaçlarının aynen birinci ÇEP’te olduğu gibi tanımlandığı ve yine birinci ÇEP’e atıflarda bulunarak hazırlanan ikinci ÇEP’in başlıca beş alanı kapsadığı görülmektedir. Bu alanlar şunlardır (May, 1997: 11):

  • Çevre politikasının amaçları ve kuralları
  • Kirlilik ve gürültünün azaltılması
  • Çevre ve doğal kaynakların zararsız ve rasyonel kullanımı
  • Çevrenin korunması için genel eylem
  • Uluslararası düzeyde Topluluk eylemi

İkinci ÇEP’in getirdiği en önemli yenilik, amacı ekonomik ve sosyal alanlardaki gelişmeleri engellemeden, çevresel değerleri bu alanda izlenen politikalara karşı korumak olan “Çevresel Etki Değerlendirmesi”nin gündeme alınmış olmasıdır (Durmuş, 1993:28)

2.5 Üçüncü Çevre Eylem Programı (1982-1986)

Avrupa Topluluğu’nun Üçüncü Çevre Eylem Programı, 7 Şubat 1983 tarihinde kabul edilmiştir. Programın ilk bölümü ilk iki ÇEP’te  yer alan ilk bölüme benzese de 1973 ve 1977 tarihli belgelerden farklı olarak çevre politikasının topluluğun genel ve sosyo-ekonomik düzeninin yapısal bir unsuru olduğunun kabul edilmesi, Komisyonun tedavi edici değil, önleyici politikaları tercih ettiğini ortaya koyması ve Konsey’in de çevre boyutunu diğer politikaların bütünleyici bir parçası haline getirmek gibi oda noktaların olduğu açıklaması, bu program’ın somut unsurlar taşıdığını göstermektedir (Budak, 2004: 402).

2.6 Avrupa Tek Senedi (1987)

Her geçen gün büyümükte olan çevre sorunları karşısında oluşturulmaya başlayan çevre mevzuatına resmi bir hukuksal temel sağlayan (Saklıca, 2006: 83)  Avrupa Tek Senedi, belirli güçlerin harekete geçmesine imkan sağlaması ve topluluğun çevre konusunda yasa çıkarabilme yeteneğini pekiştirmesi bakımından önemli bir gelişme sağlamıştır. Tek senet’te Topluluğun çevre ile ilgili faaliyetlerinde ortaya koyduğu hedefler şu şekilde belirtilmiştir (Scherer, 1977: 2)

  • Çevrenin niteliğini korumak, muhafaza etmek ve geliştirmek
  • İnsan sağlığının korunmasına katkıda bulunmak
  • Doğal kaynakların öngörülü ve rasyonel kullanımını garanti altına almak

Avrupa Tek Senedi çerçevesinde Roma antlaşması üzerinde yapılan değişiklikler arasında, antlaşmaya eklenen çevre ile ilgili bir dizi yeni maddede bulunmaktadır. Bu çerçevede, Antlaşmanın “ Topluluğun Temelleri ve Politikalarını”nı içeren 3. Bölümüne eklenen VII nolu başlık kapsamında ki Madde 130r, Madde 130s ve Madde 130t hükümleri topluluğun ortak çevre politikasının hukuki çerçevesini çizmektedir.

2.7 Dördüncü Eylem Programı

Çevre korumanın gelişmiş bir yaklaşım ve daha geniş bir yaklaşım ile sosyal ve ekonomik kalkınmanın temel elemanı olarak ele alındığı (Algın, 1988:44) dördüncü ÇEP’te, Topluluğun çevre politikası doğrultusunda ortaya konan çevresel hedeflerini şu şekilde özetlemek mümkündür /(Gürseller, 1992:16-17):

  • Çevre, ekonomik gelişmenin kaynağı ve sınırı olarak değerlendirilmektedir.
  • Bütün sektörde çevre unsuru göz önüne alınacaktır.
  • Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) uygulamasına önem verilecektir.
  • Topluluk, güçlü bir çevre standardı hedeflemektedir.
  • “Kirleten Öder” ilkesi kabul edilmiştir ve Topluluk tüzüğüne geçirilecektir.
  • Yaşam kalitesinin arttırılması temel hedeftir.

2.8 Avrupa Birliği Antlaşması (Maastricht-1993)

Avrupa tek Senedi ve Çevre Eylem Programları, öenli içeriğe sahip olmalarına rağmen Avrupa Topluluğu’nun çevre politikasının yetersizliği yönündeki eleştirilerin artması ve çevre sorunlarının dünya gündeminde büyük bir yer edinmeye başlaması, Topluluğu daha somut adımlar atmaya zorlamıştır. Bu noktada belirleyici tarih AT’yi Avrupa Birliğine dönüştüren Maastricht Antlaşması‘nın imzalandığı tarihtir. Bu antlaşma, Avrupa Topluluklarının siyasal bir birliğe doğru attığı somut bir adım olmakla birlikte çevrenin de içinde bulunduğu birçok önemli konudaki politikaların somutlaşması bakımından da önem taşımaktadır (Ökmen, 2006:335). Topluluğun Maastricht Antlaşması ile zenginleşen ilkelerini şu şekilde özetlemek mümkündür (Uluırmak, 2003:22)

  • Ekonomik etkinliklerin uyumlu ve dengeli gelişmesi ve çevreye saygılı sürdürülebilir, enflasyonist olmayan büyüme (madde 2),
  • Topluluk etkinliklerinin bir çevre politikası içermesi (madde 3) ve bu politikanın yüksek düzeyde bir korumaya yönelik olması ve önleyici ilkelere dayanması (madde 130r),
  • Çevre koruma gibi politikaların topluluğun diğer politikaları ile entegrasyonunun sağlanması (madde 130r)
  • Yerel uygunluk (subsidiarity) ilkesinin benimsenmesi (madde 3b) ve kararların yurttaşlara en yakın düzeyde alınmasının sağlanması hedefi (madde A)

About Editör

Yazılara yorum yaparak sorularınızı sorabilir, istek ve önerilerinizi dile getirebilirsiniz.

Check Also

Diş Hekimliği Bölümü Maaşlar İş Olanakları Üniversiteler

Diş hekimliği TIP fakültelerinden sonra ülkemizde en çok tercih edilen ve saygı duyulan meslek. Diş …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir