Üye Girişi | Yeni Üyelik
   22 Kasım 2013 Cuma
Enerji Enstitüsü
Terör Enstitüsü
Ermeni Enstitüsü
Göç Araştırmaları
Türk Dünyası Enstitüsü
Ekonomi Enstitüsü
Silahsızlanma Çalışmaları
Hakkımızda
Başkan
Yönetim Kurulu
Danışma Kurulu
Bilim Kurulu
Kadromuz
Temsilcilerimiz
TÜRKSAM'da Staj
Bağlantılar
E-Kitap
TÜRKSAM
Adres :

Güvenlik Caddesi No:7/2

Aşağı Ayrancı / ANKARA


T :  0090. 312. 285 31 00
F : 0090. 312. 285 00 71
Ateş Hattı KERKÜK-III.
06 Ekim 2006 Irak Türkmenleri [10] [12] [14] [16]
 Güler KÖMÜRCÜ
Güler KÖMÜRCÜ


Hakkında - Arşivi

Erbil demek Barzani demek ama Kuzey Irak demek sizin sandığınız gibi Barzani demek değil. Kuzey Irak'ta Suriye ve Türkiye sınırına yakın yerleşik Bervari, Zebari, Herki, Sindi ve Guli aşiretleri zamanında Barzani'ye karşı direniş gücü oluşturmuşlar. Sonra? Sonrasında sustuk... Bilmemiz gereken şu; iyi niyetli, aklıselim Kürt beyleri de var. Ama mümkün mertebe pasifize ediliyor

Erbil, Barzani demek

Irak Kuzeyi'nde, Barzani'nin Erbili'ndeyiz! Aslında bu kent kuzeydeki ilk Türkmen kenti ne yazık ki yıllar önce Kürt işgaline uğramış.

Burada konuştuğumuz Kürtler, Erbil'den bahseder iken sanki Paris'i kastedercesine gözleri ışıl ışıl konuşuyorlar. Birbiri ardına dizilmiş kamyonetlerden bidonla satın aldığınız benzini aracınıza huniyle dolduruyorsunuz. Şehrin içinde sokaklarda ilk gözüme çarpan yıkık dökük evlerin damlarındaki çanak antenleri. İlk anda fark ettiğim bir diğer detay ise; yollardaki adım başı polis kontrol noktaları. Kürtler Araplar'dan hoşlanmıyor, hatta korkuyorlar, polis kontrol noktaları şehre giren Araplara ve olası Arap direnişçilere karşı alınmış bir tedbir.

Sosyal hayata yansıyan en belirgin görüntü ise elbette adaletsiz gelir dağılımı. Yukarıdakiler ve aşağıdakilerin birbirine oranı yerleşim merkezlerine, kıyafetlere, ticareti elinde tutanlara baktığınızda apaçık fark ediliyor. Yukarıdaki Barzani ve etrafı, aşağıdakiler ise geride kalan vatandaş... Erbil Kalesi'ne gittiğimizde çocuklar çöpten yiyecek topluyorlardı, şehrin bir başka bölgesinde ise Barzani'nin etrafında nemalananların villa inşaatları devam ediyordu.

Erbil demek Barzani Ailesi ve etrafı demek adeta. Yıllardır Kürt bölgesine akıtılan milyarlarca doların büyük bölümü Barzani ve yakın çevresinin cebine gitmiş; bildiğimiz klasik zenginleşme hikayeleri, yolsuzluk-usulsüzlük öyküleri Erbil'de de dillerde. Ancak bu bildik hikayeleri kimse yüksek sesle konuşup-yerel medyada ya da halka açık kürsüde dillendiremiyor. Geçtiğimiz aylarda Barzani ve etrafının edindiği milyarlarca dolarlık servet hakkında yorum yapmaya kalkan bir yazarı Barzani apar topar hapse attırıp 7 yılla cezalandırılmasını sağlamış. Barzani'yi kamuya açık eleştirmek zor Erbil'de. Bu arada duyduğuma göre Barzani ve yakın çevresinin Türkiye'de bile yaklaşık 150'den fazla şirketleri olduğu söyleniyor.

İNŞAAT İŞÇİLERİ GÜNEYDOĞU'DAN

Erbil'de halkın çoğunluğu geçimini 'merkezden' gelen maaşla sağlıyor. Bu arada Barzani'nin kendilerine verdiği 'devlet olma' hayalleri ile de oyalanan halkın bu şartlar altında Barzani ve etrafının yolsuzluklarına tepki vermesi zor gözüküyor. Erbil şu anda tam bir hayaller şehri...

Şehirde adım başı inşaat var, inşaatlarda çalışan işçilerin büyük bölümü de Türkiyemiz'in Güneydoğu'sundan gidiyormuş ve maaşları aylık 1000 dolar civarı. Bu durum da ister istemez istihdam adı altında Güneydoğu'muzdan Erbil'e göç cezbedici hale getiriliyor. Erbil'in Şamdan restorantı yani sosyetik lokantası Puşu'nin sahibi ve garsonları Diyarbakır'dan gitmiş. Diyarbakırlı meşhur kaburga dolmasını yapan Selim Usta (İstanbul ve Ankara'da da şubesi var) Erbil'de şube açmış. Erbil Havaalanı'nı Türkiye'nin ileri gelen müteahhitlik firmalarından Mak-Yol İnşaat yapıyor. Erbil'de iş yapan Türklerin başında da gazeteci-işadamı İlnur Çevik yer alıyor ki, kendisi Barzani Ailesi'nin yakın dostu.

Türkmenler ekonomik güç

Erbil'de yaklaşık 300 bin civarı Türkmen yaşıyor ve önemli bir bölümü de ticaretle uğraşıyor, orta ölçekli ekonominin nabzını elinde tutuyorlar. Erbil Kapalıçarşı'sında gezer iken esnafla tek dil konuşarak anlaştık; Türkçe... Erbil'deki Türkmenler ne yazık ki yazı dizimizin ilk 2 bölümünde bahsettiğimiz politikasızlıktan-sahipsizlikten dolayı Barzani'nin asimilasyon baskısına direnemiyorlar ama Erbil'deki Türkmen grupların ileri gelenleriyle konuştuğumuzda görüyoruz ki, yürekleri Türkiye için atıyor, nefeslerini Türkiye'den gelecek bir habere kilitlemişler.

Erbil Oteli 5 yıldızlı ve lobisi Amerikalı işadamı kaynıyor. Erbil Oteli'nin barının dışında halkın herhangi bir sosyal hayatı yok.

Evet, Erbil demek Barzani demek ama Kuzey Irak demek sizin sandığınız gibi Barzani demek değil. Kuzey Irak'ta Suriye ve Türkiye sınırına yakın yerleşik Bervari, Zebari, Herki, Sindi ve Guli aşiretlerinin Türkiye'ye yakınlığı ve Barzani'ye ne derece öfkeli oluşları dillerde. Bu aşiretler zamanında Barzani'ye karşı direniş gücü oluşturmuşlar. Sonra? Sonrasında sustuk... Bilmemiz gereken şu; iyi niyetli, aklıselim Kürt beyleri de var. Ve Barzani bugün adını verdiğim bu aşiretleri mümkün mertebe pasifize ediyor.

KÜRT BÖLGESİNDE DİL BİRLİĞİ YOK

Irak'taki Kürt bölgelerinde gözden kaçırdığımız önemli bir başka gerçek ise dil birliğinin olmaması. Barzani'nin bölgesinde 'kırmançi' konuşuluyor iken Talabani bölgesinde 'Sorani' lehçesi konuşuluyor. İki farklı lehçe konuşan Kürtlerin ne derece birbirlerini anladıklarını tahmin edin. Kısacası şu anda ABD tarafından suni biçimde yaratılmış birleşik-tek duruşun uzun vadede korunması imkansız gözüküyor.

Erbil'de kanımızı donduran görüntülerden biri de PKK'ya hizmet sunan- teröristlere her türlü lojistik destek veren merkezlerin varlığı oldu... Ki aynı binalara Kerkük'te de rastlamıştık.

Geldik sona... Erbil'den Türkiye'ye 'uzaktan Barzani aile üyesi' olan (kendi deyimiydi bu) S. Mustafa Bey'e ait Zagros grubundan bir uçakla döndük ki Mustafa Bey de bizimle birlikte İstanbul'a uçuyordu. Böyle olunca kendisiyle 'havada' uzun uzun sohbet ettik. Sohbetimizde öğrendim ki Zagros grubun Türkiye'de de çok sayıda yatırımı mevcutmuş... Neyse detaylar bir başka sefere...

Evet, şimdilik bu kadar efendim. Vatana dönmek ne güzel...

BİTTİ

Kerkük'te yaşayan Türkmenler, Kürtler'in gücü eline geçirip etnik temizliğe girişmesinden endişeliler. ITC yöneticileri, 'Kürtlerin kente ilişkin talebi devam ettikçe kan dökülmesi kaçınılmaz gözüküyor' diyor

Türkmenler'de soykırım endişesi

Türkmen elinin kalbi Kerkük'ün Ankara'ya haykırışını anlatmaya devam ediyoruz. Dizimizin bu ikinci gününde sorunlara çözüm önerileriyle bakacağız. Ancak bir defa daha altını çizmek zorundayız ki; Irak petrolünün yüzde 40'ına sahip olmasına (10 milyar varil civarında petrol rezervine) rağmen hala otomobillere bidonla benzin doldurulan Kerkük'te Türkiye'nin bölgede ben de varım diyebilmesinin ön koşulu Türkmenlerin hak ve çıkarlarını koruyabilmesinden geçmektedir. Gelgelelim dünkü bölümde de sizlere uzun uzun aktardığım gibi, Türkmenlerin şu andaki parçalı politik vitrinleri ve Ankara'nın da sorunlara ilgisizliği nedeniyle Türkmen kardeşlerimizin akıbeti giderek meçhulleşmekte. Bunun sonucunda 2007 Irak referandum sürecinde Kürtlerin karşısında etkili olmaları da zor bir ihtimal halini almakta.

Durdurulamayan peşmerge göçü şehrin demografik yapısını değiştirmekle beraber silahlı güç olarak da Türkmenler karşısında ezici potansiyel oluşturmakta. Son 2 yılda 300 bin Kürt, Kerkük'e göç etmiş ve hala Kerkük'ün etrafında yeni yerleşimlerin inşaatı da devam ediyor. Barzani'nin kontrolünde oluşturulan Kürt mahallelerine 'mobil seçmen' yerleştirme projesi ile elde edilmek isteneni daha fazla açıklamaya gerek olduğunu sanmıyorum.

BM'Yİ GÖREVE ÇAĞIRIRIZ

Ve şimdi, bir başka aciliyete odaklanıyoruz, Türkmen ilinde etnik temizlik endişesi giderek derinleşiyor; Türkmen eli soykırım tehdidi altında. Önümüzdeki referandumda Kürtlerin gücü ellerine geçirip etnik temizliğe girişmelerinden korkan soydaşlarımız Kerkük'te kan gövdeyi götürecek tedirginliği içindeler. Bitmedi... 'Kerkük'te kan gövdeyi götürme ihtimali' sadece referandum sonrası gelişmelere de bağlı gözükmüyor. Referanduma kadar olan bu önümüzdeki dönem de son derece büyük tehlikelere gebe gözüküyor. Kerkük'te konuştuğum ITC'nin tepesindekilerin görüşü ortak, diyorlar ki; 'Kürtlerin Kerkük talebi devam ettikçe de kan dökülmesi kaçınılmaz gözüküyor.' Kerkük ateş altında, Kerkük yalnız ve gidişat hiç iyiye değil...

ITC'nin tepe isimlerinden Cemal Şan bu arada önemli bir uyarı yapmakta; 'Kerkük Kürt bölgesine ilhak edilirse BM ve Türkiye'yi müdahaleye çağırırız. Kürtler boşuna Amerikalılara bel bağlamasınlar.'

ITC Wasington temsilcisi Orhan Ketene de diyor ki; 'Üstelik gelmekte olan felaketin boyutu sanılandan da büyük. Türkiye şayet Kerkük'ü Kürdistan'a kaptırıp, Türkmen katliamına sırtını döner ise, önümüzdeki yıllar içinde Güneydoğu'muza yansıyacak sıkıntılara da şimdiden hazır olmalıyız. Kerkük düşerse, Kerkük Barzani'ye teslim edilirse arkasından Türkiye'nin tehdit algıları da katlanacaktır.'

TÜRKİYE'DE İKTİDARIN BAŞINI YER

Peki bu felaketi nasıl durduracağız, teşhis tamam ya tedavi-çözüm ne? Çözüm; Türkmen Özerk Bölgesi elbette... Bu arada 2007'deki referandumun da bir biçimde en az 5 yıl ertelenmesini sağlamak zorundayız. Peki bu hangi yol haritasıyla olacak? Türkmen Cephesi Washington Temsilcisi Orhan Ketene'nin önerisi oldukça radikal, diyor ki Sayın Ketene;

'Maalesef Türkmenler kendilerini aktif olarak savunmak yerine hala eskiden kalma 'pasif savunmada' devam ediyorlar. Bunun başlıca sebeplerinden birisi; direniş yönteminin yetersiz olması, bir diğeri ise kendilerini 'yalnız' hissetmeleri. Kürtlerin arkasında ABD vardır, Şiilerin arkasında İran vardır, Arap milliyetçilerin arkasında Suriye vardır, Sünni İslamilerin arkasında ise Suudiler vardır. Türkmenlerin arkasında ise Türkiye olmalıdır. Türkiye'nin artık masaya yumruk vurma zamanı gelmiştir. Türkiye artık bölgedeki gücünün ve potansiyelinin farkına varmalıdır ve ona göre hareket etmelidir. Yoksa çok geç kalacaktır. Bu geç kalma Türkiye'deki iktidarın da başını yiyecek güçtedir.

Irak'ta Türkmenlerin kendi şehirlerini ve köylerini savunmaları gereklidir. Kürtler kendi devletlerini ilan noktasına geldiler, Şiiler ise geri kalan Irak'ı ele geçirme çabasında. Türkiye, ne pahasına olursa olsun ve bir an önce 'Türkmen Savunma Gücünü' kurmalıdır.'

Kerkük'ten son söz; eğer Irak'ta dengeler bozulur ve silahlar konuşmaya başlarsa Türkmenler mazlum ve ezilen hatta katledilen halk olacaktır. Dileriz dengeler bozulmaz, silahlar konuşmaz, yaşayan halklar mazlum olmaz.

YARIN: ERBİL VE KÜRT BEYLERİ

Bu yazı dizisi Türkmen'in kalbinden, Kerkük'ten Ankara'ya haykırıştır... Şehirde her şey karaborsa, maaş yok, elektrik yok, su yok.. Her gün bir şeyler eksiliyor Kerkük'ten. Irak petrolünün yüzde 40'ına sahip Kerkük'te, Türkiye'nin 'ben de varım' diyebilmesinin ön koşulu Türkmenlerin haklarına sahip çıkmasından geçiyor

Kerkük'ün resmi dili Kürtçe olmuş

AKP Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ ve CHP Tokat Milletvekili Orhan DİREN ile birlikte geçtiğimiz hafta Kuzey Irak'a (Erbil ve Kerkük) yaptığımız seyahatin ilk notlarını perşembe ve cuma günkü (28-29 Eylül tarihli AKŞAM) yazımda sizlerin ilgisine sundum. Şimdi, bugün itibarıyla da dikkatinizi daha yüksek seviyeden cezbetmeye kararlıyım efendim, sizleri Irak Türklerinin başkenti, milli davamız, Türk yurdu Kerkük'e götüreceğim.

Bu yazı dizisini okur iken, Kerkük'e sinmiş acının kokusunu hissettiğinizde kendimizi sorgulamamızı istiyorum, burnumuzun direği sızlar ise... Ankara'ya bağıralım feryad-ı figan... Noterlik yapsın duygularınıza okuduklarınız, Kerkük Bağdatlaşmış, Türkmeneli Kerkük sizlerin gözünün önünde, sizlerin seyirliğinde Kürtlere, Barzani'ye, Barzani'nin Büyük Kürdistan projesine merkez olarak teslim edilmek üzere (SAM AMCAMIN da arka çıkmasıyla)... Siyasi ve stratejik arka plana projeksiyon yapmadan, duygularımızın rehberliğinde kısa bir şehir turu ile başlayalım mı Kerkük'ü tanımaya?

DERİN BİR ACI ÇÖKMÜŞ ŞEHİRE

Kerkük'te her şey karaborsa, maaş yok, pazar yok, elektrik yok, su yok... Yok... Her gün bir şeyler eksiliyor Kerkük'ten, gündüzler başka acı, geceler ise bitmek bilmeyen patlamalar, silah seslerinin uğultusunda zor saatler zamanın kaydına geçiyor... Kürtçe resmi dil olmuş, daha ne olsun Türkmen elinde?!

Türkmen mahallelerindeki taş evlerin duvarlarına sarılmış mor renkli sarmaşıklar sanki adım başı dizilmiş barikatlara, bombalara, çığlıklara, silah seslerinin havaya bıraktığı yankıya, umutsuzluğa, yalnızlığa, sahipsizliğe dolana dolana bükülüyordu Kerkük'e... Derin bir acı çökmüş şehre, alışmak mümkün değil diyeniniz varsa yanılıyor, silah seslerine çocuklar bile alışmış adeta, biri diğer duyguya engel değil elbette, acıya alışkanlık teslimiyet anlamına gelmiyor. Türkmenler direniyor, Türkmenler Kerkük'ü gerekirse elde silah, son nefer, son nefes kalana kadar direnip teslim etmemek kararında.

Gelelim Kerkük'te, direniş cephesinde olan bitene değişik açılardan bakmaya... Ben sizlere bu gezide 'bana gösterileni' aktaracağım, bana gösterilen vurgusu da şu demek; birileri benim kaydıma, sizin görmenizi istediklerini -kısıtlı ve de tek boyutlu- biçimde sundular. Orada cephede olan biten, bu kısa zamanlık Kerkük gezisinde bize sunulandan ibaret değildi elbette. Şimdi, ben elimden geldiğince gözümüzden kaçırılmak isteneni de sizin algılarınıza sunmaya çalışacağım. Kerkük'ün kurtuluşu adına saf tutanlardan bazılarının verdiği siyasi mücadele, hükümetin pasif dış politika kurgusuyla akortlu, adeta kamu iktisadi kuruluşuna dönmüş yani KİT'leşmiş vaziyette. Türkmenler parçalanmış bir politik hareketle siyasi mücadele veriyorlar, bütün gruplar tek çatı altında güçlü bir direniş sergileyemiyorlar ne yazık ki. Kerkük'te vitrinin gerisindeki Hüsamettin Türkmen, Feryad Tuzlu, Abbas Beyatlı, Necmettin Kasap, Taki Mevla ile görüşmeden bu direnişin bütün cephelerini-geri planını objektif size aktarmam imkansız. Görüşemedik, niye mi? Ortam elvermedi desem.!!! Belki bir dahaki sefere...

AKSİYONEL DURUŞ ŞART

'Direniş hedef olmalı, pasif politika ile olmaz, aksiyonel duruş şart' diyor bir Türkmen dost...

Türkmen siyasi arenasına yukardan bakalım şimdi... Saadettin ERGEÇ'in başkanlığını yaptığı Irak Türkmen Cephesi çatısı altında 4 parti bulunuyor: Milli Türkmen Partisi, Bağımsızlar Harekatı, Adalet Partisi ve Türkmen İslami Harekatı. ITC yani Irak Türkmen Cephesi dışında kalan Türkmen gruplarının bazılarının Şii'lere bazılarının da Kürtlere yakın durduğu belirtiliyor. Türkmen Cephesi'ne katılmayan bir de Kürtlerin geride durup hareketi bölmek için manipüle ettiği tabela partileri mevcut. Konuştuğum Türkmen Cephesi'nin önde gelen isimleri (Cemal SAN, Enver BAYRAKTAR, Kenan ŞAKİR, Hasan TURHAN...) siyasi parçalanmışlığımızın nedeni sahipsizliğimiz, Türkiye, acilen parçalanmış Türkmen harekatını tek-güçlü bir platformda birleştirmeli ki Kürtlerin Kerkük'ün statüsünü değiştirmesi planı bozulsun' diyorlar. Ancak duyduklarım gösteriyor ki cephe ve Türkmen direnişinin diğer temsilcileri arasında malum hastalığımız -koltuk-temsil-liderlik-kavgası da belirleyici olarak parçalanmışılığın temel nedenleri arasında yer alıyor.

TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

Bir örnek muhalif görüş size: 'Kerkük İl Meclisi üyesi, Türkmen-eli Partisi Başkan Yardımcısı Ali Mehdi Sadık diyor ki; 'Sağlıklı çözüm sağlıklı teşhisten geçer, günümüzde maalesef Türkmen hareketine kapsamlı bir şekilde bakılmamaktadır, vesile amacın önüne geçmiş, aracın başındakinin istedikleri gaye şeklinde telakki edilmekte, tablonun bütününe bakma cesareti gösterilmemektedir, gerçeklerle gösterilenler çok farklıdır, doğru çözüm verilerin ve gerçek temellerin üzerinde inşa edilmeli, yoksa günümüzde olduğu gibi Türkmen halkının (3 Milyon) ve Türkmen seçmenin (Nüfus/2=1.5 Milyon) yüzde %5 oyunu alan bir ITC (ITC nin oyu 75000), seçim hezimetini gizlemekle başındakilere hesap sormanın yerine daha fazla destek vermekle, hesap sorulmasını engellemekle bir yere varılamaz, sadece Ergeci memnun eder. Türkiye daha ne kadar Türkmen halkının görüşü ve diğer Türkmen partilerini ihmal edip sadece ITC ye destek olur, ITC'yi kuran ve yaşatanlar son iki yıldan beri yapılan ısrarlı yanlışlıklar yüzünden ITC'den ayrılmışlardır, bugün başında olanlar ise ITC'nin kuruluş felsefe ve esprisini kavramamaktadır. Artık bu gerçekler görülmeli ve sağlıklı kapsamlı bir Türkmen ana partisi veya işleyen bir Türkmen platformunun kurulması için Türkiye üzerine düşeni yapmalıdır.'

YARIN:Türkmen'in kalbi Kerkük soykırım tehdidi altında



http://www.turksam.org/tr/a1078.html
Arkadaşına Gönder 5584 kez okundu Yazdır
Paylaş: Google Yahoo FaceBook Mixx
Digg StumbleUpon Del.icio.us reddit Twitter
 
Yorumlar
   Başlık : 
  Yorum : 
(Yorum larınızı yaparken '<' ve '>' işaretlerini kesinlikle kullanamazsınız.) 

* Yorum yapabilmeniz için 'Üye Girişi' yapmanız gerekmektedir.

  
Bu sitede yer alan bilgiler TÜRKSAM adresi kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Tüm hakları Telif Hakları Yasası'nca korunmaktadır. Kâr amacı güdülmez. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede Ençok Okunanlar
Osmanlı Devletinde Ermeni Sorunu Ve Avrupa Devletlerinin Ermeni Politikaları
58018 kez okundu.
Türklerde Yeni Yıl: Nevruz Bayramı ve Törenleri
45869 kez okundu.
Türklere Karşı Yapılan Soykırımlar ve Hocalı Soykırımı
24217 kez okundu.
İran’ın Nükleer Çabaları: Hedefler, Tartışmalar ve Sonuçlar
23486 kez okundu.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi Yetmiş Yaşında
23359 kez okundu.
Sitede Ençok Yorumlananlar
Atatürk’ün Türk Dünyasına Bakışı!
10 defa yorumlandı.
PKK Terör Örgütü’nün Dağdan İnmesi ve Karşılanmasındaki Sorunlu Süreç
6 defa yorumlandı.
Ermenistan ile İmzalanan Protokoller ve Bundan Sonraki Riskli Sürecin Analizi
5 defa yorumlandı.
Türklere Karşı Yapılan Soykırımlar ve Hocalı Soykırımı
4 defa yorumlandı.
Türk-İsrail İlişkileri Kopma Noktasında
4 defa yorumlandı.
Copyright © 2004 - 2013 TÜRKSAM - Tüm Hakları Saklıdır.
Şu an sitemizde gezinen 2995 ziyaretçi, 0 üyemiz bulunmaktadır.
Tasarım ve Programlama TÜRKSAM - Bilişim Teknolojileri Merkezi (BTM)
En iyi 1024x768 görüntülenir.